İZMİR (AA) -Suriye'nin Halep kentindeki evlerine 10 ay önce düşen bombayla en büyük ağabeylerini yitiren, savaşın izlerini bedenlerinde ve ruhlarında taşıyan 8 kardeşin yüzü, İzmir'deki bir grup gönüllünün oluşturduğu yardım girişimi üyelerinin getirdiği oyuncaklarla güldü.
Savaşın yarattığı travmasını halen üstlerinden atamayan ve yaşadıkları olayın ardından sessizliğe bürünen kardeşler, yaptıkları resimlerle hayallerini paylaştı.
Aralarında sanatçı, öğrenci ve serbest meslek sahiplerinin bulunduğu "Mülteci Çocuklara Destek Girişimi" üyeleri, savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan Abbud ailesine destek olmak amacıyla yardım eli uzattı.
İzmir'in Bayraklı ilçesindeki 10 kişilik Abbud ailesinin evine giden üyeler, çocuklara çeşitli oyuncaklar ile resim yapabilmeleri için boya ve resim defteri götürdü.
"Kalpler... Evimin etrafında sevgi olması için"
8 yaşındaki Safa Abbud, çizdiği resmi anlatırken, "Bu Suriye'deki evimiz. Ben evimi seviyordum. Bizim evin bahçesinde ağaç yoktu, ama ben öyle istediğim için ağaç çizdim. Hayal ettim. Bunlar da bulutlar, yağmur yağıyor. Yağmur orada da vardı." sözleriyle aktardı.
Savaş biterse yeniden evine kavuşmak istediğini dile getiren küçük Safa, evin etrafına çizdiği onlarca kalp resmine ilişkin de "Kalpler... Evimin etrafında sevgi olması için." dedi.
13 yaşındaki Merve Abbud da çizdiği resmi, "Ev, kuşlar ve ağaç. Suriye'deki evimiz. Yeniden kavuşmak isterim. Savaş biterse istiyorum. Buradaki yaşam savaştan daha iyi." ifadeleriyle anlattı.
Anne Şemsi Abbud ise Türkiye'ye ilk geldiklerinde çocuklarının yabancılık çektiğini, ama zamanla yüzlerinin gülmeye başladığını kaydetti.
"2.5 yaşındaki oğlum sokağa çıktığında uçak geldi mi diye yukarı bakıyor"
Hayatta kalan çocukları için Türkiye'ye geldiklerini, Türklerin kendilerini çok sıcak karşıladığını ve kucakladığını vurgulayan Abbud, şöyle konuştu:
"Biz korkunç bir yaşam gördük. Bu çocuklar o korkunçluğu yaşadı. Çocuklarım savaş, patlamalar gördü, uçak sesleri duydu. 2.5 yaşındaki oğlum sokağa çıktığında yukarı bakıyor, uçak geldi mi gelmedi mi diye.
Türkler bize kucak açtı. Sanki bizim akrabamız oldular. Birkaç gün önce evimizde çamaşır makinesinden yangın çıktı. Bütün komşularımız buraya toplandılar, bize yardım ettiler. Yeni bir çamaşır makinesi getirdiler. Çocuklar yangından çok korktu. Polis, sağlık ekipleri, itfaiye geldi. Komşular toplandılar. O zaman bizim müşkülümüz epey hafifledi. Komşulara, devlete minnettar kaldık. Hiçbir ülkede savaş olmasın. Bütün dünyada barış istiyoruz. En çok bütün ülkelerle kardeş gibi yaşamak istiyoruz."
''En çok ses çıkarması gereken, hiç günahı olmayan çocuklar''
Mülteci Çocuklara Destek Girişimi üyelerinden tiyatro eğitmeni Heval Çamlıbel Bayman, oyuncaklar ve boyaların, çocukların mutlu olması için her zaman işe yaradığını, bugün de Abbud ailesinin çocuklarının bunlarla oynayıp gülümsemesinin kendilerini çok mutlu ettiğini dile getirdi.
Göç yollarına düşen bütün insanların hissettiklerini Abbud ailesinin çocuklarında da çok net gözlemlediklerini aktaran Bayman, "Bu çocukların konuşamaması çok dokunaklı. En çok ses çıkarması gerekenler çocuklar, çünkü hiç günahları olmayan bir süreci yaşıyorlar. Savaşta hiçbir suçları yok." değerlendirmesinde bulundu.
Çocukların yeniden konuşması için uzman desteği sağlamayı planladıklarını dile getiren Heval Çamlıbel Bayman, "Onlar büyüyecekler ve şu an isteseler de dönecekleri bir ülkeleri yok. Onlar bizim ülkedaşlarımız, yurttaşlarımız, komşularımız. Onlar iyi oldukça biz iyi olacağız, aynı şekilde biz iyi olursak onlar iyi olacak." diye konuştu.
