Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Çözüm sürecinin başarıya ulaşması ve bu problemin Türkiye gündeminden tümüyle düşmesi, silahların terk edilmesine, toprağa gömülmesine bağlıdır" dedi.
Davutoğlu, Konya’nın Karapınar ilçesindeki Milli Savunma Bakanlığı Atış, Test ve Değerlendirme Merkezi açılışının ardından basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. Davutoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç arasındaki polemik ve parti olarak bir disiplin süreci başlatılıp başlatılmayacağı sorusuna şöyle karşılık verdi: “AK Parti kuralları belli, son derece sağlam kurallar ve kurullar üzerine oturmuş bir partidir. Farklı kanaati olan bütün arkadaşlar bu kurullarda, bu zeminlerde görüşlerini dile getirebilir. Bu görüşleri tartışmaya açılabilir, atılacak adımlar varsa da hiç tereddütsüz atılır.Parti içi demokrasi dışında her türlü görüşe açık olan bu anlayış dışında çok kuvvetli bir parti disiplini de vardır. Geçmişte 13 yıl içinde çok ciddi testlerden geçmiştir, bu parti disiplini ve hiçbir zamanda bu disiplinden feragat edilmemiştir." Dün yapılan iki açıklamanın hem parti kurulları, kurallar ve disiplini açısından hem de ortak siyasi kültürümüz açısından yanlış olduğunu anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dün Sayın Bülent Arınç’la açıklama sonrası bir araya geldik. Bu konuda kendisine kanaatlerimi ilettim, bugün de Sayın Melih Gökçek ile görüşeceğim, gerekli uyarılarda bulundum, bulunacağım. Şunu bir kez daha ifade etmek isterim ki, ayrıca genel başkan yardımcılarımıza da gerekli talimatları verdim. Herhangi bir şekilde bu kritik dönemde, seçimlere giderken, partimizi ve partimizin kitle nezdindeki itibarını sarsıcı polemiğe giren kim olursa olsun parti disiplin kurullarını işleteceğiz ve gerekli disiplin işlemlerini yapacağız. Kimsenin bu konuda ayrıcalığı yoktur."
Türkiye’nin son derece önemli bir seçime doğru gittiğini anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Önümüzdeki 10 gün içerisinde zaten sürekli genel merkezde olacağız. Bu çerçevede genel başkan yardımcıları, MYK ile de görüşürüz ama dediğim gibi bu andan itibaren parti disiplinini, partimizin itibarını zedeleyici mahiyette yürütülecek her türlü polemik gerekli işlemlere tabi tutulacaktır.”
“CUMHURBAŞKANIMIZLA AKŞAM AİLECEK BERABERDİK”
Davutoğlu’na, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Cumartesi günü yaptıkları görüşme, izleme kurulu, şeffaflık paketi, Hakan Fidan’ın adaylığı, Merkez Bankası’nın faiz politikası gibi bazı konularda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüş ayrılığı olduğu ve bunların kendisine zarar verip vermediği soruldu.
Davutoğlu da, Sayın Cumhurbaşkanı ile geçen Cumartesi günü bir görüşmesi olduğunu belirterek şunları söyledi: "Haberiniz olmamıştır, dün gece ailecek bir aradaydık. Bir aile sohbetinde bir aradaydık. Bunu şunun için zikrediyorum, Sayın Cumhurbaşkanımız ile bizim buluşmamız olağanüstü bir durum değildir. Ben başdanışmanı olarak, Dışişleri Bakanı olarak da daha önce de dostluğu geçmişe dayanan yakın arkadaşları olarak da her zaman görüştük, görüşürüz. Cumartesi de görüştük, merak ederseniz belki önümüzdeki günlerde yine görüşeceğiz. Ama benim için devlet mahremiyettir. Cumhurbaşkanımız ile ne konuştuğumuz sadece beni ve kendisini ilgilendiren hususlardır. Kamuoyunun bilmesi gereken hususları da kamuoyu ile paylaşırız. Son 7 ay içerisinde Sayın Cumhurbaşkanımız ile herhangi bir konuda, herhangi bir şekilde bir iletişim sıkıntısı yaşamadık. Ola ki bilgilendirme eksiklikleri olmuşsa bu giderilir. Ola ki değerlendirmede farklılık olmuşsa bu konuşulur. Ama ne Sayın Cumhurbaşkanımız ne de ben ülkenin siyasi istikrarına, özellikle seçimlere giderken suhuletle bu seçim ortamının korunmasına dönük olarak gösterdiğimiz hassasiyette hiç tereddüt etmeyiz.”
