Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 2. Dairesi tarafından alınan kararla savcılık görevinden ihraç edilen Mehmet Yüzgeç, “Bu kararı anlamak, bunu bir yere oturtmak, hukukta bu kararı tartışmak mümkün değil” diye konuştu.
Karısı Özlem, kızı Kübra Yüzgeç ve Avukatı
Mustafa Deveci ile birlikte kendisine yöneltilen suçlamaları
kabul etmediğini söyleyen Mehmet Yüzgeç, “Herhangi bir talebimiz
olmadan İstanbul’daki yasal çalışma süremizi de doldurmadan isteğimiz, talebimiz
dışında Kahramanmaraş’a tayin edildiğimizi, akabinde açığa alındığımızı ve dün itibariyle meslekten ihraç edildiğimizi kamuoyunun bildiği ve takip ettiği bir konu
olduğunu ifade etmek isterim." dedi.
İhraç edilen Savcı, Devlet'in resmi
görevlisi olmasına rağmen, "Paralel Yapı"nın istek, emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettiği iddia edilen illegal bir yapılanmanın elemanları
arasında gösterilenlerden
biri olan; aynı yapının hukuksuz girişimlerini görmezden gelerek "memuriyetteki olağan durumlar"a ise tepkisini şu sözlerle
kendini savunmaya çalışarak gösterdi:
"Ben bu dosyada neyle suçlanıyorum? Öncelikle bunu ifade etmek istiyorum. Hakkımda iki tane iddia var. Bir tanesi başsavcıya haber vermeden
operasyon yaptığım iddiası. Şunu ifade etmek isterim. Ben bu dosyanın en son savcısıyım. Benden önce soruşturmayı yürüten diğer üç
savcı arkadaşım daha var. Bakın onların hiçbir tanesi de başsavcıya bu dosya ile ilgili haber vermemiş. Fakat o diğer üç savcı arkadaş hakkında başlatılan ve
devam eden hiçbir soruşturma yok.
Öncelikle bu
eşitlik ilkesine aykırı. Madem başsavcıya haber vermemek suç, o zaman diğer arkadaşlar hakkında da soruşturma yapılması lazımdı. Bir tek
benim hakkımda soruşturma açılması bu yönüyle bu
madde itibariyle bunun hukukta hiçbir şekilde
yeri olmadığını ifade etmek istiyorum.”
HSYK'nın "MAHKEME" DEĞİL, "KURUL" OLDUĞUNU BİLMEYEN SAVCI'DAN KOMİK İFADELER: "TANIKLARIMIZ DİNLENMEDİ"
Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nun eldeki verileri
değerlendirmesi sonucu meslekten ihraç edilen savcı, aynı "Kurul"un yapısını bilmiyormuş gibi konuştu.
Alınan kararı anlamakta güçlük çektiğini savunan Mehmet Yüzgeç'in basın
için "Ailece" gerçekleştirdiği toplantıda sarfettiği sözler aynen şöyle:
“HSYK’nın ilgili 3. dairesi bizim hakkımızda soruşturmaya
değer herhangi bir konu görmemiştir.
Soruşturma izni vermediği halde dönemin bakanı bizim hakkımızda yetki gasbı yaparak resen soruşturma kararı vermiştir. Bizimle ilgili ancak şu şekilde soruşturma yapılabilir. HSYK’nın ilgili dairesi teklif edecek,
bakan da buna olur verecek. Bu iki koşulun birlikte gerçekleştirmediği durumlar da bakanın kendiliğinden resen soruşturma izni vermesi mevzuatta
asla yeri olmayan bir şey.
HSYK’nın ilgili dairesi hakkımızda soruşturma izni verdikten
sonra önce açığa alındık,
ardından da usulsüz şekilde ihraç kararı verilmiştir. Adil yargılama hakkında hiçbir şekilde uyulmamıştır. Görevlendirilen müfettiş bizim lehimize olan hiçbir delili toplamamıştır. Bu süreç içerisinde biz defalarca taleplerimizi avukatlarımız aracılığıyla veya kendimiz bizzat, dosyayla ilgili bilgi ve
belge istedik, dosya hiçbir şekilde tarafımıza verilmedi. Fotokopisi
dahi verilmedi. İleri sürmüş olduğumuz deliller hiçbir şekilde HSYK ve müfettiş tarafından değerlendirilmeye alınmadı. Tanıklarımız dinlenmedi.
Müfettişin yaklaşık bir yıla
yakın yürütmüş olduğu soruşturma kapsamında elde edilen delillere
karşı sadece bize 10
günlük bir yasal savunma
hakkı verilmiştir. HSYK’nın 2. ve 3. dairesinin kararları dahi tarafımıza tebliğ edilmedi. HSYK’nın 3. dairesi ve ilgili HSYK üyeleri görevlerini
kötüye kullanmışlardır. Burada ağır kusur vardır ve samimi hakkımızın
ihlali yönüyle ağır hak ihlali vardır. Bu husus
Avrupa insan hakları mahkemesinde ve ilgili yargısal
süreçte mutlaka nazara alılacak ve alınması gerekir.
HSYK’nın 3. dairesi bizimle ilgili açığa
alma kararını verirken henüz
karar yazılmadan, karara muhalif kalan kurul üyeleri henüz
muhalefet şerhlerini yazmadan bizimle ilgili soruşturma dosyası 2. daireye indirilmeden maalesef 2. daire başkanının sadece üst yazısı ile talepte bulunulmuş, 2. daire tarafından da dosya olmadan, ilgili karar yazılmadan muhalefet şerhleri görülmeden alelacele dosya gündeme alınmış ve bizimle ilgili açığa alma, akabinde de ihraç kararı verilmiştir.”
Mehmet Yüzgeç, açıklamasının sonunda ise şunları kaydetti:
“2015/8
esas ve 2015/101 sayılı kararında
tüm bu usulsüzlükler kapsamında yürütülen soruşturma sonucunda verilen kararda ise, ‘İstanbul
eski halen
Kahramanmaraş cumhuriyet savcısı Mehmet Yüzgeç’e
istinat olunan eyleme ilişkin soruşturma dosyasının incelemesi sonucunda, soruşturmaya konu
eylemler yönünden kovuşturma yapılmasına yer olmadığına oy birliğiyle karar verilmiştir’ deniliyor.
Bu ne demek? Benim yürütmüş olduğum soruşturma dosyasında, benim
suç teşkil eden hukuk dışında hiçbir eylemimin olmadığına HSYK’nın 2. dairesi oy birliğiyle karar veriyor, akabinde kamuoyu
üzerinde oluşan siyasi algı
üzerine birilerini memnun etmek için benimle ilgili ihraç kararı veriyor. Bu kararı anlamak bunu bir yere oturtmak, hukukta bu kararı tartışmak mümkün değil.”
dikGAZETE..