Genel

"İktidar 'Paralel Yapı'nın, Genelkurmay da Balyoz’daki 'kumpas'ın üzerine gidiyor diye biliyoruz! Acaba öyle mi?"

"Balyoz’un şu meşhur bilirkişi Pilot Kurmay Binbaşı Ahmet Erdoğan dosyasını yeniden açalım." diye başladığı yazısında Müyesser Yıldız, "dava" ve "dava süreci"ne dikkat çekti, en sonunda da şu soruyu sordu: "Genelkurmay eski Başkanı Başbuğ dahil, yüzl

11-12-2014 16:13

25 OKUNMA

"Balyoz’un şu meşhur bilirkişi Pilot Kurmay Binbaşı Ahmet Erdoğan dosyasını yeniden açalım." diye başladığı yazısında Müyesser Yıldız, "dava" ve "dava süreci"ne dikkat çekti, en sonunda da şu soruyu sordu:

"Genelkurmay eski Başkanı Başbuğ dahil, yüzlerce rütbeli asker hapse konduğu halde, bilirkişi Ahmet Erdoğan’ın sadece mahkeme huzuruna çıkıp, ifade vermesinden kimler, neden çekiniyor?"

İşte, yazısının başlığı: “Kumpas”ta Bir Kayıp Dava / Binbaşı Erdoğan’ı kim koruyor

DA!..

binbasi-erdogani-kim-koruyor-1012141200_m

Öne bir parantez: (Yazıyı yayınlayan İnternet sitesi ise sırf, "çağrışım yapar, iki 'TIK' fazla alırım" diye, diğer bütün internet "haber" sitelerinin, hatta bütün gazete sitelerinin bile ucuz kurnazlıkla yaptığını yaptı ve "o da" yine her zamanki gibi, böyle bir kapak altına soktuğu şu yazıyı, tabir yerinde ise göstere göstere "p.ç etti"!..)

