HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, "CHP’nin de yapmış olduğu açıklamayla bu tezkereye ’evet’ oyu vermiş olması, böyle bir pozisyon belirlemiş olması CHP’nin de bu savaş ortaklığına dahil olması anlamına geliyor" dedi.
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, Genel Kurul’da görüşülecek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasını içeren Başbakanlık Tezkeresi konusunda açıklama yaptı. Türkiye’de uzun süredir bir çatışma ortamıyla karşı karşıya kalındığını belirten Baluken, her gün savaşın acı faturasının halkların önüne gelmeye devam ettiğini söyledi. Toplumda olağanüstü olarak toplanan Meclis’te savaş konseptine karşı barış beklentisi olduğunu ifade eden Baluken, "Bugün maalesef tarihe çok büyük bir ayıp olarak geçecek olan bir savaş tezkeresiyle Meclis olağanüstü toplantıya çağrılmıştır. Her şeyden önce bu tezkerenin Meclis’e geliş şekli tamamen korsanvari yöntemlerle olmuştur. Halktan yetki almamış olan mustafi bir hükümet, 7 Haziran seçimlerinden sonra maalesef yetkisi olmadığı halde pekçok kanunsuz işin altına imza atmıştır. Bugün tezkereyi Meclis’e gönderme şekli bu haliyle kesinlikle meşru değildir, yeni kabinenin iradesini gasp etme şeklinde bir süreç işlemiştir. Mustafi olmuş bir hükümet, yeni kabineyi by-pass ederek Meclis’e korsanvari yöntemlerle yetki ve irade gasbı yaparak böyle bir tezkere göndermeye yetkili değildir" ifadelerini kullandı.
CHP’Lİ MİLLETVEKİLLERİNE "HAYIR OYU KULLANIN" ÇAĞRISI
Meclis’te bulunan diğer siyasi partilerin tavırlarının son derece endişe verici olduğunu söyleyen Baluken, "Özellikle AKP ve MHP’nin savaş ortaklığı kamuoyu tarafından biliniyordu. Ancak dün CHP’nin de yapmış olduğu açıklamayla bu tezkereye ’evet’ oyu vermiş olması, böyle bir pozisyon belirlemiş olması CHP’nin de bu savaş ortaklığına dahil olması anlamına geliyor" dedi.
Baluken, CHP’nin tezkere tavrına yönelik eleştirilerine şöyle devam etti:
"CHP hem içeride yürüyen bu savaş sürecini ’bir saray savaşı’ olarak tanımlamıştı hem de AKP’nin savaş eksenli dış politikasını aynı zamanda bir koalisyon hükümetinin kurulamamasının gerekçesi olarak kamuoyuna açıklamıştır. Bu yaklaşımla CHP’nin bugünkü savaş tezkeresine vereceği onay açıkça birbiriyle son derece çelişen tutumlardır. CHP, bugüne barış bloğu içerisinde de milletvekili, il, ilçe teşkilatları düzeyde, merkez kurullarını temsil edecek düzeyde değerli katkılar sağlamıştı. Toplumun barışla ilgili talebini barış bloğu içindeki çalışmalarda da en iyi bilen siyasi partilerden biridir. Hal böyleyken çıkıp AKP ve MHP’nin savaş ortaklığı üzerine kurmuş oldukları bir savaş bloğuna dahil olmaları tarihi bir hatadır. Bu hatadan bir an önce dönmeleri gerektiği çağrısını HDP olarak yinelemek istiyoruz. Özellikle çağrımız, CHP içerisindeki bu gidişattan rahatsız olan bütün milletvekillerinedir. Barış bloğu çalışmalarına katılan, barışla ilgili halkın taleplerine ortak olan, bugüne kadar barış bloğu çalışmalarına katılan, halkın taleplerine ortak olan, bugüne kadar AKP’nin savaş politikalarını teşhir eden, bu konuda kamuoyu yaratan barış yanlısı bütün CHP milletvekilleri ya son ana kadar CHP yönetiminin bu kararını değiştirecek bir çaba içerisinde olmalıdır ya da CHP yönetiminin bu tutumu değişmese bile Meclis Genel Kurulu’nda bu savaş tezkeresine karşı ’hayır’ oyu kullanılmalıdır. Bu son derece önemlidir. Bugünkü Genel Kurul, ülkeyi yeni bir savaşın, bölgesel kaotik ortamın içerisine sürükleme çalışmasıdır. Burada sorumluluk duyan hiçbir CHP milletvekilinin bu suça ortak olmaması gerektiği kanaatindeyiz."
