NEW YORK (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sadece Türkiye'nin değil tüm dünyadaki mağdur ve mazlumların hakkını savunduklarını belirterek, "İşte BM Genel Kurulu'nda yaptığım konuşmada ifade ettiğim gibi, 'Dünya beşten büyüktür' derken BM Güvenlik Konseyi'nde kendimizin yer almasını değil, dünyadaki 193 ülkenin orada temsil edilmesini savunduğum için dünyadaki coğrafi ve dini dağılımın adil şekilde sağlanmasını talep ettiğim için bu ifadeleri kullandım." dedi.
BM Genel Kurulu toplantıları için New York'ta bulunan Erdoğan, Türken Vakfı tarafından düzenlenen üçüncü gala yemeğine katıldı.
Konuşmasında, iki yıl önceki ilk gala yemeğinde de bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, "Bu etkinliğin geleneksel bir durum arz etmiş olması gerçekten bizler için farklı bir memnuniyet kaynağını oluşturuyor." ifadesini kullandı.
Türken Vakfı'nın faaliyetleri ve gençlere yönelik özverili çalışmalarını takdirle izlediklerini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türk Amerikan toplumunun mensuplarını bölgesel çapta ve ülke genelinde bir araya getiren çeşitli kuruluşlar olduğunu biliyoruz. Biz de tüm kuruluşlarımıza projelerinde destek verdik, veriyoruz, vereceğiz. Ancak gerek Türken Vakfı'nın gerekse diğer kuruluşlarımızın özel önem vermeleri gereken bir husus var; Amerika'da siyasi kanallarla lobiler ve baskı grupları arasındaki etkileşimi sizler gayet iyi biliyorsunuz. Tüm diasporalar, ortak çıkarları söz konusu olduğunda bu kanallar aracılığıyla etkili bir şekilde faaliyette bulunuyorlar. Türk Amerikan toplumunun da siyasi ekonomik ve kültürel meselelerde ortak bir çıkar grubu halinde hareket etmesi gerekiyor. Kısa süre önce kurulan Türk Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi, bu bakımdan önemli bir adımdır."
Vakfın faaliyetlerine diğer ülke öğrencilerinin de katılmasından övgüyle bahseden Erdoğan, bu desteğin alınmasının önemli olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu akşam etkinliğe icabet eden, bizleri şereflendiren diğer ülkelerden öğrenci kardeşlerimi şahsım ve milletim adıma özellikle selamlıyorum. Onlardan ricam, Türkiye'ye destek olmaları, Türkiye'nin haklı davalarına sahip çıkmalarıdır. Zira biz sadece kendi ülkemizin değil, dünyadaki tüm mazlumların, mağdurların, gariplerin, tüm insanlığın hakkını savunuyoruz. İşte BM Genel Kurulu'nda yaptığım konuşmada ifade ettiğim gibi, 'Dünya beşten büyüktür' derken BM Güvenlik Konseyi'nde kendimizin yer almasını değil, dünyadaki 193 ülkenin orada temsil edilmesini savunduğum için dünyadaki coğrafi ve dini dağılımın adil şekilde sağlanmasını talep ettiğim için bu ifadeleri kullandım."
"Ben doğruyu söylüyorum"
Kapsayıcılığı her zaman savunduklarını dile getiren Erdoğan, "Dünyayı aldatmaya gerek yok. İnsanlığı aldatmaya gerek yok. Siyaseti de yapıyorsak dürüst yapacağız, omurgalı yapacağız. 'Acaba şunu söylersem birileri incinir mi?' diye değil. Hak razı oluyor mu, buna bakacağız ve buna göre adımımızı atacağız. Bize yakışan bu." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'nin uluslararası alanda yaşadığı sıkıntılardan birinin bu duruşu olduğuna değinen Erdoğan, "Hatta hatta bazı dostlar bile gıyabımızda sırtımızı döndüğümüz zaman bunları konuşuyorlar; 'Ya Cumhurbaşkanı iyi güzel de işte o da çok dik gidiyor, çok sert gidiyor.' Hayır ya ben doğruyu söylüyorum." diye konuştu.
"İçinden çıktığım, içinde yaşadığım milletin şanı da budur." diyen Erdoğan, 15 Temmuz gecesinde bu milletin ordunun içine sızan terör gruplarına, uçak, tank ve bombalara karşı dimdik durarak demokrasi mücadelesi verdiğini ifade etti.
O gece şehit olanların canlarını boşa vermediğine dikkati çeken Erdoğan, "Bunlar bizim için adeta bir işaret fişeğidir. Bu işaret fişeği istikametinde bizler de yürümek zorundayız. Eğer aynı istikamet doğrultusunda yürümezsek hesabını veremeyiz." açıklamasında bulundu.
"Hesapların üzerinde bir hesap vardır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehit ve gazi ailelerine yaptığı ziyaretlerde dinlediği olaylara da değindi.
"Şehitler tepesi"nin boş kalmayacağını dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
"Bizim 'şehitler tepesi' boş kalmadıkça da böyle FETÖ'nün terör örgütü, bilmem nesi bu ülkede herhangi bir şey yapamayacak. Fetullahçı Terör Örgütü mensubu teröristler, devletin kendilerine emanet ettiği uçakları, helikopterleri, silahları gasbederek bir darbe girişimi başlattılar. Bu hainler, kendi vatandaşlarını katledecek, kendi meclislerini, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni, emniyet teşkilatını ve aslanlar gibi özel harekatçılarımızı F-16'larla bombalamak suretiyle ki 56 aslanımız orada şehit oldu. Bunun yenilir yutulur bir yanı yok. Bunun affedilir bir yanı yok. Bunun bedelini ödeyecekler. Öyle veya böyle ödeyecekler. 241 şehidimiz var. Bu kurusıkı konuşmakla olmaz. Bunun bedelini ödeteceğiz. Ben inanıyorum ki şu anda Türk yargısı bunun hesabını soracak ve adımlar gerek emniyetle bunun için atılıyor. Tezgah çok farklı bir tezgah ve bu tezgahın içinde neler yok ki."
