Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, paralel yapının Türkiye’yi dünyaya şikayet ettiğini belirterek, "İnanın böyle bir tavrın içinde PKK bile olmadı" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malatya’da Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri ile sabah kahvaltısında bir araya geldi. Malatya Valiliği’nin organize ettiği programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizleri böyle bir muhabbet sofrasında en kalbi duygularım selamlıyorum. Bizleri bu kahvaltı vesilesi ile bir araya getiren Malatya Valiliğine ve ekibine teşekkür ediyorum” dedi.
Son 2 yılda Malatya’da 6’ıncı kez geldiğini ifade eden Erdoğan, “Bu tabii Malatya’ya olan muhabbetimin de en herhalde güzel ifadesidir. En son 7 Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen arifesinde sizlerle birlikte olmuştuk. 10 Ağustos seçimlerinde şahsıma verdiğiniz yüzde 70’lik destek için tüm Malatyalı kardeşlerime şükranlarımız sunuyorum. Malatya daha önceki seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de kendisine yakışanı yaptı. İnşallah güveninize, itimadınıza layık olmaya çalışacağız. Namusunuz görerek sahiplendiğin oyununuz hakkını vereceğime tüm gücümüzle çalışacağıma söz veriyorum. Allah mahcup etmesin. Rabbim bu yolda bizleri sabit kalem kılsın, dün bir toplu açılış için Elaizdeydik gakkoşlar her zamanki gibi bizleri bağrına bastı onlarda 10 Ağustos’ta yüzde 71 oy ile bizlere destek vermişlerdi” dedi.
Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:
“Burada sivil toplum kuruluşlarının çok kıymetli temsilcileri ver aynı şekilde Malatya’nın kanaat önderleri var. Ülkenin ve milletin faydası için Allah rızası için yapılan her işin sonuna kadar arkasındayız. Bizim ömrümüz hamdolsun hizmetle geçti. Siyasi partilerde sivil toplum kuruluşlarında Belediyede ve hükümette bulunduğumuz her yerde milletin çabası içinde olduk bu emanetlere layık olmaya çalıştık.
Dünyada da hak karşısında kim varsa bizde onların karşısındayız. Dünyada da mazlumların özellikle ortaya koymak veya mazlum milletler noktasında çabasında ne kadar zalim varsa onlarında da karşısında olduk olmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 2 yılda 2 ibretlik olay yaşadığını belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü;
“Bildiğiniz gibi Türkiye son iki yıldır. 2 yılda iki önemli ibretlik olay yaşandı. Bunlardan biri Gezi olaylarıydı. Taksim’de Gezi Parkında hatırlayın 12 tane ağaç bir yerden sökülerek başka yere taşınmak üzere atılan bir adım bahane edildi. Önce İstanbul’u sonra Türkiye’nin her yerini sokakları terörize ederek buradan siyasi sonuç devşirmeye çalıştılar. Bunu yapmaya çalışırken de bazı siyasi partilerin de temsilcileri başında olan buradan bir şeyler elde etmeye çalıştılar. Fakat bunları yaparken Yalova’da, Sarıyer’de bırakın bir yerden ağaç taşımayı oralarda 30 yıllık 40 yıllık 50 yıllık ağaçları keserek doğrayarak adeta bir doğa katliamı yaparken buna sesiz kaldılar. Hani neredeydiniz çevreciler hani doğaya sahip çıkanlar, niye sesinizi çıkarmadınız. Çünkü dürüst değiller, samimi değiller. Bu vesile ile seçilmiş Hükümeti ve güvenlik güçlerini hedef alarak vatandaşların canına malına ülkenin genelinde kamuya hizmet eden ne varsa bütün bunlara kast ettiler. Ekonomiye ve demokrasiye kast ülkenin tüm birikimlerine saldırdılar. İçerden ve dışarıdan verilen desteklerler haftalar boyu Türkiye’yi savaş alanına çevirdiler. Ama kararlı duruşumuz sayesinde bu darbe teşebbüsü akamete uğradı sonuçsuz kaldılar. Buradan bir netice alamadılar.
Seçimlere kısa bir zaman kala başka bir darbe teşebbüsün bulundular. 17-25 Aralık’ta emniyet ve yargı içindeki bir çete elinde Türkiye’nin siyasi ve ekonomik yapısı çökertilmeye çalışıldı. Bizim dirayetli duruşumuz sayesinde bu darbe teşebbüsü de girişimi neticesiz kaldı.
