Dr. Şevket Hüseyin Akpınar, gebelik ve hipertansiyon hakkında açıklamalarda bulundu. Gebelik sırasında hipertansiyon genellikle kronik hipertansiyon, preeklampsi, gebelik hipertansiyonu veya böbrek yetmezliği mevcudiyetinde ortaya çıkar diyen Akpınar, “Gebelerde vücutta meydana gelen bazı fizyolojik değişiklikler sonunda (damar direncinde azalma) kan basıncı normallere göre bir miktar azalır. Buna göre gebelerde ölçülen 140/90 mm Hg’lik bir kan basıncı yüksek tansiyon olarak değerlendirilmelidir. Bütün gebelerde kan basıncı ölçümü oturur vaziyette iken yapılmalıdır” ifadelerine yer verdi.
Gebelikte sara nöbetine de değinen Akpınar, “Preeklampsi, gebelik esnasında ortaya çıkan hipertansiyon ve proteinürinin (böbrekten idrar ile anormal protein kaybı) varlığına denir. Preeklampsi tanısı almış olan bir gebe nöbet geçirirse (sara nöbeti gibi) o zaman eklampsi tanısı konmuş olur. Preeklampsi – Eklampsi (PE) gebeliğe özgü bir durum olup, gebeliğin 20. haftasından sonra herhangi bir zamanda ve doğumdan sonra 6. haftaya kadar görülebilir. Kesin tedavi, doğumun gerçekleşmesi ya da çocuğun anne karnından tahliyesi ile mümkün olur. Daha çok ilk gebelikte ortaya çıkar. Diyabet, hipertansiyon, böbrek yetmezliği ve bazı romatizma hastalıkları olanlarda Preeklampsi-Eklampsi (PE) görülme ihtimali artmaktadır” dedi.
Gebelik hipertansiyonunu açıklayan Akpınar, “Gebelik hipertansiyonu daha önce hipertansiyon veya preeklampsi belirtilerinin olmadığı durumlarda gebelik esnasında ve doğumdan sonraki 24 saat içinde gelişen hipertansiyona denir. Preeklampsiye dönüşmeyen gebelik hipertansiyonu gebeliğin normal olarak sonlandırılmasına yönelik ciddi bir tehdit oluşturmaz. Önceden böbrek yetmezliği veya hipertansiyon mevcutsa, gebelik esnasında hipertansiyonun daha da yükselmesi beklenmelidir. Bu hastaların hamile kalmadan önce mutlaka hekimlerine danışmaları gebeliğin selameti açısından çok uygun olacaktır” diye konuştu.