Erdoğan, 17-25 Aralık'ta ilk darbe girişimini yargı ve polisin yaptığını, onların başaramaması üzerine bu defa 15 Temmuz'da Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içine sızan teröristlerin yarım kalan darbeyi tamamlamak istediklerini anlattı.
Onların bir şeyi unuttuğunu vurgulayan Erdoğan, "Tüm bu darbelerin karşısında bu millet eğer F-16'ların, tankların, topların karşısında durursa ne olur, bunu hiç hesap edemediler. Evet, hesapların üzerinde bir hesap vardır; o da Allah'ın hesabıdır. Bunu düşünemediler." değerlendirmesinde bulundu.
"Milletimizin dirayet ve cesareti, şahsımın ve hükümetimizin kararlı duruşu sayesinde bu darbe girişimi hamdolsun 16 saatte bastırıldı." ifadesini kullanan Erdoğan, 15 Temmuz'un kara bir gece olarak başladığını ancak Türk tarihine eşsiz bir kahramanlık hikayesi olarak geçtiğini belirtti.
15 Temmuz'un Türk tarihine eşsiz bir kahramanlık hikayesi olarak nakşedildiğini belirten Erdoğan, bu nedenle Türk milletiyle gurur duyduğunu ifade etti.
G20 Zirvesi'nde yanlarına gelen tüm devlet başkanlarının kendilerine, "Nasıl bu iş tersine dönüştü?" sorusunu yönelttiğini aktaran Erdoğan, "Eee, millet olmak kolay değil. Bu millet bir kabile devletinin kurucusu değil, gerçek manada bir devletin kurucusu olan millet." diye konuştu.
Darbe girişiminin talimatını veren terör örgütünün elebaşının hala ABD'de yaşadığını vurgulayan Erdoğan, bu terör örgütüyle bağlantılı dernek ve kuruluşların ABD çapında faaliyet gösterdiğini hatırlattı. Örgütün 170 kadar okulu, iki de üniversitesi bulunduğu bilgisini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelen bilgilere göre yıllık kazançlarının en az 250-300 milyon dolar olduğunu belirtti.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kim bilir bununla nereleri nasıl besliyorlar. Diğer aktivitelerinden kazandıklarını konuşmuyorum. Zaten milyar dolarlar konuşuluyor. Bunlarla beraber ne yazık ki beslemeler var. Onlarla da attıkları adımlar var ve ABD bütçesinden aldıkları kaynakları dolaylı yollardan Amerikan siyasetine aktaran bu örgüt böylece kendine kulvar açmaya çalışıyor. Bu çarpık düzenin nasıl işlediğinin Amerikan makamlarının da dikkatinden kaçmadığına eminiz. FETÖ denilen bu örgüt yalnızca ülkemiz için değil, faaliyet gösterdiği her yerde o ülkenin güvenliğine ve istikrarına tehdit oluşturuyor. Bunu her devlet başkanına söylüyoruz. Terör örgütü elebaşının ülkemize iadesini, yaptıklarının hesabını adalet önünde vermesi için Amerika makamlarından talep ettik. Son olarak darbe teşebbüsüyle ilgili geçici tutuklama talebi de Amerikan makamlarına iletildi. Bu konudaki işlemlerin en hızlı şekilde sonuçlandırılmasını bekliyoruz."
"Stratejik müttefikliğin de bir gereğidir"
Hukuki süreç devam ederken Amerikan makamlarının alabileceği başka tedbirler de olduğunu dile getiren Erdoğan, Türkiye için açık bir ulusal güvenlik tehdidi olan bu kişi ve örgüte karşı Amerika'nın kendi mevzuatına uygun bazı adımlar atmasının aslında iki ülke arasındaki stratejik müttefikliğin de bir gereği olduğuna işaret etti.
ABD'nin ulusal güvenliği söz konusu olduğunda Türkiye'nin 11 Eylül dahil üzerine düşeni her zaman fazlasıyla yaptığını söyleyen Erdoğan, Türkiye'nin de bugün aynı yaklaşımı beklemesinin en doğal hakkı olduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1915 olaylarına ilişkin asılsız iddialar ve PKK'nın faaliyetleriyle mücadele nasıl Türk Amerikan toplumunun önceliklerinden biriyse, FETÖ ile mücadelenin de aynı şekilde değerlendirilmesi gerektiğine dikkati çekti.
Bu konuda ABD'de yaşayan Türklerin desteklerini beklediklerini bildiren Erdoğan, "Geçici tutuklama ve iade ve idari önlemler alınması konusunda sesinizi yükseltmelisiniz. Yerel ve ulusal siyasetçiler ile medya nezdinde çalınmadık kapı bırakmamalısınız. Sizlerin bu konudaki katkısı Amerikan kamuoyu ve medyasına yönelik çok önemli bir mesajdır. Böylece meselenin sadece Türkiye'deki iktidarın bir sorunu olmadığı, bu ihanet kesiminin Türk toplumunun tüm kesimleri tarafından reddedildiği daha iyi anlaşılabilecektir." ifadelerini kullandı.
ABD'deki FETÖ unsurlarının özellikle Kongre ve Temsilciler Meclisi nezdinde Türkiye aleyhine yoğun bir karalama faaliyeti başlattığına da değinen Erdoğan, bir FETÖ mensubunun geçen hafta Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi toplantısında 15 Temmuz'u anlattığını anımsattı.
Erdoğan, "Meseleyi darbeye maruz kalan milletimizin değil de bizzat darbe girişiminde bulunanların zaviyesinden dinleyen bir komitenin Türkiye ile ilgili nasıl bir kanaate sahip olacağını tahmin etmek herhalde güç değildir." değerlendirmesinde bulundu.
