İstanbul
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında, meydanlara çıkarak darbeye karşı duran ve bu mücadeleleri sırasında yaralanan gaziler, o gün yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde el ve vücudunun çeşitli yerlerine isabet eden şarapnel parçalarıyla gazi olan evli ve iki çocuk babası Mustafa Kaya (43), darbe girişiminden, yakınlarının araması ve televizyondan haberdar olduğunu söyledi.
Bunun üzerine bir arkadaşıyla AK Parti Beykoz İlçe Başkanlığının önüne gittiğini anlatan Kaya, buradaki kalabalıkla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasını dinlediğini aktardı.
O dönemki Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek'in "Burada kalmak isteyen kalabilir, biz köprüye gidiyoruz, gelmek isteyen gelsin" şeklindeki konuşması üzerine Türk bayraklarıyla ve tekbirlerle köprüye gittiklerini dile getiren Kaya, köprüde bir askerin yakasına yapışarak, "Ne yapıyorsunuz, neden bu millete bu zulmü yapıyorsunuz?" dediğini anlattı.
Kaya, daha sonra darbeci askerlerin, kalabalığı dağıtmak için yere doğru ateş ettiğini, yaralılara yardım ederken açılan ateş sırasında da elinden ve vücudunun çeşitli yerlerinden yaralandığını kaydetti.
15 Temmuz'da neden dışarıya çıktığını anlatan Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Vatan sevdalısı bir insanım. Evladımın, ailemin, ülkemin, milletimin geleceği hususunda çok ciddi bir endişeye kapıldım. Çünkü ülkemizin tarihini okuyup takip eden bir insanım. Geçmişte de yaşanan darbeleri, zulümleri gördük. Aynı şeyle karşılaşacağımızı düşünerek endişeye kapıldım. Devlet Başkanımız, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın ülkemizde yapmış olduğu hizmetleri, fedakarlıkları hiç kimse inkar edemez. O fedakarlıkların, o kadar hizmetin üzerine bir şekilde, bir gece yapılan darbeyle sünger çekilemezdi. Buna engel olmak için elimden geleni yapmak istedim. O şuurla evden çıkarak direkt müdahale etmeye kalktım."
15 Temmuz'un ülke için bir milat olduğunu dile getiren Kaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde ülkenin çok ciddi bir ivmeyle yükselişe geçtiğini, bunu engellemek isteyenlerin de ellerinden geleni yaptığını söyledi.
Kaya, "E-muhtıralar, Gezi olayları ve akabinde 15 Temmuz. 15 Temmuz'la beraber bize demir yumruk vurmaya kalktılar ama başaramadılar. Hamdolsun milletimizden Allah razı olsun, bunu yapamadılar, yapamayacaklar da. Halen planları var, biliyoruz, farkındayız, takip ediyoruz. Yine darbe girişimiyle değil de farklı bir yöntemle bunu yapmaya çalışacaklar ama biz bunu müsaade etmeyeceğiz." ifadelerini kullandı.
"Vurulduğumda eşim iki haftalık hamileydi"
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde başından vurularak gazi olan Ümit Soysal (39), babasıyla gittiği köprüde askerlerin kalabalığa ateş açtığını, şehit olan Hasan Kaya'nın kasığından vurulduğunda yerde yatarken yardım etmek için eğildiği sırada başından şarapnel parçalarıyla yaralandığını anlattı.
Aynı anda görme yetisini kaybettiğini, daha sonra gelen başka bir mermiyle de göğsünden ve kolundan vurulduğunu belirten Soysal, "Daha sonra renkleri kaybettim ve sesleri duyamadım. 'Buraya kadarmış, keşke eşimle vedalaşabilseydim, helalleşebilseydim.' dedim ama tabii ki üzülmedim. Çünkü yanlış bir şey yaptığımı düşünmedim. Kimsenin canını yakmadım, şiddet uygulamadım.Terör faaliyetlerine katılmadım. Hükümeti ve devleti yıkmak için girişimde bulunmadım." ifadelerini kullandı.
