USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Genel

Erdoğan’dan seçim mesajı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "7 Haziran’da seçim var. Ben diyorum ki Türkiye bu seçimde, yeni Türkiye’yi, yeni başkanlık sistemini, yeni Anayasa’yı bir defa çok geniş anlamda tartışmalı" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sheraton Otel’de düzenlenen "Tür

Erdoğan’dan seçim mesajı
16-02-2015 17:54
Google News

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "7 Haziran’da seçim var. Ben diyorum ki Türkiye bu seçimde, yeni Türkiye’yi, yeni başkanlık sistemini, yeni Anayasa’yı bir defa çok geniş anlamda tartışmalı" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sheraton Otel’de düzenlenen "Türkiye Müteahhitler Birliği Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Ödül Töreni"ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda yaptığı konuşmada, dünyanın en büyük 250 müteahhitlik firması arasında yer alan 42 Türk firmasını başarılarından dolayı özellikle tebrik ederek, "Yine dünyanın en büyük 225 teknik müşavirlik firması içinde yer alan 5 firmamızı da aynı şekilde kutluyorum. Ödül alan tüm firmalarımıza patronlarından mühendislerine, şantiyedeki işçilerine kadar bu başarıda emeği olan herkese özellikle ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bugüne kadar Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak dünyanın her yerinde ülkemize bu gururu, bu mutluluğu yaşatan sizlerin başarısı, büyümesi için var gücümüzle çalıştık, çalışmaya devam ediyoruz. Hamdolsun bu emekler, gayretler, çabalar boşa gitmiyor. Bu ödül törenine en son 2010 yılında katılmıştım. O zaman ödül alan firma sayımız 33’tü, şimdi bu sayı 42’ye çıktı. 2010 yılında üstlenilen projelerin ortalama bedeli 40 milyon doların altındaydı, bu rakam geçtiğimiz yıl 82 milyon doları aştı. Bizim 42 firmamızla ikinci sırada yer aldığımız bu listede ilk sırada 62 firmayla malum Çin bulunuyor, diğer tüm ülkeler bizim gerimizde. Firmalarımızın 2014 yılında yürüttüğü projelerin coğrafi dağılımına baktığımızda Bağımsız Devlet Topluluğu, Ortadoğu ve Afrika’nın yüzde 98’lik bir paya sahip olduğunu görüyoruz. Yani yapılan işler daha çok kardeş dediğimiz ortak tarihi ve kültürel geçmişe sahip olduğumuz yakın çevremizde gerçekleştiriliyor."
“Sizler de duyuyorsunuzdur, görüyorsunuzdur, bazen bize soruyorlar daha doğrusu sataşıyorlar, sizin Ortadoğu’da, Afrika’da, Güney Amerika’da, Güney Asya’da ne işiniz var diyorlar. ’Niçin oralara gidiyorsunuz, niçin oralarla ilgileniyorsunuz’ diyorlar. İşte son olarak geçtiğimiz hafta Pazar akşamı yola çıktık ve Cuma gezisine kadar Kolombiya, Küba ve Meksika’yı kapsayan bir Güney Amerika ziyareti yaptık. Yine aynı serzenişler, yine aynı sataşmalar ve Müteahhitler Birliği Başkanı Mithat Bey, şu anda içimizde bulunan birçok arkadaşımız da bizimle beraberdi. Biz sürekli oralarda olmasak, oralara gitmesek hem resmi ilişkilerimizi hem kişisel dostluklarımızı geliştirmezsek, iş adamlarımızın, müteahhitlerimizin oradaki varlığını nasıl sağlarız, nasıl güçlendiririz. Bunu yapacağız ki bu ilişkiler neticesinde kapılar bize açılsın. Bakıyorsunuz bazı yerlerde bire 10, bazı yerlerde bire 100 şu 12-13 yıl içerisinde artışımız var. Dikkat ederseniz gittiğimiz her yere iş adamlarımızla birlikte gidiyoruz. Bazen iki uçakla gidiyoruz, bazen üç, bazen de tek uçakla gidiyoruz. Mümkün olan her yerde mutlaka bir iş konseyi toplantısı da yapabilmek. Bu ziyaretler sırasında iş adamlarımız sektörel bazda gittiğimiz ülkenin iş adamlarıyla görüşmeler, toplantılar yapıyorlar, bağlantılar kuruyorlar, anlaşmalar yapıyorlar, mekanizmalar oluşturuyoruz."