İşte o yazı... Balyoz sanıkları hem Münger, hem Erdoğan hakkında dava açtı. İktidar “paralel yapı”nın, Genelkurmay da Balyoz’daki “kumpasın” üzerine gidiyor diye biliyoruz. Acaba öyle mi? Gelin, 1 Temmuz itibarıyla İngiltere’de askeri ataşelik görevine başlayan Balyoz’un şu meşhur bilirkişi Pilot Kurmay Binbaşı Ahmet Erdoğan dosyasını yeniden açalım. O davanın akıbetini iki asker; Dönemin 1’inci Ordu Komutanlığı Savcısı Bülent Münger ile Baransu’nun bavulundan çıkan sözde belgeleri incelemekle görevlendirilen bilirkişi Erdoğan belirledi. Savcı Münger’e, “2003 Mart ayında 1’inci Ordu Komutanlığı’nda yapılan plan seminerinde basında (Balyoz adı ile) yer aldığı gibi bir plan hazırlanıp, hazırlanmadığı ve bu seminerle ilgili bilgilerin basına sızdırılmasının araştırılarak, sorumluların tespit edilmesi” görevi verildiği halde, Münger bilirkişi olarak görevlendirilen Erdoğan’dan, “Bu belgelerin gerçek olduğunu farzederek, bir rapor hazırlamasını” istedi. Erdoğan da, “Deliller gerçekse, bu bir darbe planıdır” şeklinde rapor verdi ve dava tümüyle bu rapor üzerinden görüldü. Balyoz sanıkları hem Münger, hem Erdoğan hakkında dava açtı. Münger davası Askeri Yargıtay’da devam ediyor, Savcı mütalaa verme aşamasına geldi. “Gerçeğe aykırı bilirkişilik yaptığı” iddiasıyla Erdoğan hakkında açılan dava sürecini özetlersek; Balyoz sanıkları 2.5 yıl önce Üsküdar Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Ancak Savcılık, “Konu askeri yargı görevi kapsamında” diyerek, suç duyurusunu 3. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’na gönderdi. 3. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı 19 Ağustos 2013’te, “Sanığın hazırladığı bilirkişi mütalaasının gerçeğe aykırı bilirkişilik yapmak suçunun hiçbir unsurunu taşımadığı” sonucuna varıldığını belirterek, “kovuşturmaya yer yok” kararı verdi. Bu karara karşı Balyoz sanıkları Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne itirazda bulundu. Mahkeme 25 Aralık 2013’te oy birliğiyle “kovuşturmaya yer yok” kararını kaldırıp, dosyayı 3’üncü Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığına gönderdi. 3’üncü Kolordu Komutanlığı Askerî Savcılığı 7 Ocak 2014’te Erdoğan hakkında iddianame hazırlayıp, kamu davası açılmasını istedi. 3’üncü Kolordu Komutanlığı Askerî Mahkemesi de 23 Ocak 2014’te iddianameyi kabul etti. Balyoz sanıkları davanın görülmesini beklerken sürpriz bir gelişme oldu, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın talebi üzerine Askeri Yargıtay Başsavcılığı 24 Şubat 2014’te Erdoğan hakkındaki dava için “kanun yararına bozma”talebinde bulundu, yani “dava açılmasın” dedi. Hem de “paralel yapı”yla mücadele başladıktan sonra. Balyoz sanıklarından J. Kur.Alb. Ali Demir, emekli P. Kur.Alb. Mustafa Çalış, emekli Hava Hak. Alb. Ahmet Zeki Üçok, emekli Tümgeneral Bekir Memiş ve emekli Tuğamiral M. Fatih Ilgar Yargıtay’a itirazda bulunup, Milli Savunma Bakanının “kanun yararına bozma” talebinin reddedilmesini istedi. Askeri Yargıtay 2. Dairesi konuyu 11 Haziran 2014’te görüştü ve 1’e karşı 4 oyla Milli Savunma Bakanı Yılmaz’ın talebini reddetti, yani bilirkişi Ahmet Erdoğan hakkında açılan davayı onayladı. 2. Daire’nin gerekçesi de Milli Savunma Bakanlığı’na adeta ders niteliğinde ve “Böyle bir davada, bu aşamada kanun yararına bozma talebinde bulunmanız hukuka uygun değil” diye özetlenebilecek kadar sertti. KARAR NEREDE, DAVA NEREDE? Malûm son günlerde Askeri Yargıtay’ın “paralel yapının” kontrolünde olduğu tartışılıyor. Bu iddialara karşın, böyle bir kararın çıkmış olması haliyle herkesi şaşırttı. Ancak karar sonrasındaki gelişmeler daha da şaşırtıcı. Şöyle ki; Yargıtay, tam 6 ay geçtiği halde bu kararı şikâyetçilere dahi vermiyor, “İlgili mahkeme size tebliğ eder” diyor. Daha önemlisi, bu kararın mahkemeye gidip gitmediğini ve davanın açılıp açılmadığını kimse bilmiyor. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın “kanun yararına bozma” talebine karşılık Yargıtay’a başvuran ve red kararının çıkmasını sağlayan isimlerden olan emekli P. Kur.Alb. Mustafa Çalış, sürecin geçmişine dair ilginç bir bilgi verdi. Çok önceden Milli Savunma Bakanı Yılmaz’a mektup gönderip, bilirkişi olayını anlattığını belirten Çalış, buna rağmen Bakan’ın “kanun yararına bozma” yoluna gittiğine dikkat çekti. “Bu karar nerede? Milli Savunma Bakanında mı? 3. Kolordu Komutanlığı niye dava açmıyor?” diye soran Çalış, şunları da söyledi: “Dava açılsa, bilirkişi Ahmet Erdoğan askeri mahkemede sanık olacak. O şu anda yurtdışında Türkiye’yi temsil ediyor. İtibarımızın ne olacağını düşünebiliyor musunuz? Ama besbelli bilirkişi Erdoğan korunuyor.” Sahi; Genelkurmay eski Başkanı Başbuğ dahil, yüzlerce rütbeli asker hapse konduğu halde, bilirkişi Ahmet Erdoğan’ın sadece mahkeme huzuruna çıkıp, ifade vermesinden kimler, neden çekiniyor? Bu örnekten sonra iktidarın “paralel yapıyla” mücadele ettiğinden, Genelkurmay’ın da “kumpasın” üzerine gittiğinden emin olabilir miyiz? /.../ Müyesser Yıldız, Odatv