Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, geçen hafta Türkiye’ye yönelik gerçekleştirilen siber saldırının geri püskürtüldüğünü, hizmetlerde de ciddi bir aksama yaşanmadığını ve bu konuda ek önlemler aldıklarını da ekledi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, “Gelecek yüzyılda bir Kürdistan olacak. Bundan kaçış yok. Korkunun ecele faydası yok” açıklamalarının sorulması üzerine, “Türkiye topraklarının mayası bellidir. Daha önce de bu topraklarda bu tür çok operasyon denenmiştir ve bunların hepsi boşa çıkmıştır. Bugün bu fantezileri dile getirenler, milletin kendilerine 1 Kasım’da verdiği ya da açtığı siyasi krediyi bu şekilde dağa ipotek ederek, örgütün vesayetinde siyaset yaptığını zannedenler aslında en büyük kötülüğü kendilerine oy veren o insanlara yapıyorlar. Bizim tabii ki milli iradeye saygımız var, o partiye oy verenlere de saygımız vardır ama zannediyorum, bu yapılan son açıklamalar, her fırsatta terör örgütüne arka çıkma çabasını da bu vatandaşlarımız da gayet iyi, açık ve net bir şekilde görüyorlardır. Bu planlar tutmayacaktır, Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmeye kimsenin gücü yetmez. Ne siyasi manada, ne fiziki ne de sosyolojik manada. Türkiye toplumu da bir bütün olarak neyi nasıl gördüğünü de hepimiz biliyoruz. Bu konu da devlet üzerine düşen bütün görevi yapacak ve inşallah bu terör belasından önünde sonunda bu ülke kurtulacaktır. Kurtulduğu zamanda bugün bu fantezilerini dile getirenler kendilerini nerede bulacaklar o da ayrı bir sorudur. Onu da hep birlikte göreceğiz” karşılığını verdi.
“FARKLI RİVAYETLER VAR GEÇİP GEÇMEDİĞİ KONUSUNDA”
Suriye’nin Kuzeyinde YPG’nin Fırat’ın batısına geçtiği yönündeki iddiaların sorulması üzerine Kalın, “Bu Tişrin Barajının DAEŞ’ten geri alınmasıyla ilgili yürütülen operasyon bağlamında bu haberler basına yansıdı. Farklı rivayetler var geçip geçmediği konusunda. Orada Demokratik Suriye Birlikleri ya da güçleri adı altına Suriyeli farklı gruplarından oluşan bir grup yaptı bu operasyonu. DAEŞ’in buradan uzaklaştırılması bizim için olumlu bir şeydir. Ama PYD, YPG veya benzeri yapının Celabrus’ta olsun, Tel Abyad’da olsun, Tişrin Barajı civarında, Fırat’ın Batısında veya başka noktalarda fiili bir durum yaratması asla kabul edilemez. Biz bu konuda tavrımızı, açık net ifade ettik. Müttefiklerimizle de bunu paylaştık. Zira bu ileride telafisi mümkün olmayan yaraların açılmasına neden olacaktır. Eğer birileri bunlara bugün DAEŞ ile mücadele başlığı altında göz yumarsa yarın daha önce Irak’ta konuştuğumuz şekilde Suriye’yi bir arada tutmak mümkün olmaz. Burada etnik kimlik temelli, mezhep temelli, din temelli çok derin ayrışmalar olur. Zaten Suriye’nin şuanda yaşadığı temel sorunda buradan kaynaklanıyor. Rejimin kendi kimliğini bütün Suriye toplumuna empoze etme gayreti Suriye’yi bu noktalara getirdi” değerlendirmesinde bulundu.