"OTURARAK BAŞARI SAĞLANABİLİR Mİ?"
Kolombiya, Küba ve Meksika’da müteahhitlik sektöründe müthiş bir potansiyel olduğunu belirten Erdoğan, "Bunu bizzat o ülkelerin cumhurbaşkanları söylediler ve ’biz sizlerle beraber çalışmak isteriz’ dediler. Oradaki muhataplarımıza müteahhitlerimizin dünyadaki başarılarından söz ettim, kendilerinden yararlanmalarını özellikle onlara tavsiye ettik. Bize eşlik eden iş adamlarımız da oralarda inanıyorum ki çok faydalı, çok verimli görüşmeler yaptılar. Bu görüşmeler neticesinde oluşan temaslar, bundan sonra onların bize yapacakları iade-i ziyaret de çok daha ileri seviyelere gelecektir. Bazıları bizim oralara turistik seyahat yaptığımızı iddia ediyorlar. Kendileri sadece o amaçla yurt dışına çıkıyor olabilirler ama biz gittiğimiz her yerde, görüştüğümüz herkesle ülkemize nasıl bir fayda sağlayabiliriz, oralarda insanımızın önünü nasıl açabiliriz, onu konuşuyor, ona bakıyoruz. Bundan sonra da Mevlana’nın pergel benzetmesinden ilham alarak bir ayağımızı Türkiye’ye sabitleyip, diğer ile tüm dünyayı dolaşmaya devam edeceğiz. ’Durmak yok, yola devam’ diyeceğiz. Çünkü bizim 2023 hedeflerimiz var. Türkiye’yi dünyanın en gelişmiş 10 ülkesinden biri haline getirmek için daha çok çalışmalı, daha çok gayret göstermeliyiz. Ben Ankara’da sadece evrak imzalayan değil çalışan, koşturan, terleyen bir cumhurbaşkanı olacağım’ dediğim zaman birileri buna karşı çıkıyor. Yahu oturarak başarı sağlanabilir mi? Burada ülkemizin en saygın iş adamları var, kendilerine soruyorum, siz bu başarıyı oturarak mı elde ettiniz. Oturarak başarı elde etmek mümkün mü? Dünya ikincisi nasıl oldunuz, oturarak mı oldunuz, çalışarak, koşturarak mı oldunuz. Elbette çalışacağız, koşturacağız, terleyeceğiz" dedi.
"Oturdukları yerden siyaset yapmaya, oturdukları yerden muhalefet yapmaya alışmış olanlar bizim tavrımızı yargılıyorlar" diyen Erdoğan, "Halbuki asıl eleştirilmesi gereken, asıl garip karşılanması gereken onların durumu. Proje desen proje yok, vizyon desen vizyon yok, hayal desen o bile yok, çalışma, gayret zaten hiç yok. O zaman bu millet sana niye ülkeyi temsil etsin, niye geleceğini emanet etsin. Sizlerin şantiyelerinizde güvenip, inanıp bekçi bile yapmayacağınız, bekçi olarak dahi işe almayacağınız kişilere bu millet niye itibar etsin ki, etmiyor zaten" şeklinde konuştu.

BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARI
7 Haziran milletvekili genel seçimine işaret eden Erdoğan, "Ben diyorum ki Türkiye bu seçimde yeni Türkiye’yi, yeni başkanlık sistemini, yeni Anayasa’yı bir defa çok geniş anlamda tartışmalı. Gittiğimiz üç ülke de başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Seçimden sonra oluşacak Meclis evvela bu mesele üzerinde çalışmalı ve süratle netice almalı. Çünkü sistem dinamik olmazsa, sistem ön azmazsa, sistem sürekli tıkarsa bir yere varamazsınız. Onun için ön açıcı biz sistem. Bu adımları bunun için atmaya mecburuz. Bu benim kişisel görüşüm, kişisel tavsiyem ama 40 yıllık siyasi hayatımdaki siyasi deneyimlerin neticesi bu. Ben kitabın sahifeleri arasından sadece konuşmuyorum. Teori başarıyı getirmez. Eğer teori pratikle bütünleşirse başarıyı elde edebilirsiniz. Ben bu sisteme karşı çıkanlara bakıyorsunuz, ne istiyorsunuz diyorsunuz, onlar seçim sonrası nasıl bir Türkiye hayal ediyorlar diye merak ediyorsunuz, anlamaya çalışıyorsunuz, maalesef hiçbir şey yok. Ne bu ülkenin geleceği için ne milletin daha mutlu, müreffeh bir düzeye ulaşması için hiçbir projeleri, hiçbir öngörüleri yok. Onun için biz sizlerle beraber çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü siz inşa için varsınız, siz ihya için varsınız ama bunlarda ne ihya var ne inşa var" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerin şöyle sürdürdü:
"Orta Asya’ya, Orta Doğu’ya, Afrika’ya, Güney Asya’ya, Güney Amerika’ya velhasıl dünyanın her yerinde gidilmemiş ülke, ele atılmamış iş bırakmayacağız. Hamdolsun gidiyoruz, görüyoruz ve ülkemizin nasıl gayet iyi bir yerde olduğunu daha iyi anlıyoruz. Oraları görmesek bunu anlayamayız ama bu ’noktayı koyduk’ anlamında değil demek ki iyi yoldayız. Bu anlamda bunu söylüyorum çünkü yapacağımız daha iyi şeyler var. Bizden geri olanlara bakmayacağız, bizden ileri olanlara bakacağız ve ona ulaşmaya çalışacağız. Devlet düzeyinde resmi kurumlarımızla gideceğiz, iş adamlarımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla gideceğiz, TİKA, AFAD ve Kızılay gibi yardım kuruluşlarımızla gideceğiz, Yunus Emre Enstitümüzle, üniversitelerimizle gideceğiz. Biz gittiğimiz hiçbir yere sadece iş yapmak için sadece para kazanmak için sadece diplomatik temaslar için gitmiyoruz. Bizim oralara giden diğer tüm ülkelerden, diğer herkesten bir farkımız var. Biz oralardaki insanları dostlarımız olarak görüyoruz. Bir kardeş, bir kardeşe nasıl giderse, bir dost bir dosta nasıl gider, niçin giderse biz de onun için gidiyoruz. Çünkü bizim oralardaki insanlara hem ortak bir tarihi ve kültürel geçmişimiz hem de ortak bir gelecek tasavvurumuz var. Mesela son ziyareti yaptığımız Güney Amerika bize ne kadar uzak, bizimle ne kadar ilgisiz gözüküyor değil mi. Yani non-stop 14 saat uçuşla ulaştık Kolombiya’ya. Halbuki tam tersi Amerika kıtasının tamamı gibi Güney Amerika ülkelerinde de 1800’lü yıllardan itibaren bu coğrafyadan göç edip oralara yerleşmiş, yüz binlerce kardeşimiz var, belki milyonlarca. Bunların içinde gittikleri ülkelerde siyasette, ticarette, kültürde, sanatta çok önemli konumlara gelen kişiler bulunuyor. Bu insanlar üzerinden oluşturacağımız ülsiyet bile tek başına bizim Güney Amerika’da çok güçlü bir şekilde var olmamıza yetiyor. Aynı şekilde Güney Asya’ya bakıyorsunuz, bize çok uzak gözüküyor. Oysa Osmanlı döneminde oralarda çok ciddi, çok önemli ilişkiler tesis etmişiz, Afrika keza öyle. Kısa bir süre önce Etiyopya, Cibuti ve Somali’ye gittik. Düşünebiliyor musunuz, buralara dünyanın en güçlü ülkeleri girmiyor, biz giriyoruz. Diyoruz ki biz gittiğimiz yer bizimle farklı bir ilişki içerisine girecektir ama gitmediğimiz yer de olmayacaktır. Balkanlar, Orta Asya, Ortadoğu zaten ayrılmaz bir parçamız. Gönül sınırlarımızın kapsama alanı çok geniş, yeter ki oralara ulaşalım, gerisi gerçekten çok kolay. Bununla birlikte gittiğimiz yerlerde farkımızı ortaya koymamız lazım. Merhametini yitirmiş bir dönemde bizler aynı zamanda merhametin temsilcisi, vicdanların sesi olmak durumundayız. Bizim farkımız bu olmalı."

