Başbakan Ahmet Davutoğlu, koalisyon turları sırasında HDP ile bir görüşme yapılıp yapılamayacağı konusunda, "Türkiye’de halkın verdiği oylara saygının gereği olarak yüzde 13 alan partiyle ’görüşmem’ diye bir şeyi zinhar söylemem" dedi.
İşte, TV'de soruları cevaplayan Davutoğlu'nun Koalisyon tablolarından DAEŞ de denilen IŞİD'e, Suriye'deki durumdan Mısır'da Mursi ve arkadaşları için darbecilerin idam kararına kadar çeşitli konularda söyledikleri ve "TV sohbeti"nin ilk bölümü..
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Habertürk TV ve
Show TV ortak yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, 9.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in vefatına ilişkin, "Her şeyden önce Allah’tan rahmet diyorum.
Sayın Demirel,
Türk siyasi hayatında
demokrasi ve kalkınma denklemi
içinde önemli hayat çizgisi ve Türk siyasetine damgasını vurmuş bir isimdir. 1960’lı yıllarda kalkınma
hamlesi adına önemli katkısı oldu. Tam o dönemde
tarım üzerinden sanayileşmeye geçme politikalar esnasında önemli bir
rolü oldu. 27 Mayıs’ta Adnan Menderes’in şehadete yürümesi sonrasında
Türkiye siyasetinin
yeni denge oluşturma noktasında çok önemli katkılar yapmış, bizim de o anlamda selefimiz olması hasebiyle, kendisine has üslubuyla siyasetimize çok renk katmış bir isimdir. Ben siyasi kariyerini de takip etmişimdir. Kendisi ile ilgili tatlı bir hatıram vardır. 2001 yılında dersten çıktım odama gittim
bazı çalışmalar yapıyorum. Bir
telefon çaldı, doğrudan ’ben 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’ dedi. Bir an tereddüt ettim bildiğiniz gibi bana Micha Komisyonu’nda
görev verdiler, buraya bir
rapor hazırlamamız lazım, bu konuda yardımcı olur musunuz diye başladı. O komisyona Filistin’e
çözüm bulmak için komisyon oluşturulmuştu. Sizin bu konulara
vakıf olduğunu söylediler dedi. Ses benziyor ama ben de komisyon hakkında fikir
beyan ederek, acaba
karşı taraf komisyonu biliyor mu diye. Dedim bana ne kadar süre var, bir ay. Dedim hazırlarız. Diğer çalışmaları bir kenara bıraktım ve bir rapor hazırladım. Sonra da teşekkür
mesajı aldım. Sonra da o rapor
tek tek bölümlere ayrılarak bir
kitap haline getirildi.Benim denetimimden
sonra bir kitap haline getirdik. Akademik hayatımıza da katkıda bulunmuştu. Çok açık
görme imkanı oldu, çalışmadaki titizliği doğrudan
temas ederek kendisinin üstlendiği görevin gereğini yapması. Yaşayan bir tarih. Allah rahmet eylesin. Siyasette de herkesin örnek alması gereken üslup incelikleri katmış. Kişilerle tek tek temas etmesi. En zor şartlarda tebessüm edip, o aynı zamanda güçtür de" ifadelerini kullandı.
"BÜTÜN TEŞKİLATI YENİDEN MOBİLİZE ETME ÇABAMIZ VAR"
Genel seçimlerde AK Parti’nin aldığı oy oranını değerlendiren Davutoğlu, "Siyasi ve sosyal hareketler de kişiler gibidir.
Hayat akışı içinde hep dışarıya dönük yaşayanlar bir süre sonra olayları bir müddet sonra
doğru değerlendiremeyebilirler.
Siyasi hareketlerde belli aralıklarla
kendi içinde bir muhasebe olur.
Halkın verdiği
karar karşısında yukarıdan bir tavırla ’sen
yanlış karar verdin hani bir daha deneyelim’ demek
yerine halkın mesajını doğru anlamak için halkın huzuruna gideceğiz. Bir taraftan açık söyleyeyim bu bir başarıdır. Şimdi yüzde 41’e inmişsek bunu değerlendirmemiz lazım. Detaylı olarak tahliline bunun girmemiz
mümkün olamazdı.
