Trabzon'da yaşayan Binnaz Yıldız, velayetlerini aldığı eşinin işitme ve konuşma engelli halaları Güleser ve Remziye Yıldız ile adeta çocukları gibi ilgileniyor.
Doğuştan işitme ve konuşma engelli Güleser (79) ve Remziye Yıldız (70) kardeşler, uzun yıllar Gümüşhane'ye bağlı Yayladere köyünde ilgili kurumların çeşitli destekleri sayesinde yaşamlarını yalnız sürdürdü.
Çeşitli sağlık sorunları gelişen kardeşler, zaman içinde kendilerine bakamayacak duruma geldi. Yıldız kardeşlere, yeğenleri Adem ve eşi Binnaz Yıldız evlerinin kapısını açtı.
Binnaz Yıldız, "kızlarım" diye hitap ettiği eşinin halalarına Trabzon'un Ortahisar ilçesi Üniversite Mahallesi'ndeki evinde bakıyor.
Yıldız, 28 yıllık evliliği boyunca kayınvalidesi ile aynı evde yaşadığını belirterek, "Kayınpederim evliliğimin ilk yıllarında vefat etti.
Kayınvalidem ise geçen yıl rahmetli oldu, vefatına kadar ona ben baktım. Ayrıca eşimin bir halasına daha 10 yıl baktım." dedi.
Kayınvalidesinin vefatının ardından evinde ilk kez eşi ve oğlu ile 2,5 ay başbaşa kaldıklarını anlatan Yıldız, şöyle devam etti:
"O sürede çok sıkıldım, ev üstüme üstüme geldi, bunaldım çünkü oğlum evde olduğunda odasında vakit geçiriyor, eşim dışarıya çıkıyor, ben yalnız kalıyordum. Evin içinde birinin olmasına öyle alışmıştım ki çok zorlandım.
O dönemde eşimin halaları rahatsızlandı, bakıma ihtiyaçları oldu. Eşim, 'Halalarıma bakabilir misin yoksa bakımevine mi yatıralım?' dedi. Ben de hiç düşünmeden 'Getir buraya, bakarım.' dedim.
Bakımevinde belki onları ayırırlar, bir büyümüşler, birlikte yaşamışlar, hiç ayrılmamışlar, benim vereceğim sevgiyi belki orada veremezler diye düşündüm. Elbette orada da iyi bakılır ama ne de olsa burası ev ortamı.
O yüzden seve seve onlara bakmayı kabul ettim. Onlarla birlikte evime neşe, şenlik, güzellik geldi. Remziye hala o sırada beyin kanaması, Güleser hala da zatürre geçirdi ama şükür şimdi ikisinin de sağlıkları daha iyi."
"Babamın vasiyetini yerine getiriyorum"
Yıldız, babasının, kendisine evlenirken, "aile büyüklerine iyi davran, sana ne derlerse 'amenna' de." tavsiyesinde bulunduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:
"Bu bana babamın vasiyetidir. Ben de babamın vasiyetini yerine getiriyorum. Onların kimseleri yok, hiç evlenmemişler. Yaşlılarla ilgilenmeyi seviyorum, onlar bebek gibi. Benim bir oğlum var, kızım yok, onlar benim kızlarım.
Onlarla günümü geçirmek çok hoşuma gidiyor. Ocak ayından beri birlikte yaşıyoruz, artık huylarını da öğrendim. Sevdikleri yemekleri hazırlamaya çalışıyorum, düzenlerini öğrendim. Akşam da birlikte çay içiyoruz, televizyon seyrediyoruz.
Ben neşeli bir insanım, onlar da eğlensinler, gülsünler diye ellerinden tutup oturdukları yerde de olsa horon oynatmaya çalışıyorum. Akrabalarım, komşularım geliyorlar birlikte muhabbet ediyoruz. Onlar benim için çok farklı, bebek gibiler.
Yemeklerinden yıkanmalarına kadar her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyorum."
Hasta ve yaşlı bakmanın zaman zaman elbette zorlukları bulunduğuna işaret eden Yıldız, eşinin, oğlunun ve ablalarının yardımıyla zorlukların üstesinden geldiklerini söyledi.
Yıldız, işaret dili bilmediklerini ancak kendi aralarında bir şekilde hareketlerle anlaşabildiklerini dile getirerek, "Kızlarımı bakarken hiç acizlenmedim, şimdiye kadar 'of' bile demedim, inşallah da demem. Ölene kadar benimle kalacaklar.
Ben onlardan önce ölürsem de oğluma vasiyet ettim, o elinden geldiğince bakacak." diye konuştu.
Tek çocuğu olduğunu yineleyen Yıldız, sözlerini şöyle tamamladı:
"Başka çocuğum olmadı. Şimdi iki de kızım oldu, onlar benim kızlarım. Allah bana iki kız birden verdi, biraz büyükler ama nazlılar, bebek gibiler.
Kimse 'Halan ne yapıyor?' demiyor, 'Kızların ne yapıyor?' diyorlar. Ben de hala diye hitap etmiyorum, 'Kızlarım' diyorum, konu komşu da öyle diyor."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com