İSTANBUL (AA) - Türkiye'de dini danışmanlık ve rehberlik eğitimi almış 78 ilahiyatçı, Sağlık Bakanlığına bağlı 14 hastanede hastalara manevi destek hizmeti vererek onların moralini yükseltmeye çalışıyor.
İstanbul'da 7 hastanede bulunan 12 manevi destek görevlisi, dini referanslardan hareketle hastalara telkinde bulunarak manevi moral ve motivasyon desteği sunuyor.
Hastanelerde yatan hastalara manevi destek sunma konusundaki proje 2 yıl önce gündeme getirildi. Diyanet İşleri Başkanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında bu konuda, Ocak 2015'te protokol imzalandı.
Ardından pilot il seçilen kentlerdeki hastanelerde, dini danışmanlık ve rehberlik eğitimi almış ilahiyatçılar belirlendi. Gönüllü olarak bu işi tercih eden manevi destekçilerin tespiti ve atanmasından sonra 20 Aralık 2016'da bu uygulama hayata geçirildi.
Seçilen pilot illerin başında yer alan İstanbul'da 7 devlet hastanesinde yaklaşık 6 aydır, talep eden hastalara manevi destek hizmeti veriliyor. Bu amaçla faaliyete başlayan manevi destek ekipleri, pek çok hastaya ulaştı.
Fatih Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğine bağlı Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 20 Aralık 2016'da manevi destek hizmetine başlayan 4 kişi, bu süre içerisinde görüştükleri 400 hastaya şifa, sabır ve tevekkül kavramlarını barındıran ayet ve hadislerle motive etti.
Türkiye’de bu işi yapan 78 kişi arasında yer alan Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde hizmet veren manevi destek görevlileri, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Yatan hastaları ziyaret ederek, tıbbi tedaviyi desteklemek amacıyla ayet ve hadis gibi dini referanslardan hareketle insan hayatının her aşamasının imtihan olduğunu belirterek hastaları motive eden ilahiyatçılar, çok olumlu geri dönüşler aldıklarını ifade etti.
"Hastalar kendilerini zirvede hissediyor"Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu olan Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi 4. sınıf öğrencisi ve aynı zamanda dini danışmanlık ve rehberlik konusunda yüksek lisans yapan Muhammet Celal Şahin, çok önemli bir görevi ifa etmeye gayret ettiklerini söyledi.
Cerrahi müdahale görecek hastalara ameliyathaneye girmeden önce veya tedavi süreci devam eden yatan hastalardan gelen talep doğrultusunda telkinde bulunduklarını anlatan Şahin, "Kabul edilmeden sonra hastalarla görüşmeye başlıyoruz. Onlara sağlığın önemini, ruhsal ve manevi açıdan hastanın kendini ne kadar iyi hissederse tedavi sürecinin daha kısa sürede tamamlanacağını anlatıyoruz. Allah'a yaklaşmak, ölüm korkusunu yenmek ve manevi gücün etkilerini dile getirerek hastalara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Anlatımlarımızdan sonra hastalar manevi açıdan kendilerini zirvede hissediyor." diye konuştu.
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu ve sosyoloji alanında doktora eğitimi alan Reyhan Yüksel ise hastanın içinde bulunduğu sıkıntılı durumda ona yardımcı olmak için "dini başa çıkma yöntemleri"ni kullandıklarını dile getirdi.
"Hastalar psikolojik olarak rahatlıyor"İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu, dini danışmanlık ve rehberlik alanında master yapmış Settar Kılıç da hastaların bazen kendilerinden "Kur'an'dan ayetler okuma" talebinde bulunduğunu söyledi.
Her insan dinlenilmek istendiğine işaret eden Aca, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir gün bir hastayı ziyaret ettim. Baktım yanı başında bir tespih var. Hastaya, 'Beraber dua etmek ister misiniz?' diye sordum. Kendisi bana 'Dua etmeyi çok seviyorum.' diye cevap verdi. İkimiz elimizi açtık ve beraber dua etmeye başladık. Yaradanın acıların dindirmesi, kendisine acil şifalar vermesi noktasında dua ettik ve çok memnun kaldı. Bir başka hasta teyzeyi ziyaret etmiştim. Kendi acıları yetmezmiş gibi okulunu bırakan oğluna üzülüyordu. Onunla bir süre sohbet ettim ve bana 'Seninle konuşmadan önce sağ bacağım çok ağrıyordu. İnan ki şimdi hiçbir ağrı ve acı kalmadı.' dedi. Her insan dertlerinin dinlenilmesini, acılarının paylaşılmasını istiyor. Onlara kulak verildiği zaman, psikolojik olarak rahatlıyorlar. Dinlemekle insanın ruhunu rahatladığınız zaman çok büyük fayda sağlıyorsunuz."
"Uygulama yaygınlaşmalı"İstanbul Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz, hastalara manevi destek verilmesi uygulamasının Batı'da 1930'larda başladığını, Türkiye'de ise geç de olsa bu mühim hizmetin farkına varılmasının önemli olduğunu belirtti.
Müftü Yılmaz, "İnsanın ruhi tarafı doğrudan etkilendiği zaman, insan birden ayağa da kalkabiliyor, çok sağlıklı bir insan birden yere de düşebiliyor. Manevi destek dediğimiz şey, insana ümit aşılamak, inancıyla, moral ve motivasyonuyla hastalığının iyileşebileceği duygusunu ona hissettirmek." diye konuştu.
Yılmaz, uygulamanın yaygınlaşması gerektiğini sözlerine ekledi.
"Kendini iyi hissetmenin tıbbi tedaviye olumlu etkilerini biliyoruz"Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Savaş Öztürk, manevi destek hizmetinin yaklaşık 6 aydır hastanede verildiğini belirterek, olumlu sonuçlar ve geri dönüşler aldıklarını söyledi.
Psikososyal desteğin yanında manevi desteğin de hastalara sunulmasının gerekli olduğunun altını çizen Öztürk, "Tedaviye inancın ve uyumun, kendini iyi hissetmenin, tıbbi tedaviye olumlu etkilerini biliyoruz. Bir hastamız, tedaviye ne kadar inanırsa ne kadar bağlı olursa ve kaldığı hastane ve klinikte ne kadar uyumlu olursa o kadar faydasını görür. O açıdan gerçekten boşluğunu hissettiğimiz ve yerinin doldurulmasını beklediğimiz bir husustu. Bu açıdan Sağlık Bakanlığımız ve Diyanet İşleri Başkanlığımızın ortaklaşa bu hizmeti önemlidir. Bunun gelişerek ve yaygınlaşarak devam etmesi gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.