Bizim şu anda birinci görevimiz, hükümeti kurarak yeni şartlarda neler yapacağımızı ortaya koymak.
Daha sonra yaptığım
ikili görüşmelerde acaba nerede bir
aksaklık var buna dikkat çekmek istedim. AK Parti’yi
farklı kılan; 2002’de halkla birlikte yürümesi. Beni açıkçası ilgilendiren acaba halka yürüyüşümüzde bir şey mi oldu, bir açı mı oluştu ve biz yürürken arkamızdan gel mi diyoruz, halkla beraber mi yürüyoruz? 12 yıllık iktidar, 12
yıl süren başarı hikayesinin arkasında bazen
aşırı bir özgüven oluşma ihtimali vardır. Bazen
değil çoğu zaman" dedi.
Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kişiler bir bakıp kendine tekrar tanzim edemezse şahsi hayatta da bazı
iniş çıkışlar yaşayabilir. Ola ki yanlışlıklar olabilir. Birtakım güç kullanımından
gelen özellikler yanında bazı yanlış anlamalar olabilir. Çok
geniş bir cepheyle
mücadele ettik.
Siyaset mühendisliği üzerinden Türkiye de bu seçimlerde neler yapıldığını görüyor. Biz, kendi içimize bakmak durumundayız. Gençlerle
bir araya geldiğimizde gençlere 18
yaşında seçilme yaşını da sağlayacaktık fakat
muhalefet buna itiraz etti. Ama eğer
genç seçmen bize yönelmede bir şey varsa bunu masaya yatırmamız lazım.
Gençlik teşkilatıyla yaptığımız toplantıda ona önem verdim. Alanda da çok iyiydi gençlerimiz. Bizim yeni
AK Parti gençliğimiz, biz eğer gençlere kendimizi anlatmada eksiklik varsa ki var bunu çözmemiz lazım. 12 yıl önce AK
Parti içinde mücadeleye başlamış kişilerle ikili görüşmeler yaptım. Atılması gereken adımlar önemlidir. 12 yıllık
miras büyük bir mirastır.
Türkiye’nin ise en geniş tabanlı siyasi örgütüdür. Bu yapının bir 12 yıllık mirasın
üzerinde birtakım aksamalar doğmuşsa şimdi tam vaktidir. AK Parti’nin yenilenmesine de
ihtiyaç var, Yeni Türkiye için. Biz bunu yenileyeceğiz."
"Yerel yönetimlerde aksama varsa onu da tespit etmemiz lazım" diyen Davutoğlu, "Bizim kendimize ve halkımıza karşı dürüst ve açık olma sorumluluğumuz var. Geniş bir
araştırma yaptırıyorum, araştırma şirketlerine
araştırmalar yaptırıyorum. Bize oy vermeyen kitle, şu
benim için önemli kriterdir. AK parti’ye oy veririm ve AK Parti’ye oy verdim diyenler
arasındaki oran çok önemli. Gri alan geçmişte daha büyüktü. Biz gri alana hitap edebiliyorduk. Şimdi bu alan daralmışsa bunun niye daraldığını sormak benim görevim. Bu alan şimdi daha da daralmışsa burada bir kemikleşme sonucudur. Bu oran azalmış da, hatta seçimlerden 15-20 gün önce gelen araştırmalarda da bunu görüyorduk. Vermedim ama verebilirim diyenlerin
oranı önemli. Biz onlara ulaşabilirsek kendimizi de doğru anlatırsak kazanabiliriz demektir. Demek ki bizim değişik
toplum kesimleriyle
diyalog kanalı oluşturmamız lazım. 8
Haziran sabahı şunları yapacağız diye sıralamıştım. Bir ay önce zihnimde olanlar vardı,
sivil anayasa özgürlükçü sivil anayasa, başkanlık bunun içinde yer
alacak dedim. Üçüncüsü toplumsal uzlaşı için yeni kanallar açacağız dedim. Bunun için Başbakan olduktan sonra da Hacıbektaş’a yaptığım
ziyaret ve birçok şeyle bu
alanı genişletmeye çalıştık ama istediğimiz başarıyı sağlayamamış demek ki. Sürekli temasları
devam ettireceğiz. AK Parti’ye tekrar oy verebilirim diyen alanı genişletmek. Niye bize oy vermedin diyen yaklaşım değil de, çok kapsamlı samimi hiçbir şekilde gerçeklikten kaçmayan bir iç muhasebe yaşıyoruz. Biz bunu yapmakla birlikte kimseyi kimseyi suçlamadan akıl yürütmesi bizim büyüklüğümüzü gösteriyor. Şu anda partinin vicdanı diyor ki biz şu anda bir
birlik içinde bu değerlendirmeleri yapmalıyız. Kaç bekliyorsunuz diye sorduklarında, AK Parti’ye oy veren vermeyen herkesle temas kurmak" ifadelerine yer verdi.
