İstanbul’da emlakçılık yapan İnegöllü iş adamı Abdulkadir Baykay, yaşanan darbe girişimini duyduktan sonra Atatürk Havalimanı'na, gerekirse ölmeye gittiklerini söyledi. Darbe girişimine milletin birlik ve beraberlik içinde karşı koyduğunu ifade eden evli ve 2 çocuk babası 35 yaşındaki Abdulkadir Baykay, “O akşam saat 21.00-21.30 arasında köprülerin tanklar tarafından kapalı olduğunu gördük. Emniyetle bağlantılı birkaç arkadaşımız vardı. Onları aradım ve durumu sordum. ‘Abi çok büyük istihbarat var. Köprülere yönelik bombalı bir suikast olacak. Ondan dolayı askeriye tedbir alıyor. Köprüleri kapatıyor.’ Siz o zaman uyuyorsunuz. Asker köprüyü kapatacak, siz de yatacaksınız dedim. Aradan bir 10 dakika geçti. Televizyondan darbe yapıldığına dair bir alt yazı geçti. İstanbul’da çevremiz geniş olduğu için arkadaşlar aramaya başladı. Ne yapıyoruz, çıkıyoruz mu, çıkmıyoruz mu diye. 'Bu saatten sonra evde oturan adam değildir' dedim. Bütün arkadaşlar kendilerini almam için aramaya başladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin telefondaki programına baktım, bütün yollar kapalı. Askerlerin bütün yolları kapattığı anonsu geçiyor. En yakın konumu Atatürk Havalimanını gösteriyor. Arkadaşlarımı aldım. Yollar kapanmadan bir yerlere ulaşalım diye yola çıktık. Caddeye çıktığımda ekmek fırını ile bankamatikleri gördüm. Herkes kuyruğa girmiş. Vatan elden gitse bu ekmeği bulacak mısınız diye camdan onlara bağırdım. Havalimanı istikametine doğru yola çıktım. Tam Star gazetesinin binasının önüne geldiğimde arabalar geri geri gelmeye başladı.
Araçtakiler tankların yolu kapattığını söylediler. Arkadan bir Halkalı yolu var. Oradan devam ettik ve Çobançeşme ayrımına geldik. Arabadan indim, daha 15-20 kişiyiz. Koşa koşa tankların yanına gittik. 2 tane tank vardı. Askerler yaklaşmayın diye bağırıyordu. İçlerinde en rütbeli astsubay var, gerisi er. Havalimanının da içinde en rütbeli astsubay gördüm, gerisi hep erdi. Tanklara 4 metreden fazla yaklaşmamamızı, yoksa vuracaklarını söylediler. O ara zaten hiçbir şeyi idrak edemiyorsunuz. Ya istiklal, ya ölüm, zaten abdestini alıp çıkmışsın, yapacak bir şey yok. 15-20 kişiydik. 15-20 metre geride kalan arabayı alıp, tanka sıfır yanaştırdım. Askerler arabayı çekmeme söylediler. Ben çekmeyeceğim, gerekirse ezmelerini söyledim. Arabayı daha 2 hafta önce 400 bin liraya almıştım. O esnada onun hiçbir önemi yok. Zaten biz oraya canımızı vermeye gittik. Arabanın gitmesi hiç önemli değil. Vatan gitse zaten yarın arabayı da alamayacağız. Orada ilk başta 15-20 kişiyken, git gide kalabalık olmaya başlayınca askerler ‘Yol verin biz gidelim, bizim bir şeyden haberimiz yok’ dediler. Biz yolu açınca tanklarla gittiler. Biz ilk başta idrak edemedik, aslında tankları alacaktık. O esnada tamamen şuur gidiyor. Hepsi bizim askerlerimiz gözüyle bakıyorsun” dedi.
