Tahran
Eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, İran, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın birlik içinde hareket etmesi halinde bölgenin çehresinin değişeceğini ve 3 ülke arasındaki ortak paydaların ihtilaflı konulardan onlarca kat fazla olduğunu söyledi.
İran'da Hasan Ruhani'den önce 2005-2013 yıllarında iki dönem cumhurbaşkanlığı yapan Ahmedinejad, bölgedeki gelişmeler, nükleer anlaşma ve 18 Haziran’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
"İran, Türkiye ve Suudi Arabistan birlik içinde hareket ederse bölgenin çehresi değişir"
İran ile Suudi Arabistan arasında yürütülen müzakereleri desteklediğini belirten Ahmedinejad, "İran, Türkiye ve Suudi Arabistan yan yana durursa ve birlik içinde hareket ederse bölgenin çehresi tamamen değişir.
Bu çok kolay gerçekleşebilir. 3 ülke arasındaki ortak paydalar ihtilaflı oldukları konulardan onlarca kat daha fazladır. Bu ortak paydaları güçlendirirsek her şey kolaydır." dedi.
Ahmedinejad, Türkiye, İran ve Rusya’nın Suriye kriziyle ilgili yürüttüğü Astana sürecinin de bu kapsamda önemli olduğunu dile getirerek, "İran, Türkiye ve Rusya, Suriye’de barışın tesisine yardımcı olabilirler. Bu şekilde Suriye halkının iradesi hakim olabilir.
Bölge halkları ve ülkeleri dost olabilirse büyük bir güç ortaya çıkar. Hegemonik değil, dünya barışına hizmet edecek bir güç." diye konuştu.
"ABD’nin her yerinden İran’ın her yerine uçuşların olmasında hiçbir sakınca yok"
Eski İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, İran ile ABD arasındaki sorunlarla ilgili olarak da hükümetlerin halkların iletişimini engelleme hakkı olmadığını söyledi ve cumhurbaşkanlığının ilk döneminde Tahran ile New York arasında direkt uçak seferlerinin olması için ABD yönetimine mektup yazdığını hatırlattı.
Ahmedinejad, "İran ile ABD arasında sorun varsa bu halkların ilişkilerine engel mi olmalıdır? Kim bu hakkı ve yetkiyi nereden alıyor? Bu halklara sorulması gereken ciddi bir sorudur. Eğer halklara böyle bir soru sorulursa onlar iletişimin devam etmesi yönünde oy kullanır.
Çünkü ekonomik, kültürel, bilimsel ve sosyal ilişki kurmak ve gidip-gelmek halkın hakkıdır." ifadelerini kullandı.
"ABD’nin her yerinden İran’ın her yerine uçuşların olmasında hiçbir sakınca yok." diyen Ahmedinejad, şöyle devam etti:
“ABD vatandaşlarından çoğu İran’ı görmek istiyor. Bilimsel, ticari faaliyetler yürütmek ve ülkeyi gezmek istiyorlar. Birçok İranlı da ABD’ye gitmek istiyor, bunda ne sakınca var? Bu aynı zamanda devletler arasındaki sorunların çözümüne de yardımcı olur.
Halkların diyaloğu artarsa devletler arasındaki sorunların çözümü kolaylaşır. Devletler halk için ilişki kuruyor ya da koparıyor. Devletin görevi halkın hukukunu temin etmektir. Halk, adil ve özgür bir ortamda yaşamalıdır. Nereye isterse gidebilmelidir."
Tahran ve Washington’ın geçmişte iş birliği yaptığını ve muhtelif konularda anlaştığını hatırlatan Ahmedinejad, bunun şimdi de olabileceğini belirterek, "İran ile ABD yeni anlaşmalar yapabilir.
Asıl olan adalet ve saygıya dayalı bir iş birliğidir. Dostluk ve barış olursa neden olmasın.
Bu, İran ile ABD’nin bölgedeki halkların çıkarının aleyhine iş birliği yapacağı anlamında değildir. İş birliği hiçbir ülke ve halkın aleyhine olmamalıdır.
Mesela Türkiye’nin ABD ile olan dostluğu İran’ın aleyhine değildi. Biz Türkiye ile dosttuk şimdi de dostuz." değerlendirmesinde bulundu.
Nükleer anlaşmanın ülke için kazanımı olmadığını ve sorunları çözemeyeceğini ifade eden Ahmedinejad, bu anlaşmanın imzalandığı son 5 senede İran ile ABD’nin birbirinden daha fazla uzaklaştığını savundu.
Kendisinin de daha önce anlaşma yaptığını aktaran Ahmedinejad, "Daha önce de anlaşma yaptık ancak bu taraf izin vermedi.