“TÜRKİYE BU ŞARTLARI DEĞİŞTİRMİŞ DEĞİL”
“İsrail ile varıldığı belirtilen bir mutabakatın söz konusu olduğu belirtilerek, bunda son durumun ne olduğu ve mutabakatta yer alan Mavi Marmara saldırısında ölenlerin ailelerine ödenecek tazminat, enerji konusunda bazı anlaşmaların gibi maddelerin sorulması üzerine Kalın, şöyle konuştu:
“Bu konuyla ilgili devam eden bir müzakere süreci var. Mavi Marmara hadisesi olduğundan beri biz önce 9, sonra 1 vatandaşımızı daha kaybettik. 10 vatandaşımızın şehadetinden bugüne kadar hep aynı şeyi söyledik. Bugün de aynı şeyi söylüyoruz o da şudur; İsrail 3 şartı yerine getirmediği müddetçe Türkiye İsrail ilişkilerinde bir normalleşme olmayacaktır. 3 şart yerine geldiğinde ilişkilerin normalleşmesi için bir zemin oluşacak demektir. Birinci şart yerine getirildi. Özür dilendi. İkinci şart tazminatla ilgili bir mesafe alındı ama henüz imza koyacak noktaya gelmiş değiliz. Bununla ilgili müzakereler devam ediyor. Bir de üçüncü şart var. Gazze ablukasının kaldırılması, hafifletilmesi yani Gazze’ye giden insani yardımların ulaştırılması noktasında bir üçüncü şartımız var. Türkiye bunlardan vazgeçmiş değil. Bu şartları değiştirmiş değil. Burada İsrail basını üzerinden sızdırma yapılmış olması, müzakerelerle ilgili haklı olarak kamuoyunda tepkiye yol açtı. Bu bizim arzu ettiğimiz, planladığımız bir şeyde değil. Bu sorunu çözmek için elbette bir müzakere yapılması gerekiyor. Burada yeni çok şaşılacak farklı bir şey söz konusu değil. Türkiye’nin Filistin konusunda, Filistin halkının özgürlük mücadelesi, adalet ve onur mücadelesi konusundaki tutumu da açık ve net bellidir. Anlaşma imzalansa da imzalanmasa da Türkiye Filistin halkının kendi devletine kavuşana kadar bu mücadelesinin yanında olmaya devam edecektir. İki devletli formül hayata geçene kadar Türkiye bu konuda üzerine düşen görevi yapmaya devam edecektir. Bu noktada bizim pozisyonumuzda herhangi bir değişiklik söz konusu değil. Müzakereler elbette devam edecek. Ama Türkiye’nin Filistin’in bağımsızlığı, özgürlüğü, Filistin halkının onuru ve asaleti konusunda pozisyonunda en ufak bir değişiklik söz konusu değildir. Bu anlaşma yapılırsa biz Gazze’de yaşanan insan hakları ihlallerini görmezden geleceğiz ya da Batı Şeria’da yaşanan işgalleri görmezden geleceğiz gibi bir şey asla söz konusu değildir. Ortadoğu’da Filistin sorunu çözülmeden kalıcı bir barışın tesis edilmesi mümkün değildir. Bizim umudumuz İsrail tarafının işgal politikalarından vazgeçmesi iki devletli formülü hayata geçirmesi böylece hem İsrail vatandaşlarının hem Filistin vatandaşlarının özgürlük ve güven içerisinde yaşamasını sağlayacak bir siyasi modelin orada hayat geçirilmesidir.”
“FİLİSTİN TARAFLARININ TÜRKİYE’NİN SAMİMİYETİ KONUSUNDA EN UFAK BİR TEREDDÜTLERİ SÖZ KONUSU DEĞİL”
Hamas Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bir araya geldiği hatırlatılarak, bu müzakerelere Filistin kanadının nasıl baktığının sorulması üzerine Kalın, “Halid Meşal bu haberler çıktıktan birkaç gün sonra geldi. Kendileri Türkiye’nin Filistin halkına verdiği destekten dolayı duydukları memnuniyeti ve teşekkürlerini ifade ettiler. Zaten bu konuda bütün Filistin taraflarının Türkiye’nin samimiyeti konusunda en ufak bir tereddütleri söz konusu değil. Bunu da her fırsatta ifade ediyorlar. Bu süreçle ilgili de Sayın Mahmud Abbas’ın da Sayın Halid Meşal’in yaklaşımları son derece olumludur. Burada Filistin halkının nefes almasını sağlayacak her girişime onlarda destek vereceklerini ifade ettiler. Bu müzakerelerin amacı da ikili ilişkilerin normalleşmesi kadar aynı zamanda Filistin halkının nefes almasını sağlayacak tedbirlerin hayata geçirilmesidir” diye konuştu.
