MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Putin’i eleştirenler dikkat etsin, Türkiye’nin de yeni bir Putin’i yavaş yavaş doğmakta, Türkiye’yi baştan ayağa ele geçirmektedir. Davutoğlu’nun da Medvedev olmaya talip olması işin bir başka pürüzlü yanıdır" dedi.
Başkanlık sistemi tartışmalarına değinen Bahçeli, "Damat bakan olduktan sonra, evladın da ikinci Erdoğan olarak tahta geçmesi nasıl engellenecek?" diye sordu. MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Başkanlık sistemi tartışmalarına yönelik konuşan Bahçeli, "Davutoğlu, yüzde 49,5 oy almış bir partinin genel başkanıdır. Vesayet altında olması, kararlarına şerh düşülmesi, bunu da sineye çekmesi milli iradeye tarihi bir saygısızlıktır. Başbakan Türkiye’nin hangi sistemle yönetildiğini hâlâ bilmiyor ve idrak edemiyorsa bu durum vahim bir kırılma, millet adına ciddi bir handikaptır" diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu’nun 1 Kasım’dan bu tarafa önemli ve hayati tüm meselelerde gecikmeli ortaya çıktığını, öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşma ve değerlendirmesini beklediğini savunan Bahçeli, şunları söyledi:
"Türk milleti Erdoğan’a, Cumhurbaşkanı olması yönünde oy vermiştir. Davutoğlu’na da Türkiye’yi yönetmesi konusunda yetki vermiştir. Erdoğan’ın aldığı oy ve destek başkaca yorumlanmamalı, başka tarafa hiç çekilmemelidir. Halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı sözleriyle başkanlığın kılıfını dikmek, sistem değişikliğinin kazanını kaynatmak işgüzarlık ve irade dolandırıcılığı olarak görülecektir. Buna da hiç kimsenin, hele ki bir numaralı 17-25 Aralık failinin hakkı yoktur ve olamayacaktır."
"TÜRKİYE’NİN ANA GÜNDEMİ KESİNLİKLE BAŞKANLIK DEĞİL"
Bahçeli, başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin şunları söyledi: "Başbakan, Türkiye’nin birinci gündem maddesinin başkanlık olmadığını söylemekte, önce gerilimin düşürülmesini gerekli görmektedir. Bu isabetli bir yaklaşımdır. Türkiye’nin ana gündemi kesinlikle başkanlık değildir. Sistemin fiilen değiştiğini geçtiğimiz yaz aylarında Rize’den ilan eden Erdoğan bu gerçeği artık hazmetmeli, ülkemizin hassasiyetiyle daha fazla oynamamalıdır."
Erdoğan’ın Başbakan iken de, Cumhurbaşkanıyken de çift başlılıktan muzdarip olduğunu anlatan Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:
"Çünkü tek adam, tek bilen, tek karar veren olmak için yanıp tutuşmaktadır. Sözünün üstüne söz koyulmasına sinirlenmekte, kim olursa olsun şuurunu kaybetmiş halde saldırmaktadır. 2012 yılında, Cumhuriyet bayramının nezih bir şekilde, olaysız ve sorunsuz kutlanması konusunda devreye giren Abdullah Gül’e Erdoğan’ın tahammülsüzlüğü demokratik bir tavır, kardeşlikle bağdaşır bir davranış şüphesiz değildir. Erdoğan’ın mizaç ve müktesebatı tehlike saçmaktadır. Devleti kendi aile şirketi gibi yönetmek istemektedir. Ve işin düşündürücü tarafı, her gittiği ülkeye özenmesi, her gittiği ülkenin yönetim modeline hayranlık duyarak sahiplenmesidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’ye gitmiş, ABD modelini övmüştür. Meksika’ya gitmiş, Meksika modeline methiyeler düzmüştür. Fransa’ya gitmiş, bu kez da Fransa modelini konuşmaya başlamıştır. Zaman zaman da Türk tipi başkanlık sistemini diline dolamıştır. Allah’tan şu sıralar Kuzey Kore’ye gitmemiş, kabileler arası savaş yaşanan bazı Afrika ülkelerine de yolu düşmemiştir. Yoksa Türkiye’nin hali harap, geleceği kapkara olmaktan kurtulamayacaktır."
"KUVVETLER AYRILIĞI İLKESİ, DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİNİN HAYATİYET KAYNAĞI VE SİGORTASIDIR"
MHP’ye göre kuvvetler ayrılığı ilkesinin, "demokratik hukuk devletinin hayatiyet kaynağı ve sigortası" olduğunu dile getiren Bahçeli, devletin üç temel fonksiyonu olan yasama, yürütme ve yargının görev ve yetkilerinin en rasyonel şekilde dengelenmesi ve bunların uyumlu bir şekilde icra edilmesinin önem taşıdığını söyledi. Bahçeli, "Bu nedenle Türkiye’nin yeni bir sisteme değil, eğer varsa eksik, yetersiz ve düzeltilmesi gereken taraflarının ele alınması gerekmektedir" dedi.
