İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İçişleri Bakanlığında yaptığı basın toplantısında Kılıçdaroğlu'nun Çubuk'ta katıldığı şehit cenazesinde uğradığı saldırıya ilişkin açıklamada bulundu.
Çukurca sınırındaki Seriberi Üs Bölgesi'ne, Irak'ın kuzeyinden PKK'lı teröristlerce açılan ateş sonucunda şehit olan 4 askere Allah'tan rahmet dileyen Soylu, "Orada yaralanan evlatlarımıza acil şifalar diliyor, aziz milletimize, yakınlarına, ailelerine, sevenlerine başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Allah bizleri böyle acılarla tekrar imtihan eylemesin. Ve bu ülkeyi bölmek, parçalamak, zayıflatmak isteyenlere de fırsat vermesin." dedi.
"Yolun açılması ve yoğunluğun azalması bekleniyor"
Cenaze namazı kılınmadan önce alana Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın geldiğini ve burada bulunan köylü kadınların kendisine karşı bir protestosu olduğunu ifade eden Soylu, şöyle devam etti:
"Daha sonra alana CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu geliyor. Bu sefer kendisine dönük yoğun sözlü protestolar olmuş, ardından cenaze namazına geçilmiştir.
Namaz kılındıktan sonra şehit yakınlarının bulunduğu alandan Kemal Kılıçdaroğlu aracına doğru giderken kendisine önce sözlü, ardından da kamera görüntülerinden de açıkça görülen bir saldırı söz konusu oluyor.
Kendisinin aracına güvenli şekilde ulaşması mümkün olmadığı anlaşılınca İl Jandarma Komutanımız ile birlikte mahalledeki bir eve giriliyor.
İlk etapta evin çevresinde tedbir alınmak suretiyle kendisinin güvenliği sağlanıyor. Ardından, merasimin yapıldığı alandaki yol tek yön olduğu ve cenazeye gelen araçlarla bu yol tamamen kapandığı için oradaki yolun açılması ve yoğunluğun azalması bekleniyor."
Soylu, törendeki hareketlenme başlar başlamaz, Akkuzulu Mahallesi'ne 1 jandarma komando bölüğü, 15 jandarma asayiş timi, 2 jandarma özel harekat timi, 1 TOMA, bir kobra aracı, Jandarma İstihbarat Komutanlığından 20 personel ve ayrıca Ankara İl Emniyet Müdürlüğü tarafından 300 çevik kuvvet, 9 özel harekat timi, 3 polis asayiş ve 1 polis trafik ekibi, ejder zırhlı araç da dahil takviye gerçekleştirildiğini söyledi.
"Bu 9 kişinin tamamı Akkuzulu köyündendir"
Bakan Soylu şunları kaydetti:
"Dün yaşanan bu hadisedeki temel üzüntümüz şudur. Biz şehit cenazelerini, milletçe huşu içinde gerçekleştirir ve acımızı da hep birlikte yaşayarak, paylaşarak hafifletmeye çalışırız. İnancımızın gereği, geleneğimiz ve alışkanlığımız da budur.
Bunu teminen de cenaze namazını kıldıran müftülerimiz, imamlarımız, özellikle slogan atılmaması hususunda, her zaman şehit cenazelerinin katılımcılarına tembihatta bulunurlar.
Elbette ki siyasetçiler zaman zaman gerek şehit cenazelerinde gerekse başka ortamlarda birtakım sitemlerle, bireysel veya bir grup tarafından tepkilerle karşılaşabilirler.
Ancak burada, bu tepkinin fiziki saldırıya dönüşmesi söz konusudur ve bizim bunu tasvip etmemiz, elbette ki mümkün değildir. Neresinden bakarsanız bakın, müessif bir hadisedir, alışkanlıklarımızla, kültürümüzle, yaşantımızla örtüşmeyen bir hadisedir."
Saldırı sonrası adli ve idari soruşturma başlatıldığını hatırlatan Soylu, "Eldeki verilerle hadiseye karıştığı anlaşılan 4 kişi tespit edilerek ifadeleri alınmak üzere ilçe jandarma karakoluna getirilmiş, bu 4 kişi ile birlikte yine fiziki saldırıya karışan il dışına çıkmış şehit yakını da getirilerek savcılığa teslim edilmiştir.
Yani toplam beş kişi... Ardından biri kadın olmak üzere 4 kişi daha yine ilçe jandarma komutanlığınca savcılığın talebi üzerine getirilerek teslim edilmiştir. Bu 9 kişinin tamamı Akkuzulu köyündendir." diye konuştu.
"Olaya ilişkin yanlış bilgi ve değerlendirmeler olduğunu gördük"
Bakan Soylu, "İnternetin, iletişim imkanlarının ve sosyal medyanın da etkisiyle, son yıllarda meydana gelen toplumsal olayların ilk saatlerinde ciddi bir bilgi ve açıklama kirliliğiyle hemen hemen karşılaşıyoruz.
Bu itibarla, bu üzücü hadise meydana geldiği andan itibaren, güvenlik kuvvetlerimiz, tam ve doğru bilgilere ulaşabilmek, olayı tüm yönleriyle aydınlatabilmek için yoğun bir çalışma ortaya koydular.
