İstanbul
Türk Ekonomi Bankası (TEB) Bireysel ve Özel Bankacılık Kıdemli Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Mendi, dünya genelinde inovasyonun, dijitalleşmenin ve teknolojinin merkezinde durduğu büyük bir dönüşüm sürecinden geçildiğini belirterek, "Finans sektörünün inovatif düşünce sayesinde büyük değişim yaşayan sektörlerin başında geldiğini görüyoruz." dedi.
Ticaret Bakanlığı'nın koordinasyonunda Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından bu yıl 8'incisi düzenlenen "Türkiye İnovasyon Haftası"nda konuşan Mendi, inovasyonun ekonomilerin sürdürülebilir büyümesinde ve toplumsal gelişmede oynadığı rolün öneminin giderek arttığını söyledi.
İnovasyonu sadece kurumlar, şirketler ve projelerle sınırlandırmamak gerektiğini anlatan Mendi, "Günümüzde her bireyin inovasyon fikrini iyi bir şekilde anlaması ve benimsemesi gerek. Ülkemizde inovasyon kültürünün gelişmesi ve yaygınlaşması adına özellikle son yıllarda önemli çalışmalar yapılıyor.
Bunların arasında Türkiye İnovasyon Haftası’nın ayrı bir yeri var. İnovatif fikir sahiplerinden uzman araştırmacılara, akademisyenlerden öğrencilere, şirket yöneticilerinden kamunun en üst düzey temsilcilerine kadar inovasyona dokunan tüm paydaşları bir araya getiren Türkiye İnovasyon Haftası, her yıl inovasyonun güçlü bir şekilde ülke gündemine gelmesini sağlıyor." diye konuştu.
"İnovasyonun merkezinde durduğu bir dönüşüm sürecinden geçiyoruz"
Mendi, inovasyon kültürünün yaygınlaşması adına yapılan en önemli işlerden biri olarak gördükleri Türkiye İnovasyon Haftası'na 8’inci kez stratejik partner olarak destek vermekten mutluluk duyduklarını aktararak, şunları kaydetti:
"Dünya genelinde inovasyonun, dijitalleşmenin ve teknolojinin merkezinde durduğu büyük bir dönüşüm sürecinden geçiyoruz. İnovatif fikirler ise tüm bu sürece yön veriyor.
Eğitimden sağlığa, finanstan bilişime pek çok sektörde iş yapış modelleri, organizasyon yapıları ve hizmet modelleri bu dönüşüm doğrultusunda şekilleniyor. Bizim faaliyet alanımıza baktığımızda ise finans sektörünün inovatif düşünce sayesinde büyük değişim yaşayan sektörlerin başında geldiğini görüyoruz.
Sektörde dijital bankacılık her zamankinden fazla yatırım yapılan alan haline gelirken, faaliyetler de şube dışına ve dijital dünyaya taşınmaya başlandı. Dijital ve mobil bankacılık kavramı her geçen gün artıyor.
Bankacılık sektörünün geleceğine baktığımızda sıradaki dönüşümün açık bankacılık olacağını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde finansal ürün ve hizmetler sadece bankalar üzerinden değil finansal teknoloji şirketleri üzerinden de müşteriler ile buluşacak. Aynı şekilde bankalarda finansal olmayan ürün ve servislerin müşterilere sunulmasında bir platform olabilecek."
Bankaların güvenli, esnek ve verimli bir şekilde servislerini dış dünyaya açmasının yolunun Uygulama Programlama Ara Yüzü Programı (API) teknolojisinden geçtiğini vurgulayan Mendi, "Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Merkez Bankası, açık bankacılık yönetmelikleri üzerine son bir yıldır hızlı bir şekilde çalışıyor.
Gerekli altyapı hazırlıklarının yanı sıra regülatif değişiklikler üzerinde de duruluyor ve önümüzdeki sene bu konuda önemli değişikliklerin olacağını düşünüyoruz.
BDDK'nın elektronik bankacılık tebliğinde yer alan hususlar ve Merkez Bankası’nın düzenlemeleri netleştirmeye başlamasıyla gayet anlamlı bir hal alıyor. Elbette bu tür yenilikçi çalışmalara bizler de katma değerli hizmetlerimizi ekleyip müşterilerimizle buluşturacağız." ifadelerini kullandı.
