USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Sağlık

Hacamatta merdiven altına dikkat

Hacamatın aslında vücutta birikmiş toksinleri ciltten vakum ile alınması olduğunu söyleyen Dr. Mustafa Eraslan, "Biz 40 günlük bebekten, 70-80 yaşında ki insanlara kadar uyguluyoruz" dedi.

Hacamatta merdiven altına dikkat
14-09-2017 14:32
Google News

Türkiye halkının hacamatı uzun bir süre unuttuğunu söyleyen Dr. Mustafa Eraslan son zamanlarda Micheal Phelps, Neymar gibi dünyaca ünlü sporcuların ve bizim milli sporcularımızın vücutlarına hacamat yapmasıyla birlikte gündeme geldiğini kaydederek, "Biz hacamatı ikiye ayırıyoruz. Bir tanesi koruyucu hacamat, kişi hasta olmadan önce yılın belli dönemlerinde yani mevsim dönüşlerinde yılda 2 veya 4 kez yapılan hacamattır. Birde her hastalık için yapılan hacamat vardır. Bizim içinde önemli olan hacamat şekli budur. Her hastalıkta aynı akupunkturda olduğu gibi hacamat bölgeleri ve tedavileri vardır" dedi.

Hacamatı 40 günlük bebekten, 70-80 yaşındaki insanlara kadar uyguladıklarını belirten Eraslan, "Çocukların gelişmesinde engel varsa, iştahsızlık yaşıyorsa hızlı bir şekilde toparlıyor. Yetişkinlerde ise yukarıdan aşağıya; Migren, Alzheimer, unutkanlık ve hafızada, Hiperaktivite, panikatak, kalp yetmezliği, damar tıkanıklığı, özellikle varislerde kısaca aklınıza gelebilecek bütün hastalıklarda hacamat bölgeleri vardır. Bel, boyun fıtıklarında, Fibromyalgia da hacamatı kullanıyoruz. Hamilelerde ve karın bölgesinde hacamatı yapmamız gerekir. Ense çukurunda yapmamız lazım çünkü oradaki basıncı arttırmamız gerekli. Kan hastalığı olanlarda hemofilisi vardır kan akışını durduramayabilirsiniz. Bazı hastalar kan sulandırıcı kullanıyorlar. Bu hastalarda hacamat yöntemini kullanmamak gerekir. Biz doktorların verdiği hiçbir tedaviye karışmayacağız. Doktorların vermiş olduğu ilaçlar dışında destek olmak amacıyla hacamatı yapacağız" şeklinde konuştu.

"Daha önce iğne yaptırmış olan birisi hacamatı yaptırabilir"

Hacamat aslında vücutta birikmiş toksinleri ciltten vakum ile alınması işleminin gerçekleşmesi olarak tanımlayan Eraslan, "Sizin kan damarınızdan aldığınız kan ile aynı anda hacamat kanı içerisindeki civa, katyum, kurşun yaklaşık 70 kattır. Daha önce iğne yaptırmış olan birisi hacamatı yaptırabilir. Hatta 'iğne gibi ağrıtmıyor' diyecektir. 10 ile 30 gün arasında kesikler ortadan kalkar ve kesinlikle iz kalmaz. Sağlık Bakanlığı belli sayıda doktora hacamat yapma izni verdi. Sebebi de şu ortamın kesinlikle steril olması lazım, hacamatın hangi bölgelere yapılacağını iyi bilmek gerekir. Bizim merdiven altı tabir ettiğimiz gruplarda steril olmayan jiletler ile hangi bölgelere yapılacağını bilmeden hacamatlar yapılıyor. Bizim tavsiyemiz doktor kliniklerinde hacamatın mutlaka yapılmasıdır.

Hacamatta mevsim dönüşlerinde ilkbahar, sonbahar ve kış,yaz olarak 2 veya 4 kez, ay takvimine göre ise ayların 17, 19, 21, 23'ünde yapılması uygundur. Çünkü bu sünnettir. Hastalık var ise bunun günü ayı ve saati yoktur. Hastalık oluştuğu dakikada hacamat yapabilirsiniz. Hz Muhammet buyuruyor ki "Ben hangi ümmete rastladıysam, hangi meleğe rastladıysam ümmetime hacamat yaptırmayı emretti. Şifa 3 şeydedir dedi. Birincisi hacamat, ikincisi dağlamak ve bal şerbetidir. Dağlamayı ümmetime tavsiye etmem" dedi. Şifalar içerisinde en hayırlısı ve faydalısı hacamattır. Biz hacamatı gündemimize sık sık getirmeli, kendimiz de yapmalıyız . Çoluk çocuk 7'den 70'e yapmalıyız" şeklinde konuştu.