"Teröristin ne mahkemesi olacak ki"
Amerikalı yetkililerin kendilerine 10 teröristin isimlerini vererek bu kişilerin yakalanıp teslim edilmesini istediğini, Türkiye'nin de bu teröristleri yakaladığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Ben de senden terörist istiyorum. Milli Güvenlik Kurulumuzun stratejik belgesine kaydolmuş bir teröristi istiyorum. Ama siz hala direniyorsunuz. Neymiş? Mahkeme. Ne mahkemesi ya? Teröristin ne mahkemesi olacak ki? Bunun green kartı varmış. Vatandaşlıktan insanları çıkarmak bu kadar kolay da green kartı iptal etmek zor mu?
Kusura bakmayın siz de devlet yönetiyorsunuz, biz de devlet yönetiyoruz. Birinin adı Türkiye 80 milyon, öbürünün adı da ABD hadi bizim iki katımız nüfusu olsun. Bunu yapmaya mecburuz ve bir de aramızda model ortaklık var, stratejik ortaklık var. Onun için sizlerden FETÖ grubunun ülkemiz karşıtı çabalarına engel olmanızı bekliyoruz ve sizlerin dik durması lazım. Adam gibi yaşayalım. Bir yaşayalım ama pir yaşayalım. Yapmanız gereken tek şey, çıkıp her yerde doğruları anlatmak. Türkiye'de yaşanan hadisenin siyasi bir mücadele değil, doğrudan terör eylemi olduğunu herkese ifade etmeli, Amerikan kamuoyuna hakikatleri göstermelisiniz."
"Bunlar dürüst davranmazlar"
Uluslararası Af Örgütü'nü de eleştiren Erdoğan, bir zamanlar bu örgütün kapısını kendisinin de çaldığını ve şiir okuduğu için hapse atıldığını belirterek, onlardan destek istediğini anlattı.
Örgütün kendisini arayıp sormadığını söyleyen Erdoğan, "Bunlar dürüst davranmazlar, bunlar ideolojik yaklaşım içindedirler." dedi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
"15 Temmuz'dan beri Cumhurbaşkanı seviyesinde 54, Başbakan seviyesinde 71, bakan seviyesinde 410, milletvekili seviyesinde bin 228 ve diğer üst düzey temaslar olarak da 7 bin 150 görüşme ile bu konuyu dünyaya anlattık, anlatıyoruz. Dış basında yayımlanmasını sağladığımız 2 binin üzerinde mülakat, 200'ün üzerinde basın toplantısı, 500'e yakın makale ile meseleyi medya aracılığıyla da kendi açımızdan izah etmeye çalışıyoruz. Buna rağmen karşımızdaki terör örgütünün hala en üst düzeyde muhatap kabul edilmesi, faaliyetlerini rahatça sürdürmesi, medyada olumlu yayınlara konu olması dünya demokrasisi adına utanç vericidir. Sizler hem bireysel hem de kurumsal düzeyde yapacağınız faaliyetlerle inşallah bu durumu tersine çevireceksiniz."
Türkiye'de, Suriye ve Irak'tan gelen 3 milyon göçmenin hayatını sürdürdüğü bilgisini paylaşan Erdoğan, 300 bin kişinin de çadır kentlerde yaşadığını ve bunun kendilerini yaraladığını dile getirdi.
Erdoğan, "Zira insanız. İstiyoruz ki karşımızdakiler de insanca yaşamanın erdemine ulaşsınlar ve şimdi bazı adımlar attık. İnşallah kısa zamanda TOKİ ile birlikte ülkemizde ve ayrıca Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge çalışmalarımızı hızlı bir şekilde sürdürüyoruz. Netice alabilirsek inşallah bu çadır kentlerde yaşayanları buralara yerleştireceğiz." açıklamasında bulundu.
Halen tel örgülerin, katı vize rejimlerinin arkasına saklanarak sorunu çözebileceklerini zanneden bir toplum olduğuna değinen Erdoğan, Türkiye'nin yıllardır Suriye sınırları boyunca bir alanı "uçuşa yasak alan" ilan ederek güvenli bölge ve bu bölgede ılımlı muhaliflerden bir milli ordu oluşturmak istediğini hatırlattı.
Konuşmasında Suriye'deki gelişmelere değinen Erdoğan, rejimin Halep'i kaybetmek istemediğini söyledi.
Halep'in aslında Türkiye'ye kardeş olduğunu, Gaziantep ile Halep arasında akrabalık bulunduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ama dert ne biliyor musunuz? Halep'i sıkıştırarak, Halep halkını Gaziantep'e doğru sürmek; plan bu. Onun için biz bu plana müsaade etmeyeceğiz ve biz Suriye'nin kuzeyinde bir terör bandının oluşturulmasına müsaade etmeyeceğiz. Şu anda attığımız adım, batıda Azez ve Fırat arasındaki o koridoru bir terör koridoru olmaktan çıkartıp bir barış koridoru haline getirmektir. Bugüne kadar yaklaşık 900 kilometrekarelik bir alanı DAEŞ ve PYD terör örgütlerinden temizleyerek Suriye halkı için güvenli hale getirdik. Şimdi El-Bab'a doğru operasyon genişliyor. Uzun süredir ülkemizde yaşayan Suriyeli kardeşlerimiz, yavaş yavaş terör örgütlerinden temizlenen evlerine yurtlarına dönmeye başladı."
Türkiye'nin tüm terör örgütlerine karşı aynı ilkeli duruşu sergilediğini vurgulayan Erdoğan, ABD yönetiminin PYD ve YPG'yi desteklemesini anlamakta zorlandıklarını belirtti.
Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Diyorlar ki 'PYD ve YPG, DAEŞ'e karşı savaşıyor.' PYD ve YPG, DAEŞ'e karşı savaşıyor da El Nusra savaşmıyor mu? Ama sen El Nusra'yı terör örgütü olarak ilan ediyorsun, o zaman PYD ve YPG'yi, Türkiye'nin bir terör örgütü dediği bu örgütü niye terör örgütü olarak kabul etmiyorsun? Daha üç gün önce iki uçak dolusu silah, PYD ile YPG'ye indirildi. Nereye, Kobani'ye. Daha önce de yine Kobani boşaldığı zaman oradaki PYD ve YPG'li teröristlere üç uçak indirildi ve bunların yarısı DAEŞ'e gitti, silahların yarısı da PYD ve YPG'de kaldı. Sayın Başkan ile bunları konuştuk ama dinletemedik. Şimdi ne yazık ki yine aynı oyun oynanıyor. Buradan bir netice çıkmaz. Burada sadece kan kaybı olur."
"Terör koridoru oluşturulmasına asla rıza göstermeyeceğiz"
Bir terör örgütüne karşı bir başka terör örgütünü kullanmanın doğru olmadığını kaydeden Erdoğan, bunun ileride çok ciddi sancılara yol açacağını her fırsatta ifade ettiğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Nitekim PYD ve YPG tarafından kontrol edilen bölgelerde etnik temizlik yapıldığı, insanların evlerinin, topraklarının, mallarının gasbedildiği, direnenlerin baskıya maruz kaldığı hatta katledildiği yönünde ciddi bilgiler geliyor; ta Haseke'den batıya doğru. Bu durum, bölgede çok uzun yıllar sürecek sancılı ve kanlı bir dönemin altyapısının kurulmaya çalışıldığını işaret ediyor. Tabii biz güney sınırımız boyunca hangi örgüt tarafından olursa olsun bir terör koridorunun oluşturulmasına asla rıza göstermeyeceğiz. Hem kendi güvenliğimiz hem de Türkmen, Arap, Kürt, hangi etnik gruba mensup olursa olsun tüm kardeşlerimizin huzuru için buna müsaade etmeyeceğiz. Bu konuda maalesef Amerikalı dostlarımızla ortak bir anlayış birliğine varamıyoruz."
Suriye'nin geleceğinin terör örgütlerine değil Suriye halkına bırakılması gerektiğine işaret eden Erdoğan, bunun da özgürlüklerin ve hukuk devletinin gereği olduğunu belirtti.
Erdoğan, "Ben şimdi buradan sesleniyorum. Eğer demokrasiye inanıyorsak, demokrasiyi savunuyorsak, eğer demokratik parlamenter sistem diyorsak öyleyse niçin bir otokratik rejime Suriye'yi teslim etmenin gayreti içindeler? Bu adam (Esed) değil mi 600 bin insanın ölümüne neden olan? 'Geçiş süreci için onunla devam etsek'. Böyle bir mantık olur mu?" ifadelerini kullandı.
Böyle bir anlayış içinde olanlar bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, ABD'nin herkese telkin ettiği ilkeleri Suriye için de savunması gerektiğini dile getirdi.
"ABD ile biz bu işi bitiririz"
Erdoğan, DAEŞ karşıtı koalisyonda 65 ülkenin bulunduğunu aktardı.
Bu terör örgütünün mensuplarının sayısının ise 10 bin civarında olduğunu bildiren Erdoğan, "Bu koalisyon gücü 10 bin DAEŞ'linin hakkından gelemez mi? Bunlar girecek delik bulamazlar. Yeter ki bunun kararını verelim, adımını atalım. Bunları hep söyledik, hala da söylüyoruz. Bırakın hepsini koyun bir kenara, biz Amerika ile el ele verelim, kararı verelim, iki ülke olarak biz bu işi bitiririz." diye konuştu.
Türk-Amerikan ilişkilerinin zor dönemden geçtiğini ifade eden Erdoğan, bu dönemi hasarsız atlatmak için çaba gösterdiklerini, ABD tarafından da aynısını beklediklerini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'de kasım ayında yapılacak seçimler nedeniyle Türkiye'nin hassasiyetlerine yeteri kadar dikkat gösterilmediğini anlatarak, hem yönetim hem kamuoyu nezdinde FETÖ, PKK ve Suriye dışında Ermeni iddialarını da ihmal etmeden Türkiye'nin sesinin daha gür şekilde duyurulmasını istedi.
Ayrıca, Türken Vakfı'nın yönetimine ABD'deki faaliyetlerinden dolayı başarılar dileyen Erdoğan, bu kuruluşa yardımda bulunan hayırseverleri tebrik etti.
Vakfın yaptıracağı yurt binasının ABD'de öğrenim görecek öğrenciler için önemine işaret eden Erdoğan, İslam dünyasından gelecek öğrencilerin de bundan yararlanacağını anlattı.
Bu tür adımların devam edeceğini kaydeden Erdoğan, yatırımın insana yapılması gerektiğini, kötü örnekleri gördüklerini, iyi örneklerle iyi bir gelecek inşa edileceğini sözlerine ekledi.
ABD'de FETÖ ile mücadele
Türken Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Behram Turan da 15 Temmuz'daki darbe girişiminde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diledi.
FETÖ'nün ABD'de istismar ettiği alanları tespit ederek bilgilendirme faaliyetlerini sürdürdüklerini aktaran Turan, karar vericilere ulaşmaya ve konunun ciddiyetini anlatmaya devam edeceklerini söyledi.
Türkiye ve diğer ülkelerden yabancı öğrencilerle bir araya gelerek vakfın fonksiyonel vasfını ortaya koyduğunu vurgulayan Turan, öğrencilerin eğitimine katkı sağladıklarını, Manhattan'da 21 katlı ve 224 kişinin barınabileceği bir yurt binasının hizmete açılacağını bildirdi.