Bütün teşkilatı
yeniden mobilize etme çabalarının olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Ramazan dolayısıyla her ile 3 kişilik, bir ana kademe, bir gençlik, bir
kadın kollarından genel merkezden heyetler gidecek. Bu raporları bana getirecekler. İl bazında tek tek konuları masaya yatırıp hepsini gözden geçireceğiz" dedi.
Davutoğlu, "Şöyle de bir yaklaşımı doğru bulmam. Abartılı bir özeleştiri şeyiyle, insanın, toplumda da bunun yaygınlaşması, biz bunu dürüst ve saygın bir şekilde yaparız. Bu seçim tabloları AK Parti’yi
ciddi bir krizle karşılaştı gibi bıraktı gibi
biri yorum yaparsa buna karşı çıkarım. AK Parti Türkiye’nin bütününe yayılan kadrodur. Daha iyisini yapabilmek, ulaşamadığımız kitlelere
nasıl ulaşabileceğimizi araştırmak bizim sorumluluğumuz.
Olan ve olmayan her şey benim de içimde bulunduğum arkadaşlarımın birlikte ürettiği bir şeydir. Dönüp de hayatta yapmadığım bir şeydir, beraber yürüdüğüm arkadaşlarıma sorarım
Genel Başkan olarak, teşkilatlarda, belediyelerde yanlış giden işler varsa benim yetkim. İç değerlendirmeyle birlikte bunu yapmak. Bu anlamda partimizde de
sağlıklı bir kültürün oluşmakta olduğunu görmekten mutluyum. İncitmeden eleştirmek, bir özgüven kaybına yol açmadan özeleştiri yapabilmek kuvvetin işaretidir, iç direncin. Bir özgüven kaybına da
izin vermem. Dışarıdan bir dille görev verdiğim arkadaşım dışarıdan bir dille eleştirmeye kalkarsa o
görevi ondan alırım. Kendisini içine koymadan başarıya yürüyen, neticede kendisini içine koymayan birinin ahlaki tutarlılığı yoktur, AK Parti çatısı
altında da
yeri yoktur. Herkesin dürüst bir şekilde o yaklaşımı sergilemesi lazım. Bu konuda da
değişim yaşanacaksa AK Parti içinde yaşanacaktır" dedi.