"Biz anjiyoyu çektikten sonra damarlar tıkalı ise bazı bitkileri kullanmalıyız"

Eraslan, damar tıkanıklığı konusuna neden bu kadar önem verdiğini ise şöyle açıkladı: "Çünkü neredeyse hastalıkların tamamı ile ilgili olan bir olaydır. İnsan vücudunda yaklaşık 150 bin km damar bulunmaktadır. Damarlarımız kaç yaşındaysa aslında biz o yaştayız. Ölümlerin dünya genelinde yüzde 53'ü damar tıkanıklığından oluyor. Peki biz damar tıkanıklığına neden önem veriyoruz. Damar tıkandığında kişinin göğsünde ağrı oldu. Hemen bir anjiyo çekiyorlar. Sonuç olarak 2-3 tane damarın tıkalı olduğunu söylüyorlar. Kan sulandırıcı bazıları kasını güçlendirici ilaçlar veriyorlar. Onun dışında stent takıyorlar. Çok acil ise baypass yapılıyor. Burada fitoterapiyi gündeme sokmak gerekir.

Fitoterapi ile tıkanan damarların açılmasına yardımcı oluyoruz. Aslında biz anjiyoyu çektikten sonra damarlar tıkalı ise bazı bitkileri kullanmalıyız. Sonuç alamadığımızda stenti kullanmalı o da sonuç vermediyse baypass'ı kullanmalıyız. Bitkiler burada olmazsa olmaz. Bazen diyorlar bitki damarı açar mı? Sigara ve tütün damar tıkıyor mu? Tıkıyor. Bir bitkinin tıkadığına inanıyorsunuz başka bir bitkinin örneğin Trebulus'un açtığına inanmıyorsunuz. Bu son derece yanlış bir yaklaşımdır. Dünya üzerinde ne kadar doktor varsa gelsinler tıkalı damarların açıldığını onlara gösterebiliriz. Damarlarımız tıkandığında kişiler sıkıntıdaysa ne korksun, ne de üzülsün. Tıkalı damarların biz çaresini biliyoruz. Hasta gelir diyabeti vardır. Gözlerinde görme problemi oluşmuştur. Damarını açarsanız görmeye başlar. Diyalize girmek üzeredir, damarlarını açarak böbreklerin çalışmasını sağlarsınız. Kişinin sperm sayısı ve hareketi yetersizdir. Damar açılımı ile sperm sayısı artmış ve kısırlık ortadan kalkmış olacaktır . Damarın tıkanması her hastalıkla ilgilidir" ifadelerini kullandı.

"Kanserdeki yaklaşımı külliyen reddediyorum"

Kanserde tüm dünyada bir teori olduğunu belirten Eraslan, "Bir tane hücremiz içeriden veya dışarıdan radyasyon gibi etkenle sınırsız bir şekilde genetik yapısı bozuluyor ve çoğalıyorlar. Yaklaşık 100 sene önce söylenmiş bir teoridir. Bütün tedavi metotları radyoterapi, kemoterapi ve cerrahi müdahaleler ile ilaçlar bu hücrenin sınırsız çoğalmasına yönelik teoriye göredir. Peki kaç tane sınırsız çoğalmış, genetiği bozulmuş hücre göstermişler? Öyle bir şey yok. Yani, kanserdeki yaklaşımı külliyen reddediyorum. Kanser hücrelerin genetik yapıların bozulması ve buna bağlı çoğalması değildir. Kanser; vücutta bir susuzluk ve kuruma var, hücreler oksijenli solunumdan oksijensiz solunuma geçiyorlar. Kendilerini fermante edip enerjilerini elde ediyorlar ve kendini korumak istiyorlar. Nesnenin devamı için hiç durmadan çoğalıyor. Bizim yapacak olduğumuz kanserde buna yönelik tedavi ortamından alsilikten alkaliğe çevireceksiniz. Hücrenin iyi oksijenlenmesini sağlayacaksınız. Kanser kısa sürede ortadan kalkacaktır. Bütün kanser hastalarına sesleniyorum. Kanserin kısa sürede toparlandığını biliyorum. Hastalarımdan da görüyorum tedavi edilemeyecek bir hastalık değil, tek sıkıntı kanserin oluş mekanizmasını dünya genelinde çok kimsenin bilmemesidir" şeklinde konuştu.

Fatih Gavuz
 

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