Toplantının ardından davetlilerden El Medine Enstitüsü Başkanı Moutasem Atiya, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Hattat Hasan Çelebi'den eğitim alan İspanyol asıllı Nuria Garcia Masip tarafından yapılan ve üzerinde ayetler ile Hazreti Muhammed'in isimlerinin bulunduğu hat tablosunu hediye etti.
BM Genel Kurulu toplantıları için New York'ta bulunan Erdoğan, Türken Vakfı tarafından düzenlenen üçüncü gala yemeğine katıldı.
Konuşmasında, iki yıl önceki ilk gala yemeğinde de bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, "Bu etkinliğin geleneksel bir durum arz etmiş olması gerçekten bizler için farklı bir memnuniyet kaynağını oluşturuyor." ifadesini kullandı.
Türken Vakfı'nın faaliyetleri ve gençlere yönelik özverili çalışmalarını takdirle izlediklerini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türk Amerikan toplumunun mensuplarını bölgesel çapta ve ülke genelinde bir araya getiren çeşitli kuruluşlar olduğunu biliyoruz. Biz de tüm kuruluşlarımıza projelerinde destek verdik, veriyoruz, vereceğiz. Ancak gerek Türken Vakfı'nın gerekse diğer kuruluşlarımızın özel önem vermeleri gereken bir husus var; Amerika'da siyasi kanallarla lobiler ve baskı grupları arasındaki etkileşimi sizler gayet iyi biliyorsunuz. Tüm diasporalar, ortak çıkarları söz konusu olduğunda bu kanallar aracılığıyla etkili bir şekilde faaliyette bulunuyorlar. Türk Amerikan toplumunun da siyasi ekonomik ve kültürel meselelerde ortak bir çıkar grubu halinde hareket etmesi gerekiyor. Kısa süre önce kurulan Türk Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi, bu bakımdan önemli bir adımdır."
Vakfın faaliyetlerine diğer ülke öğrencilerinin de katılmasından övgüyle bahseden Erdoğan, bu desteğin alınmasının önemli olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu akşam etkinliğe icabet eden, bizleri şereflendiren diğer ülkelerden öğrenci kardeşlerimi şahsım ve milletim adıma özellikle selamlıyorum. Onlardan ricam, Türkiye'ye destek olmaları, Türkiye'nin haklı davalarına sahip çıkmalarıdır. Zira biz sadece kendi ülkemizin değil, dünyadaki tüm mazlumların, mağdurların, gariplerin, tüm insanlığın hakkını savunuyoruz. İşte BM Genel Kurulu'nda yaptığım konuşmada ifade ettiğim gibi, 'Dünya beşten büyüktür' derken BM Güvenlik Konseyi'nde kendimizin yer almasını değil, dünyadaki 193 ülkenin orada temsil edilmesini savunduğum için dünyadaki coğrafi ve dini dağılımın adil şekilde sağlanmasını talep ettiğim için bu ifadeleri kullandım."
"Ben doğruyu söylüyorum"
Kapsayıcılığı her zaman savunduklarını dile getiren Erdoğan, "Dünyayı aldatmaya gerek yok. İnsanlığı aldatmaya gerek yok. Siyaseti de yapıyorsak dürüst yapacağız, omurgalı yapacağız. 'Acaba şunu söylersem birileri incinir mi?' diye değil. Hak razı oluyor mu, buna bakacağız ve buna göre adımımızı atacağız. Bize yakışan bu." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'nin uluslararası alanda yaşadığı sıkıntılardan birinin bu duruşu olduğuna değinen Erdoğan, "Hatta hatta bazı dostlar bile gıyabımızda sırtımızı döndüğümüz zaman bunları konuşuyorlar; 'Ya Cumhurbaşkanı iyi güzel de işte o da çok dik gidiyor, çok sert gidiyor.' Hayır ya ben doğruyu söylüyorum." diye konuştu.
"İçinden çıktığım, içinde yaşadığım milletin şanı da budur." diyen Erdoğan, 15 Temmuz gecesinde bu milletin ordunun içine sızan terör gruplarına, uçak, tank ve bombalara karşı dimdik durarak demokrasi mücadelesi verdiğini ifade etti.
O gece şehit olanların canlarını boşa vermediğine dikkati çeken Erdoğan, "Bunlar bizim için adeta bir işaret fişeğidir. Bu işaret fişeği istikametinde bizler de yürümek zorundayız. Eğer aynı istikamet doğrultusunda yürümezsek hesabını veremeyiz." açıklamasında bulundu.
"Hesapların üzerinde bir hesap vardır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehit ve gazi ailelerine yaptığı ziyaretlerde dinlediği olaylara da değindi.
"Şehitler tepesi"nin boş kalmayacağını dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
"Bizim 'şehitler tepesi' boş kalmadıkça da böyle FETÖ'nün terör örgütü, bilmem nesi bu ülkede herhangi bir şey yapamayacak. Fetullahçı Terör Örgütü mensubu teröristler, devletin kendilerine emanet ettiği uçakları, helikopterleri, silahları gasbederek bir darbe girişimi başlattılar. Bu hainler, kendi vatandaşlarını katledecek, kendi meclislerini, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni, emniyet teşkilatını ve aslanlar gibi özel harekatçılarımızı F-16'larla bombalamak suretiyle ki 56 aslanımız orada şehit oldu. Bunun yenilir yutulur bir yanı yok. Bunun affedilir bir yanı yok. Bunun bedelini ödeyecekler. Öyle veya böyle ödeyecekler. 241 şehidimiz var. Bu kurusıkı konuşmakla olmaz. Bunun bedelini ödeteceğiz. Ben inanıyorum ki şu anda Türk yargısı bunun hesabını soracak ve adımlar gerek emniyetle bunun için atılıyor. Tezgah çok farklı bir tezgah ve bu tezgahın içinde neler yok ki."