Maalesef bu olayda da, yaşananlara ilişkin bazı yanlış bilgi ve değerlendirmelerin olduğunu gördük." diye konuştu.
"Gerginlik oluşturacak adımlardan kaçınmak gerekir"
Soylu, "Yaptığımız ilk değerlendirmelerde, ortada organize bir provokasyon olmadığı, dışarıdan adam taşıma gibi bir organizasyon ve buna ait bir delil veya bulgu da mevcut olmadığı görülmüştür.
Elbette ki tepkinin bu hale dönüşmesi ne kadar yanlışsa, bu karşı karşıya kalınan olay üzerinden siyasal bir rant çıkarmak da o kadar tehlikeli ve yanlıştır." dedi.
Sorumluluk noktasındaki insanların, siyasetçilerin ve devlet adamlarının, hassasiyeti olan olaylarla ilgili beyanlarında, sağlam ve gerçek bilgilerle hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Bakan Soylu, "Bu tip olaylarda insanları, toplumu, devletin birimlerini zor durumda bırakacak, genelleştirecek, toplumu, milletimizi yanlış bilgilendiren, gerginlik oluşturacak adımlardan kaçınmak, herkesin temel prensibi olmalıdır.
Çok güçlü bir siyasi rekabetin olduğu, dönem dönem siyasi rekabetin gerginlikler oluşturduğu bir seçim ortamından geçtiğimiz açıktır. Ve muhakkaktır ki her seçim, arkasında birtakım tortular bırakır.
Seçimin hemen akabinde bu tortuları, bu hassasiyeti hesaba katmak, elbette ki herkesin sorumluluğudur. Bir durum daha paylaşmak isterim.
Böyle hassas bir dönemde, bir genel başkan bir cenazeye gelecekse, genel başkanın güvenlik ekibinin, bunu güvenlik birimleriyle paylaşması esastır.
En azından genel başkanın güvenlik birimleri bunu paylaşmalıdır." ifadelerini kullandı.
"CHP'nin bu meseleye bakış açısı yapıcı değildir"
Kılıçdaroğlu'nun ne kendisinin ne güvenlik birimlerinin ne de partililerin cenaze törenine katılma konusuna dikkat ettiğini belirten Soylu, şöyle devam etti:
"Kimsenin haberinin olmadığı bir katılıma yönelik olarak örgütlü bir organizasyon iddiasında bulunmak da hakkaniyetli ve doğru bir yaklaşım değildir. Ayrıca, bir olayı da gözden kaçırmamak gerekir.
Özellikle de bir gün önce Sayın İmamoğlu, Pervin Buldan ve Selahattin Demirtaş arasındaki güzellemeler, kamuoyu tarafından da takip edilmiştir.
Biz bütün bu tedbirleri alırken, tedbirlerin yoğunluğunu değerlendirirken esasen seçim dönemindeki CHP-HDP yakınlaşmasını ve bu psikolojik ortamı da göz önüne alırız.
Herhangi bir toplumsal olayda, bir cenaze merasiminde, bu kadar yoğun kalabalıklarda ve duygusal ortamlarda olaylarla ilgili alınacak tedbirler elbette buna göre hesaplanır."
Yaklaşık 2,5 yıldır İçişleri Bakanlığı yaptığını ve sorumluluklarının bilincinde olduğunu söyleyen Soylu, "Sayın Kılıçdaroğlu, Ankara'dan İstanbul'a yürüdü, en küçük bir güvenlik ihmali meydana gelmedi.
İçişleri Bakanlığım döneminde birçok seçim kampanyası oldu. Sadece kendisine değil hiçbir siyasi parti yöneticisinin güvenliğine de bir halel meydana getirmedik. Herkes güven esası içinde seçim kampanyalarını ve siyasi çalışmalarını yürüttü.
Buna memleketimizin Doğu ve Güneydoğu bölgeleri başta olmak üzere her alanı dahildir. Çünkü gerekli irtibatlar kuruldu, gerekli tedbirler alındı." diye konuştu.
Bakan Soylu, şunları kaydetti:
"Kimse kusura bakmasın, Kılıçdaroğlu'nun ve CHP'nin bu meseleye bakışı, tam da bugün ihtiyaç duyduğumuz yapıcı ve birleştirici bir bakış değildir. Olay sonrasındaki adımları da meseleye nasıl baktıklarını teyit etmektedir.
Genel başkan yardımcılarının davranışları, CHP Genel Merkezi'nin önünde bir mitinge davet etmek, genel başkan yardımcılarının sürekli şahsımı hedef göstermesi, meseleyi kendilerine dönük bir organize eylem gibi anlatıp buradan bir siyasi rant çıkarmaya çalışmaları, sosyal medya üzerinden şahsıma, aileme, çocuklarıma ve eşime dönük hakaretler ve küfürler yağdırmaları, alelacele genel merkeze topladıkları insanlara şahsıma dakikalarca küfürler, galiz sözler ve hakaretler ettirmeleri bu meseleyi değerlendirirken hangi anlayışta olduklarını açıkça göstermektedir."
