ANKARA
Darbe girişiminden önce açılan ve aralarında terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de yer aldığı 73 sanığın yargılandığı Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) çatı davasında, sanık Dilaver Azim'in dinlenmesini istediği kişilerin tanık olarak ifadesine başvuruldu.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Hidayet Karaca, Alaeddin Kaya, Ali Çelik, Abdulkadir Aksoy ve İlhan İşbilen ile bazı müştekiler ve tarafların avukatları katıldı.
Sanıklar Dilaver Azim ve Kazım Avcı'nın tutuklu bulundukları cezaevinden telekonferans sistemiyle bağlantı kurduğu duruşmada, tutuklu sanık Azim'in dinlenmesini talep ettiği kişiler, tanık olarak dinlendi.
Tanık olarak dinlenen Recep Şimşek, Süleyman Efendi cemaatine ait yurtlarda çalıştığını belirterek, Dilaver Azim'i Süleyman Efendi cemaatine olan yardım ve desteklerinden dolayı tanıdığını, Azim'i ülkücü olarak bildiğini söyledi.
Sanık Azim'in arkadaş ortamlarında Fetullah Gülen'in aleyhinde konuştuğunu belirten Şimşek, Azim'in Türkiye'ye geldiği 90'lı yıllarda Süleyman Efendi cemaatine ait yurtlarda kaldığını, 7-8 yıl önce de İstanbul'da bir yurt yaptırarak Süleyman Efendi cemaatine verdiğini kaydetti.
Tanık emekli Albay Erdem Çoban da Dilaver Azim'i 15 yıldır tanıdığını, ailece görüştüklerini ve FETÖ ile bağlantısına şahit olmadığını, sohbetlerinde Gülen ve cemaatinin aleyhine konuştuğunu belirtti. Çoban, Afgan asıllı Azim ile tutuklanmadan bir ay önce Afganistan'a gittiklerini hatırlatarak, Afganistan Başbakanı’nın Azim ile akrabalık ilişkisi olduğunu, bu ülkede üst düzey bürokratlarla bir araya geldiklerini ve Azim'in bu görüşmelerde Fetullah Gülen'in Afganistan'daki faaliyetlerinin yasaklanması gerektiğini ve onları "vatan haini" olarak gördüğünü söylediğini aktardı.
Çoban, "Dilaver Azim'i ülkücü olarak tanırım. Afganistan'dan geldikten sonra Süleyman Efendi cemaatinin yurtlarında kaldı ve onlara sempati duyduğunu, yardımda bulunduğunu biliyorum." dedi.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Bekir Etyemez, Seyfettin Karaman ve Mehmet Said Özkan da Azim'i ülkücü olarak tanıdıklarını, Süleyman Efendi cemaatine yardımda bulunduğunu ve İstanbul'da 200 kişilik öğrenci yurdu yaparak bu cemaate verdiğini anlattılar.
Sanıkların savunması
Sanıklardan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, Aralık 2014 yılında cezaevine girdiğini ve o dönem hakkında hazırlanan iddianamede, "Bu aşamaya kadar aktif cebir, şiddet içeren eylem ve işlemleri, bombalama, öldürme, yağmalama, kurşunlama eylemleri tespit edilmemiş." ifadesinin yer aldığını anımsatarak, "Gazeteci olarak şahsi fikirlerimi açıklarım, buna da 'fikir özgürlüğü' deniyor. Ben anayasa teminatı altında medya görevimi yaptım, yayınlarım RTÜK tarafından denetlenmiştir. Gazete haberleriyle açılan soruşturmalar, gizli tanıklarla devam eden yargılamalar hukuki midir? Belki şu andaki yargılama ilerde suç sayılacak, bunun teminatı var mı elinizde? Bazı müştekilerin baskılarıyla yargılanıyorum." ifadelerini kullandı.
Karaca, savunmasını "Hak yücedir, ona üstün gelinmez." hadisi şerifiyle bitirdi.
Sanık eski avukat Abdulkadir Aksoy da hakkında "yargı imam yardımcısı ve Fetullah Gülen'in sekreteryası" olduğunun iddia edildiğini hatırlatarak, yargılama esnasında dinlenen tanıklar ile gizli tanıkların kendisi hakkında böyle bir ifade de bulunmadıklarını söyledi.
Aksoy, Fetullah Gülen'in avukatlığını yaptığını dile getirerek, "Sansasyonel bir davaydı ve o zaman için güzel şeyler yaptıklarına inanıyordum bununla birlikte davayı aldım. Ben avukatım, profesyonelim. Müvekkilin suçlarından dolayı ben suçlanamam, ben mesleki faaliyet gördüm. Ben mesleki faaliyetim sebebiyle örgüt yöneticisiymişim gibi yargılanıyorum. Ben örgüt yöneticisi de üyesi de değilim." dedi.
Avukat Aksoy, müvekkilinin tutukluluk süresinin tedbirden çıkarak, cezaya dönüştüğünü savunarak, tahliye talebinde bulundu.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray, duruşmayı yarına erteledi.
dikGAZETE.com