Denizli
Tanı sonrası evde karantina sürecinin başladığını anlatan Serçin, "Ateşim olmamasına rağmen 10 gün boyunca müthiş ağrı ve acılar çektim. Benim ve ailem için çok zorlu geçen günlerdi. Benden daha kötü atlatanları biliyordum. İyiye giden hastaların bir sonraki nöbetimde öldüğünü ya da yoğun bakıma alındığına şahit oldum. Bu açıdan ne olacağını önceden kestirmek çok zor." dedi.
Salgın tedbirlerine önem verdiğini ve maskeyi hiç çıkarmadığını dile getiren Serçin, çok dikkat etmesine rağmen virüsün kendisine de bulaştığını vurguladı.
Bu virüsün asla ihmale gelmediğini ifade eden Serçin, "Hastaneye yatanların yüzde 90'ına ailesinden bulaştığını biliyoruz. Hastaların, inanın aynı odanın içindeki lavabosuna gidip gelene kadar oksijeni yetmiyordu. Oksijeni yetmediği için tüple lavaboya gitmek zorunda kalan hastalar vardı." diye konuştu.
"Ölüm korkusu oluyor"
Hastalığı evinde 13 günlük sürecin ardından yenmeyi başaran 46 yaşındaki esnaf Hüseyin Oruç ise virüsün nasıl bulaştığını bilemediğini kaydetti.
Kardeşiyle bakkal işlettiğini belirten Oruç, ilk belirtilerin gribal enfeksiyon şeklinde olduğunu ve şüphelenince gittiği hastanede yaptırdığı testin pozitif çıktığını anlattı.
Teşhis sonrası hemen evde izolasyona girdiğini dile getiren Oruç, şöyle konuştu:
"İşimiz gereği sürekli parayla temasımız oluyor. Tüm tedbirlere uymama rağmen bu bela bize geldi. İlk dört gün aşırı eklem ağrılarım vardı. İnsanın içinde illaki bir ölüm korkusu oluyor ve bu durum çok kötü etkiliyor. Öksürükten boğulacak gibi oluyordum. Geceleri 2 saat boyunca hiç durmadan öksürüyordum. Daha sonra iştahsızlık başladı. Hiçbir şey yiyemez oldum. Kuru ekmek yiyorum, onun bile tadı gelmiyordu. Bu süreçte 3-4 kilo verdim."
Maske, mesafe ve hijyen kurallarının çok önemli olduğunun altını çizen Oruç, kalabalık ortamlardan uzak durulması tavsiyesinde bulundu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com