Erdoğan, 17-25 Aralık'ta ilk darbe girişimini yargı ve polisin yaptığını, onların başaramaması üzerine bu defa 15 Temmuz'da Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içine sızan teröristlerin yarım kalan darbeyi tamamlamak istediklerini anlattı.
Onların bir şeyi unuttuğunu vurgulayan Erdoğan, "Tüm bu darbelerin karşısında bu millet eğer F-16'ların, tankların, topların karşısında durursa ne olur, bunu hiç hesap edemediler. Evet, hesapların üzerinde bir hesap vardır; o da Allah'ın hesabıdır. Bunu düşünemediler." değerlendirmesinde bulundu.
"Milletimizin dirayet ve cesareti, şahsımın ve hükümetimizin kararlı duruşu sayesinde bu darbe girişimi hamdolsun 16 saatte bastırıldı." ifadesini kullanan Erdoğan, 15 Temmuz'un kara bir gece olarak başladığını ancak Türk tarihine eşsiz bir kahramanlık hikayesi olarak geçtiğini belirtti.
15 Temmuz'un Türk tarihine eşsiz bir kahramanlık hikayesi olarak nakşedildiğini belirten Erdoğan, bu nedenle Türk milletiyle gurur duyduğunu ifade etti.
G20 Zirvesi'nde yanlarına gelen tüm devlet başkanlarının kendilerine, "Nasıl bu iş tersine dönüştü?" sorusunu yönelttiğini aktaran Erdoğan, "Eee, millet olmak kolay değil. Bu millet bir kabile devletinin kurucusu değil, gerçek manada bir devletin kurucusu olan millet." diye konuştu.
Darbe girişiminin talimatını veren terör örgütünün elebaşının hala ABD'de yaşadığını vurgulayan Erdoğan, bu terör örgütüyle bağlantılı dernek ve kuruluşların ABD çapında faaliyet gösterdiğini hatırlattı. Örgütün 170 kadar okulu, iki de üniversitesi bulunduğu bilgisini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelen bilgilere göre yıllık kazançlarının en az 250-300 milyon dolar olduğunu belirtti.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kim bilir bununla nereleri nasıl besliyorlar. Diğer aktivitelerinden kazandıklarını konuşmuyorum. Zaten milyar dolarlar konuşuluyor. Bunlarla beraber ne yazık ki beslemeler var. Onlarla da attıkları adımlar var ve ABD bütçesinden aldıkları kaynakları dolaylı yollardan Amerikan siyasetine aktaran bu örgüt böylece kendine kulvar açmaya çalışıyor. Bu çarpık düzenin nasıl işlediğinin Amerikan makamlarının da dikkatinden kaçmadığına eminiz. FETÖ denilen bu örgüt yalnızca ülkemiz için değil, faaliyet gösterdiği her yerde o ülkenin güvenliğine ve istikrarına tehdit oluşturuyor. Bunu her devlet başkanına söylüyoruz. Terör örgütü elebaşının ülkemize iadesini, yaptıklarının hesabını adalet önünde vermesi için Amerika makamlarından talep ettik. Son olarak darbe teşebbüsüyle ilgili geçici tutuklama talebi de Amerikan makamlarına iletildi. Bu konudaki işlemlerin en hızlı şekilde sonuçlandırılmasını bekliyoruz."
"Stratejik müttefikliğin de bir gereğidir"
Hukuki süreç devam ederken Amerikan makamlarının alabileceği başka tedbirler de olduğunu dile getiren Erdoğan, Türkiye için açık bir ulusal güvenlik tehdidi olan bu kişi ve örgüte karşı Amerika'nın kendi mevzuatına uygun bazı adımlar atmasının aslında iki ülke arasındaki stratejik müttefikliğin de bir gereği olduğuna işaret etti.
ABD'nin ulusal güvenliği söz konusu olduğunda Türkiye'nin 11 Eylül dahil üzerine düşeni her zaman fazlasıyla yaptığını söyleyen Erdoğan, Türkiye'nin de bugün aynı yaklaşımı beklemesinin en doğal hakkı olduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1915 olaylarına ilişkin asılsız iddialar ve PKK'nın faaliyetleriyle mücadele nasıl Türk Amerikan toplumunun önceliklerinden biriyse, FETÖ ile mücadelenin de aynı şekilde değerlendirilmesi gerektiğine dikkati çekti.
Bu konuda ABD'de yaşayan Türklerin desteklerini beklediklerini bildiren Erdoğan, "Geçici tutuklama ve iade ve idari önlemler alınması konusunda sesinizi yükseltmelisiniz. Yerel ve ulusal siyasetçiler ile medya nezdinde çalınmadık kapı bırakmamalısınız. Sizlerin bu konudaki katkısı Amerikan kamuoyu ve medyasına yönelik çok önemli bir mesajdır. Böylece meselenin sadece Türkiye'deki iktidarın bir sorunu olmadığı, bu ihanet kesiminin Türk toplumunun tüm kesimleri tarafından reddedildiği daha iyi anlaşılabilecektir." ifadelerini kullandı.
ABD'deki FETÖ unsurlarının özellikle Kongre ve Temsilciler Meclisi nezdinde Türkiye aleyhine yoğun bir karalama faaliyeti başlattığına da değinen Erdoğan, bir FETÖ mensubunun geçen hafta Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi toplantısında 15 Temmuz'u anlattığını anımsattı.
Erdoğan, "Meseleyi darbeye maruz kalan milletimizin değil de bizzat darbe girişiminde bulunanların zaviyesinden dinleyen bir komitenin Türkiye ile ilgili nasıl bir kanaate sahip olacağını tahmin etmek herhalde güç değildir." değerlendirmesinde bulundu.