ÖZGECAN CİNAYETİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada Mersin’in Tarsus ilçesinde 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın katledilmesi sonrası CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın kadına şiddet protestosunda dans etmesini sert sözlerle eleştirerek, “Evine gitmek için bindiği otobüste teröristler tarafından diri diri yakılan kızımız için ses çıkarmayanlar, eylem sırasında ölenler için Türkiye’yi ayağa kaldırmaya çalıştılar. Bunlar kendi ülkesine, kendi milletine, kendi insanının değerlerine, kültürüne o kadar uzaklar ki geçtiğimiz günlerde hunharca katledilen Özgecan’ımızın ölümünü dans ederek güya protesto ediyorlar. Bu ne biçim iştir ya, önce sen biliyorsan bir fatiha oku, bilmiyorsan bir rahmet dile, ailesine bir başsağlığı dile. Dans ediyor. Bunun bizim kültürümüzdeki yeri nedir, adeta sanki o ölümden zevk alıyor. Bu bu anlama gelir. Ölüm karşısında, acı karşısında dans etmek nedir bizim kültürümüzde? Belli, tabi ateş düştüğü yeri yakar. Özgecan kızımıza ben bir kez daha Cenab-ı Allah’tan rahmet, acılı ailesine, sevenlerine ve bütün milletimize başsağlığı diliyorum" dedi.
"Bu alçaklığın, bu canice, vahşice yapılan bu katlin failleri yakalandılar" diyen Erdoğan, "İnşallah hak ettikleri cezayı da en ağır şekilde almaları için bizzat davanın takipçisi olacağım, şu anda da zaten takip ediyorum. Kadına şiddet konusun maalesef ülkemizin kanayan bir yarasıdır. Bizim inancımızda insan eşref-i mahlukattır, yani yaradılmışların en şereflisidir. Erkek denmiyor, kadın denmiyor, çocuk denmiyor, insan deniyor. Bizim kültürümüzde de kadının ayrı ve özel bir yeri vardır. Selçuklu’yu anarken Terken Hatun’u, Osmanlı’yı anarken Hayme Ana’yı, Bala Hatun’u, Nilüfer Hatun’u anmadan geçemeyiz. Annesi Hafza Valide Sultan’ı zikretmeden Kanuni Sultan Süleyman’ı anlatamayız, Zübeyde Hanım’ı anmadan Gazi Mustafa Kemal’i anlayamayız. Cumhuriyetin kuruluşunda da kadınlarımız çok önemli roller üstlenmiş, çok büyük fedakarlıklar yapmışlardır. Şu cüzdanlarımızdaki 50 liralık banknotu hazırlarken dedim ki, önümüze çalışma geldiğinde arkadaşlarıma dedim ki, bir de biz tarihimizde başarılı hanımlarımız var onlardan bir tanesinin resmini buraya koyalım, Osmanlı’nın son döneminin ve Cumhuriyeti’nin ilk döneminin önemli romancılarından Fatma Aliye Hanım’ın resmini buraya koyalım. Buna rağmen kimi zaman ’töre’ denilerek kadının şahsiyetinin yok edildiğine, kimi zaman ’çağdaşlık’ denilerek kadının metalaştırıldığına şahit oluyoruz. Açıkça ifade ediyorum, kadını zayıf görerek, korunmasız, aciz görerek ona şiddet uygulayan her kim olursa olsun alçaktır, zavallıdır. Kadına şiddet uygulamak Allah’ın emanetine