“İLGİLİ BİRİMLERİMİZ KAPSAMLI BİR ÇALIŞMA YÜRÜTÜYORLAR”
Türkiye’nin siber saldırıya maruz kaldığı hatırlatılarak, saldırının nereden geldiğiyle ilgili tespitin söz konusu olup olmadığı sorusuna İbrahim Kalın, “Bu konuda sadece bizim birimlerimiz değil Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, ilgili diğer bütün devlet kurumları aynı zamanda özel sektör ve bir dizi bankalar, kuruluşlarda yoğun bir saldırıyla karşı karşıya kaldılar. Hamdolsun bu geri püskürtüldü. Gerekli tedbirler alındı. Bunun kaynakları, nereden geldiğiyle ilgili farklı görüşler, teoriler ortaya atıldı. Bunu üstlenen bir grup ortaya çıktı. Bununla ilgili çalışmalar devam ediyor. Bizim ilgili bütün kurumlarımız, BTK’dır, kendi bilişim birimimizdir, ilgili birimlerimiz kapsamlı bir çalışma yürütüyorlar. Bir daha bu tür saldırıların önlenmesi için alınabilecek ilave tedbirler neler olabilir, bunları kaynağında tespit edip kesebilir miyiz? Zaaf boşluk var mıdır? Şuana kadar olmadı. Hizmetler gayet başarılı yürüyor, o saldırı boşa çıktı. Olabilecek muhtemel saldırılara karşı gerekli tedbirleri arkadaşlarımız en kapsamlı şekilde alıyorlar. Siber güvenlik konusu önemli. Bu konudaki tedbirleri almaya ve arttırmaya devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı.
“BİR DİZİ AFRİKA ZİYARETLERİ OLACAK ŞUBAT AYININ BAŞINDA”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öngörülen bir Amerika ziyaretinin olup olmadığının sorulması üzerine Kalın, “2016 yılı içerisinde Sayın Cumhurbaşkanımızın birçok ziyareti olacak. Bir dizi Afrika ziyaretleri olacak Şubat ayının başında. Amerika seyahati de planlanıyor ama henüz tarih üzerinde çalışmalar devam ediyor. Maryland kurulan cami ve külliye var. Onun açılışıyla ilgili 2016 içerisinde karşılıklı mutabık kalacağımız bir tarihle gidip açılışını da yapacağız. Henüz tarih kesinleşmedi. Onun üzerinde çalışıyoruz” dedi.
“TALİHSİZ BİR AÇIKLAMA”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Ağabey” diye hitap eden Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev’in Türkiye’nin Rusya’dan özür dilemesi gerektiği yönünde açıklamalarının sorulması üzerine Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, “Kırgızistan Cumhurbaşkanının açıklaması en hafif tabiriyle talihsiz bir açıklama. Burada Türkiye’nin uluslar arası hukuk açısından da kendi ulusal angajman kuralları açısından da haklı ve meşru olduğunu bütün dünya biliyor, kabullenmiş durumda. Biz burada Rus uçağına karşı özellikle Rusya’ya karşı yapılmış herhangi bir hasmane tavır içerisinde olmadık. Bizim ortaya koyduğumuz tavır ortadadır. Sorunu çözmeye yönelik, vakur bir duruş sergiledik. Buna mukabil Rus tarafının tahrik edici, kara propagandaya yönelen seviyesiz açıklamaları devam etti. Biz bu sorunun müzakere yoluyla diplomatik kanallardan çözülmesine yanayız. Bu konuda kapattığımız herhangi bir kapı söz konusu değil. çünkü bu gerilimin ne Türkiye’ye ne Rusya’ya bir faydası olmadığı kanaatindeyiz” açıklamasında bulundu.
Yakın zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakanlar Kuruluna başkanlık etmesinin söz konusu olup olmadığı sorusuna Kalın, “Belli periyotlarla Sayın Cumhurbaşkanımız Bakanlar Kurulu’na başkanlık ediyor. Şuanda kesin bir tarih yok. Daha henüz kesinleşmedi” şeklinde konuştu.