KOALİSYON TABLOLARI
AK Parti’nin HDP’nin kapısını çalıp çalmayacağının sorulması
üzerine Davutoğlu, "Meşruiyet,
yani bu hukukilik yasallık anlamında değil. Attığınız adımın toplumun nezdinde meşru görülmesi. Var olan yasal çerçeve ve teamüllere uygunluğu. Kim olursa
olsun meşruiyet çizgisi aşacak
tepki göstermem. Bu şu anlama gelir, bana görev verildiğinde, bütün partilere ziyaret yapmam gerekliyse, meşruiyetin gerektirdiği budur. Bunu yaparım. Koalisyon kurup kurmama o ayrı bir değerlendirmedir. Teamüllerin gereği olarak,
Türkiye’de halkın verdiği oylara saygının gereği olarak yüzde 13 alan partiyle görüşmem diye bir şeyi zinhar söylemem. Dolayısıyla Mecliste grubu olan partileri Cumhurbaşkanlığımız görevlendirmesi sonucu ziyaret edeceğim. Ben bu meşruiyet çizgisi içinde bu çerçeveyi çizerken bütün partilerin de meşruiyet çizgisi içinde siyaset yapmasını da vurgularım. Yani, terörle ve şiddetle bağını koparmamış siyasi partinin zamanla bir meşruiyet sorunuyla karşı karşıya kalacağını da fark etmeleri lazım. Şu anda
böyle bir görevlendirmede herkesle açık bir şekilde, şu 10
günlük yaşananlar halkımız tarafından takip ediliyordur. Kim halkın verdiği sorumluluğu, her opsiyonu değerlendirmeye çalışıyor. Kimisi de duvarlar örerek AK Parti’yi sıkıştırmaya çalışıyor. Neler söylendi bizlerle ilgili ama yeni bir gün
başladı dedik ve kimseye duvar örmedik. İsteniyor ki AK Parti köşeye sıkışsın emrivaki projelere boyun eğsin. Bunu yapmayacağımızı
herkes bilir" dedi.
Selahattin Demirtaş’ın seçim gecesi yaptığı
konuşma (Ortadoğu’ya
yönelik ifadeleri) ve ertesi gün de
ABD Başkanı Obama’nın Türkiye’ye yönelik ifadelerine (yabancı savaşçıların geçişi) ilişkin değerlendirmede bulunan Davutoğlu, "Türkiye’de ne olup bittiğini bilen müttefik bir ülkenin
lideri olarak da gerçeği yansıtmadığı aşikar. Kabulü bizim açımızdan mümkün olmayan ifadeler. Demirtaş’ın ve bazı çevrelerin ikili açıklamaları vardı. 7 Haziran akşamı
barajı geçemeselerdi içeride ve dışarıdaki açıklamalarda bir senkron vardı. Nasıl AK Parti’nin otoriterleştiği yönünde konuşacaktı. Türkiye’de bir kaos havası yaratılacaktı. Öbür senaryo olsaydı bunu da söylediler. Kan gölüne dönecek, musluklardan akan kanlı figürler... Herkes şimdi Türkiye’deki demokrasinin faziletinden bahsediyor. Türkiye’de
bugün Demirtaş
açıklama yaptığında Kandil’den bir açıklama geliyor. Ortadoğu’nun kaderi meselesi ne zaman değişti,
Arap Baharı ile birlikte. Bugün Mursi ile ilgili veren karar aslında tabloyu ortaya koyuyor. Yavaş yavaş yeşermeye
başlayan Ortadoğu’daki demokrasi unsurları. Gözüm yaşararak hatırladığım bir olay vardır ki, Konya’da 2011 yılında Mısır’dan 30 kadar genç gelmişti,
gençler Türkiye tecrübesi
yaşamak için geldiler. Hala o gençlerin heyecanı. Bir gece geç vakitlere kadar demokrasi üzerine konuşmuştum. Soru soruyorlardı. Şimdi onarın yüzlerini hatırladığımda acaba hangisi hangi hapishanede diye. 2011 Ramazan’ında gelen mültecilerle yapmıştım. 4 yıldır Suriye’de bu acı yaşanıyor. Türkiye’yi suçlayanlar, içeriden Demirtaş’ın bunları göz önüne getirmesi lazım. Bazen gelen tehditlere rağmen kucağımızı açıyor olmasaydık acaba ne kadar yaşıyor olacaktık. IŞİD’e vurulan her darbeyi biz destekledik. Buna karşı da net tutum takındık. Kobani’nin kurtarılmasında Türkiye’nin ne kadar aktif rol oynadığını Sayın
Barzani bilirler. Şimdi sormak lazım, Tel Abyad’dan IŞİD’in çekilmesi, yenilgiye uğratılması son
derece doğrudur. Demirtaş’ın şu soruya cevap vermesi ve diğerlerinin Esed’le 3 yıl
işbirliği yapan PYD hangi suçlara ortak oldu? Bir yıl IŞİD’le yan
yana yaşayıp hiçbir çatışma ibaresi göstermeyen PYD" açıklamasında bulundu.