"Tankın içindeki askerleri rehin aldık" Atatürk Havalimanı girişindeki bir tankın içinde bulunan 4 askeri nasıl rehin aldıklarını anlatan Baykay, “Sonrasında arabayla havalimanın içine gittik. Girişte iki tane daha tank var. Tankın üzerine çıkıyoruz. İlk tankın üzerine çıkanlardan biriyim. Orada millet birbirinden cesaret alıyor. Biri çıkmazsa kimse çıkmaz. Tankın üst kapağı açık. Üst kapaktan belime kadar girdim. Aşağı da asker telefonla mesajlaşıyor. Tuttum onu, yukarı doğru çekeceğim. Yukarıdan beni tutanlar askeri bırak, bir şey yapma dediler. Hala insanlar bizim askerimiz gözüyle bakıyor. Ben azından askerleri alalım, tankları boşaltalım istedim. Beni geri çekince, içerideki asker tankın kapağını kapattı ve tankla ileri geri hamle yaptı. Önünde bir vatandaş minibüsünü çekmişti. Araçta 3 kişi oturuyordu. Tankın hareket etmesi üzerine yandaki tankın üzerine atladım. Tankı süren asker önündeki minibüsün ön kısmını içinde insan varken biçti. Vatandaşlar minibüsün içindekileri çıkardı. Bizler de diğer tankın içindeki askerleri çıkardık. Aşağıya indim, tankın ezdiği minibüsü stop ederek, anahtarını aldım. Anahtarını vermek için çevrede polis aradım ama hiç polis yoktu. Halktan başka kimse yoktu. Tankın içindeki 1 astsubay ve 3 eri rehin aldığımızda bir tane özel hareket polisi geldi. Ona askerleri teslim ettik” diye konuştu.
"Allah bizi onlara kim bilir nasıl gösterdi" Askerler tarafından kapatılan Atatürk Havalimanı kulesine doğru milletin yöneldiğini ifade eden Abdulkadir Baykay, “15-20 kişi içeriye kuleye doğru hareket ettik. Birkaç kişi arkamdan bağırıyordu. Geri döndüğümde arkamdan tankın geldiğini fark ettim. Aramızda 3-4 metre mesafe kaldı, ben de dizlerimin üzerine çöktüm, ‘Ez, ezmezsen adam değilsin’ dedim. Bu sefer Allah bizi onun karşısında ne gösterdi bilmiyorum ama tank geri vites yaptı ve gitti. Sonrasında kalktım ve havalimanına doğru gitmeye devam ettik. Kulenin yakınına geldiğimiz 4-5 tane özel harekatçı ‘Geride durun. Büyük ihtimalle burada çatışma yaşanacak’ dedi. Kuleye onlar önden girdi, biz de arkalarından girdik. Hiç çatışma olmadan kuledeki askerler de teslim oldu. Sonra aşağı indik. İç hatlarda 100’e yakın asker vardı. Özel harekatçılarla birlikte onları havalimanında bir yere kilitledik. Orada memurlardan kimse yok. Vatandaşlar orada memurluk yapıyor. İç hatlardaki vatandaşları dışarıya yönlendirdik. Dış hatlardan gelenler bize sarılıp ağlıyor. Ne oluyor diye sorular. Her şey kontrol altında diyerek milleti teselli ediyoruz. Havalimanında bir tane bile güvenlik görevlisi yoktu. En son bir tane polis memuru gördüm ve dışarıda ezilen minibüsün anahtarını teslim ettim. Saat 01.00 gibiydi, biz zaten Atatürk Havalimanı'nı teslim almıştık. Cumhurbaşkanımızın açıklamalarını yeni duyuyorduk. Biz havalimanında mücadele ederken, cumhurbaşkanımız daha yeni 'Havalimanına gidin, sokaklara çıkın' diye açıklama yapıyordu. Sonra havalimanı mahşer yerine döndü. Herkes geldi. Sonra Cumhurbaşkanı geldi. Kendisini dinledik ve evimize döndük. Ondan sonraki gecelerde de zaten durmadık” dedi.
"Uçaklara taş atanlar oldu" Atatürk Havalimanı üzerinde sık sık F-16’ların alçak uçuşla geçtiğini belirten Baykay, “Havalimanına ateş edildiğini hiç duymadım. Sadece bulunduğumuz alanda ezilen araçlar oldu. Bir de savaş uçakları alçak uçuş yaptı. Öyle bir geçiyor ki ses bombası oluşturuyor. Biz bomba atıyor zannediyoruz. O geçtiğinde yerler titriyordu. Hiç korkmadım. Uçak geçtiğinde arkasından taş atanlar bile oldu. Millet elindeki su şişesini, kazma, küreğini atıyordu. Millet oraya ölmeye gitti” diye konuştu.
Salih Bakıcı
dikGAZETE.com