“EN HAFİF TABİRİYLE TRAJİKOMİK BİR YAKLAŞIMDIR”
İsrail Refah ve Sosyal Hizmetler Bakanı Haim Katz ‘İsrail topraklarının bir bütün olduğu, Filistin diye bir devletin hiçbir zaman olmayacağı’ yönündeki açıklamalarının sorulması üzerine Kalın, “İsrail’den gelen açıklama doğrudan Türkiye’ye yönelik bir açıklama değil. Fakat maalesef en azından İsrailli bazı yetkililerin Filistin halkına Filistin topraklarına ve iki devletli çözüm formülüne nasıl baktığını ortaya koyması açısından son derece endişe verici bir açıklamadır bu. Filistin halkı diye bir şey olmadığını, Filistin devleti diye bir şeyin olmayacağını iddia ettiğiniz zaman bu sizin varlık gerekçenizi de sorgulanır hale getirir. Bunu iddia edenler olmuştur. Bu konuda kitap yazanlar bile olmuştur. Bu en hafif tabiriyle trajikomik bir yaklaşımdır. Filistinliler yüzlerce yıldır o topraklarda yaşıyorlar. Abesle iştigaldir böyle bir tartışmayı ortaya atmak dahi” yanıtını verdi.
“IRAK’IN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ İÇERİSİNDE ÇÖZÜLMESİ GEREKİR”
Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanının özgürlük referandumu talimatı verdiğiyle ilgili haberlerin sorulması üzerine Kalın, şunları kaydetti:
“Biz Irak’ın bütün sorunlarının Irak’ın toprak bütünlüğü birlik, beraberliği çerçevesinde çözülmesi gerektiği kanaatindeyiz. Irak’ta şuanda ciddi bir yönetim zafiyeti var. Irak topraklarının bir kısmının DAEŞ işgali altında bulunuyor olması, Bağdat siyasetinin son 5-6-7 yıldır bütün Iraklıları Sünni Şii Arap Türkmen Kürt kucaklayacak formüller üretememiş olması orada bu tür arayışları da tetikliyor. Bizim bu konudaki yaklaşımımız son derece net. Gerek Kürt bölgesiyle ilgili olsun, gerek Bağdat ile hangi kısmına bakarsak bakalım mutlaka bu sorunların Irak’ın toprak bütünlüğü içerisinde çözülmesi gerekir.”
“PEŞMERGE VE MUSUL GÖNÜLLÜLERİ BAŞTA OLMAK ÜZERE YAKLAŞIK 2 BİN 500 KİŞİYE EĞİTİM VERMİŞTİR”
Başika kampında gelinen nokta hatırlatılarak, ne kadar askerin kaydırıldığı eğitimlerin hangi kampta devam edeceği Kalın, “Bizim orada askerlerimiz eğitim amaçlıdır. Bugüne kadar Peşmerge ve Musul gönüllüleri başta olmak üzere yaklaşık 2 bin 500 kişiye eğitim vermiştir. Bu eğitim çalışmaları da DAEŞ ile mücadele kapsamında devam etmektedir. Türkiye gibi bir ülke kalkıp başka ülkeye asker gönderirken herhalde bunu kendi kafasına göre yapmaz. Bizim kanaatimiz bunu 3.aktörlerin tahrik ettiği Türkiye Irak ilişkilerini germek için bunu bir mesele haline getirdiğidir. Bu krizi de inşallah en kısa sürede aşacağız” değerlendirmesinde bulundu.
“GENELKURMAY BAŞKANLIĞIMIZIN ÇALIŞMASI DEVAM EDİYOR”
Irak’ın kuzeyinde bulunan ve Türk askerinin peşmergeye eğitim verdiği Başika Kampı’na, 2 hafta içinde ikinci kez saldırı düzenlenmesine ilişkin Kalın, “Genelkurmay Başkanlığımızın çalışması devam ediyor. Direkt bizim askerlerimizin dönük değil tabi ki. Ama o bölgedeki DAEŞ sınırına yakın olduğu için ara ara bir takım çatışmaların gerilimlerin olduğunu biliyoruz. Bu bile aslında bizim son yaptığımız tahkimatın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Irak ordusu Ramadi’yi DAEŞ’ten kurtardığını da ilan etti. bu haberde doğruysa bu sevindirici bir gelişmedir. O çerçevede de Irak’taki gelişmeleri yakın bir şekilde takip etmeye devam edeceğiz” dedi.