“ÇÖZÜM SÜRECİ ÜZERİNDE HER AN TİTİZLİKLE DURDUĞUMUZ BİR SÜREÇTİR”
Çözüm süreci ile ilgili açıklama yapan Başbakan Davutoğlu, “Çözüm süreci Cumhurbaşkanımız vurguladı, ben Nevruz Şenliği dolayısıyla İstanbul’da vurguladım. Bizim için çözüm süreci stratejik bir tercihtir. Ve bu çözüm süreci 100 yıllık cumhuriyet tarihimizin en önemli adımlarından, geleceğimizi teminat altına alacak olan ortak aidiyet bilincimizi geliştirecek en önemli dayanaklardan biridir. Etrafımıza bakınız Suriye, Irak’ta etnik ve mezhebi çatışmaların nereye ulaştığını görürüz. Toplumumuz bunları hissediyor" dedi.
Çözüm sürecinde silahsızlanma çağrısıyla gelinen aşamanın son derece önemli bir aşama olduğunu anlatan Davutoğlu, şunları söyledi: "Sayın Cumhurbaşkanımız da daha önce birçok kez vurguladı. Seçimi kaybetme pahasına dahi çözüm sürecinden vazgeçmeyiz dedi. Çok güçlü bir şekilde destek verdi. Onun 2005’teki Diyarbakır konuşmasıyla bütün bu süreç başladı, onun için de, hükümetimiz için de, benim için de çözüm süreci üzerinde her an titizlikle durduğumuz bir süreçtir. Eğer benzer süreçleri Suriye’de, Irak’da yaşasa kardeş kavgası olmazdı. Bu çözüm sürecinin stratejik hedef olma niteliği konusunda hiçbir görüş ayrılığımız yoktur. Bu konuda atılacak adımlar hususunda ise her zaman farklı kanaatler dile getirilebilir, bu farklı kanaatler her zaman her zeminde konuşulabilir. Bu şekilde de bu konuşmalarımız sürüyor, hep sürdü ve bundan sonra da sürecek. Çözüm sürecinin başarıya ulaşması ve bu problemin de Türkiye gündeminden tümüyle düşmesi, silahsızlanma öncelikli olmak üzere her şey ona bağlıdır. Silahların terk edilmesine, toprağa gömülmesine bağlıdır. Bunu ben Cumartesi günü de vurguladım."
Silahların toprağa gömülmesi, tümüyle terk edilmesine dayalı bir çözüm süreci konusunda kararlı bir şekilde yola devam edeceklerini anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Hiçbir görüş ayrılığı bu kararlılıktan feragat anlamında da değerlendirilmemelidir. Sayın Cumhurbaşkanımız ile dün de bu konuları en geniş kapsamı ile ele aldık, ele alıyoruz. Gereken zamanda, gereken adımları istişare içinde atarız. Bu konuda kimsenin Türkiye’de Hükümet ile Cumhurbaşkanlığı makamı arasında bir görüş ayrılığı varmış gibi senaryolar üzerinden bir kaos beklentisi içerisinde olmaması iktiza eder. Şimdiye kadar nasıl birlikte birçok benzer zor süreçlerden geçmiş ve aşmışsak bundan sonra da aşarız. Ama bunlar devlet mahremiyeti, siyasi kültürümüzün süregelen temel ilkeleri ve öncelikle de Türkiye’nin geleceği bağlamında önümüzdeki seçimlerin suhuletle ve siyasi iktidarı güçlendirecek bir şekilde gerçekleşmesi bakımından önem taşır. Türkiye siyasi istikrarını daha da pekiştirecek şekilde yoluna devam etmektedir. Bu konuda kamuoyumuzun da hiçbir kaygısı olmamalıdır. Bizim her zeminde istişarelerimiz de devam edecek, gerekli adımlar da gerektiği zaman atılacak.”
(İHA)