"Nedeni, birlikte ortaklık yaptığı siyasi ortaklarına sormalıdır"
Eski bir meclis başkanvekilinin dün akşam, CHP'li bir grup başkanvekiline "geçmiş olsun" dileğini iletmek üzere telefonu ettiğini aktaran Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu meclis başkanımıza yönelik o edepten yoksun mevcut grup başkanvekili ortaya koyuyor ve bizi yok edeceğini bir şekilde tehditlerle beraber değerlendiriyor. Genel başkan yardımcılarıyla bu meseleyi bize yıkıp buradan siyasi rant elde etmeye çalıştıkları açıktır.
Sayın Kılıçdaroğlu meseleyi İçişleri Bakanına yıkacağına, bu olayın nedenini, birlikte ortaklık yaptığı siyasi ortaklarına sormalıdır. Hatta şu saatlerde gerçekleşen 'geçmiş olsun' ziyaretlerinde de sorabilir. Bu siyasi ortaklıklar da milletin gözü önünde gerçekleşmiştir.
Bir taraftan PKK'nın siyasi koluyla, HDP ile ortaklık yapıp daha sonra çıkan olayları İçişleri Bakanına yıkmak tam anlamıyla, seçim zamanında aldığı tutumda hafıza kaybıdır. Sizin hafızanız unutabilir ama milletin hafızası unutmamaktadır ve bu da bir güvenlik riski oluşturmaktadır.
Her seçimde, elbette ki partilerin söylemleri olmuştur ve olacaktır. Ancak seçimler yapılmıştır ve seçimler bitmiştir. Bizim seçimlerde de şimdi de söylediğimiz çok açıktır ve nettir. Herkes PKK terörü karşısında tavrını almak, safını belli etmek zorundadır."
"Türkiye'nin terörle mücadelesi devam edecektir"
"Hayır ve evetli, yani 'havet'li yaklaşımlar, ikircikli tutumlar, millet tarafından kayıt altına alınmaktadır ve milletimizin hafızası bu konuda çok güçlüdür." diyen Soylu, seçimin bittiğinin, yeni bir dönemin başladığının, Türkiye'nin terörle mücadelesinin de devam edeceğinin altını çizdi.
Soylu, "Buradan sarfınazar etmemiz mümkün değildir, geri adım atmamız da mümkün değildir.
Hiç kimse PKK terör örgütünün siyasi kolu HDP ile yaptığı ortaklığı, mahalle baskısı oluşturarak meşrulaştırdığını ve normalleştirdiğini, bu olay üzerinden saldırarak PKK terör örgütüne alan açtığını, toplumun bu ilişkiyi unutmasını sağladığını düşünmemelidir." ifadelerini kullandı.
"Bedelini ödemeye hazırım"
Oluşturulmaya çalışılan "iklim ve kurgu"nun çok net ve açık belli olduğunu belirten Soylu, şöyle konuştu:
"Buradaki etkiyle seçim dönemindeki işbirliğinin tartışılması engellenmek istenmektedir. Bugün HDP, PKK ile arasına herhangi bir duvar örmemiştir, reddetmemiştir ve reddetmemektedir.
Tam tersi seçim sonrasında da seçim öncesindeki keskin söylemleri ve eylemlerine devam etmektedirler. Bilinmelidir ki terörle mücadelemiz ve bu iklimle mücadelemiz aynı kararlılıkla devam edecektir.
Buradan sarfınazar etmemiz mümkün değildir. Bu psikolojik iklime de, bu iklimi oluşturmak isteyenlere de teslim olmayız.
Burada bir noktaya daha temas etmek isterim. Herkes sağduyu ve itidal tavsiye ediyor. Bunu biz de tavsiye ediyoruz. Ama bunu tavsiye etmek yetmez, gereğini de yapmak gerekir.
Maalesef kendisi dahil olmak üzere tüm yöneticilerinin ve genel başkan yardımcılarının yaptığı açıklamalar yangına körükle gitmek, kendilerinin dışında bir başka görüşe yer vermemek ve esas gerçeği örtmeye çalışmaktır.
Ben Sayın Cumhurbaşkanımızın kabinesinde görevliyim ve sorumluluk sahibi bir insanım. Benim için ülkemin ve milletimin menfaati her şeyden önce gelir.
Ülkemin, milletimin menfaatlerine bir halel gelmesinde her zaman sorumluluk hissederim ve bunun gereğini yapmaktan da hiçbir zaman çekinmem ve tereddüt etmem.
Memleketime, ülkeme, milletime yapmış olduğum hizmetin bedelini de ödemeye hazırım.
Bunun tayin edicisi ne Kılıçdaroğlu'dur ne de avanesidir. Bunun tayin edicisi bana bu görevi veren Sayın Cumhurbaşkanımız ve Cumhurbaşkanımıza bu yetkiyi veren aziz milletimizdir."
Yaşanan olaydan büyük üzüntü duyduğunu ve geçmiş olsun dileklerini tekrarlayan Soylu, gerekli tüm adli ve idari soruşturmanın sürdüğünü vurguladı.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com