(İHA)
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, “Gelecek yüzyılda bir Kürdistan olacak. Bundan kaçış yok. Korkunun ecele faydası yok” açıklamalarının sorulması üzerine, “Türkiye topraklarının mayası bellidir. Daha önce de bu topraklarda bu tür çok operasyon denenmiştir ve bunların hepsi boşa çıkmıştır. Bugün bu fantezileri dile getirenler, milletin kendilerine 1 Kasım’da verdiği ya da açtığı siyasi krediyi bu şekilde dağa ipotek ederek, örgütün vesayetinde siyaset yaptığını zannedenler aslında en büyük kötülüğü kendilerine oy veren o insanlara yapıyorlar. Bizim tabii ki milli iradeye saygımız var, o partiye oy verenlere de saygımız vardır ama zannediyorum, bu yapılan son açıklamalar, her fırsatta terör örgütüne arka çıkma çabasını da bu vatandaşlarımız da gayet iyi, açık ve net bir şekilde görüyorlardır. Bu planlar tutmayacaktır, Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmeye kimsenin gücü yetmez. Ne siyasi manada, ne fiziki ne de sosyolojik manada. Türkiye toplumu da bir bütün olarak neyi nasıl gördüğünü de hepimiz biliyoruz. Bu konu da devlet üzerine düşen bütün görevi yapacak ve inşallah bu terör belasından önünde sonunda bu ülke kurtulacaktır. Kurtulduğu zamanda bugün bu fantezilerini dile getirenler kendilerini nerede bulacaklar o da ayrı bir sorudur. Onu da hep birlikte göreceğiz” karşılığını verdi.
“FARKLI RİVAYETLER VAR GEÇİP GEÇMEDİĞİ KONUSUNDA”
Suriye’nin Kuzeyinde YPG’nin Fırat’ın batısına geçtiği yönündeki iddiaların sorulması üzerine Kalın, “Bu Tişrin Barajının DAEŞ’ten geri alınmasıyla ilgili yürütülen operasyon bağlamında bu haberler basına yansıdı. Farklı rivayetler var geçip geçmediği konusunda. Orada Demokratik Suriye Birlikleri ya da güçleri adı altına Suriyeli farklı gruplarından oluşan bir grup yaptı bu operasyonu. DAEŞ’in buradan uzaklaştırılması bizim için olumlu bir şeydir. Ama PYD, YPG veya benzeri yapının Celabrus’ta olsun, Tel Abyad’da olsun, Tişrin Barajı civarında, Fırat’ın Batısında veya başka noktalarda fiili bir durum yaratması asla kabul edilemez. Biz bu konuda tavrımızı, açık net ifade ettik. Müttefiklerimizle de bunu paylaştık. Zira bu ileride telafisi mümkün olmayan yaraların açılmasına neden olacaktır. Eğer birileri bunlara bugün DAEŞ ile mücadele başlığı altında göz yumarsa yarın daha önce Irak’ta konuştuğumuz şekilde Suriye’yi bir arada tutmak mümkün olmaz. Burada etnik kimlik temelli, mezhep temelli, din temelli çok derin ayrışmalar olur. Zaten Suriye’nin şuanda yaşadığı temel sorunda buradan kaynaklanıyor. Rejimin kendi kimliğini bütün Suriye toplumuna empoze etme gayreti Suriye’yi bu noktalara getirdi” değerlendirmesinde bulundu.
