Kış aylarında daha ılık olan Şanlıurfa'daki ovalarda yaşayan göçerler, havaların ısınmasıyla yaz aylarını, hayvanları için daha serin olan Karacadağ bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgesi'nde kiraladıkları yaylalarda geçirmeyi tercih ediyor.
Hayatlarını kıl çadırlarda sürdüren göçerler, ilk olarak gittikleri Şanlıurfa-Diyarbakır sınırındaki Karacadağ bölgesinin yüksek kesimlerinde bir süre konakladıktan sonra yaz aylarını genellikle Elazığ, Bingöl ve Erzurum yaylarında geçiriyor.
Sonbahar aylarında Şanlıurfa'nın Boztepe Mahallesi'ne yerleşen bazı göçerler de havaların ısınmasıyla uzun sürecek yaz mevsimi için göç hazırlıklarına başladı.
Çadırlarını sökerek eşyalarını araçlara yükleyen besiciler, binlerce hayvanla yollara düşüyor. Yolculuk boyunca koyunları belli aralıklarla sağarak sütten dolayı hastalanmalarını önlemeye çalışan besiciler, günler süren yolculuğun ardından Şanlıurfa'nın Siverek ilçesi sınırlarındaki Karacadağ bölgesine ulaşıyor.
Yemeklerini yolculuk sırasında eşeklerin sırtında muhafaza eden çobanlar ise bu sürede dinlenmek için durdukları zamanlarda demledikleri çay eşliğinde beslenme ihtiyaçlarını karşılıyor. Yayla ve meralarda hayvanların başından ayrılamayan çobanlar, cep telefonlarını da güneş enerjisini kullanarak şarj ediyor.
"Bu yıl meralar iyi"Elazığlı göçerlerden Mehmet Ulaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yıllardır bu işi yaptığını ve tüm zorluklara rağmen hayvanları çok sevdiği için bu zorluklara katlandığını ifade etti.
Sonbaharın sonlarında bölgeye geldiklerini ve havaların ısınmaya başlamasıyla hayvanlarının daha iyi gelişmesi için serin yerlere gitmeye hazırlandıklarını anlatan Ulaş, şunları kaydetti:
"Kasım ayında buraya geldik. Her yıl olduğu gibi bu yıl da 5-6 ay burada geçirdikten sonra tekrar Elazığ'a dönmeye başlarız. Sonrasında ise yazın Erzurum, Muş yaylalarına doğru gidiyoruz. Orada da 3-4 ay kaldıktan sonra tekrar buraya döneriz. Bizim amacımız hayvanların iyi gelişmesi, bu yüzden hangi mevsimde neresi uygunsa oraya gidiyoruz. Hayatımız bu şekilde geçiyor. Sürekli çadırda yaşıyoruz ve birçok imkandan yararlanamıyoruz. Zor olmasına rağmen alıştığımız için kolay geliyor. Yaylalarda sıkıntı yaşıyoruz. Göçerler olarak bizler binlerce hayvan yetiştiriyoruz. Bunun için de yetkililerden daha çok destek bekliyoruz. Şu anda da çadırlarımızı toparladık gitmeye hazırlanıyoruz. Normalde daha erken gidiyorduk ama bu yıl havaların ısınmaması ve yağışlar sayesinde meraların gelişmesinden dolayı biraz geciktik. Bu yıl meralar iyi, çok şükür hayvanlar iyi gelişti. Yola çıkmaya hazırlanıyoruz. İlk olarak Karakoçan'a, oradan da yaylara gideceğiz. Sürekli bu şekilde bir yaşamımız var."
Günlerce süren yolculukŞanlıurfalı göçer Mahmut Arak da (39) işlerinin zorluğundan bahsederek, göç döneminde ise ayrı yoğunluk yaşadıklarına dikkati çekti.
Atalarının mesleği göçerliği sürdürdüğünü belirten Arak, şöyle konuştu:
"Koyunları sağımından beslenmesine kadar her işi yapıyoruz. Birkaç gün sonra Karacadağ'a gideceğiz. Yaklaşık bir ay orada kalıp, oradan da Karlıova'ya gideceğiz. 4-5 ayı da orada geçirip, tekrar buraya geleceğiz. Zor tabii kolay değil. 10 gün süren yolculuğun ardından Karacadağ'a ulaşıyoruz. Mevsimlere göre yerimiz değişiyor, her dönem farklı bir zorluk yaşıyoruz. Havaların ısınmasıyla işlerimiz artıyor, çünkü bu dönemde hayvanlar sürekli dışarıda olmak zorunda, sağım var, kuzularla ilgilenmemiz gerekiyor. Şimdi burada eşyalarımızı taşıdık, hayvanlar da yola çıkacak. Sonrasında Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki yaylalara gidiyoruz. Orada yaklaşık 4-5 ayı en iyi şekilde geçirip, hem süt hem de kuzulardan iyi bir gelir elde etmek istiyoruz."
Çoban Tahsin Yıldırım (35) ise küçüklüğünden itibaren bu işin içinde olduğunu ve ilkbahardan sonbahara kadar çobanlık yaptığını dile getirdi.
Aylık yaklaşık 5 bin lira ücret aldığını aktaran Yıldırım, işlerinin zorluğundan dolayı daha fazla para kazanmayı hak ettiklerini de sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com