ihanet etmektir" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Cahiliye döneminde kız çocuklarını cinsiyetlerinden dolayı diri diri toprağa gömenle üstünlüğünü göstermek için kadına şiddet uygulayan arasında bizim nazarımızda hiçbir fark yoktur. Cahiliye döneminde kadını bir eşya gibi alıp satanla bugün medyada, sokakta, işyerinde onu bir meta gibi pazarlayan arasında bizim nazarımızda yine hiçbir fark yoktur. Ben tüm siyasi hayatım boyunca kadınları her alanda hak ettikleri konuma getirmenin çabası, mücadelesi içinde oldum. Kadına şiddete karşı da, metalaştırmaya karşı da onlarla beraber mücadele ettim, etmeye de devam ediyorum. Kurucu olduğum siyasi parti kadınların siyasette erkeklerle eş düzeyde temsili için her türlü çabayı gösterdim. Türkiye’nin en yaygın, en aktif, en iyi çalışan kadın teşkilatlanmasını gerçekleştirdik. Buna rağmen kadınların henüz yeterli siyasi temsil düzeyine ulaşamadıklarını biliyorum ama bu konuda geçmişte mukayese edilemeyecek gelişme katedildiğini de teslim etmeliyiz. Aynı şekilde başbakanlığım döneminde kadınların ekonomik ve sosyal hayattaki durumlarını düzeltmek, ileriye taşımak için pek çok taşıma yürüttük. Anayasa’da, kanunlarda, yönetmeliklerde yaptığımız değişikliklerle kadınları her alanda maruz kaldıkları cinsiyet eşitsizliğinden kurtarmanın çabası içinde olduk. 2009 yılında kurduğumuz Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile sürekli denetim ve izleme altında olmasını temin ettik. 2012 yılında çıkardığımız Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, bu alanda gerçek bir devrim niteliğindedir. Aynı çerçevede yürütülen pek çok çalışmayla bu hususta ülkemizde yeni bir dönemin başladığına inanıyorum. Eğitimde ve istihdamda kadınlara pozitif ayrımcılık uygulayan pek çok projeyi, pek çok uygulamayı hayata geçirdik. Son olarak kadın istihdamını teşvik edecek bir dizi kanun değişikliği gerçekleştirdik. Tüm bunlar elbette önemli ama daha önemlisi bütün bu yasal değişikliklerin uygulamasında eksiklikleri gidermek için ek tedbir ve müeyyide mekanizmaları geliştirmektir. Ancak böylelikle uzun vadede zihinlerdeki, kafalardaki anlayış da değişecektir. Özellikle karar mekanizmalarının büyük çoğunluğunu oluşturanlara sesleniyorum, bu olay hepimizin kızının başına gelebilirdi. Bu konuyu işte bu hassasiyetle sizler, bizler sahiplenmedikçe gerçek bir iyileşme mümkün olmayacaktır. Ben Özgecan kızımızın vefatıyla ortaya çıkan hassasiyetin bu yönde yeni bir dönemin başlangıcı olmasını temenni ediyorum. Bu elim hadiseyi, bu önemli toplumsal sorunumuzu günlük siyasete alet etmeye tevessül eden herkesi de kınıyorum, lanetliyorum."
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