“TÜRKİYE BU ŞARTLARI DEĞİŞTİRMİŞ DEĞİL”
“İsrail ile varıldığı belirtilen bir mutabakatın söz konusu olduğu belirtilerek, bunda son durumun ne olduğu ve mutabakatta yer alan Mavi Marmara saldırısında ölenlerin ailelerine ödenecek tazminat, enerji konusunda bazı anlaşmaların gibi maddelerin sorulması üzerine Kalın, şöyle konuştu:
“Bu konuyla ilgili devam eden bir müzakere süreci var. Mavi Marmara hadisesi olduğundan beri biz önce 9, sonra 1 vatandaşımızı daha kaybettik. 10 vatandaşımızın şehadetinden bugüne kadar hep aynı şeyi söyledik. Bugün de aynı şeyi söylüyoruz o da şudur; İsrail 3 şartı yerine getirmediği müddetçe Türkiye İsrail ilişkilerinde bir normalleşme olmayacaktır. 3 şart yerine geldiğinde ilişkilerin normalleşmesi için bir zemin oluşacak demektir. Birinci şart yerine getirildi. Özür dilendi. İkinci şart tazminatla ilgili bir mesafe alındı ama henüz imza koyacak noktaya gelmiş değiliz. Bununla ilgili müzakereler devam ediyor. Bir de üçüncü şart var. Gazze ablukasının kaldırılması, hafifletilmesi yani Gazze’ye giden insani yardımların ulaştırılması noktasında bir üçüncü şartımız var. Türkiye bunlardan vazgeçmiş değil. Bu şartları değiştirmiş değil. Burada İsrail basını üzerinden sızdırma yapılmış olması, müzakerelerle ilgili haklı olarak kamuoyunda tepkiye yol açtı. Bu bizim arzu ettiğimiz, planladığımız bir şeyde değil. Bu sorunu çözmek için elbette bir müzakere yapılması gerekiyor. Burada yeni çok şaşılacak farklı bir şey söz konusu değil. Türkiye’nin Filistin konusunda, Filistin halkının özgürlük mücadelesi, adalet ve onur mücadelesi konusundaki tutumu da açık ve net bellidir. Anlaşma imzalansa da imzalanmasa da Türkiye Filistin halkının kendi devletine kavuşana kadar bu mücadelesinin yanında olmaya devam edecektir. İki devletli formül hayata geçene kadar Türkiye bu konuda üzerine düşen görevi yapmaya devam edecektir. Bu noktada bizim pozisyonumuzda herhangi bir değişiklik söz konusu değil. Müzakereler elbette devam edecek. Ama Türkiye’nin Filistin’in bağımsızlığı, özgürlüğü, Filistin halkının onuru ve asaleti konusunda pozisyonunda en ufak bir değişiklik söz konusu değildir. Bu anlaşma yapılırsa biz Gazze’de yaşanan insan hakları ihlallerini görmezden geleceğiz ya da Batı Şeria’da yaşanan işgalleri görmezden geleceğiz gibi bir şey asla söz konusu değildir. Ortadoğu’da Filistin sorunu çözülmeden kalıcı bir barışın tesis edilmesi mümkün değildir. Bizim umudumuz İsrail tarafının işgal politikalarından vazgeçmesi iki devletli formülü hayata geçirmesi böylece hem İsrail vatandaşlarının hem Filistin vatandaşlarının özgürlük ve güven içerisinde yaşamasını sağlayacak bir siyasi modelin orada hayat geçirilmesidir.”
“FİLİSTİN TARAFLARININ TÜRKİYE’NİN SAMİMİYETİ KONUSUNDA EN UFAK BİR TEREDDÜTLERİ SÖZ KONUSU DEĞİL”
Hamas Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bir araya geldiği hatırlatılarak, bu müzakerelere Filistin kanadının nasıl baktığının sorulması üzerine Kalın, “Halid Meşal bu haberler çıktıktan birkaç gün sonra geldi. Kendileri Türkiye’nin Filistin halkına verdiği destekten dolayı duydukları memnuniyeti ve teşekkürlerini ifade ettiler. Zaten bu konuda bütün Filistin taraflarının Türkiye’nin samimiyeti konusunda en ufak bir tereddütleri söz konusu değil. Bunu da her fırsatta ifade ediyorlar. Bu süreçle ilgili de Sayın Mahmud Abbas’ın da Sayın Halid Meşal’in yaklaşımları son derece olumludur. Burada Filistin halkının nefes almasını sağlayacak her girişime onlarda destek vereceklerini ifade ettiler. Bu müzakerelerin amacı da ikili ilişkilerin normalleşmesi kadar aynı zamanda Filistin halkının nefes almasını sağlayacak tedbirlerin hayata geçirilmesidir” diye konuştu.