Savaşın yarattığı travmasını halen üstlerinden atamayan ve yaşadıkları olayın ardından sessizliğe bürünen kardeşler, yaptıkları resimlerle hayallerini paylaştı.
Aralarında sanatçı, öğrenci ve serbest meslek sahiplerinin bulunduğu "Mülteci Çocuklara Destek Girişimi" üyeleri, savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan Abbud ailesine destek olmak amacıyla yardım eli uzattı.
İzmir'in Bayraklı ilçesindeki 10 kişilik Abbud ailesinin evine giden üyeler, çocuklara çeşitli oyuncaklar ile resim yapabilmeleri için boya ve resim defteri götürdü.
"Kalpler... Evimin etrafında sevgi olması için"
8 yaşındaki Safa Abbud, çizdiği resmi anlatırken, "Bu Suriye'deki evimiz. Ben evimi seviyordum. Bizim evin bahçesinde ağaç yoktu, ama ben öyle istediğim için ağaç çizdim. Hayal ettim. Bunlar da bulutlar, yağmur yağıyor. Yağmur orada da vardı." sözleriyle aktardı.
Savaş biterse yeniden evine kavuşmak istediğini dile getiren küçük Safa, evin etrafına çizdiği onlarca kalp resmine ilişkin de "Kalpler... Evimin etrafında sevgi olması için." dedi.
13 yaşındaki Merve Abbud da çizdiği resmi, "Ev, kuşlar ve ağaç. Suriye'deki evimiz. Yeniden kavuşmak isterim. Savaş biterse istiyorum. Buradaki yaşam savaştan daha iyi." ifadeleriyle anlattı.
Anne Şemsi Abbud ise Türkiye'ye ilk geldiklerinde çocuklarının yabancılık çektiğini, ama zamanla yüzlerinin gülmeye başladığını kaydetti.
"2.5 yaşındaki oğlum sokağa çıktığında uçak geldi mi diye yukarı bakıyor"
Hayatta kalan çocukları için Türkiye'ye geldiklerini, Türklerin kendilerini çok sıcak karşıladığını ve kucakladığını vurgulayan Abbud, şöyle konuştu:
"Biz korkunç bir yaşam gördük. Bu çocuklar o korkunçluğu yaşadı. Çocuklarım savaş, patlamalar gördü, uçak sesleri duydu. 2.5 yaşındaki oğlum sokağa çıktığında yukarı bakıyor, uçak geldi mi gelmedi mi diye.
Türkler bize kucak açtı. Sanki bizim akrabamız oldular. Birkaç gün önce evimizde çamaşır makinesinden yangın çıktı. Bütün komşularımız buraya toplandılar, bize yardım ettiler. Yeni bir çamaşır makinesi getirdiler. Çocuklar yangından çok korktu. Polis, sağlık ekipleri, itfaiye geldi. Komşular toplandılar. O zaman bizim müşkülümüz epey hafifledi. Komşulara, devlete minnettar kaldık. Hiçbir ülkede savaş olmasın. Bütün dünyada barış istiyoruz. En çok bütün ülkelerle kardeş gibi yaşamak istiyoruz."
''En çok ses çıkarması gereken, hiç günahı olmayan çocuklar''
Mülteci Çocuklara Destek Girişimi üyelerinden tiyatro eğitmeni Heval Çamlıbel Bayman, oyuncaklar ve boyaların, çocukların mutlu olması için her zaman işe yaradığını, bugün de Abbud ailesinin çocuklarının bunlarla oynayıp gülümsemesinin kendilerini çok mutlu ettiğini dile getirdi.
Göç yollarına düşen bütün insanların hissettiklerini Abbud ailesinin çocuklarında da çok net gözlemlediklerini aktaran Bayman, "Bu çocukların konuşamaması çok dokunaklı. En çok ses çıkarması gerekenler çocuklar, çünkü hiç günahları olmayan bir süreci yaşıyorlar. Savaşta hiçbir suçları yok." değerlendirmesinde bulundu.
Çocukların yeniden konuşması için uzman desteği sağlamayı planladıklarını dile getiren Heval Çamlıbel Bayman, "Onlar büyüyecekler ve şu an isteseler de dönecekleri bir ülkeleri yok. Onlar bizim ülkedaşlarımız, yurttaşlarımız, komşularımız. Onlar iyi oldukça biz iyi olacağız, aynı şekilde biz iyi olursak onlar iyi olacak." diye konuştu.