İSTANBUL (AA) - İLKO İlaç ve Sabancı Üniversitesi'nden bilim insanları, kanser tedavisinde kullanılmak üzere yerli biyobenzer ilaç molekülü geliştirmek için ortaklaşa hazırladıkları proje ile TÜBİTAK'tan destek aldı.
Sabancı Üniversitesi açıklamasına göre, İLKO İlaç ve Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin (SUNUM) kanser tedavisinde kullanılması amacıyla yerli biyobenzer ilaç geliştirmek üzere birlikte hazırladığı SİMAB projesi, TÜBİTAK Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projelerini Destekleme Programı (1007 Programı) kapsamında destek aldı.
Türkiye, yaklaşık 4 yıl sürmesi planlanan proje sonunda küresel ilaç endüstrisinin geleceği olarak gösterilen biyoteknolojik pazarın bir oyuncusu haline gelecek ve kanser ilaçları konusunda Türkiye'nin yurt dışına bağımlılığı azalacağı gibi ülke ekonomisine de büyük katkıda bulunulacak.
Proje sonunda, biyoteknolojik yöntemlerle üretime hazır olacak ürün, Türkiye'de görülme sıklığı fazla olan kolon, akciğer, yumurtalık, rahim ağzı ve böbrek kanserlerinde kullanılabilecek ve hedefe yönelik etkin tedavi sağlayacak.
- "Uzun vadede kendi keşfettiğimiz ilaç moleküllerini üretebileceğiz"
SUNUM araştırmacılarından Yrd. Doç. Dr. Tolga Sütlü, biyoteknolojik ilaç veya biyofarmasötiklerin, moleküler biyoloji biliminin gelişmesiyle birlikte yakın dönemde üretilmesi mümkün hale gelmiş bir ilaç grubu olduğu bilgisini paylaştı.
Aynı zamanda Sabancı Üniversitesi mezunu ve projenin kamu ayağındaki yürütücüsü olan Sütlü, bu ilaçların, kanserin tedavisi için sadece tümör hücrelerinin ve bu hücrelerle ilişkili önceden belirlenen moleküllerin özel olarak hedeflenebilmesi amacıyla genetik mühendisliği teknikleriyle tasarlandığını aktardı. Sütlü, şunları kaydetti:
"Proje kapsamında üreteceğimiz ilaç, kolon, akciğer, yumurtalık, rahim ağzı ve böbrek kanserleri tedavisinde etkinliği kanıtlanmış bir molekül. Protein yapıda oldukları için biyoteknolojik ürünlerin üretimleri klasik ilaçlar gibi kimyasal sentez yöntemleriyle değil laboratuvar ortamında çoğaltılan hücrelerin bu protein molekülünü üretmek üzere genetik olarak programlanmasıyla mümkün olmaktadır. Desteklenen bu projede, üretimde mikroorganizmalar yerine memeli hücrelerinin kullanımı ile de protein moleküllerinin insana uyumlu ve güvenli bir yapıda elde edilmesi sağlanacak.
Ülkemizde henüz bu tip bir teknolojiyle ilaç üretimi yapılamamaktadır, dünyada ise bunu yapabilen ülkeler, gelişmiş ülkelerle sınırlıdır. Başladığımız bu proje sayesinde kurulacak olan Ar-Ge altyapısı ve edinilecek olan bilgi birikimi, artık bu tip ilaçları üretme konusunda yetkin bir hale gelmemizde önemli rol oynayacak. Daha sonraki basamak olarak, kendi geliştirdiğimiz yeni ilaç moleküllerini üretebilmek üzere bu projenin başlıyor olması çok önemli bir adım."
- "Jenerik ilacın kamuya maliyeti 162 milyon TL"
İLKO İlaç Genel Müdürü Hatice Öncel de Sabancı Üniversitesi'yle Türkiye'nin geleceği için büyük bir iş birliği yaptıklarını belirterek, Türkiye ilaç endüstrisinin uluslararası kalite standartlarına ve dünya ilaç pazarında rekabet gücüne sahip bir endüstri olabilmesi için biyoteknolojik ilaç alanındaki gelişmelere ve teknolojilere uyum sağlaması gerektiğini ifade etti.
Öncel, şu açıklamalarda bulundu:
"Yeni nesil biyoteknolojik ilaçlar, küresel ilaç endüstrisinin geleceğidir. Biyoteknolojik ilaçların dünyadaki pazar payı 232,5 milyar dolar olup önümüzde 30 yıl boyunca pazarın her yıl yüzde 10'dan fazla bir oranda büyümesi beklenmektedir. Ülkemizde yaklaşık 60 adet biyofarmasötik ilaç bulunmaktadır ve bunların tümü ithaldir. Biyoteknolojik ilaçların reçeteli ilaçlar içerisindeki payı 2016'da tutar olarak yüzde 17 seviyesindedir.
Yerli üretimin bu yönde geliştirilmesi hem ithalatı azaltarak hem de ilaç piyasasındaki iş olanaklarını artırarak ekonomiye büyük katkı sağlayacaktır. Sabancı Üniversitesi ile birlikte geliştireceğimiz ilacın, jenerik ürününün şu anda kamuya maliyeti 162 milyon TL civarındadır. Bu ilacın yerli olarak geliştirilmesiyle birlikte kamu üzerindeki büyük yük ortadan kalkacaktır. Ayrıca ürünün geliştirilip kullanıma sunulmasından sonra dış pazarlara da ihraç edilmesiyle ekonomiye olumlu bir katkı daha sunacaktır."