Görüşmede, Rusya Devlet Başkanı Putin'in taziye açıklamasının olumlu karşılandığını belirten kaynaklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın anlaşma olmaması halinde Türkiye'nin rejim unsurlarını İdlib'den kendi imkanlarıyla temizleme hususunda kararlılığını ortaya koyduğunu vurguladı.
Kaynakların görüşmelerin sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerinde, Türkiye'nin ulusal çıkarları doğrultusunda izlediği bağımsız dış politikanın yeni bir başarı elde ettiği, aynı gün hem Rusya ile liderler düzeyinde müzakereler yürütüldüğü hem de ABD Başkanının özel temsilcisinin (James Jeffrey) İstanbul'da ağırlandığı ifade edildi.
Kaynaklar, "Bir yandan Suriye'den gelebilecek yeni bir düzensiz göç dalgasını engelleyerek ulusal çıkarlarımızı koruduk, diğer yandan Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere, Batı'yı bize destek vermek durumunda bıraktık. Türkiye, kendi öz kaynaklarıyla Esed rejimine ağır bir bedel ödeterek, Suriye'nin geleceğinde söz sahibi olma kararlılığını ortaya koymuştur. Artık Türk askerine yönelik herhangi bir saldırının yanıtsız kalmayacağı açıkça anlaşılmıştır." ifadesine yer verdi.
Türkiye'nin, aynı zamanda Batılı devletlerin İdlib sahasındaki koşulları dikte etmesine izin vermeyeceğini ortaya koyduğuna değinen kaynaklar, Türkiye'nin kendi göbeğini kendi keserek, bölgede kimsenin maşası olmayacağını gösterdiğine işaret etti.
Türk savunma sanayisinin, İdlib krizinde rüştünü ispat ettiğini ve bu alana yapılan yatırımların ne kadar isabetli olduğunun bir kez daha anlaşıldığını vurgulayan kaynaklar, şu görüşlere yer verdi:
"Türkiye-Rusya mutabakatı, ABD ve Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye destek olmasına engel değildir. Hava savunma sisteminin konuşlandırılması ve istihbarat paylaşımı gibi güven artırıcı adımlar atılmalıdır. İdlib'de hala 3 milyondan fazla sivilin küçük bir alanda sıkıştığını unutmamalıyız. Bölgeden kaynaklanan düzensiz göç tehlikesi devam etmektedir. Avrupa ülkeleri, Rusya'ya göçmenleri Avrupa demokrasilerine karşı silah olarak kullanma şansı tanımamalıdır. Son günlerde yaşananlar, bölgede yaşanan insani krize kapsamlı ve köklü bir çözüm bulunması ihtiyacını ortaya koymuştur.
Türkiye-Rusya mutabakatı; Türkiye'nin mülteci politikasına yaptığı değişiklikleri geri almasını gerektirmez, Avrupa Birliği'nin 2016 anlaşması kapsamında Türkiye'ye verdiği sözleri tutmadığı gerçeğini de değiştirmez. Avrupa Birliği, Türkiye'ye karşı değil, Türkiye ile iş birliği içerisinde Suriye'de yaşanan insani krizi sonlandırmak için gerekli adımları atmalıdır. Bugün ortaya çıkan mutabakat, lider diplomasisinin sonuç vermeye devam ettiğini göstermiştir. Rusya, çok boyutlu ilişkilerimizi rejimin hırs ve kaprislerine kurban etmemek için anlaşma yoluna gitmiştir."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com