Daha sonra ambulansla hastaneye kaldırıldığını ve tedavi olduğunu ifade eden Soysal, başında şarapnel parçalarının kaldığını, konuşmasında da bozulma olduğunu belirtti.
Soysal, 15 Temmuz'un bir sınav olduğunu vurgulayarak, insanların her 10 yılda bir darbeden, baskıdan ve zulümden yıldığını dile getirdi. 15 Temmuz'un demokrasinin hayatta kalma mücadelesini anlattığını belirten Soysal, şunları kaydetti:
"Herkes gazi olmak ister. Bilinmeli ki gazi olmak için şehadeti göze almak gerekirdi. Biz bunun bilinciyle çıktık, vatandan, milletten hiçbir şey beklemedik. Ben vurulduğumda eşim iki haftalık hamileydi. Ben ölseydim. Çocuğum babasız doğacaktı. Herkesin kaybedecek çok şeyi vardı. Biz bunun bilinciyle, inancıyla dışarı çıktık. Başımızdakine de güvendik. Allah onlardan yine binlerce şekilde razı olsun. Hiçbir şekilde bizi mağdur etmediler. Devletimize sahip çıktığı gibi bize de sahip çıktılar. Allah bir daha yaşatmasın. Kimsenin canı yanmasın. Hiç gerek yok böyle şeylere."
- "O gece ATM kuyruklarına koşanlar gelecekte ne anlatacak?"
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Lojistik Destek Merkezi'nde aşçıbaşı olarak çalışan ve Afet Koordinasyon Merkezinde (AKOM) bacağından vurularak gazi olan Bilal Uzcan (52), müdürü Ömer Tunç'un telefonla çağırmasıyla lojistik destek merkezine gittiğini söyledi.
Merkezdeki askerlerin güvenlik gerekçesiyle telefonları topladığını ve 10 bin kişilik yemek yapmalarını istediğini belirten Uzcan, et almak için yan tarafa giderken kendisini takip edip sürekli üzerine silah tutan askere tepki gösterdiğini dile getirdi.
Temizlik görevlisinin, kapıda halkın toplandığını söylemesi üzerine aşağıya inince darbe girişiminden haberi olduğunu belirten Uzcan, askerlerin daha sonra polise teslim edildiğini anlattı.
Uzcan, arkadaşıyla olayların sürdüğü AKOM'a giderek, darbe girişimine karşı durduklarını, içeri girmeye çalışırken açılan ateş sonucu bacağından yaralandığını, kan kaybından bayıldığını ve gözünü hastanede açtığını aktardı.
15 Temmuz'da dışarı çıkanlara "Allah razı olsun" diyen Uzcan, "O gece ATM kuyruklarına, patates, soğan kuyruklarına, makarna kuyruklarına koşanlar, gelecekte ne anlatacaklar, ben anlam veremiyorum. Yarın onların torunu hiç sormayacak mı 'Dede 15 Temmuz olmuş burada siz ne yaptınız' diye sormayacaklar mı hiç? Ne anlatacaklar onlar?" ifadelerini kullandı.
Ülkenin kurtulması için AKOM'un önüne gittiğini söyleyen Uzcan, şunları kaydetti:
"Türkiye Cumhuriyetimiz için koştuk. Cumhurbaşkanı seslenişte bulundu. Herkes, havalimanına, köprüye koştu. Çünkü komutan sağlamdı. Baştaki komutan sağlam olursa her türlü koşarsın kardeşim. Bu kadar basittir. Bizim Başkomutanımız da yani Cumhurbaşkanımız da tankların arasından çıkıp, kaçıp gitmedi. Aslan gibi geldi, havalimanına indi, halkıyla beraber orada mücadelesini yaptı. Ben bunu bilirim, bunu söylerim. 15 Temmuz normal bir darbe değildi, bir savaştı. O gün ekmeğimizi yiyen, mermimizi taşıyan hainler, millete ateş etti. Bu çok manidar. Benim askerim, beni nasıl vurur?"
Kaynak: AA
dikGAZETE.com