Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO-Food and Agriculture Organisation) kuruluş yıldönümü olan 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nde her yıl FAO tarafından belirlenen bir tema çerçevesinde tüm dünyada açlık, gıda üretimi, gıda tüketimi, gıda güvencesi, yetersiz beslenme ile mücadele yollarının tartışıldığı ve çözüm önerilerinin sunulduğu çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
FAO’nun 2016 yılı teması ‘İklim Değişiyor, Gıda ve Tarım da Değişmeli’ çerçevesinde iklim değişikliğinin ve küresel ısınmanın tarımsal ürünlerin üretimi üzerine etkileri, ürün veriminin artırılması, tüketimi, depolanması, doğal kaynakların geliştirilmesi ve ağaçlandırma konularında çalışmalar yapılacak.
İstanbul Aydın Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şükrü Karataş gıdaya erişim hakkının en temel insani hak olduğunu vurgulayarak “Bugün dünyada 805 milyon insan, dünya nüfusunun dokuzda biri kronik açlık sınırında yaşıyor. Bunların yüzde 60’ını kadınlar oluşturuyor. 5 yaş altı yaklaşık 5 milyon çocuk her yıl yetersiz beslenmeye bağlı sebeplerden dolayı yaşamını yitiriyor. Az gelişmiş ülkelerde her 10 çocuktan 4’ü vücut ve beyin gelişimini ve fonksiyonlarını engelleyecek şekilde yetersiz ve kötü besleniyorlar. Dünyanın en zengin ülkelerinden ABD’de bile nüfusun yüzde 14,3’ü (her 7 Amerikalıdan biri) yetersiz besleniyor” dedi.
“Küresel ısınmaya karşı gıda ve tarım üretimi konusunda gerekli önlemler alınmalı”
İklim değişikliği nedeniyle gıda ve tarım üretim yöntemlerini de etkilediğine dikkat çeken Prof. Dr. Karataş, “Yer kürede her insana yetecek kadar gıda üretiliyor. Ancak kötü iklim şartları, savaşlar, göçler ve ekonomik krizler insanların beslenme koşullarını etkileyebiliyor. 2016 yılında tema olarak benimsenen iklim değişikliğinin gıda ve tarım üretim yöntemlerinin değiştirilmesini gerektirdiği noktasından hareketle küresel ısınmanın ve iklim değişikliklerinin olumsuz etkilerinin gıda ve tarım üretimini olumsuz etkilemesini önlemek için gerekli önlemlerin alınması kaçınılmaz görünmektedir. Dünyadaki iklim değişikliğinden ve küresel ısınmadan en çok etkilenen alanlardan bir tanesi de gıda üretimi ve gıda güvenliğidir. Çiftçi, balıkçı ve hayvan besicilerinin en çok zarar gördükleri konuların başında sıkça değişen hava koşullarına bağlı olarak ortaya çıkan doğal afetler geliyor” ifadelerini kullandı.
"Gıda ve tarım sistemlerini iklim değişikliğine uygun hele getirilmeli"
“Hızla artan dünya nüfusunun 2050 yılında 9.6 milyara ulaşması bekleniyor. Bu büyük talebi karşılamak için gıda ve tarım sistemlerini iklim değişikliğinin ve küresel ısınmanın olumsuz etkilerine uyum sağlayacak hale getirip daha verimli, esnek ve sürdürülebilir yöntemler kullanmamız gerekiyor" diyerek sözlerine devam eden Prof. Dr. Karataş, "Ancak bu şekilde emisyonları azaltıp ekosistemleri ve kırsal nüfusun refahını garantiye alabiliriz. Sürdürülebilir gıda üretimi, doğal kaynakları akıllıca kullanacak ve mevcut alanların üretim kapasitesini artıracak teknikler kullanılarak yapılabilir. Ayrıca daha iyi hasat yöntemleri, uygun depolama koşulları, paketleme, altyapı, pazarlama mekanizmaları, kurumsal ve yasal düzenlemelerle son pazarlama aşamasına gelmeden önceki gıda kayıpları da minimuma indirilmiş olur” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Dünya Gıda Örgütü’nün, ülkelere gıda ve tarımı iklim aksiyon planlarına almaları ve kırsal kesime daha fazla yatırım yapmaları konusunda çağrıda bulunduğunun altını çizen İAÜ Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr.Karataş, “Küçük ölçekli çiftçilerin esnekliğini güçlendirerek dünyada her gün giderek artan aç nüfusun gıda güvenliğini garanti altına alıp aynı zamanda emisyonları da azaltılabilir. Küresel ısınmaya bağlı olarak ortaya çıkan kuraklık ve çölleşme neticesinde günlük literatürümüze giren ‘İklim Mültecilerinin’ 2020 yılında 50 milyon, 2050’de ise 200 milyon olması bekleniyor” diyerek sözlerini tamamladı.