"BU TEZKERE IŞİD’LE MÜCADELE TEZKERESİ DEĞİL"
Tezkerenin “IŞİD’in adının zikredildiği bir içeriğe sahip" olduğunu savunan Baluken, "AKP hükümeti hala IŞİD’le mücadele konusunda bütün devletlerin kendisinden beklediği tutumu gösterme noktasında bir son derece çekingen yaklaşmaktadır. Bu tezkere IŞİD ile mücadele değil, IŞİD’e karşı savaşanları güçsüzleştirme tezkeresidir. IŞİD’den çok yerelde IŞİD’le savaşan güçleri hedefleyen bir tezkeredir. Bu tezkere bir IŞİD’le mücadele tezkeresi değil, IŞİD’e karşı mücadele yürütenlere AKP’nin operasyon yapma tezkeresidir. Dolayısıyla bu tezkereye ’evet’ oyu verecek olanlar böyle bir suça, IŞİD’i güçlendirmekle ilgili uluslararası savaş mahkemelerinde yargılanabilecek bir suça ortak olacaklardır" diye konuştu.
Baluken, "HDP bugüne kadarki bütün sınır ötesi savaş tezkerelerinde göstermiş olduğu ilkesel tavır gereği olarak bugün bir kez daha ’hayır’ oyu kullanacak ve bu savaş politikalarına en etkin muhalefeti yine Genel Kurul’da ortaya koymaya çalışacaktır" dedi.
15 MADDELİK KANUN TEKLİFİ
Tek başına hayır oyu vermenin bu süreç için anlamlı olmayacağına dikkat çeken Baluken, bugün "Toplumsal Barışın İnşası için Müzakere" kanun teklifin Meclis Başkanlığı’na sunacaklarını açıkladı. Baluken, 15 maddelik kanun teklifinin ilk maddesinde "Kürt sorununun müzakereye dayalı demokratik çözümüne dayalı bir çerçeve çizildiğini" belirtti.
"AKP, YÜRÜTTÜĞÜ SAVAŞLA PKK’NIN BİTİRİLEMEYECEĞİNİ ÇOK İYİ BİLİYOR"
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Baluken, "HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, ’Doğu ve Güneydoğu’da sandık kurulamaz’ açıklamasında bulundu. Bunu biraz daha açar mısınız?" sorusuna, "Şuanda bütün bölgede sağlıklı bir seçimini yapılabilmesinin koşulu yoktur. Yüzlerce yer güvenlik bölgesi ilan edilmiş. Birçok büyük ilçe ve kent merkezi insansızlaştırılacak şekilde ağır bir baskıya maruz bırakılmış. Sokak ortasında neredeyse her gün gençlerin infaz edildiği fiili bir olağanüstü hal (OHAL) uygulaması devreye konulmuş. Köylerin ve ormanların yakılması, özellikle yerleşim yerleri arasındaki yolların güvenliği ile ilgili durum her gün kamuoyunda etraflıca tartışılıyor. Bu ortamda sağlıklı bir seçimin yapılabilmesinin koşulları şuan için mümkün değildir" karşılığını verdi.