"KRALLIK TALEP ETMEYECEĞİNİ KİM GARANTİ EDECEK?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar ziyareti dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamaları değerlendiren Bahçeli, "Partili Cumhurbaşkanı ne demektir, nereden çıkmış, kimlerin memnuniyetini sağlamak için planlanmıştır? Hadi diyelim ki, Erdoğan başkan veya partili Cumhurbaşkanı oldu, peki bundan sonra krallık talep etmeyeceğini kim garanti edecektir? Damat bakan olduktan sonra, evladın da ikinci Erdoğan olarak tahta geçmesi nasıl engellenecektir?" diye sordu.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’A PUTİN BENZETMESİ
Bahçeli, konuşmasında "Fırsat bulmuşken, Erdoğan her şeyi isteyecek, her yolu deneyecek, yargı, yürütme ve yasamayı tekeline alarak demokrasiyi havaya uçuracaktır" dedi.
Bahçeli, konuşmasında Putin’i hatırlatarak "Putin’i eleştirenler dikkat etsin, Türkiye’nin yeni bir Putin’i yavaş yavaş doğmakta, Türkiye’yi baştan ayağa ele geçirmektedir. Davutoğlu’nun ise Medvedev olmaya talip olması işin bir başka pürüzlü yanıdır" ifadesini kullandı.
CHP’YE SERT ELEŞTİRİ
CHP’ye yönelik eleştiriler yönelten Bahçeli, "Tahir Elçi’nin evine ziyarette bulunan, arkasından Diyarbakır Barosunda konuşan ana muhalefet partisi genel başkanı, ’barikatları kuran arkadaşlar’ diyecek kadar teröre arka çıkmıştır. Davutoğlu ve Erdoğan’ın dağdaki gençler sözünden sonra, Kılıçdaroğlu’nun ’arkadaşlar’ ifadesi kurşun gibi adresini bulmuştur" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti zihniyetinin başkanlık karşılığında her tavizi verebilecek kıvam ve konuma geldiklerini savunan Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı:
"Başkanlık diyeti olarak yeni anayasada Türklüğün ayıklanması, devletin doğu ve güneydoğudan vazgeçmesi karambole ve oldu bittiye getirilebilecek, masada müzakeresi yapılan özerklik geç olmadan devreye alınabilecektir. Kaldı ki fiilen özerklik uygulanmaktadır."
(İHA)
Başkanlık sistemi tartışmalarına değinen Bahçeli, "Damat bakan olduktan sonra, evladın da ikinci Erdoğan olarak tahta geçmesi nasıl engellenecek?" diye sordu. MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Başkanlık sistemi tartışmalarına yönelik konuşan Bahçeli, "Davutoğlu, yüzde 49,5 oy almış bir partinin genel başkanıdır. Vesayet altında olması, kararlarına şerh düşülmesi, bunu da sineye çekmesi milli iradeye tarihi bir saygısızlıktır. Başbakan Türkiye’nin hangi sistemle yönetildiğini hâlâ bilmiyor ve idrak edemiyorsa bu durum vahim bir kırılma, millet adına ciddi bir handikaptır" diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu’nun 1 Kasım’dan bu tarafa önemli ve hayati tüm meselelerde gecikmeli ortaya çıktığını, öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşma ve değerlendirmesini beklediğini savunan Bahçeli, şunları söyledi:
"Türk milleti Erdoğan’a, Cumhurbaşkanı olması yönünde oy vermiştir. Davutoğlu’na da Türkiye’yi yönetmesi konusunda yetki vermiştir. Erdoğan’ın aldığı oy ve destek başkaca yorumlanmamalı, başka tarafa hiç çekilmemelidir. Halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı sözleriyle başkanlığın kılıfını dikmek, sistem değişikliğinin kazanını kaynatmak işgüzarlık ve irade dolandırıcılığı olarak görülecektir. Buna da hiç kimsenin, hele ki bir numaralı 17-25 Aralık failinin hakkı yoktur ve olamayacaktır."
"TÜRKİYE’NİN ANA GÜNDEMİ KESİNLİKLE BAŞKANLIK DEĞİL"
Bahçeli, başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin şunları söyledi: "Başbakan, Türkiye’nin birinci gündem maddesinin başkanlık olmadığını söylemekte, önce gerilimin düşürülmesini gerekli görmektedir. Bu isabetli bir yaklaşımdır. Türkiye’nin ana gündemi kesinlikle başkanlık değildir. Sistemin fiilen değiştiğini geçtiğimiz yaz aylarında Rize’den ilan eden Erdoğan bu gerçeği artık hazmetmeli, ülkemizin hassasiyetiyle daha fazla oynamamalıdır."
