Muş ve bölgesinde, Ermeni çetelerine karşı 1900’lü yıllarda bölge halkını savunan Miralay Halil Ağa, katledilişinin 100’üncü yılında mezarının başında anıldı.
Hasköy ilçesindeki Miralay Halil Ağa’nın kabri ziyaret edildi. Köylülerle birlikte türbe başında Kur’an-ı Kerim okuyan Halil Ağa’nın torunu, 1915 Olayları Muş İl Formatörü Tarihçi Mehmet Nuri Çelik, Ermeni mezalimini anlattı. Ermeni sorununun Osmanlı-Rus Savaşı sonrası azınlık hakları bahane edilerek başlatıldığını ifade eden Mehmet Nuri Çelik; şöyle konuştu: "Ermeni soykırımı olarak lanse edilen ve yüzyıldır başımıza bela olan Ermeni meselesi, aslında 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ile azınlık hakları bahane edilerek başlatılmıştır. Savaş sonrası Osmanlı yenilgisinin ardından Ruslar ve Ermeniler büyük çeteler halinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya gelerek halka zulüm ve katliamlar yapmıştır. Özellikle Kevork ve Serop adındaki çete reisleri bu bölgede ciddi katliam yapmışlardır. Ermenilerin paşası olarak adlandırılan Antranik (Antranik Çelebyan) kitabında yapılan bu katliamları tek tek anlatıyor."
"HALİL AĞANIN ÖLDÜRÜLMESİ ANTRANİK PAŞANIN HATIRALARINDA ANLATILIYOR"
Müslümanlara soykırım yapıldığını dile getiren Çelik; sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu bölgede Ermeni katliamı değil Müslüman katliamları yapılmıştır. Kesinlikle Müslümanlar soykırıma uğramıştır. Biz belgelerle konuşuyoruz, kesinlikle afakî bir şey söylemiyoruz. Antranik Paşa’nın hatıralarına baktığımızda bunları görebiliyoruz. Rupen ve Garo Sasuni kendi kitaplarında Derminosyan Bir Ermeni Devrimi Hatıratları adlı kitabında ve Levon Lüleciyan Antranik’in anlatımıyla Arak Manastırı baskını ve Halil Ağa’nın öldürülmesi ile ilgili kitabında bunlar uzun uzun anlatılmaktadır. Özellikle Ermeni çete reisi Serop’un bu bölgede binlerce insanı katlettiği ve bunları ciddi manada Ermeniler katlediliyor gibi Avrupa’ya yayın yaparak kamuoyu algısı oluşturmaya çalıştılar. Bu çete reislerine karşı Halil Ağa büyük bir mücadele vermiştir."
"HALİL AĞA OSMANLI MİRALAYI"
Halil Ağa’nın Osmanlı Miralayı olduğunu ve aynı zamanda Garzan bölgesinin de hem lideri hem de ağası olduğunu kaydeden Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sadece Ermeni çetelerine karşı ciddi mücadelelerde bulunmuştur. Kesinlikle hiçbir Ermeni sivil vatandaşa zarar vermemiştir. Halkın huzurunun bozulmaması için elinden geleni yapmıştır. Serop, Halil Ağa ile girdiği çete savaşlarının birinde öldürülmüştür. Serop’un öldürülmesinin ardından bölge halkı rahat bir nefes almıştır. Serop’un yine Antranik Çelebyan’ın kitaplarında 1898 yılında Bitlis’in Bopşan köyünde onlarca asker ve sivil katliamı yaptığı anlatılmaktadır. Yapılan bu katliamların destansı bir şekilde kahramanlığa dönüştüğü bu kitaplarda aynı zamanda Arap manastırında 550 askerimizin şehit edildiği de yazılıyor. Antranik Paşa, kitabının 109. sayfasında Sason ve bölgesinde bin 200 Ermeni silahlı çetesinin bulunduğunu, bu çetelerin yaptığı katliamlar anlatılmaktadır. Kitabın kan dondurucu ve en önemli yeri 112. sayfadaki yazılanlardır. Antranik kendi hatıratlarında; ‘Dünya kamuoyunda Ermeni katliamı yapılıyormuş gibi bir algı oluşturmak için 7 bin sahte isim uydurulmuş. Türkler ve Kürtler Ermenileri katlediyor diye tüm elçiliklere gönderdik. Elçiliklerde gerçekten böyle bir şey varmış gibi tüm dünyaya yaydılar. Bu şekilde bizim yaptığımız katliamlar aslında onların yaptığı bir