Türkiye'nin Seul Büyükelçisi Durmuş Ersin Erçin, 11. Büyükelçiler Konferansı'na (BKON) katılmak üzere bulunduğu başkentte, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Güney Kore'nin, Türkiye'nin dünyadaki en yakın dostlarından biri olduğunu belirten Erçin, Kore Savaşı'nda verilen bin 100 şehidin halen Güney Kore'nin Türkiye'ye bakış açısını çok olumlu yönde etkilediğini, ikili diplomatik ilişkilerin kurulduğu 1957'den beri gelişerek sürdürüldüğünü söyledi.
Erçin, Güney Kore'nin 2012'den beri Türkiye'nin stratejik ortağı olduğunu vurgulayarak, "Bugün de Asya Pasifik bölgesinde en güvendiğimiz, bizim hassasiyetlerimize en fazla özen gösteren Pasifikli dostlarımızdan biri." ifadesini kullandı.
"İkili ticaret hacmi 7-7,5 milyar dolar"Kore'nin sattığı ürünler dolayısıyla 12 ülke hariç dünyada ticaret fazlası veren bir ülke olduğuna işaret eden Erçin, ikili ekonomik ilişkilerde 4. Sanayi Devrimi ve dijital dönüşüm konusundaki iş birliğine dikkati çekti.
Erçin, "Kore'den yararlanabileceğimiz en önemli unsurlardan biri 4. Sanayi Devrimi yani robot teknolojisi, nesnelerin interneti, yapay zeka, sürücüsüz otomobiller, 5G teknolojileri. Sanayi devrimi alanında Kore ile çok yakın iş birliği kurmamız mümkün. Hem akademik hem de kurumlar arasında böyle bir iş birliğinin de temellerini atıyoruz." diye konuştu.
Pasifik'te Seul yönetiminin, Pekin'den sonra Ankara'nın en büyük ticaret ortağı olduğunun altını çizen Erçin, ikili ticaret hacminin 7-7,5 milyar dolar olarak seyrettiğini kaydetti.
Erçin, altı yıl önce yürürlüğe giren Serbest Ticaret Anlaşması'na rağmen Türkiye'nin aleyhine artan ticaret açığın ciddiyetine değinerek, "Güney Kore ile 6 milyar dolar civarında ciddi bir ticaret açığımız var. Bunun nasıl giderilebileceği hususunda çalışmalar yapılıyor." dedi.
Bunun dengelenmesi için çalışmaların sürdürüldüğünü aktaran Erçin, bu konuda Türk özel sektörüne de görev düştüğünü vurguladı.
"Koreli şirketlerin Türkiye'de mega projelerde oynadıkları roller var"Erçin, Kore'nin Türkiye'deki 2,3 milyar dolar civarındaki yatırımlarının arttırılması ve çeşitlendirilmesinin, Türkiye'deki istihdama artı değer kattığını belirterek, şöyle devam etti:
"Geçen yıl Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Koreli çok uluslu büyük şirketlerle ikili görüşmeler yaptı. Yatırımların arttırılması hususunda ayrıntılı teşvikleri anlattı ve her türlü uygun koşulun sağlanması sözünü de verdi. Bu bakımdan bir ölçüde dengeleyebileceğimiz unsur bu. Koreli şirketlerin, Türkiye'de çok büyük mega projelerde oynadıkları roller de var. Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü, Avrasya Tüneli'ni yaptılar. Şimdi dünyanın en uzun asma köprüsü olan Çanakkale Köprüsü'nü de Türk şirketleriyle ortak yapıyorlar. Ayrıca üçüncü ülkelerde Türk ve Kore özel şirketleri ihaleler alıyor, mesela Kazakistan'da büyük bir otoyol projesinin ihalesi kazanıldı."
"Koreli turistin yapısı Avrupalı ya da Rus turistten farklı"Ticaret açığının dengelenmesi açısından Türkiye'nin hizmet sektöründe üstün olduğunu, bu sektörde de turizmin başta geldiğini anlatan Erçin, Türkiye'ye gelen Koreli turist sayısının 2015'te 300 bine kadar çıktığını anımsattı.
Erçin, 2016'da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) hain darbe girişimi yüzünden bu oranın azalma trendine girdiğini ve geçen yıl ise 166 bin düzeyinde kaldığını söyledi.
Turist sayısının arttırılması için çok gayret sarf edildiğini vurgulayan Erçin, "Korelilerin en çok seyahat ettiği bölgeler tipik turist noktaları İstanbul, Ayasofya, Efes, Kapadokya ve Pamukkale'dir." dedi.