Erdoğan’ın Başbakan iken de, Cumhurbaşkanıyken de çift başlılıktan muzdarip olduğunu anlatan Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:
"Çünkü tek adam, tek bilen, tek karar veren olmak için yanıp tutuşmaktadır. Sözünün üstüne söz koyulmasına sinirlenmekte, kim olursa olsun şuurunu kaybetmiş halde saldırmaktadır. 2012 yılında, Cumhuriyet bayramının nezih bir şekilde, olaysız ve sorunsuz kutlanması konusunda devreye giren Abdullah Gül’e Erdoğan’ın tahammülsüzlüğü demokratik bir tavır, kardeşlikle bağdaşır bir davranış şüphesiz değildir. Erdoğan’ın mizaç ve müktesebatı tehlike saçmaktadır. Devleti kendi aile şirketi gibi yönetmek istemektedir. Ve işin düşündürücü tarafı, her gittiği ülkeye özenmesi, her gittiği ülkenin yönetim modeline hayranlık duyarak sahiplenmesidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’ye gitmiş, ABD modelini övmüştür. Meksika’ya gitmiş, Meksika modeline methiyeler düzmüştür. Fransa’ya gitmiş, bu kez da Fransa modelini konuşmaya başlamıştır. Zaman zaman da Türk tipi başkanlık sistemini diline dolamıştır. Allah’tan şu sıralar Kuzey Kore’ye gitmemiş, kabileler arası savaş yaşanan bazı Afrika ülkelerine de yolu düşmemiştir. Yoksa Türkiye’nin hali harap, geleceği kapkara olmaktan kurtulamayacaktır."
"KUVVETLER AYRILIĞI İLKESİ, DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİNİN HAYATİYET KAYNAĞI VE SİGORTASIDIR"
MHP’ye göre kuvvetler ayrılığı ilkesinin, "demokratik hukuk devletinin hayatiyet kaynağı ve sigortası" olduğunu dile getiren Bahçeli, devletin üç temel fonksiyonu olan yasama, yürütme ve yargının görev ve yetkilerinin en rasyonel şekilde dengelenmesi ve bunların uyumlu bir şekilde icra edilmesinin önem taşıdığını söyledi. Bahçeli, "Bu nedenle Türkiye’nin yeni bir sisteme değil, eğer varsa eksik, yetersiz ve düzeltilmesi gereken taraflarının ele alınması gerekmektedir" dedi.
"KRALLIK TALEP ETMEYECEĞİNİ KİM GARANTİ EDECEK?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar ziyareti dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamaları değerlendiren Bahçeli, "Partili Cumhurbaşkanı ne demektir, nereden çıkmış, kimlerin memnuniyetini sağlamak için planlanmıştır? Hadi diyelim ki, Erdoğan başkan veya partili Cumhurbaşkanı oldu, peki bundan sonra krallık talep etmeyeceğini kim garanti edecektir? Damat bakan olduktan sonra, evladın da ikinci Erdoğan olarak tahta geçmesi nasıl engellenecektir?" diye sordu.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’A PUTİN BENZETMESİ
Bahçeli, konuşmasında "Fırsat bulmuşken, Erdoğan her şeyi isteyecek, her yolu deneyecek, yargı, yürütme ve yasamayı tekeline alarak demokrasiyi havaya uçuracaktır" dedi.
Bahçeli, konuşmasında Putin’i hatırlatarak "Putin’i eleştirenler dikkat etsin, Türkiye’nin yeni bir Putin’i yavaş yavaş doğmakta, Türkiye’yi baştan ayağa ele geçirmektedir. Davutoğlu’nun ise Medvedev olmaya talip olması işin bir başka pürüzlü yanıdır" ifadesini kullandı.
CHP’YE SERT ELEŞTİRİ
CHP’ye yönelik eleştiriler yönelten Bahçeli, "Tahir Elçi’nin evine ziyarette bulunan, arkasından Diyarbakır Barosunda konuşan ana muhalefet partisi genel başkanı, ’barikatları kuran arkadaşlar’ diyecek kadar teröre arka çıkmıştır. Davutoğlu ve Erdoğan’ın dağdaki gençler sözünden sonra, Kılıçdaroğlu’nun ’arkadaşlar’ ifadesi kurşun gibi adresini bulmuştur" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti zihniyetinin başkanlık karşılığında her tavizi verebilecek kıvam ve konuma geldiklerini savunan Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı:
"Başkanlık diyeti olarak yeni anayasada Türklüğün ayıklanması, devletin doğu ve güneydoğudan vazgeçmesi karambole ve oldu bittiye getirilebilecek, masada müzakeresi yapılan özerklik geç olmadan devreye alınabilecektir. Kaldı ki fiilen özerklik uygulanmaktadır."
(İHA)