Esasen bunlar birbirinden bağımsız hareketler değil. Bunların aynı üst aklın aynı hedefe farklı yollarla ulaşma çabasından farklı bir şey değildir. 17-25 Aralık darbe teşebbüsü girişimin arkasında kendisine hizmet hareketi diyen cemaat kisvesi altında çalışan bir yapı var. Pensilvanya’dan yönetilen ve kayıtlarda adı Paralel Devlet yapılanması olarak geçen bu örgüt cemaat kisvesi altında insanımızın iliğini kanını söktü. Yurt içinde ve dışında eğitim veriyorum yardım dağıtıyorum diyerek himmet adı altında burs adı altında inanılmaz paralar topladılar. Önce gönüllü olarak topladıkları bu yardımları kamu kurumlarındaki yandaşlarının imkânlarını kullanarak zorla tehditle aldılar. MGK’da bu konu ile ilgili bunun Ulusal güvenliğimizi tehdit eden bir örgüt olduğunun kararını çıkarttık. Legal görünüm altıdaki illegal örgütlemelere karşı bir mücadele kararı aldık. Bunu Hükümetimize bildirdik onlarda bakanlar kurulunda geçirmek suretiyle tüm kurumlarına gönderi. Öyle zannediyorum ki Nisan ayında MGK siyaset belgesi içinde artık yerini alacak. İnsanların polisle, savcıyla, hâkimle, müfettişle ailesi ile zaafları ile tehdit ederek adeta bir korku imparatorluğu inşa ettiler.
Bunu yaşadık. Zahirde hizmet hareketi olarak gözüken bu yapı, esasta bir şantaj şebekesine dönüştü. İnsanların görüntülerini telefonlarını dinleyerek elde ettikleri bilgileri depoladılar ve gerektiğinde çıkartıp kullandılar. Allah aşkına soruyorum size siz bütün bunlar eğitim için yardım için Allah rıza için çalışan insanların yapacağı iş midir? Bir STK bir cemaat bir dini yapı böyle işlerin içinde olabilir mi sadece bu kadarda değil. Gönüllü gönülsüz topladıkları paraları orada da ahlaka vicdana imana sığmayacak işler görüyorsunuz. Himmet diye burs diye kurban diye toplanan paraların bir bölümü ülkemiz deki bazı siyasi partilerin seçim kampanyasına gidiyor. Sadece burada değil aynı zamanda yurt dışındaki siyasi partilerinde kampanyalarında da yardım etmişler. Bunun içinde ABD var bunun içinde Avrupa ülkeleri var. Buralara bile yardım olarak gidiyor. Burada bizim şöyle bir başımızı iki elimizin arasına alarak düşünmemiz gerekmiyor mu?
Kurdukları bankalar ile şirketlerine usulsüz para aktardılar. Türkiye’yi dünyaya şikayet etmek için kullanıyorlar para yedirerek. Ve Türkiye’yi onlara şikayet ediyorlar. İnanın böyle bir tavrın içinde PKK bile olmadı. Bu denli bir tavrın içinde olmadı onlar bu işleri silahla yaptılar. Zaman zaman benzer şeyleri onlarda yaptılar benzer şeyleri onlarda yaptılar ama başaramadılar. İşte yolsuzluk budur hırsızlık bu dur ahlaksızlık budur. Bu yapı maalesef ülkemizde sivil toplum kuruluşlarına gönüllü teşekküllere çok büyük zara verdi. Zaman zaman da o zaman ben Başbakanım, bu hükümet diğer cemaatlerinde da çalışma şartlarını ortadan kaldırıyor gibi akla ziyan açıklamalar yaptılar.
Bütün samimi gayretler güven üzere itibar üzerine. Bugün pek çok STK pek çok cemaatimiz ülkemizde ve dünyanın dört bir yanında takdire şayan hizmetler yürütüyorlar. Bu hizmetlerinde hepsinin kaynağı milletimiz sağlıyor. Siz milletten okul yapacağım diye topladığını paraları karanlık emelleriniz alet ediyorsanız yanınızda kimseyi bulamazsınız.
