USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

Feyzioğlu'ndan 'dokunulmazlık' yorumu

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunu değerlendirdi.

Feyzioğlu'ndan 'dokunulmazlık' yorumu
11-04-2016 22:47
Google News

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunu değerlendirerek, “Ruters’ın haberi şöyle diyor: ‘Dokunulmazlıkların kaldırılması, milletvekilleri ve genel başkanların tutuklanması PKK’ya hayalini kurduğu şu cümleyi telaffuz etme imkanı verecek.’ Dünyaya dönecek diyecek ki ‘Türkiye’de görüyorsunuz millet meclisi çatısı altında siyaset yapma imkanı elimden alınmıştır. Bu sebeple benim yürüttüğüm silahlı mücadele terörist bir mücadele değildir, bir özgürlük savaşıdır.’ Arayıp da bulamadığı fırsat işte bu” dedi.
Tokat Barosu tarafından yapılan CMK Eğitim Merkezi’nin açılışına katılmak üzere kente karayolu ile gelen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nu meslektaşları baro binası önünde karşıladı. Tokat Barosu Başkanı Faruk Bostancı’yı ziyaret eden TBB Başkanı Feyzioğlu, yaklaşık 3 yıldır arabuluculuk eğitimini büyük bir ciddiyet ve geniş bir kapsama ile yaptıklarını söyledi. Tokat’ta da 8 gün süren arabuluculuk eğitimine katılan avukatlara sertifikalarını vereceklerini ifade eden TBB Başkanı Feyzioğlu, sözlü eğitimden geçecek olan meslektaşlarının arabuluculuk sıfatını almaya hak kazanacaklarını kaydetti.
Türkiye Barolar Birliği tarafından Türk Dili Konuşan ve Akraba Ülkeler Avukat Örgütleri Birliği (TÜRK-AV) kuruluş çalışmaları tamamlanarak son aşamasında geldiğini ifade eden Feyzioğlu, TÜRK-AV'ın günlük siyasetin ve kişisel menfaatin ötesinde, toplumları kucaklaştıracak bir hareket olduğunu söyledi. Feyzioğlu, TÜRK-AV olarak amaçlarının avukatlık örgütlerini bir araya getirmek ve avukatların birbirleriyle iletişim içerisinde olmalarını ve iş imkanları kurmalarını sağlamak olduğuna dikkat çekti.

HUKUK FAKÜLTELERİNİN AKREDİTASYONU ÇALIŞMASI
Bir gazetecinin avukatların hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra sınava tabi tutulup tutulmayacağı yönünündeki sorusuna Feyzioğlu, 95 bin avukatın halihazırda görev yaptığını, 14 bin stajyer avukatın olduğunu ve 65 bin hukuk fakültesi öğrencisi bulunduğuna dikkat çekerek şöyle cevap verdi:
“Bu 65 bin öğrencinin yaklaşık 60 bini 5 yıl içinde avukat olacaktır. Bu 5 yıl içerisinden 150 bin sayısına ulaşmamız anlamına geliyor. Bu avukatlığın kalitesinin sürdürülmesinden maalesef sıkıntı demektir. Avukatlığın kalitesinde düşüş toptan hukuk devletinin kalitesinde düşüşü beraberinde getirir. Biz sayıların kontrol altına alınmasını, eğitimin standardının yükseltilmesi açısından zorunlu görüyoruz. O sınavı geçecek kalitede eğitim verilmesi hukuk fakültelerinin görevi olmalı ve tabi ki devlet de bu görevin yerine getirilip getirilmediğini denetlemeli. Biz ayrıca sınavın yanı sıra hukuk fakültelerinin akreditasyonu çalışması içerisindeyiz. Bunda epey ilerledik şu an YÖK’le son noktayı koymak üzereyiz. 38 hukuk fakültesi dekanı ile çalıştık. Asgari standartları belirledik. Fakültelere belirli bir süre vereceğiz. O sürenin sonunda kendilerini o standartta yükseltemedikleri gördüklerimizi kamuoyuna duyuracağız. Anne, baba ve gençlere diyeceğiz ki bu fakültelere gitmeyin, çocuklarınızı göndermeyin. Şu fakültelere standartlarımızı sağlamaktadır veya geçmiştir diyeceğiz. Böylece bir masa bir sandalye çatısı var hukuk fakültesi açtım devrini bitirmemiz lazım.”

"DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI PKK’YA HAYALİNİ KURDUĞU CÜMLEYİ TELAFFUZ ETME İMKANI VERECEK"
Dokunulmazlıkların kaldırılması ile ilgili çalışmalarla ilgili sorulara ise Feyzioğlu, bu konudaki tartışmaların sağlıksız olduğunu, sadece iç politikaya göz kırparak dış politikayı görmezden gelmenin de yanlışlığına dikkat çekmek istediğini ifade ederek şöyle konuştu: “Ruters’ın haberi şöyle diyor: ‘Dokunulmazlıkların kaldırılması, milletvekilleri ve genel başkanların tutuklanması PKK’ya hayalini kurduğu şu cümleyi telaffuz etme imkanı verecek.’ Dünyaya dönecek diyecek ki ‘Türkiye’de görüyorsunuz millet meclisi çatısı altında siyaset yapma imkanı elimden alınmıştır. Bu sebeple benim yürüttüğüm silahlı mücadele terörist bir mücadele değildir, bir özgürlük savaşıdır.’ Arayıp da bulamadığı fırsat işte bu. Akademisyenlerin denilen o mektupta da adını geçen kişiler devletin bir soykırım yaptığını, ağır silahlar kullandığını, halkı kırdığını ve kıydığını ifade ederek dolaylı yoldan PKK’yı halkı koruyan bir örgüte dönüştürmeye çalışıyorlardı. Şimdi de dönüp dokunulmazlıklar kaldırıldığında PKK ‘biz meclise benim temsil ettiğim kitlenin seçtikleri girmişti ama tutukladılar hapse attılar. Siyaset yolu orada kapandı, bana silahlı mücadeleden başka yol kalmadı’ demeye hazırlanıyor. Buna siz içeride ne kadar duygusal yaklaşırsanız yaklaşın ne kadar sevinçle karşılarsanız karşılayın hoşlanmadığınız insanların tutuklanmasını yargılanmasını dışarıda pişirilen yemek bu. Buna ne yapmak lazım? Uzun süredir söylüyoruz. Türkiye bağımsız, tarafsız, adil yargılama yapabilen ve herkesi buna inandırma gücüne sahip bir yargıya ihtiyaç duyuyor. Fransa’da veya Almanya’da böyle bir dokunulmazlık kaldırılması olsa kimsenin aklına gelmez. ‘Siyasetin yolunu tıkamak için mi yapıyorlar’ denmez. Niçin toplu ilgilendiren her soruşturma ve dava bir büyük bölünme ve tartışma sebebi? Sebep gayet basit. Yargıya güvenmiyoruz. Yargıya işimize geldiğinde alkış tutuyoruz işimize gelmediğinde sövüyoruz. Yargıya sonuç itibarıyla bağımsız ve tarafsız karar verebileceği noktasında güvenemiyoruz. Çünkü sistem müdahaleye açık. İşte PKK’nın sömürdüğü bu. PKK dokunulmazlıkları kaldırın milletvekillerini tutuklayın zaten Batı, Türk yargısının bağımsız ve tarafsız olmadığını düşünüyor. Dolayısı ile HDP milletvekilleri ve genel başkanlarının tutuklanmasını doğrudan doğruya hükümet talimatı olarak takdim edecek ve diyecek ki, ‘Türk hükümeti ve devleti Türkiye’de belli bir bölgede yaşayan insanların siyasi çözümünü siyaset yapmasını yargı gücü ile önlemiştir. Bu sebeple de ben meşru savunma içerisindeyiz.’ Hazırlandığı bu. Terörle akılla savaşılır. Aklımızı rafa kaldırarak savaş olmaz. Teröristle silahla savaşırsın, silah çeken teröriste çiçek verilmez. Ama terörle mücadele akılla olur. Aklımızı emanete vererek terörle mücadelede başarılı olamayız. Hele hele iç politika malzemesi yaparak ve bunu restleşmeye çevirerek asla başarılı olamayız. Biran önce yargının bağımsız, tarafsız, adil yargılama yapar hale getirilmesi lazım ki mahkemeye her işi düşen vatandaş burada adil karar çıkar diyebilsin. PKK’nın arkasında saf tutmuş olan bir takım emperyalist ve küresel veya bölgesel güçler suistimal edecekleri bir alan bulamasınlar."

NURHAN İÇMEZ

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