Baluken, şöyle devam etti:
"Biz bu savaş konseptinin devreden çıkması gerektiğini söylerken barışla ilgili çözümle çatışmasızlıkla ilgili bir an önce bazı adımlar atılması gerektiğini söylerken aynı zamanda sağlıklı bir seçimin 1 Kasım’da yapılması ile ilgili bu kaygıların giderilmesi konusunda bütün kamuoyunun dikkati oraya çekmek istiyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu savaşın seçimlere kadar aynı şekilde hatta boyutlanana kadar devam edeceğini söylüyor. Sonuna kadar savaşacağız diyor. Gerekirse adam gibi ölmeye devam edeceğiz diyor. Milli Güvenlik Kurulu’nda savaş kararları almaya devam ediyor. atanmış bir memur eliyle başını kaldıranın başını ezeceğiz diyor. Böylesi bir ortamda sağlıklı bir seçimin yapılması mümkün değil. Bu konuda ben Sarayın AKP’nin önündeki ihtimalleri söylemiştim. İki şeyi hedefliyor. Birincisi savaş ortamında halkın sandığa gitmesini engellemeye çalışıyorlar. Özellikle HDP’nin yüzde 90 ve üzerinde oy aldıkları yerlerin tamamında katliam üstüne katliam yaparak seçimle ilgili halkı açık şekilde tehdit ediyorlar. İkinci ihtimal savaş konseptiyle beraber düşmeye başlayan oylarının belli biri kritik aşamadan sonra seçim ertelemesi ile ilgili bir planlamanın böyle bir kozun kendi ellerinin altında olmasını istiyorlar. Bu iki amaçtan dolayı savaş yürütüyor. Saray’ın savaşı derken bundan bahsediyoruz. Şuanki savaş 1 Kasım seçimlerinde halkın iradesini gasp etmeye yönelik bir savaştır. Buradan bütün Türkiye halklarına seslenmek istiyorum. AKP bu yürüttüğü savaşla PKK’yı bitiremeyeceğini çok iyi biliyor. Bizden daha iyi biliyor. Bu yöntemlerle PKK’nın tasfiye olamayacağını çok iyi biliyor. Bu savaş, 1 Kasım tarihi göz önünde bulundurularak devreye konulan ve yürütülen bir savaştır. Hedefi de mevcut siyasi iradeyi tamamen değiştirerek AKP’ye ya da saraya tek başına iktidar olma olanağı yaratmaktır. Bu koşullarla ilgili sağlıklı bir seçim ortamının şuanda olduğunu söylemek mümkün değil. Seçim güvenliği ile ilgili bazı düzenlemelerin, çatışmasızlığı öngörecek bazı somut adımların, kalıcı barışa ruh kazandıracak bazı somut gelişmelerin bir an önce hayata geçmesi gerekiyor."
(İHA)
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, Genel Kurul’da görüşülecek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasını içeren Başbakanlık Tezkeresi konusunda açıklama yaptı. Türkiye’de uzun süredir bir çatışma ortamıyla karşı karşıya kalındığını belirten Baluken, her gün savaşın acı faturasının halkların önüne gelmeye devam ettiğini söyledi. Toplumda olağanüstü olarak toplanan Meclis’te savaş konseptine karşı barış beklentisi olduğunu ifade eden Baluken, "Bugün maalesef tarihe çok büyük bir ayıp olarak geçecek olan bir savaş tezkeresiyle Meclis olağanüstü toplantıya çağrılmıştır. Her şeyden önce bu tezkerenin Meclis’e geliş şekli tamamen korsanvari yöntemlerle olmuştur. Halktan yetki almamış olan mustafi bir hükümet, 7 Haziran seçimlerinden sonra maalesef yetkisi olmadığı halde pekçok kanunsuz işin altına imza atmıştır. Bugün tezkereyi Meclis’e gönderme şekli bu haliyle kesinlikle meşru değildir, yeni kabinenin iradesini gasp etme şeklinde bir süreç işlemiştir. Mustafi olmuş bir hükümet, yeni kabineyi by-pass ederek Meclis’e korsanvari yöntemlerle yetki ve irade gasbı yaparak böyle bir tezkere göndermeye yetkili değildir" ifadelerini kullandı.
CHP’Lİ MİLLETVEKİLLERİNE "HAYIR OYU KULLANIN" ÇAĞRISI
Meclis’te bulunan diğer siyasi partilerin tavırlarının son derece endişe verici olduğunu söyleyen Baluken, "Özellikle AKP ve MHP’nin savaş ortaklığı kamuoyu tarafından biliniyordu. Ancak dün CHP’nin de yapmış olduğu açıklamayla bu tezkereye ’evet’ oyu vermiş olması, böyle bir pozisyon belirlemiş olması CHP’nin de bu savaş ortaklığına dahil olması anlamına geliyor" dedi.