"Çalıştığımız 8 farklı FinTech var"
Mendi, çalıştıkları 8 farklı FinTech olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Pazarlama, siera, robo danışmanlık, kitlesel fonlama, uzaktan müşteri edinme, biyometrik imza, lokasyon bazlı kampanya ve CEPTETEB gibi üst segment müşterilerimiz için yaptığımız uygulamalar, birkaç ana başlığımız olarak söylenebilir.
Dijital dönüşümün beraberinde gelen yeniliklerden biri de FinTech'ler olarak öne çıkıyor. Özellikle yenilikçi ve çevik çözümleri ile kullanıcıların ihtiyaçlarını hızlı karşılayan Fintech'lerin artık bankalarla daha fazla iç içe geçtiğini görüyoruz.
Fintech'lerin bankalarla birle beraber çözümler üreten ve birbirlerini besleyen yapıda çalışmalar hayata geçirerek bankalarla birlikte finans sektörünün geleceğinde aktif rol alacaklarına inanıyoruz.
TEB olarak biz de bu dalgaya yön veren en aktif kurumlar arasında olmayı hedeflerimiz arasına aldık. Geçtiğimiz yıllarda finans teknolojisi konusunda fikir ve projeleri olan startuplara özel olarak TEB Fintech Future Four Programı'nı başlatmıştık.
Bu program ile startupların fikirlerini filizlendirmek için gereken finansal destek ve ticarileşme sürecinde onlara danışmanlık desteğini sunuyoruz. Bankacılık sektöründeki değişimlerin temeline baktığımızda dijitalleşme ve teknolojik gelişmeler kadar müşteri ihtiyaç ve beklentilerinin de oldukça etkili olduğunu görüyoruz."
"Biyogüvenlik seviye-3 düzeyinde bir altyapımız var"
Erciyes Üniversitesi Aşı Araştırma Geliştirme Merkezi Müdürü Prof. Dr. Aykut Özdarendeli de etkinlikte aşı çalışmalarıyla ilgili bilgiler paylaştı. Erciyes Üniversitesinde biyogüvenlik seviye-3 düzeyindeki dünya standartlarında bir laboratuvarda çalıştıklarına dikkati çeken Özdarendeli, "Özellikle Kırım Kongo, Sars-Cov-2 gibi birtakım virüslerin bu tür yüksek güvenirlikli laboratuvarlarda çalışılması gerekiyor. Bu yüzden bizim biyogüvenlik seviye-3 düzeyinde bir altyapımız söz konusu." dedi.
Özdarendeli, Erciyes Üniversitesinde geliştirilen aşının Koçak Farma tarafından üretilmesi ile birlikte Faz 1 çalışmalarının Erciyes Üniversitesi İyi Klinik Uygulamalar Merkezi'nde başlatıldığını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Çalışmaya gönüllülerin seçimiyle başlandı. Toplam 69 gönüllü tarandı ve bu 69 gönüllüden 44 gönüllü uygun olarak görüldü ve çalışmaya dahil edildi. Gönüllü insanlara iki farklı doz uygulanacağı için iki gönüllüye bir hafta düşük doz verildi.
Güvenlik değerlendirmesi yapıldı. Uygun görüldükten sonra diğer iki gönüllüye bu defa orta doz verildi ve güvenlik değerlendirmeleri uygun bulunduktan sonra 40 gönüllüden randomize çift kör çalışma olarak dizayn edildi. 15 gönüllü düşük doz, 15 gönüllü orta doz ve on gönüllü de aşı içermeyen plasebo grubu olarak dizayn edildi.
Bu gönüllülere 21 gün aralıklarla iki doz aşı yapılıyor. Aşılanmadan önce 5 günlük bir karantina süresi söz konusu o karantina sürecinde gönüllülerin Kovid-19'a karşı antikoru olup olmadığı ya da aktif infeksyonu olup olmadığı gibi birtakım taramalardan geçiyorlar ve aşı yapılıyor. Buralardan geçtikten sonra belirli günlerde idrar gibi değerlerine bakılması gerekiyor, numuneler alınıyor.
Biz bugün itibarıyla ikinci doz aşılamaları Faz 1 kapsamında bitirmiş olduk. Bundan sonra yaklaşık 3 haftalık bir süre içerisinde 21. gün, 35. gün ve 43. günlerde alınacak kan numuneleri ile birlikte aşının etkin olup olmadığı, antikor oluşup oluşmadığı ortaya konulacak.
Bu gönüllüler bir yıl boyunca takip edilecek. Sonuçlar istenildiği gibi çıktığı takdirde faz çalışmalarına bu aşamalardan sonra devam edilecek."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com