Pelsinyan’a örgütünün resmi adıyla paralel devlet yapılanmasının ipliği pazara çıkmıştır bunların kim olduğu nerelere çalıştığı her geçen gün daha net bir şekilde ortaya çıkıyor. İşte gazetelerde yayınlanan belgeleri görüyorsunuz. Kim nerenin imamıdır. Ne gibi bağlantıları var neler yapıyorlar nasıl işler bağlıyorlar. Biz bu yapıyla mücadele etmeye başladığımızda kimileri bize şunu söyledi, ’Gayretullah’a dokunmaktan’ bahsediyorlardı bize. Asıl Müslümanlara zulmedenlere ram olanların, onlarla al takke ver külah ilişkiye girenlerin yanında yer almak, buna müsamaha göstermek Gayretullah’a dokunur. Burada eksikten, kusurdan, hatadan, basit zaaflardan, masum ısrardan bahs etmiyoruz. Burada inancımızın ve milletimizin varlığına kast edenlerin emrine girmiş bir Ankebut yapıdan söz ediyoruz.
Kendilerine bu aziz milleti bırakıp okyanus ötesini güneydeki sevdikleri ülkeleri dost edinenlerden bahsediyoruz. Bu ülkelerin çıkarları için dünyanın dört bir yanında operasyonlara alet olanlardan bahsediyoruz. Hamd olsun milletimiz bu yapının gerçek güzünü kısa sürede gördü ve onları kendi dünyasına hapsetti.
Şimdi bir vakıf kuruluyor. Maarif Vakfı. MEB’in kuracağı bu vakıfla uluslararası camiadaki okulları oradaki yönetimler size verelim diyorlar. Hükümetimiz süratle böyle bir vakfı kuruyor. Şu ana kadar hangi devlet başkanı ile görüştüysem hepsi olumlu yaklaştı. Yeter ki bu çocuklar ortada kalmasın diyorlar".
Erdoğan, kızı ve şahsıyla ilgili tehditlerin ortaya çıktığını belirterek, "Dün gazetelerde görmüşsünüzdür: Bir hafta önce de ailece tehdit aldığımızı söylemiştim. Şimdi kızımla, şahsımla ilgili tehditler ortaya çıktı. Aylardır ortaya çıkan isim var. Delikanlıysan çık ortaya, gizli olarak niye bu işi yapıyorsun. Biz kefenimizi giyerek bu yola çıktık. Bizi buradan caydıramazsın. Sende yürek varsa, delikanlılık varsa kod adıyla ortaya çıkma. Terör örgütünün mensubusun. O yüzden kod adıyla konuşursun. Ana muhalefetle özel görüşmeler ve adeta onlara bilgi veriyorlar. Biz işte böyle kızımla ilgili öldürmek için emir verdiklerini söylüyorlar. ABD’den birisi gelecek onunla ilgili adımı atacak. Allah’ın verdiği ömrü kimsenin geri almaya hakkı yok" dedi.
Erdoğan, İç Güvenlik Yasasıyla ilgili şunları kaydetti: "İç Güvenlik Yasası’ndan niye rahatsız oluyorlar. Hükümetin görevi huzuru sağlamak değil mi? Bunlar bir yerde yatırım yapacaksın, devletin yaptığı yatırımda müteahhit firmanın iş makinelerini yakıyor, yöneticileri kaçırıyor. Kim bu? Terör örgütü. Uzantıları parlamentoya kadar sirayet etmiş. Parlamentoda terör örgütü ile ilgili alınan tedbirler kapsamındaki yasaya karşı çıkmak bana göre terörle mücadeleye karşı çıkmaktır. Bunu böyle bilmek lazım. Eğer dürüstseler samimi iseler terörle mücadele de şu maddeler eklensin derler. Güvenlik güçlerinin elini güçlendireceksin ki rahat müdahale etsin. Bunu ABD’de Batı’da Avrupa’da polis sana dur dedi duracaksın. Durmadığı zaman gerekli müdahaleyi yapar. Bu işin ortasını bulmamız lazım eğer bunu çözemesek terör örgütünün gücünü arttırmış oluruz. Şimdi 7 Haziran seçimleri geliyor. Muhtarları tehdit ediyorlar. Bu köyden başka siyasi partiye oy çıkmayacak diye. Çıkarsa eğer hepiniz dağa gönderilirsiniz diyorlar. Ne yaparsa yapsınlar bu Parlamentodan her türlü engellemeye rağmen bu çıkacaktır. Ben buna inanıyorum. Çünkü aklıselimin yolu bir".
(İHA)