"Teröristin ne mahkemesi olacak ki"
Amerikalı yetkililerin kendilerine 10 teröristin isimlerini vererek bu kişilerin yakalanıp teslim edilmesini istediğini, Türkiye'nin de bu teröristleri yakaladığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Ben de senden terörist istiyorum. Milli Güvenlik Kurulumuzun stratejik belgesine kaydolmuş bir teröristi istiyorum. Ama siz hala direniyorsunuz. Neymiş? Mahkeme. Ne mahkemesi ya? Teröristin ne mahkemesi olacak ki? Bunun green kartı varmış. Vatandaşlıktan insanları çıkarmak bu kadar kolay da green kartı iptal etmek zor mu?
Kusura bakmayın siz de devlet yönetiyorsunuz, biz de devlet yönetiyoruz. Birinin adı Türkiye 80 milyon, öbürünün adı da ABD hadi bizim iki katımız nüfusu olsun. Bunu yapmaya mecburuz ve bir de aramızda model ortaklık var, stratejik ortaklık var. Onun için sizlerden FETÖ grubunun ülkemiz karşıtı çabalarına engel olmanızı bekliyoruz ve sizlerin dik durması lazım. Adam gibi yaşayalım. Bir yaşayalım ama pir yaşayalım. Yapmanız gereken tek şey, çıkıp her yerde doğruları anlatmak. Türkiye'de yaşanan hadisenin siyasi bir mücadele değil, doğrudan terör eylemi olduğunu herkese ifade etmeli, Amerikan kamuoyuna hakikatleri göstermelisiniz."
"Bunlar dürüst davranmazlar"
Uluslararası Af Örgütü'nü de eleştiren Erdoğan, bir zamanlar bu örgütün kapısını kendisinin de çaldığını ve şiir okuduğu için hapse atıldığını belirterek, onlardan destek istediğini anlattı.
Örgütün kendisini arayıp sormadığını söyleyen Erdoğan, "Bunlar dürüst davranmazlar, bunlar ideolojik yaklaşım içindedirler." dedi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
"15 Temmuz'dan beri Cumhurbaşkanı seviyesinde 54, Başbakan seviyesinde 71, bakan seviyesinde 410, milletvekili seviyesinde bin 228 ve diğer üst düzey temaslar olarak da 7 bin 150 görüşme ile bu konuyu dünyaya anlattık, anlatıyoruz. Dış basında yayımlanmasını sağladığımız 2 binin üzerinde mülakat, 200'ün üzerinde basın toplantısı, 500'e yakın makale ile meseleyi medya aracılığıyla da kendi açımızdan izah etmeye çalışıyoruz. Buna rağmen karşımızdaki terör örgütünün hala en üst düzeyde muhatap kabul edilmesi, faaliyetlerini rahatça sürdürmesi, medyada olumlu yayınlara konu olması dünya demokrasisi adına utanç vericidir. Sizler hem bireysel hem de kurumsal düzeyde yapacağınız faaliyetlerle inşallah bu durumu tersine çevireceksiniz."
Türkiye'de, Suriye ve Irak'tan gelen 3 milyon göçmenin hayatını sürdürdüğü bilgisini paylaşan Erdoğan, 300 bin kişinin de çadır kentlerde yaşadığını ve bunun kendilerini yaraladığını dile getirdi.
Erdoğan, "Zira insanız. İstiyoruz ki karşımızdakiler de insanca yaşamanın erdemine ulaşsınlar ve şimdi bazı adımlar attık. İnşallah kısa zamanda TOKİ ile birlikte ülkemizde ve ayrıca Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge çalışmalarımızı hızlı bir şekilde sürdürüyoruz. Netice alabilirsek inşallah bu çadır kentlerde yaşayanları buralara yerleştireceğiz." açıklamasında bulundu.
Halen tel örgülerin, katı vize rejimlerinin arkasına saklanarak sorunu çözebileceklerini zanneden bir toplum olduğuna değinen Erdoğan, Türkiye'nin yıllardır Suriye sınırları boyunca bir alanı "uçuşa yasak alan" ilan ederek güvenli bölge ve bu bölgede ılımlı muhaliflerden bir milli ordu oluşturmak istediğini hatırlattı.
Konuşmasında Suriye'deki gelişmelere değinen Erdoğan, rejimin Halep'i kaybetmek istemediğini söyledi.
Halep'in aslında Türkiye'ye kardeş olduğunu, Gaziantep ile Halep arasında akrabalık bulunduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ama dert ne biliyor musunuz? Halep'i sıkıştırarak, Halep halkını Gaziantep'e doğru sürmek; plan bu. Onun için biz bu plana müsaade etmeyeceğiz ve biz Suriye'nin kuzeyinde bir terör bandının oluşturulmasına müsaade etmeyeceğiz. Şu anda attığımız adım, batıda Azez ve Fırat arasındaki o koridoru bir terör koridoru olmaktan çıkartıp bir barış koridoru haline getirmektir. Bugüne kadar yaklaşık 900 kilometrekarelik bir alanı DAEŞ ve PYD terör örgütlerinden temizleyerek Suriye halkı için güvenli hale getirdik. Şimdi El-Bab'a doğru operasyon genişliyor. Uzun süredir ülkemizde yaşayan Suriyeli kardeşlerimiz, yavaş yavaş terör örgütlerinden temizlenen evlerine yurtlarına dönmeye başladı."
Türkiye'nin tüm terör örgütlerine karşı aynı ilkeli duruşu sergilediğini vurgulayan Erdoğan, ABD yönetiminin PYD ve YPG'yi desteklemesini anlamakta zorlandıklarını belirtti.
Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Diyorlar ki 'PYD ve YPG, DAEŞ'e karşı savaşıyor.' PYD ve YPG, DAEŞ'e karşı savaşıyor da El Nusra savaşmıyor mu? Ama sen El Nusra'yı terör örgütü olarak ilan ediyorsun, o zaman PYD ve YPG'yi, Türkiye'nin bir terör örgütü dediği bu örgütü niye terör örgütü olarak kabul etmiyorsun? Daha üç gün önce iki uçak dolusu silah, PYD ile YPG'ye indirildi. Nereye, Kobani'ye. Daha önce de yine Kobani boşaldığı zaman oradaki PYD ve YPG'li teröristlere üç uçak indirildi ve bunların yarısı DAEŞ'e gitti, silahların yarısı da PYD ve YPG'de kaldı. Sayın Başkan ile bunları konuştuk ama dinletemedik. Şimdi ne yazık ki yine aynı oyun oynanıyor. Buradan bir netice çıkmaz. Burada sadece kan kaybı olur."
"Terör koridoru oluşturulmasına asla rıza göstermeyeceğiz"
Bir terör örgütüne karşı bir başka terör örgütünü kullanmanın doğru olmadığını kaydeden Erdoğan, bunun ileride çok ciddi sancılara yol açacağını her fırsatta ifade ettiğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Nitekim PYD ve YPG tarafından kontrol edilen bölgelerde etnik temizlik yapıldığı, insanların evlerinin, topraklarının, mallarının gasbedildiği, direnenlerin baskıya maruz kaldığı hatta katledildiği yönünde ciddi bilgiler geliyor; ta Haseke'den batıya doğru. Bu durum, bölgede çok uzun yıllar sürecek sancılı ve kanlı bir dönemin altyapısının kurulmaya çalışıldığını işaret ediyor. Tabii biz güney sınırımız boyunca hangi örgüt tarafından olursa olsun bir terör koridorunun oluşturulmasına asla rıza göstermeyeceğiz. Hem kendi güvenliğimiz hem de Türkmen, Arap, Kürt, hangi etnik gruba mensup olursa olsun tüm kardeşlerimizin huzuru için buna müsaade etmeyeceğiz. Bu konuda maalesef Amerikalı dostlarımızla ortak bir anlayış birliğine varamıyoruz."
Suriye'nin geleceğinin terör örgütlerine değil Suriye halkına bırakılması gerektiğine işaret eden Erdoğan, bunun da özgürlüklerin ve hukuk devletinin gereği olduğunu belirtti.
Erdoğan, "Ben şimdi buradan sesleniyorum. Eğer demokrasiye inanıyorsak, demokrasiyi savunuyorsak, eğer demokratik parlamenter sistem diyorsak öyleyse niçin bir otokratik rejime Suriye'yi teslim etmenin gayreti içindeler? Bu adam (Esed) değil mi 600 bin insanın ölümüne neden olan? 'Geçiş süreci için onunla devam etsek'. Böyle bir mantık olur mu?" ifadelerini kullandı.
Böyle bir anlayış içinde olanlar bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, ABD'nin herkese telkin ettiği ilkeleri Suriye için de savunması gerektiğini dile getirdi.
"ABD ile biz bu işi bitiririz"
Erdoğan, DAEŞ karşıtı koalisyonda 65 ülkenin bulunduğunu aktardı.
Bu terör örgütünün mensuplarının sayısının ise 10 bin civarında olduğunu bildiren Erdoğan, "Bu koalisyon gücü 10 bin DAEŞ'linin hakkından gelemez mi? Bunlar girecek delik bulamazlar. Yeter ki bunun kararını verelim, adımını atalım. Bunları hep söyledik, hala da söylüyoruz. Bırakın hepsini koyun bir kenara, biz Amerika ile el ele verelim, kararı verelim, iki ülke olarak biz bu işi bitiririz." diye konuştu.
Türk-Amerikan ilişkilerinin zor dönemden geçtiğini ifade eden Erdoğan, bu dönemi hasarsız atlatmak için çaba gösterdiklerini, ABD tarafından da aynısını beklediklerini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'de kasım ayında yapılacak seçimler nedeniyle Türkiye'nin hassasiyetlerine yeteri kadar dikkat gösterilmediğini anlatarak, hem yönetim hem kamuoyu nezdinde FETÖ, PKK ve Suriye dışında Ermeni iddialarını da ihmal etmeden Türkiye'nin sesinin daha gür şekilde duyurulmasını istedi.
Ayrıca, Türken Vakfı'nın yönetimine ABD'deki faaliyetlerinden dolayı başarılar dileyen Erdoğan, bu kuruluşa yardımda bulunan hayırseverleri tebrik etti.
Vakfın yaptıracağı yurt binasının ABD'de öğrenim görecek öğrenciler için önemine işaret eden Erdoğan, İslam dünyasından gelecek öğrencilerin de bundan yararlanacağını anlattı.
Bu tür adımların devam edeceğini kaydeden Erdoğan, yatırımın insana yapılması gerektiğini, kötü örnekleri gördüklerini, iyi örneklerle iyi bir gelecek inşa edileceğini sözlerine ekledi.
ABD'de FETÖ ile mücadele
Türken Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Behram Turan da 15 Temmuz'daki darbe girişiminde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diledi.
FETÖ'nün ABD'de istismar ettiği alanları tespit ederek bilgilendirme faaliyetlerini sürdürdüklerini aktaran Turan, karar vericilere ulaşmaya ve konunun ciddiyetini anlatmaya devam edeceklerini söyledi.
Türkiye ve diğer ülkelerden yabancı öğrencilerle bir araya gelerek vakfın fonksiyonel vasfını ortaya koyduğunu vurgulayan Turan, öğrencilerin eğitimine katkı sağladıklarını, Manhattan'da 21 katlı ve 224 kişinin barınabileceği bir yurt binasının hizmete açılacağını bildirdi.
Toplantının ardından davetlilerden El Medine Enstitüsü Başkanı Moutasem Atiya, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Hattat Hasan Çelebi'den eğitim alan İspanyol asıllı Nuria Garcia Masip tarafından yapılan ve üzerinde ayetler ile Hazreti Muhammed'in isimlerinin bulunduğu hat tablosunu hediye etti.