İSTANBUL - Çiğdem Alyanak
İnal Aydınoğlu'nun gönüllülük serüveni, bir arkadaşının daveti üzerine Kadıköy'ün Fikirtepe Mahallesi'nde ihtiyaç sahibi çocuklara yardım elini uzatmasıyla başladı.
Topladıkları yardımlarla aldıkları mont ve botların, çocukların yüzünde yarattığı mutluluğu görünce, insanların hayatına dokunmanın getirdiği hazzı o an tadan Aydınoğlu, bu duygunun peşini hiç bırakmadı.
Gönüllülük çalışmalarına ilk başladığında ailesinden yeterli desteği bulamayan ancak yardıma muhtaç insanları gördükçe kendisini gönüllülük çalışmalarından alıkoyamayan Aydınoğlu, Gönüllü Hizmet Vakfı aracılığıyla gönüllülük projelerini hayata geçirmeyi sürdürüyor.
Aydınoğlu, aynı zamanda Marmara Üniversitesi ve Maltepe Üniversitesi'nde "Sosyal Girişimcilik", "Topluma Hizmet Uygulamaları" ve "Gönüllülük" üzerine dersler veriyor.
Toplumda gönüllülük kavramının çok fazla bilinmemesinden yakınan Türkiye'nin ilk gönüllülük eğitmeni Aydınoğlu, gönüllülüğe açılan kapıyı nasıl araladığını, gönüllü olabilmek için verdiği çabaları ve deneyimlerini, AA muhabirine anlattı.
"Para vermekten çok öte bir kavramdır"İnal Aydınoğlu, insanın gönlünü, sevgisini, şefkatini, merhametini, maddi, manevi bütün olanaklarını başka insanlarla paylaşmasının, bu verdiklerinden hiçbir karşılık beklememesinin gönüllülük kavramını oluşturduğunu söyledi.
Gönüllülük kavramının Türk milletinin yapısına çok uygun bir kavram olduğunu ifade eden Aydınoğlu, Türk milletinin sevgide, şefkatte, merhamette cömert ve aile bütünlüğünün sağlam olduğunu dile getirdi.
Osmanlı Devleti'nin de bir vakıf medeniyeti olduğunu, kamu hizmetlerinin büyük bir bölümünün vakıflar tarafından yapıldığını, ticaretin gerçek bir gönüllülük sistemi üzerine kurulduğunu, ahilik teşkilatının bunun en güzel örneğini oluşturduğunu anlatan Aydınoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Gönüllülük, birisine para vermekten çok öte bir kavramdır. İnsanın insanı sevmesi, saygı ve ilgi göstermesi, dinlemesidir. O yüzden Türk milletinin ruhsal değerleri, sevgi ve şefkatle bezenmiştir. Türk milleti birbirini sever ama endüstri devriminden sonra insanlar birbirine yabancılaşmaya başladı. Herkes diğerine, çıkar gözüyle bakıyor. 'Ondan hangi çıkarı elde edebilirim?' gibi bir düşünce içine girdi insanlar. Eskiden insanlar birlikte yaşardı. Hiçbir şeyimizi birbirimizden esirgemezdik. Köylerimizin bütün işleri imece ile yapılırdı. Köyün en sevilen insanı, köyün delisiydi. Kimse ona engelli gözüyle bakmaz, köyün neşe kaynağı gözüyle bakardı, büyük saygı gösterilirdi."
"Gençlere gönüllülük duygusunun verilmesi ülkeye büyük yarar getirir"Aydınoğlu, 2019 yılının Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından "Gönüllülük Yılı" ilan edilmesinin, gençlere gönüllülük duygusunun verilebilmesinin ve bu duygu içinde yetiştirilebilmesinin ülkeye büyük yarar getireceğini belirtti.
YÖK'ün 2013 yılında bütün üniversitelere toplumsal sorumluluk dersi konulmasını önerdiğini anlatan Aydınoğlu, gençlerin gönüllülüğe başladığı anda hayatlarında büyük fark gördüğünü dile getirdi.
Bütün okullarda gönüllülük derslerinin yaygınlaşması gerektiğini belirten Aydınoğlu, "Çünkü herkes gönüllülüğü farklı algılıyor. Gönüllülük kavramı tam olarak bilinmiyor. Oysa ki gönüllülük, insanın insanı hiçbir karşılık beklemeden sevmesi demektir. Bundan daha büyük bir duygu geliştirilebilir mi toplum içinde?" dedi.
"Gönüllülük Yılı" ilan edilen 2019 yılında gençlere ortaokul, lise çağlarından başlanarak gönüllülük kavramının anlatılması, gönüllülüğün onlara neler kazandırabileceğinin örneklerle gösterilmesi gerektiğini ifade eden Aydınoğlu, "Gönüllülük, gönül işidir. Çocuklara, gençlere 'bunu yapın' dediğiniz zaman yapmakta zorlanır. Gençler gönüllülüğün ne denli sevinç verdiğini, yaşamına nasıl anlam kattığını anlamalı ve projesini kendisi seçmeli. Gönüllük kavramı çok geniş ve hizmet bekleyen çok insanımız var." diye konuştu.
