USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

Gençlere uyarı! Aşk, evlilik için yeterli değil

Günümüzde pek çok alanda olduğu gibi Türkiye’nin geleneksel aile yapısıyla ilgili de birçok değişim ve dönüşüm yaşanıyor. Medyada hemen her gün aile içi şiddet, sadakatsizlik, boşanma ve ayrılığı reddeden erkeklerin eşlerini tehdidine veya öldürdüklerine ilişkin haber

Gençlere uyarı! Aşk, evlilik için yeterli değil
28-04-2016 13:27
Google News

Türkiye’de toplumsal değişim sürecinde boşanma oranlarındaki artış ve bu dramatik tablo, son 50 yıla ilişkin veriler ışığında İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Toplumsal Araştırmalar ve Uygulama Merkezi (TARMER) tarafından düzenlenen iki gün süreli çalıştayda ele alındı.Türkiye’nin dört bir yanından çok sayıda bilim insanı ve sivil toplum kuruluşu temsilcisinin katıldığı çalıştayda, boşanmanın sosyolojik, kültürel ve ekonomik boyutları değerlendirildi. Çalıştay sonunda 17 maddeden oluşan sonuç bildirisinde, “olumlu aile ve sağlıklı bireyselliğe vurgu yapıp bunu geliştiren örneklerin” başta medya olmak üzere her vasıtayla topluma aktarılması gerektiği vurgulandı.Aile bütünlüğünü olumsuz yönde etkileyen unsurların incelenip boşanma olaylarının araştırılması ve aile kurumunun giderek güçlenmesi için gereken önlemlerin neler olabileceğinin belirlenmesi amacıyla düzenlenen çalıştayın açılış konuşmasını İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın yaptı.

Dr. Aydın, boşanma oranlarında kaygı verici bir artışın yaşandığını belirterek, çalıştayı izleyen gençlere evlilik ve boşanmayla ilgili bir dizi tavsiyede bulundu. Aydın, “Neredeyse evlenen her iki çiftten birisinin boşandığına ilişkin bir tablo önümüzde. Bu oranı azaltmak için zemin etüdü dediğimiz kavramı doğru yapmalıyız. Yoksa sağlam atamadığımız temeller üzerine aileler yıkılmaya mahkûm oluyor. Yeni nesil gençler artık aile kavramındaki değerleri önemsemeden ‘elektrik alamıyorum’ söylemine takılıyor. Bu da tamamen değişen toplumumuzda aile kavramının artık olmayışından kaynaklanıyor. Diğer bir önemli husus da çocuklarımıza vermemiz gereken anne-baba kavramlarının önemi. Aile içinde ya da boşanma sonrasında her ne kadar bireyler arasında problemler olsa bile çocukların anne ve babalarına karşı düşmanca tavır sergilemesine müsaade etmemeliyiz. Her ne olursa olsun anne annedir, baba babadır” dedi.

BOŞANMADA EN ÇOK ETKİLENEN TARAF ÇOCUKLAR

Son yıllarda boşanma oranlarının giderek artması ve ayrılma sonrası yaşanan sorunlar ile aile bütünlüğündeki bozulmanın çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini değerlendiren çalıştayın katılımcıları, “toplumda yaşanan eğitim, sağlık, evlilik yaşının yükselmesi ve bireyselleşme gibi konulardaki değişimler sonrasında aile kavramının da değiştiği” görüşünde birleşti.İstanbul Aydın Üniversitesi’nin “Türkiye’de Boşanma Çalıştayı”nda, problemin toplumsal-kültürel değerlerin aşınması, birey-aile ilişkisinin değişime uğraması, üretim organizasyonundaki çeşitli dönüşümler ve değerlerin değişimiyle gelen aile içindeki rol karmaşası gibi sebeplere bağlı olarak ortaya çıktığı vurgulandı.Çalıştay katılımcıları boşanmada, ekonomik güçlüklerin ve işsizlik oranlarının artması, aile bağlarının zayıflaması ile kadının çalışma hayatına atılması gibi konuların etkili olduğunu belirtirken, “boşanmayla birlikte yıpranan aile bireylerinin çocuklarında da aynı zamanda kişisel doyum kaybı, farklı gruplara uyum gösterme ve sosyal durumlarda değişim ve tepkisellik gibi özellikle sosyal dengelere ayak uyduramama gibi problemler gözüküyor” değerlendirmesi yapıldı.

