Eski Merkez Bankası Başkanı ve MHP Uşak Milletvekili Adayı Durmuş Yılmaz, dolardaki hareketliliğin, yükselişin durma hızını siyasilerin söylemlerinde gizli olduğunu savundu.
Uşak MHP il binasında dolardaki yükseliş nedenlerini ve piyasaları değerlendiren Durmuş Yılmaz, doların yükselişinin Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu temel makro ekonomi göstergelerini yansıtan bir sonuç olmadığını söyledi. Yılmaz, “Asıl soru şu neden bu kur bu sevilerde? İki sebep var. Birincisi dış faktörler, ikincisi de kendi içimizde yaşadığımız süreç. Dışarıya baktığımızda Amerikan Merkez Bankası’nın genişleme para politikalarına son vereceğini biliyoruz ve sene sonunda faiz oranlarının artırılacağı bugün bilinen bir gerçek. Bu gelişmelerde piyasalar tarafından satın alındı. Amerikan Merkez Bankasının para politikasıyla ilgili yapacağı uygulamalar, Türk ekonomisiyle Türk ekonomisine eş ülkelerin para birimlerine yaptığı etki aynı seviyede. Ülkemizdeki kur seviyesinin ana belirleyicisi kendi ekonomimizin içinde bulunduğu iç dinamikler. Türkiye’nin borçluluk oranı nedir? Bu sorunun cevabı kur artışının etkenlerinden en önemlisidir. Geldiğimiz nokta itibariyle Türkiye’nin özel sektör ve kamu sektörü olarak 402 milyar dolar borcu var. Kamu tarafında oran olarak borçlar düşük sevide. Tabii ki bu borçlar uzun vadeli borçlar. Yıllık ödeme planda örneğin 2015 yılında değerlendirmelerle yapılacak ödemeyi baz alırsak Türkiye’nin finanse etmesi gereken tutar 225 milyar dolar civarında. Önceki yıllarda bu farklı mıydı? Hayır farklı değildi. O zaman kurun üzerinde baskı olmuyordu da şimdi neden oluyor? Bunun sebebi ise önümüzde seçimlerin olması nedeniyle dış yatırımcı, içerdeki yatırımcı ekonomi yönetimi kimlerin elinde olacak, güven nasıl tesis edilecek konusunda endişeler var. En son Şubat ayı ödemeler dengesine bakıldığında reel sektörün, bankacılık kesiminin vadesi gelen borçlara karşı, borç yenileme oranı ve yeni borçlanma oranına bakıldığında önceki yıllara göre düşüş görülmekte. Her ne kadar sermaye girişlerinde çok ciddi düşüş olmasa da kur üzerinde baskı olmayabilir. Şu anda ekonomi yönetiminde bir belirsizlik var. Birde Ali Babacan diye faktör var. Bir ülke geleceğini bir insana bağladıysa bu doğru değil. Bu ülkede onlarca Ali Babacan’ların olması lazım. İnsanlar tüm geleceğini tek bir yumurta sepetine koymamalıdır, ayıp bir şeydir. Bu Ali Babacan’ın sorunu değil. Bu ülkenin ekonomi yönetiminde söz sahibi olanların yetiştirilip oraya konulmasıyla ilgili. Öte yandan Ali Babacan gittiği zaman, etraftan bambaşka ekonomiyi yönetmeyi hedefleyen kişilerin politikaları mevcut politikadan farklı politikalar. Dolayısıyla piyasa bundan tedirgin. O nedenle biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak halkın oylarıyla iktidara geldiğimizde, doğru ekonomi yönetimini orada yapmak için varız. Aynı zamanda bu ekonomik güveni de sağlayacağımızı düşünüyoruz“ dedi.
“DOLARDAKİ DALGALANMA SİYASİLERİN SÖYLEMLERİNE BAĞLI”
Durmuş Yılmaz, dolardaki hareketliliğin, yükselişin durma hızını siyasilerin söylemlerinde gizli olduğunu kaydetti. Yılmaz, şöyle konuştu:
“Kimse kimseye zorla borç vermez. Borçluluk oranınız bu haldeyken kalkarda sizin dış açığınızı finanse eden yabancıya ’faiz lobisi’ derseniz ve bu insanları da tedirgin ederseniz, benim param var sizinde borca ihtiyacınız yok ise ben size zorla borç verebilir miyim? Kısaca siyasilerin söylemleri bunu belirleyecek. Ağızdan çıkan söz ile kulakların duyduğu arasında bir irtibat olur, biz ne söylüyoruz kulağımız bunu duyuyor mu, piyasalar üzerinde nasıl bir etki yaparız diye düşünmez ve hareket ederlerse dalgalanma devam eder. Herkes kendini geri çeker, tedirgin olur, fiyatlandırma yapamazsınız. Bunun olmaması için hızla güven ortamının oluşturulması, piyasaların tedirgin edilmemesi, makul mantıklı anlaşılabilir cümlelerle kamuoyunun karşısına çıkılması gerekir. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bunun için buradayız.”
“MERKEZ BANKASINDAN MÜDAHALE ETMEK SANAT İŞİDİR DİKKATLİCE YAPMAK LAZIM”
Eski başkanlığını yaptığı Merkez Bankası’nın piyasalara müdahale konusunda da açıklamada bulunan Yılmaz, Merkez Bankası’nda döviz ve diğer piyasaları yatıştırmak için elinde önemli enstrümanların olduğunu belirterek, “Merkez Bankası öncelikle doğrudan doğruya sözlü müdahale yapabilirler. Bu yöntem etkili olmaz ise kurdaki artış aşırı noktalara gelirse faiz oranlarını yükseltebilirler. Fakat ortamında faizleri yükseltmeleri pek olası görünmüyor. Piyasaya döviz satabilirler, o zamanda Merkez Bankası’nın rezerv yapısına bakmak gerek. Döviz piyasalarına müdahale öyle bir şey ki bu bir sanat işi bunu dikkatlice yapmak lazım. Bu artık Merkez Bankası’ndaki arkadaşlarımızın maharetine kalmış bir iş. Onun içinde siyasiler Merkez Bankası’nın elini serbest bıraksınlar, işin sahibi, kompetanı o arkadaşlar. Oradaki arkadaşlara itimat etsinler ve güvensinler” dedi.
(İHA)