Destinasyon sayısının çeşitlendirilmesi için çalışmalar yürüttükleri bilgisini paylaşan Erçin, şu ifadeleri kullandı:
"Geçen yıl THY sponsorluğunda gidilmeyen ve yabancı turistlerin çok fazla rağbet etmediği Afyon, Isparta, Trabzon, Artvin, Hatay, Adıyaman ve Gaziantep gibi illere Kore'den çok sayıda seyahat yazarını ve acente sahibini gönderdik. İllerin valileri de Koreli misafirlerin ağırlanmalarını sağladı. Dönüşte büyük bir değişiklik oldu, gazetelerde çok sayıda haber yayımlandı çünkü Koreli turistin yapısı, Avrupalı ya da Rus turistten farklı. Koreliler deniz, kum turizmi istemiyor. Tarih, arkeoloji, kültür, inanç ve sağlık turizmleriyle ilgileniyor."
"Onların (FETÖ) kültürel anlamdaki faaliyetlerini engelleyecek"Kültürel tanıtımın sadece Türkiye'nin tarihini, kültürünü, turistik güzelliklerini tanıtmak anlamına gelmediğini, FETÖ ile mücadele anlamında da çok önemli rolünün bulunduğunu belirten Erçin, "Çünkü Türkiye'nin Kore ile bir sorunu varsa sınırlı da olsa o ülkedeki FETÖ varlığı." ifadesini kullandı.
Erçin, ABD'nin FETÖ konusundaki tavrının Korelilerin davranışlarında önem taşıdığını dile getirerek, "ABD'nin (FETÖ konusundaki) tavrı devam ettiği sürece Kore de sessizce desteklememek, ön plana çıkartmamak ama onlara da dokunmamak yönünde kendi tutumunu sürdürüyor." değerlendirmesinde bulundu.
Resmi görüşmelerde, FETÖ varlığına son verilmesi hususunu Korelilerin dikkatlerine getirdiklerinin altını çizen Erçin, şunları söyledi:
"Restoran sektörüne, kültür alanına girmişler, ilköğretim eğitimi veren bir okulları var. Türk öğrenci kabul etmiyorlar fakat kültürel alanda sözde Türk kültür merkezi diye kurulan bir 'İstanbul Kültür Merkezi' var ki bu bizim kültür merkezimiz gibi çalışıyor. Bu illegal yapının uzantıları olduğunu da parlamenterler başta olmak üzere bütün sisteme sürekli anlatıyorum. Bundan dolayı Yunus Emre Enstitüsü (YEE) ve bizim kültürel tanıtımımız, FETÖ hainlerinin Kore'de bu işe sahip çıkmalarını ve onların kültürel anlamdaki faaliyetlerini engelleyecek."
"Sahadaki durum birleşmenin kısa vadede mümkün olmadığını gösteriyor"Erçin, son zamanlarda dünya gündemini meşgul eden Kuzey Kore-Güney Kore barış görüşmelerinde de sürecin çıkmaza girdiğini söyledi.
ABD ile iki, Güney-Kuzey arasında da üç zirveye rağmen sürecin sonuçlandırılamadığına işaret eden Erçin, Kuzey Kore'nin nükleersizleştirilmesi programının uygulamaya konması için Pyongyang'ın mevcut Birleşmiş Milletler (BM) ambargosunun kaldırılmasını talep etmesinden sonra Trump yönetiminin de sorunun kolayca çözülemeyeceğini anladığını dile getirdi.
Erçin, "Dolayısıyla siyasi alanda bugün Güney Kore'nin en büyük sorunu Kuzey Kore'yle istenen barış atmosferinin sağlanamamasıdır. Bu durum, geçen yıl büyük ilerleme sağlanan Güney Kore-Kuzey Kore ilişkilerini de olumsuz etkiliyor." dedi.
Kuzey Kore için en büyük önceliğin rejiminin bekası olduğuna dikkati çeken Erçin, Kuzey Kore rejiminin korunmasının diğer her türlü ekonomik ve sosyal meselenin üstünde yer aldığını belirtti.
Erçin, şunları kaydetti:
"Kuzey Kore'yi ziyaret ettim. ABD ve Güney Kore, barış ve normalizasyonun sağlanmasına önem veriyor. Kuzey'de rejimin bekasının tehlikeye düşürülmesi korkusu en üst düzeyde. Bununla birlikte rejim, gelecekle ilgili gerekli gördüğü güvenceleri garanti altına almadan, kendisini güvende hissetmeden bir birleşme söz konusu olmaz. Korelerin birleşmesini biz de destekliyoruz ama sahadaki durum birleşmenin kısa vadede sağlanmasının mümkün olmadığını gösteriyor."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com