1963 yılında 20 yaşında Devlet Opera ve Balesinde göreve başlayan ve ilk rejisörlüğünü 28 yaşında yapan Gürçil Çeliktaş, sahneye koyduğu 62'nci eseri Göbeklitepe için yoğun çalışma yürütüyor.
Çeliktaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Göbeklitepe Operası'nın provalarının ardından, sanat hayatına ve yönetmen koltuğuna oturduğu yeni eserine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Rejisör Çeliktaş, Galatasaray Lisesinde okurken bir yandan da İstanbul Belediye Konservatuvarına devam ettiğini, ardından Fransa Devlet Konservatuvarında eğitimini sürdüğünü belirterek, 11 yıl müzik ve rejisörlük eğitimi aldığını anlattı.
Çeliktaş, "Operaya girdikten sonra Brüksel ve Paris Operalarında stajyer reji asistanlığı yaptım. İstanbul Devlet Opera ve Balesinin kurucusu, rejisör Aydın Gün gelmemi istedi. 1969'da yurda döndüm. 2008'de emekli oldum. 28 yaşından beri rejisörlük yapıyorum. 62'inci eserim Göbeklitepe Operası. Yurt dışında da eserler sahneye koydum. Sicilya, İtalya ve Fransa'da ikişer eser, Kanada'da bir eser, İtalya'da dokuz eser sahneye koydum." dedi.
Operanın keyifli bir sanat dalı olduğunu, bazı yönleriyle tiyatro ve opera rejisörlüğünün birbirine benzediğini fakat operada teknik bilgiye daha çok ihtiyaç olduğunu belirten duayen rejisör, "Opera eseri sahneye koymak çok zevkli. Müzik ve metin iç içe geçiyor. Eğer besteciler iyi bir metin yakalamışsa değişik eserler çıkıyor. Libretistler, metin yazarları adapte ediyor müzikle hikayeyi, işte o zaman güzel eserler çıkıyor ortaya." diye konuştu.
Usta rejisör, sahneye koyduğu eserlerden bazılarını çok sevdiğini, bunların başında İtalyan besteci Giuseppe Verdi'nin Don Carlos Operası'nın geldiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Çok güzel bir eserdir Don Carlos. Librettosu Friedrich Schiller tarafından yazılmış bir eser ve çok güzel bir metin. Kardeşliğe dayanan bir konu. İspanya Kralı II. Felipe döneminde geçiyor hikaye. Konu ve müzik olağanüstü. İyi müzik bilirseniz, bütün reji Verdi de sizi bekler. Bu eseri İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nde 1995 senesinde sahneye koymuştum. İyi ki sahneleşmişiz."
"Tekrar dünyaya gelsem yine operacı olurum"Emekli olmasına rağmen sanattan ayrılamadığını vurgulayan Çeliktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Operadan ayrılmak mümkün değil. Bakın kaç yaşıma geldim hala devam ediyorum aynı duygularla. Tekrar dünyaya gelsem, yine operacı olurum. Sanat, insanın özel yaşamına da katkısı sağlıyor. Sanat sevgisi başka bir şeydir. 20 yaşında operaya girdim. Başlangıçta tarihçi olacaktım. Aydın Gün sayesinde operacı oldum. İyi ki operacı olmuşum. Sonra bir karar daha verdim. 'Rejisör olacağım, şarkıcı olmayacağım' dedim. O çaba ve çalışkanlık içinde devam ettim. Rejisörlük beni cezbetti. Tek başına değilsiniz. Farklı bir atmosfer var. Herkesle beraber bir şey ortaya koyacaksınız, yaratacaksınız. Yaratma aşkı beni rejiye çekti. Kendiniz söylerken, rolü canlandırırken başka. Bütün o dekorla, metinle kostümle elde edeceğiniz zevk, başka bir zevk."
"Göbeklitepe modern ikinci eserim"Yeni çocuğu gibi gördüğü Göbeklitepe'nin hazırlıklarında sona yaklaşıldığını aktaran Çeliktaş, müzisyen ve besteci Can Atilla'nın başarılı müzikler ortaya koyduğunu belirtti.
Reji teklifi geldiğinde, müziğin henüz hazır olmadığını söyleyen Gürçil Çeliktaş, müziğin ve metnin uyumu için çalıştıklarını, ortaya kaliteli bir iş çıktığını söyledi.
"Göbeklitepe Operası, Göbeklitepe atmosferi içerisinde geçiyor. Bir aşk macerası var. Tiyatrodaki gibi iki aşık, kötü adam ve aşk için ölümler var elbette. Donizetti operalarına bakarsanız, 'şişman kadın ölmedikten sonra opera bitmez' derler. O dönemde sopranolar şişmanmış. Soprano ölüyor bizde de elbette ama Göbeklitepe modern bir eser. Metin ve müzikler güzel, başarılı bir eser oldu." ifadesini kullanan Çeliktaş, eserde hareketlerin her zaman devamlı olmadığını, seyircinin belirli noktalarda müziği dinleyeceğini, koronun da dinamik olacağını ifade etti.
"Harika bir bale koreografisi oldu"Çeliktaş, "Volkan Ersoy, harika bir bale koreografisi hazırladı ve bale entegre oldu konuya. Güzel gidiyor işler. Bu ikinci modern eserim. İnanna Operası'nı yapmıştım, konusu Sümer döneminde geçiyordu. Başarılı bir eserdi." dedi.
Tenor Murat Karahan'ın öncülüğünde Türk operasının yurt dışında da sahnelenmesi için çalışıldığını, Göbeklitepe'nin de bu minvalde sahneleneceğini bildiren Çeliktaş, halkın sevebileceği bir eser hazırladıklarını, tüm sanatseverleri beklediklerini sözlerine ekledi.