Baluken, CHP’nin tezkere tavrına yönelik eleştirilerine şöyle devam etti:
"CHP hem içeride yürüyen bu savaş sürecini ’bir saray savaşı’ olarak tanımlamıştı hem de AKP’nin savaş eksenli dış politikasını aynı zamanda bir koalisyon hükümetinin kurulamamasının gerekçesi olarak kamuoyuna açıklamıştır. Bu yaklaşımla CHP’nin bugünkü savaş tezkeresine vereceği onay açıkça birbiriyle son derece çelişen tutumlardır. CHP, bugüne barış bloğu içerisinde de milletvekili, il, ilçe teşkilatları düzeyde, merkez kurullarını temsil edecek düzeyde değerli katkılar sağlamıştı. Toplumun barışla ilgili talebini barış bloğu içindeki çalışmalarda da en iyi bilen siyasi partilerden biridir. Hal böyleyken çıkıp AKP ve MHP’nin savaş ortaklığı üzerine kurmuş oldukları bir savaş bloğuna dahil olmaları tarihi bir hatadır. Bu hatadan bir an önce dönmeleri gerektiği çağrısını HDP olarak yinelemek istiyoruz. Özellikle çağrımız, CHP içerisindeki bu gidişattan rahatsız olan bütün milletvekillerinedir. Barış bloğu çalışmalarına katılan, barışla ilgili halkın taleplerine ortak olan, bugüne kadar barış bloğu çalışmalarına katılan, halkın taleplerine ortak olan, bugüne kadar AKP’nin savaş politikalarını teşhir eden, bu konuda kamuoyu yaratan barış yanlısı bütün CHP milletvekilleri ya son ana kadar CHP yönetiminin bu kararını değiştirecek bir çaba içerisinde olmalıdır ya da CHP yönetiminin bu tutumu değişmese bile Meclis Genel Kurulu’nda bu savaş tezkeresine karşı ’hayır’ oyu kullanılmalıdır. Bu son derece önemlidir. Bugünkü Genel Kurul, ülkeyi yeni bir savaşın, bölgesel kaotik ortamın içerisine sürükleme çalışmasıdır. Burada sorumluluk duyan hiçbir CHP milletvekilinin bu suça ortak olmaması gerektiği kanaatindeyiz."
"BU TEZKERE IŞİD’LE MÜCADELE TEZKERESİ DEĞİL"
Tezkerenin “IŞİD’in adının zikredildiği bir içeriğe sahip" olduğunu savunan Baluken, "AKP hükümeti hala IŞİD’le mücadele konusunda bütün devletlerin kendisinden beklediği tutumu gösterme noktasında bir son derece çekingen yaklaşmaktadır. Bu tezkere IŞİD ile mücadele değil, IŞİD’e karşı savaşanları güçsüzleştirme tezkeresidir. IŞİD’den çok yerelde IŞİD’le savaşan güçleri hedefleyen bir tezkeredir. Bu tezkere bir IŞİD’le mücadele tezkeresi değil, IŞİD’e karşı mücadele yürütenlere AKP’nin operasyon yapma tezkeresidir. Dolayısıyla bu tezkereye ’evet’ oyu verecek olanlar böyle bir suça, IŞİD’i güçlendirmekle ilgili uluslararası savaş mahkemelerinde yargılanabilecek bir suça ortak olacaklardır" diye konuştu.
Baluken, "HDP bugüne kadarki bütün sınır ötesi savaş tezkerelerinde göstermiş olduğu ilkesel tavır gereği olarak bugün bir kez daha ’hayır’ oyu kullanacak ve bu savaş politikalarına en etkin muhalefeti yine Genel Kurul’da ortaya koymaya çalışacaktır" dedi.
15 MADDELİK KANUN TEKLİFİ
Tek başına hayır oyu vermenin bu süreç için anlamlı olmayacağına dikkat çeken Baluken, bugün "Toplumsal Barışın İnşası için Müzakere" kanun teklifin Meclis Başkanlığı’na sunacaklarını açıkladı. Baluken, 15 maddelik kanun teklifinin ilk maddesinde "Kürt sorununun müzakereye dayalı demokratik çözümüne dayalı bir çerçeve çizildiğini" belirtti.