"DEAŞ REJİMLE KOORDİNELİ ŞEKİLDE ÖSO’YA SALDIRDI"
Davutoğlu, Suriye’de yaşanan gelişmelere bağlı olarak şu anda yaşanan olayları doğru okumanın icap ettiğini belirterek, "Ortadoğu’nun kaderi, Türkiye’yle birlikte yürüyecek demokrasinin önü kesildi.
Mayıs ayında adım adım,
Özgür Suriye
Ordusu (ÖSO) ilerlemeye başladı, İdlib’i ele geçirdi. Bayırbucak Türkmenlerinin olduğu yerde ciddi başarılar sağlandı. Yine, Tel Abyad’da olanlar üzerinden PYD’de güzelleme yazanlar bilsin diye söylüyorum, ne oldu biliyor musunuz? Halep’te de Özgür Suriye Ordusu ilerledi
tarih 27-28 Mayıs. Bizim bildiğimiz mekanda Haseke’de PYD kontrolüne
yakın bir yerde oturdu görüşme
yaptı ve iki bölgeden rejim çekildi. DEAŞ ilerledi, buna karşılık da DEAŞ, ÖSO’ya saldırmaya başladı. DEAŞ rejimle koordineli bir şekilde Özgür Suriye Ordusu’na saldırdı. Hedefleri neydi, Azzaz’ı alıp Kilis’e kadar kontrol edip bütün
sınırı PYD ile DEAŞ’ın paylaşacağı bir hat oluşturmak. Rejim de DEAŞ’a
hava desteği verdi. Kimse Türkiye’yi delilsiz bir şekilde suçlamaya kalkmasın. Bu oyunun mağdurları hiçbir
terör eylemi içinde olmayan Suriyeliler. Rejim ve DEAŞ, DEAŞ ve PYD değişik dönemlerde işbirliği yaptılar. Niye DEAŞ, Rakka’ya, Özgür Suriye Ordusu’na yöneldi. Sonunda Suriye’yi terör örgütleriyle rejim
arasında paylaşmak istiyorlar" diye konuştu.
MURSİ HAKKINDAKİ KARAR
Mısır’ın
devrik lideri
Muhammet Mursi ile ilgili alınan idam kararını da değerlendiren Davutoğlu, "Kılıçdaroğlu bunu kınayan bir şey yayınladı mı?
Bahçeli bu idamı kınayan bir şey söyledi mi? Özgürlükçü Demirtaş’tan böyle bir şey duydunuz mu? Bizim için tek ölçü vardır, halkıyla barışık olması. Kimsenin iç işine karışmadık. Orada, askeri, istihbari,
diplomatik her türlü değerlendirmeleri yaptık. Elimizde zaten mevcut bir tezkere var.
Genelkurmay Başkanlığımıza açık bir direktifle Türkiye’nin sınır
güvenliği için ne yapılması gerekiyorsa yapılması talimatını verdim. Benden
talep edilen neyse Türkiye’nin sınır güvenliği için alınması gereken
tedbir neyse her türlü
talimat verilmiştir. Burada yapılmak istenen ne biliyor musunuz? Fiili bir
göç dalgası ile demografiyi değiştirmek. Bir taraftan Türkiye’yi bu etkilerin
dışında tutmak. Bir taraftan da buralardaki demokratik
güçleri desteklemek. Tekrar çağrı yapıyorum Demirtaş’a, yeni bir Ortadoğu’nun işareti diyorsa, Türkiyelileşmekten bahsediyorsa derhal bu faaliyetlere karşı tutum almalıdır. Sokağa çıktılar, illegal birçok silahlarla
gösteriler yaptılar. Madem böyle düşünüyorlar, yeni bir Ortadoğu, işte sınav. Türkiye’de şiddete karşı net tavır sergilemeleri lazım. Onlara muhalif olduğu için diğer Kürt unsurlara yeni şeyler söylemek lazım" dedi.