“İLGİLİ BİRİMLERİMİZ KAPSAMLI BİR ÇALIŞMA YÜRÜTÜYORLAR”
Türkiye’nin siber saldırıya maruz kaldığı hatırlatılarak, saldırının nereden geldiğiyle ilgili tespitin söz konusu olup olmadığı sorusuna İbrahim Kalın, “Bu konuda sadece bizim birimlerimiz değil Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, ilgili diğer bütün devlet kurumları aynı zamanda özel sektör ve bir dizi bankalar, kuruluşlarda yoğun bir saldırıyla karşı karşıya kaldılar. Hamdolsun bu geri püskürtüldü. Gerekli tedbirler alındı. Bunun kaynakları, nereden geldiğiyle ilgili farklı görüşler, teoriler ortaya atıldı. Bunu üstlenen bir grup ortaya çıktı. Bununla ilgili çalışmalar devam ediyor. Bizim ilgili bütün kurumlarımız, BTK’dır, kendi bilişim birimimizdir, ilgili birimlerimiz kapsamlı bir çalışma yürütüyorlar. Bir daha bu tür saldırıların önlenmesi için alınabilecek ilave tedbirler neler olabilir, bunları kaynağında tespit edip kesebilir miyiz? Zaaf boşluk var mıdır? Şuana kadar olmadı. Hizmetler gayet başarılı yürüyor, o saldırı boşa çıktı. Olabilecek muhtemel saldırılara karşı gerekli tedbirleri arkadaşlarımız en kapsamlı şekilde alıyorlar. Siber güvenlik konusu önemli. Bu konudaki tedbirleri almaya ve arttırmaya devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı.
“BİR DİZİ AFRİKA ZİYARETLERİ OLACAK ŞUBAT AYININ BAŞINDA”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öngörülen bir Amerika ziyaretinin olup olmadığının sorulması üzerine Kalın, “2016 yılı içerisinde Sayın Cumhurbaşkanımızın birçok ziyareti olacak. Bir dizi Afrika ziyaretleri olacak Şubat ayının başında. Amerika seyahati de planlanıyor ama henüz tarih üzerinde çalışmalar devam ediyor. Maryland kurulan cami ve külliye var. Onun açılışıyla ilgili 2016 içerisinde karşılıklı mutabık kalacağımız bir tarihle gidip açılışını da yapacağız. Henüz tarih kesinleşmedi. Onun üzerinde çalışıyoruz” dedi.
“TALİHSİZ BİR AÇIKLAMA”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Ağabey” diye hitap eden Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev’in Türkiye’nin Rusya’dan özür dilemesi gerektiği yönünde açıklamalarının sorulması üzerine Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, “Kırgızistan Cumhurbaşkanının açıklaması en hafif tabiriyle talihsiz bir açıklama. Burada Türkiye’nin uluslar arası hukuk açısından da kendi ulusal angajman kuralları açısından da haklı ve meşru olduğunu bütün dünya biliyor, kabullenmiş durumda. Biz burada Rus uçağına karşı özellikle Rusya’ya karşı yapılmış herhangi bir hasmane tavır içerisinde olmadık. Bizim ortaya koyduğumuz tavır ortadadır. Sorunu çözmeye yönelik, vakur bir duruş sergiledik. Buna mukabil Rus tarafının tahrik edici, kara propagandaya yönelen seviyesiz açıklamaları devam etti. Biz bu sorunun müzakere yoluyla diplomatik kanallardan çözülmesine yanayız. Bu konuda kapattığımız herhangi bir kapı söz konusu değil. çünkü bu gerilimin ne Türkiye’ye ne Rusya’ya bir faydası olmadığı kanaatindeyiz” açıklamasında bulundu.
Yakın zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakanlar Kuruluna başkanlık etmesinin söz konusu olup olmadığı sorusuna Kalın, “Belli periyotlarla Sayın Cumhurbaşkanımız Bakanlar Kurulu’na başkanlık ediyor. Şuanda kesin bir tarih yok. Daha henüz kesinleşmedi” şeklinde konuştu.