"Gönüllülük Yılı"nda hayata geçirilecek projelerin yürütücüsünün de gençler olması gerektiğini vurgulayan Aydınoğlu, gençlerin ihtiyaçları kendilerinin belirlemesi gerektiğini çünkü gönüllülükte en önemli unsurun ihtiyaç belirleme olduğunu söyledi.
Aydınoğlu, bir insan hizmet ettiği insana saygı duymazsa, o insanın beklentilerini karşılamazsa, yakın bir dostluk ilişkisi kuramazsa verilen hizmetin karşı tarafa büyük yarar sağlayamayacağını ifade etti.
"Gönüllülüğü bilerek gönüllü olmadım"Hayatının 41 yılını gönüllülüğe adadığını anlatan Aydınoğlu, "Ben eski bir iş adamıyım. Gönüllülük işime hiç zarar vermedi. 41 yıldan beri günlük mesaimin yarısını gönüllülüğe, yarısını işime ayırdım. Gönüllülük, benim bereketimi arttırdı, hayatımı güzelleştirdi, bana öz güven verdi, inancımı ve başka insanlara olan ilgimi kuvvetlendirdi, işime zerre kadar zarar vermedi. Çünkü gönüllülük yapan insanın hep Allah'ın eli üstünde olur." ifadelerini kullandı.
Gönüllülüğü bilerek gönüllü olmadığının altını çizen Aydınoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Askerlik dönüşü, mevcut işimi kaybetmiştim, iflas etmiştim, büyük bir darlık içindeydim. Emlak komisyonculuğuna başladım. Bir gün bir arkadaşım gönüllü topluluğundan bahsetti ve beni de davet etti. 41 seneden beri hiçbir gönüllü ile alışveriş yapmadım. Çünkü etrafımdaki bütün gönüllüler de bir, iki emekli maaşıyla geçinen, gönlü zengin olan insanlar. Orada ben insanlığımı kazandım.
İlk projemiz Fikirtepe'deki bir ilkokulda soğuk havalarda giyecek ayakkabı bulamayan çocuklar içindi. Çevremizdeki gönüllülerden para topladık, çocuklara bir miktar bot, bir miktar da yağmur geçirmeyen mont aldık. O montu ve botu alan çocukların, onlara nasıl sarıldıklarını, büyük bir sevinçle nasıl evlerine koştuklarını gördüm. Dedim ki bu gönüllülük, bir çocuğu bu kadar sevindirebilmek, ne kadar yüce bir şey. O tarihten beri ben gönüllülüğe bağlı oldum."
"(Gönüllülük zengin adamın işi) dediler"Aydınoğlu, 6 yıl önce ablası ve ağabeyi ile bir vakıf kurduğunu, bu vakıf aracılığıyla 3'ü Gaziantep'te olmak üzere 5 okul yaptırdıklarını, yeni bir sosyal bilimler lisesi için protokol imzaladıklarını, 300 yataklı da yurt inşa ettirdiklerini söyledi.
Bugüne kadar binlerce proje yaptıklarını ve 10 bine yakın yetişkine gönüllülük eğitimi verdiğini belirten Aydınoğlu, Kadıköy'ün bütün mahallelerinde, mahallenin ihtiyaçlarını karşılayan, yaşlısına sahip çıkan, mesleki ve beceri kazandırma eğitimleri verilen, birlikte spor yapılan, şarkı söylenen gönüllü evleri kurduklarını kaydetti.
Aydınoğlu, her yıl Marmara ve Maltepe Üniversitesi'nde öğrencilere gönüllülüğü anlattığını, ayrıca gönüllülük, sevgi ve gönüllü yönetimi üzerine 13 kitap kaleme aldığını, cömertlik üzerine yazdığı kitabının da yakında raflardaki yerini alacağını dile getirdi.
Gönüllülük serüveninde ailesinin tutumunu aktaran Aydınoğlu, "Dediler ki bana 'Senin evin, ofisin kira. Bunları ödemek için büyük bir darlık içindesin. Gönüllülük zengin adamın işi.' dediler ama şimdi onlar da anladılar ki gönüllülük insan işi. İnsan olmak isteyen her kimse, mutlaka gönüllü olmalı. Şimdi eşim de kendini bir vakfa adadı, orada çalışıyor. İki oğlum vakfımızın yönetiminde görev alıyor. Ailece kendimizi gönüllülüğe adamış insanlarız. Gönüllülük bizim hayatımızı güzelleştirdi." şeklinde konuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com