Hala görev başında olan farklı akımlar birlik oldular ve bunun gerçekleşmesini engellediler." dedi.
"Seçim atmosferi çok durağan, hiçbir zaman böyle olmamıştı"
Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Hasan Ruhani hükümetinin 8 yılın ardından Viyana müzakerelerinden bir kazanım elde etmek istediğini ve yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) oluşturduğu şartları da fırsat bilerek seçimlerin ertelenmesinden yana olduğunu savunan Ahmedinejad, salgının hükümet karşıtı cenahta yer alanlar için de "halkın rahatsızlığını kullanmak ve sandık başına gitmemesini sağlamak için iyi bir fırsat" oluşturduğunu söyledi.
Ahmedinejad, cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağıyla ilgili soruyu da "Henüz görüş belirtmedim. Bekleyelim. Halkın haklarını daima savundum. Milli çıkarlara ve insani değerlere aykırı bir durum gördüğümde sesimi yükselttim.
Seçim atmosferi çok durağan, hiçbir zaman böyle olmamıştı. Nasıl olacağı gelişmelere bağlıdır. Birçok gelişme yaşanabilir." şeklinde yanıtladı.
Kendi döneminde bakanlık yapanlardan cumhurbaşkanlığına aday olanları destekleyip desteklemeyeceğiyle ilgili Ahmedinejad, "Herkes katılabilir. Halkın seçimiyle ilgili herhangi bir sınırlama olmamalı. Kim kendinde yeterlilik görüyorsa aday olabilir." diye konuştu.
Eski Cumhurbaşkanı, seçimlerde yolsuzluk iddialarına dair de şunları ifade etti:
"Geçmişte sandıkları tek tek ilan ediyorduk. 44 binden fazla sandığın içindeki oylar tek tek sayılıyor ve ilan ediliyordu. Bu şekilde sandık başındaki 17 gözlemci de öyle olup olmadığını görüyordu. Seçmenler de bu şekilde kendileri de oyları hesaplayabilir ve kıyaslayabilirdi. Yapılan son 2-3 seçimde sandıklar ilan edilmiyor. Bu iyi bir şey değil."
2005 yılında devrimin idealleri arasında yer alan "adalet, özgürlük, kalkınma ve insan onuru" gibi konularda ısrarcı olursa devlet kademelerinde faaliyet yürütenlerin de destek vereceği gibi bir anlayışa sahip olduğunu aktaran Ahmedinejad, kısa süre içinde bunun "yanlış" bir görüş olduğunu anladığını dile getirdi.
"İran'da güçlü ve uyumlu bir virüs yönetimi yok"
İran hükümetinin Kovid-19'la mücadelesini yetersiz bulan ve bunu eleştiren Ahmedinejad, "İran'da güçlü ve uyumlu bir virüs yönetimi yok. Ülke sağlık kadrolarının potansiyeli ve yeteneklerinden yararlanılmıyor.
Bazı konuların anlatıldığı gibi olmadığını sonradan öğreniyoruz. Alınan kararların koordinasyonla alınmadığını görüyoruz. Aşı ithal etmenin bu kadar zor olmadığını düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Ülkede açıklanan Kovid-19 vakaları ve can kayıplarının gerçekçi olmadığını savunan Ahmedinejad, şunları aktardı:
"Oranları düşürüp yükseltiyorlar. Kendileri de gerçek rakamların açıklanandan 2 kat fazla olduğunu söyledi. Koronavirüs yönetimine başka hususlar da eklendi ve istenen bir seviyede değiliz. İlginç bir dehşet hali yaşanıyor.
Korku bedenin bağışıklığını zayıflatır. Bir gün aşı gelecek bir gün gelmiyor diyorlar.
Bazen aşı etkilidir bazen de aşı vurulsan da sağlık kurallarına uymalısın diyorlar. Yüksek düzeyde sorumluluk duygusunun oluşması için net bir yöntem yok."
Ülke yetkililerinin aşı yaptırmış olabileceğini, bu nedenle rahat hareket ettiklerini iddia eden Ahmedinejad, "Yavaş yavaş aşamalı olarak gaflet, halktan uzaklaşarak nelerin olduğunu bilmiyoruz.
Açıklanan oranlar doğruysa devleti yönetenlerde deprem etkisi oluşturmalı. Eğer doğru değilse yöneticilerin başka hedeflerle doğru olmayan rakamları paylaşması çok kötü bir şeydir." görüşünü paylaştı.
Dünya Sağlık Örgütünü (DSÖ) de eleştiren Ahmedinajed, Kovid-19’un siyasi amaçlar için üretilmiş olabileceği iddiasında bulundu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com