katliam gibi dünyaya duyuruldu’ demektedir. Ermeni soykırımı var mı? Yok mu? diyebilmek için 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı halk arasında ‘93 Harbi’ diye bilinen savaştan sonrasının ele alınması gerekir. Öncelikle çetelerin bu bölgede katliamlarını göz önünde bulundurmadan, bizim toplu mezarlarımız açılmadan ve bu bölgede Müslümanlara yapılan katliamları kamuoyuna paylaşmadan Ermeniler katledilmiş diyemeyiz. Halil Ağa buralarda ikamet eden yüzlerce Ermeni vatandaşını korumuştur. Bu bölgede Ermenilere kesinlikle zulüm ve katliam yapılmamıştır. Sadece bu bölgede Ermeni çeteleriyle mücadele edilmiştir. Zaten bu çetelerde buraya, buralardaki insanların namusunu, mallarını ve arazilerini zapt etmek için gelmişlerdir. Burada ciddi anlamda fedakârlık yapılarak onlarla mücadele edilmiştir. Binlerce şehit verilmiş ve Halil Ağa bunlardan biridir. Halil Ağa’nın bu başarılarından dolayı kendisine 2. Abdulhamid tarafından beyaz altından yapılmış bir madalya takdim edilmiştir. Kültür Bakanlığı’yla yaptığımız incelemeler ve Antranik’in kendi kitabında Antranik, Halil Ağa’nın bu başarısını duymuş, Ermenistan ve Rusya’dan getirdikleri büyük bir çete ile pusu kurup Halil Ağa’yı şehit etmiştir deniliyor. Halil Ağa’nın elbiselerini ve madalyasını almıştır. Antranik bu madalyayı alıp kendisine takmıştır. Yaptığımız araştırmalar neticesinde bu madalyanın Taşnak-Hınçak komitesince Cenevre arşivinde bulunuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca bu madalyayı istedik.”
"BİZ KENDİ ŞEHİTLERİMİZE DEĞER VERMEMEKTEYİZ"
Her yıl Halil Ağa’yı halkın mezarı başında andığını vurgulayan Çelik, şunları söyledi: "Bizim istediğimiz sadece Halil Ağa’nın kendisine layık bir şekilde burada şehitlik anıtı yapılması. Ermenistan’da katliam yapan Antranik ve Serop gibi insanların anıtları yapılmaktadır ama biz kendi şehitlerimize değer vermemekteyiz. Bu değeri vermediğimiz için şu an Avrupa bu konuda üstümüze gelmektedir. Böylece herkesin gözünde sanki biz katliam yapmışız algısı uyanmaktadır. Biz eğer kendi şehitlerimize ve ecdadımıza değer verirsek ne Almanya ne Fransa ne de Rusya gibi ülkelerin hiçbiri bize Ermeni katliamı iftirasında bulunamaz."
"BÖLGEDE YÜZ BİNLERCE MÜSLÜMAN KATLEDİLDİ"
Cumhurbaşkanlığı ve Muş Valiliğinden Halil Ağa için anıt yapılmasını istediklerini kaydeden Çelik, sözlerine şöyle devam etti: "İstediğimiz bu katliamla ilgili arşivlerin gün yüzüne çıkarılması ve kendi şehitlerimize değer vermek. Biz, kendi değerlerimize sahip çıkmadığımız müddetçe sürünmeye devam eder ve diğer ülkelerin baskılarına boyun eğmek zorunda kalırız. Bu bölgede yüz binlerce Müslüman katledilirken ve kimse sesini çıkarmazken sadece buradaki halkın huzuru için çetelerle savaşanların katliam yapmış algısı oluşturmaya çalışıyorlar. Biz tarihçiler olarak Müslümanlara karşı yapılan bu katliamların devlet arşivlerinden gün yüzüne çıkmasını istiyoruz. Televizyonlarda, köşe yazılarında, medyada ‘Ermeni katliamı yapılmış’ demek kolay, ancak bu bölgeye gelip Ermeni mezalimini görmeden şehit edilmiş binlerce insanın topraklar altında olduğunu görmeden konuşmak farklıdır. Biz böyle görmeden bilmeden konuşanların buralara gelip araştırma yapmalarını sonra konuşmalarını istiyoruz."
Halil Ağa’nın torunu 85 yaşındaki Zümrete Çelikoğlu ise, dedeleri ve büyüklerinden öğrendikleri kadarıyla Ermenilerin Müslümanları şehit ettiğini ifade etti. Türbeyi ziyaret edenler Kur’an-ı Kerim okuyup dualar etti.
(İHA)