"AKP, YÜRÜTTÜĞÜ SAVAŞLA PKK’NIN BİTİRİLEMEYECEĞİNİ ÇOK İYİ BİLİYOR"
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Baluken, "HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, ’Doğu ve Güneydoğu’da sandık kurulamaz’ açıklamasında bulundu. Bunu biraz daha açar mısınız?" sorusuna, "Şuanda bütün bölgede sağlıklı bir seçimini yapılabilmesinin koşulu yoktur. Yüzlerce yer güvenlik bölgesi ilan edilmiş. Birçok büyük ilçe ve kent merkezi insansızlaştırılacak şekilde ağır bir baskıya maruz bırakılmış. Sokak ortasında neredeyse her gün gençlerin infaz edildiği fiili bir olağanüstü hal (OHAL) uygulaması devreye konulmuş. Köylerin ve ormanların yakılması, özellikle yerleşim yerleri arasındaki yolların güvenliği ile ilgili durum her gün kamuoyunda etraflıca tartışılıyor. Bu ortamda sağlıklı bir seçimin yapılabilmesinin koşulları şuan için mümkün değildir" karşılığını verdi.
Baluken, şöyle devam etti:
"Biz bu savaş konseptinin devreden çıkması gerektiğini söylerken barışla ilgili çözümle çatışmasızlıkla ilgili bir an önce bazı adımlar atılması gerektiğini söylerken aynı zamanda sağlıklı bir seçimin 1 Kasım’da yapılması ile ilgili bu kaygıların giderilmesi konusunda bütün kamuoyunun dikkati oraya çekmek istiyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu savaşın seçimlere kadar aynı şekilde hatta boyutlanana kadar devam edeceğini söylüyor. Sonuna kadar savaşacağız diyor. Gerekirse adam gibi ölmeye devam edeceğiz diyor. Milli Güvenlik Kurulu’nda savaş kararları almaya devam ediyor. atanmış bir memur eliyle başını kaldıranın başını ezeceğiz diyor. Böylesi bir ortamda sağlıklı bir seçimin yapılması mümkün değil. Bu konuda ben Sarayın AKP’nin önündeki ihtimalleri söylemiştim. İki şeyi hedefliyor. Birincisi savaş ortamında halkın sandığa gitmesini engellemeye çalışıyorlar. Özellikle HDP’nin yüzde 90 ve üzerinde oy aldıkları yerlerin tamamında katliam üstüne katliam yaparak seçimle ilgili halkı açık şekilde tehdit ediyorlar. İkinci ihtimal savaş konseptiyle beraber düşmeye başlayan oylarının belli biri kritik aşamadan sonra seçim ertelemesi ile ilgili bir planlamanın böyle bir kozun kendi ellerinin altında olmasını istiyorlar. Bu iki amaçtan dolayı savaş yürütüyor. Saray’ın savaşı derken bundan bahsediyoruz. Şuanki savaş 1 Kasım seçimlerinde halkın iradesini gasp etmeye yönelik bir savaştır. Buradan bütün Türkiye halklarına seslenmek istiyorum. AKP bu yürüttüğü savaşla PKK’yı bitiremeyeceğini çok iyi biliyor. Bizden daha iyi biliyor. Bu yöntemlerle PKK’nın tasfiye olamayacağını çok iyi biliyor. Bu savaş, 1 Kasım tarihi göz önünde bulundurularak devreye konulan ve yürütülen bir savaştır. Hedefi de mevcut siyasi iradeyi tamamen değiştirerek AKP’ye ya da saraya tek başına iktidar olma olanağı yaratmaktır. Bu koşullarla ilgili sağlıklı bir seçim ortamının şuanda olduğunu söylemek mümkün değil. Seçim güvenliği ile ilgili bazı düzenlemelerin, çatışmasızlığı öngörecek bazı somut adımların, kalıcı barışa ruh kazandıracak bazı somut gelişmelerin bir an önce hayata geçmesi gerekiyor."
(İHA)