“EN HAFİF TABİRİYLE TRAJİKOMİK BİR YAKLAŞIMDIR”
İsrail Refah ve Sosyal Hizmetler Bakanı Haim Katz ‘İsrail topraklarının bir bütün olduğu, Filistin diye bir devletin hiçbir zaman olmayacağı’ yönündeki açıklamalarının sorulması üzerine Kalın, “İsrail’den gelen açıklama doğrudan Türkiye’ye yönelik bir açıklama değil. Fakat maalesef en azından İsrailli bazı yetkililerin Filistin halkına Filistin topraklarına ve iki devletli çözüm formülüne nasıl baktığını ortaya koyması açısından son derece endişe verici bir açıklamadır bu. Filistin halkı diye bir şey olmadığını, Filistin devleti diye bir şeyin olmayacağını iddia ettiğiniz zaman bu sizin varlık gerekçenizi de sorgulanır hale getirir. Bunu iddia edenler olmuştur. Bu konuda kitap yazanlar bile olmuştur. Bu en hafif tabiriyle trajikomik bir yaklaşımdır. Filistinliler yüzlerce yıldır o topraklarda yaşıyorlar. Abesle iştigaldir böyle bir tartışmayı ortaya atmak dahi” yanıtını verdi.
“IRAK’IN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ İÇERİSİNDE ÇÖZÜLMESİ GEREKİR”
Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanının özgürlük referandumu talimatı verdiğiyle ilgili haberlerin sorulması üzerine Kalın, şunları kaydetti:
“Biz Irak’ın bütün sorunlarının Irak’ın toprak bütünlüğü birlik, beraberliği çerçevesinde çözülmesi gerektiği kanaatindeyiz. Irak’ta şuanda ciddi bir yönetim zafiyeti var. Irak topraklarının bir kısmının DAEŞ işgali altında bulunuyor olması, Bağdat siyasetinin son 5-6-7 yıldır bütün Iraklıları Sünni Şii Arap Türkmen Kürt kucaklayacak formüller üretememiş olması orada bu tür arayışları da tetikliyor. Bizim bu konudaki yaklaşımımız son derece net. Gerek Kürt bölgesiyle ilgili olsun, gerek Bağdat ile hangi kısmına bakarsak bakalım mutlaka bu sorunların Irak’ın toprak bütünlüğü içerisinde çözülmesi gerekir.”
“PEŞMERGE VE MUSUL GÖNÜLLÜLERİ BAŞTA OLMAK ÜZERE YAKLAŞIK 2 BİN 500 KİŞİYE EĞİTİM VERMİŞTİR”
Başika kampında gelinen nokta hatırlatılarak, ne kadar askerin kaydırıldığı eğitimlerin hangi kampta devam edeceği Kalın, “Bizim orada askerlerimiz eğitim amaçlıdır. Bugüne kadar Peşmerge ve Musul gönüllüleri başta olmak üzere yaklaşık 2 bin 500 kişiye eğitim vermiştir. Bu eğitim çalışmaları da DAEŞ ile mücadele kapsamında devam etmektedir. Türkiye gibi bir ülke kalkıp başka ülkeye asker gönderirken herhalde bunu kendi kafasına göre yapmaz. Bizim kanaatimiz bunu 3.aktörlerin tahrik ettiği Türkiye Irak ilişkilerini germek için bunu bir mesele haline getirdiğidir. Bu krizi de inşallah en kısa sürede aşacağız” değerlendirmesinde bulundu.
“GENELKURMAY BAŞKANLIĞIMIZIN ÇALIŞMASI DEVAM EDİYOR”
Irak’ın kuzeyinde bulunan ve Türk askerinin peşmergeye eğitim verdiği Başika Kampı’na, 2 hafta içinde ikinci kez saldırı düzenlenmesine ilişkin Kalın, “Genelkurmay Başkanlığımızın çalışması devam ediyor. Direkt bizim askerlerimizin dönük değil tabi ki. Ama o bölgedeki DAEŞ sınırına yakın olduğu için ara ara bir takım çatışmaların gerilimlerin olduğunu biliyoruz. Bu bile aslında bizim son yaptığımız tahkimatın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Irak ordusu Ramadi’yi DAEŞ’ten kurtardığını da ilan etti. bu haberde doğruysa bu sevindirici bir gelişmedir. O çerçevede de Irak’taki gelişmeleri yakın bir şekilde takip etmeye devam edeceğiz” dedi.
(İHA)