Yörük kültüründe önemli gelenekler arasında yer alan ve başta Ege ve Akdeniz olmak üzere Türkiye'nin birçok ilinde sevilerek izlenen "deve güreşleri"nde boy gösteren hayvanlar kadar süsleri de ilgi çekiyor. Güreşçi develerin el emeği göz nuru süsleri, etkinliklere ayrı bir renk katıyor.
Aydın'ın Germencik ilçesi Turanlar Mahallesi'ndeki evlerinin bahçesinde, eşiyle develerin arenada taşıdıkları süsleri hazırlayan Sadık Söner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, develerin itinayla eğitilip yetiştirilmesi kadar heybetli ve alımlı görülmelerinin de önemli olduğunu belirtti.
Develerin görünümüne katkı sağlayacak süsleri hazırladıklarını dile getiren Söner, ağustos ayında başlayan siparişleri yetiştirmek için 3 ay boyunca yoğun bir çalışma temposuna girdiklerini söyledi.
"Siparişlerin 29 Ekim'e kadar yetiştirilmesi gerekiyor. Bu tarihten itibaren 10 Kasım'a kadar develer dualarla havutlanıyor." ifadesini kullanan Söner, bu üç aylık sürecin çok yoğun geçtiğini, sabah namazıyla başladıkları işlerinin gece yarılarına kadar devam ettiğini bildirdi.
Söner, "Süslü develer arenalarda daha çok ilgi görüyor. Deve sahiplerinin isteğine göre siparişleri yetiştirmeye çalışıyoruz. Bu işi yaparken hiçbir şekilde elektronik cihaz kullanılmıyor, tamamen kol gücüyle hazırlanıyor. Havut yaptırmak istenirse gidip ölçüler alıyoruz. Ölçümüz metreyle falan değil, sadece gözümüzle, karış usulü aldığımız ölçü. Devenin arkasının yapısına göre havut yapıyoruz. Devenin çulu, atleti gibi. Çulu ve kolanları da eşim, diğer süslemeleri ise ben yapıyorum." diye konuştu.
En lüksü 10 bin lira
İstenilen özelliklere göre süsleme fiyatlarının değiştiğini ifade eden Söner, "Bir devenin sadece havut, çul ve kolanı 4 bin lira civarında. Giyim, süs de eklenince toplamı 7-8 bin liraya mal oluyor, lükse kaçılırsa fiyatı 10 bin liraya kadar çıkabiliyor." bilgisini aktardı.
İlkokul sonrası 11 yaşında başladığı ve 30 yıldır sürdürdüğü işten keyif aldığını dile getiren Söner, meslekte çırak bulamamanın sıkıntısını yaşadıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bir çırağım olsa iki yılda usta yaparım. Yetişen nesil kalmadı, meraklısı kalmadı. Deveciliğe merakı olan çok, havut konusuna merakı olan pek yok. Biz çırak konusunda dertliyiz. Bizler de gidersek ne olur onu da bilemem."
Yoğun tempoyla çalışan eşinin yükünü hafifletmeye çalıştığını aktaran Fatma Söner ise "Her işin zorluğu olduğu gibi bunun da bir zorluğu var. Artık alıştık. Ben burada dokuyorum eşim de orada takıyor. Tek geçim kaynağımız bu. Eşim çırak bulamadığı için beni yetiştirdi. İyi ki de yetiştirmiş. Ne güzel karı-koca bu işi yapıyoruz." diye konuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com