Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün bu yılın teması olarak sosyal koruma ve tarımı ele aldığını belirten Bezmialem Vakıf Üniversitesi (BAVU) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. R. Şeminur Topal, dünya insanlarının sorununun ortaya konduğunu söyledi. Gıda politikasının bileşenlerinden söz eden Prof. Dr. Topal, güvenilir bir toplum oluşturmak ve güvenli beslenmek için çoklu bakanlıkların çoklu disiplinle gıda politikası uygulanabileceğini söyledi.
GIDA GÜVENLİĞİ NEDİR?
Gıda güvenliği konusunda önem arz eden faktörleri sıralayan ve bu 4 temel faktörü aktaran Prof. Dr. Şeminur Topal,
“Günümüz ekonomik koşullarında ve dünya konjonktürü düşünülürse birçok insanın gıdaya erişememe gibi bir sorunu var. Gıda güvenliğinde temin edilebilirlik ya da erişilebilirlik kavramları yani gıdaya erişim yer alır. Diğer faktör ise gıdanın güvenliği yani kalite ve sağlık açısından uygunluğudur. Üçüncü faktör ise yarayışlılıktır, gıdanın doğru bir şekilde işlenip bizim elimize kadar ulaşmasını kapsayan kavramdır ve sonuncusu da sürdürülebilirliktir. Bu 4 faktörün yerine gelmesi ve buna yönelik bütün stratejik gelişmeler gıda politikasının özünü oluşturuyor” dedi.
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ’NÜN KIRMIZI ET AÇIKLAMASI
Dünya Sağlık Örgütü’nün işlenmiş kırmızı et ürünler için yaptığı açıklamayı ve medyada konunun ele alınışını yorumlayan Prof. Dr. Şeminur Topal,
“İşlenmiş kırmızı et ürünlerinin kanserojen etkisi olabilir ama gün içerisinde aldığınız miktar çok önemli. Günlük alınabilecek bir doz var, yapılan çalışmalarla aslında bu dozun aşılması halindeki riskten söz ediliyor.
Salam, sucuk, sosisi işlenmiş halde yerseniz kanser olursunuz demek marifet değil. İnsanlar hangi koşullarda kanser olabilir, kaç gün üst üste yerse veya günde ne miktarda ve ne sıklıkta yerse bu risk olur bunun üzerinde durmak gerekir” ifadelerine yer verdi.
“SORUMLULUKLA YAKLAŞMAK ÖNEMLİ”
Birçok medya kuruluşunda doğru olmayan bilgilerle insanların biraz ürkütüldüğünü ve yanlış yöne sevk edildiğini düşündüğünü belirten Prof. Dr. Şeminur Topal,
“Gıda güvenliği ve tüketimi konusunda uzman olmayan akademisyenlerimiz çok yanlış bilgilendirmekler yapıyorlar. Bu bakımdan bunun bir devlet politikası olarak ele alınması ve sorumlulukla yaklaşılması ve gerek bilim insanlarının gerek medyanın bu konuda sorumluluk sahibi olması önemli.
Eğer bir et ürününü hastalık yapmayacak formda tüketiciye sunmak için bazı katkı maddelerinin dozuna uygun olarak kullanımında yarar vardır ve bu hastalık ve salgınları, bozulmaları önlemek için bir zorunluluktur, eti başka türlü işlemeniz mümkün değil. Sadece “kasabın yaptığı sağlığa uygundur” demek çok yanıltıcı olabilir” diye konuştu.
“BAKANLIKLARIN ORTAK POLİTİKA GELİŞTİRMESİYLE YAPILMALIDIR”
Gıda politikasının uygulanmasının çoklu bakanlıkların görevi olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Topal,
“Tarım, Sağlık, Milli Eğitim Bakanlıklarının ortak politika yürüterek bunu gerçekleştirmesi lazım. Tarım Bakanlığı gıda güvenliğini asgari koşullarını yakalayacak bir üretimi garanti altına alması, özellikle üretimde ve ithalatta buna özen göstermesi gerekiyor, bu kapsamda genetik modifiye ürünlerin en azından ithalatından ve kullanımından acilen uzaklaşmak lazım. Sağlık Bakanlığının gıda güvenliğinin sağlık boyutu ile ilgili politikaları düzenlemesi lazım. Milli Eğitim Bakanlığının da doğru tüketim alışkanlıklarını çocukluktan itibaren kazandırmaya yönelik bir strateji ile ele alması lazım.
Dolayısıyla gıda çoklu mesleki disiplin gereği, çoklu bakanlıkların sorumluluğu gereği bu tarz bir politika geliştirilir ve sağlıklı bir şekilde yürütülürse yapılabilir. Bütün bunlar yerine getirilirse çok daha güvenli bir toplum edinebilmek veya çok daha güveli ortamlarda beslenebilmek mümkün olabilir” diye konuştu.
dikGAZETE.com