AİLE KAVRAMININ ÖNEMİ ÜZERİNE DURULMALI

Boşanma çalıştayında konuşan İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Toplumsal Araştırmalar ve Uygulama Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Saim Yeprem, “Toplumumuzda hayatı derinden etkileyen olaylardan biri de son günlerde boşanma oranlarının hızla tırmanmasıdır. Neden her evlenen iki çiftten birisinin boşandığına bilimsel yönden bakarken sebeplerini ortaya koyup neler yapılabileceği yolundaki sağlıklı adımları atmayı amaçladık” dedi.Çalıştay konuklarından Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Sosyal Hizmet Bölümü Başkanı Prof. Dr. Aliye Mavili Aktaş da özellikle boşanmanın çok kolay hale gelmesi üzerine durdu. Aktaş konuşmasında şunları söyledi, “Refahın artmasıyla birlikte bütün ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de boşanma oranı günden güne arttı. Özellikle boşanma, çocukların sosyalleşmesi ve bireyselleşmesi açısından problem yaratan, kadın ve erkeğin de mutluluk algısını, bireyselleşmesini etkileyen bir olgudur. 

Çok çabuk evlilik kararı verildiği gibi, ilk beş yıl içinde de yaşanan çok çabuk boşanma kararları bizim için problematik bir vaka. En çok da bu problem kendi özgür iradeleriyle ve kendi tercihleriyle kurulan evliliklerde ortaya çıkıyor. Belki de halkın boşanmaya dair tutumu öncesine nazaran azaldığı için boşanmalar bu kadar kolaylaşabiliyor. Eğer aile için de geri dönülmez sorunlar varsa şiddet, değer vermeme, saygısızlık gibi boşanma aynı zamanda hem kadın hem de çocuklar için bir kurtuluş yolu olarak da görülebiliyor. Çocuklarımızda ve gençlerimizde suça yönelik eğilimlerin büyük bir oranı boşanmış ailelerden ortaya çıkıyor. Boşanma sonrasında karı koca ilişkisi her ne kadar bitse bile anne babalık vasfımızı da bir kenara koymamamız gerekiyor. Boşanmayı da iki yetişkin birey gibi gerçekleştirmeyi öğrenebilirsek belki çocuklarımız bu durumdan bu kadar fazla olumsuz etkilenmeyecek” diye konuştu.

“AŞK, EVLİLİK İÇİN KESİNLİKLE YETERLİ BİR DUYGULANIM DEĞİL”

Boşanmaların neden bu kadar kolaylaştığına da değinen Aktaş, “Belki de çok kolay âşık olunup bu aşk duygusu yaşanırken evlilik kararı verilmesi ileride aynı hızlılıkla boşanmalara sebep olabiliyor. Aşk, kesinlikle evlilik için yeterli bir duygulanım değildir çünkü yanılsamalı bir durumdur. Evliliğe ilerlemesi için aşkın sevgiye ve saygıya dönüşmesini beklemeliyiz. Aile birlikteliği bireye ciddi anlamda mutluluk, sosyalleşme ve bireyselleşme gibi çok değerli güçler kazandırıyor. O zaman boşanmanın getirdiği riskler, suça yönelme, aidiyet yitimi gibi sorunlar da azalmış olur. Özellikle yeni nesil evliliklerde gençler evliliklerine eski insanlar gibi büyük bir anlam yüklemiyorlar.

Bireylerden birisi istemediği bir durum karşısında kalınca evliliği hemen bitirmek istiyor. Hâlbuki evlilik aslında karşımızdaki kişinin istemediğimiz yönleriyle kabul etme erdemini devam ettirebilmektir. Çünkü bu kurum farklılıkların bütünlüğüdür” dedi.Uzun yıllar Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Kolları Başkanlığı da yapmış olan gazeteci/yazar Ayşe Sucu, konuşmasında boşanma sürecinde çocuk psikolojisine desteğin önemine vurgu yaptı.Sucu, “Boşanmanın yaratacağı olumsuz sonuçları azaltmak için çiftlerin barış içerisinde, kendilerinin ve çocuklarının çıkarlarını gözeterek kararlar almasını destekleyecek mekanizmalara ihtiyaç vardır. Bu mekanizmaların boşanma durumunda anne babalığın sürdürülmesi açısından kadın ve erkeğe destek olacak şekilde biçimlendirilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