Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Yeşilay Cemiyeti tarafından 3’üncüsü düzenlenen Zümrüdüanka Ödül Töreni‘ne katıldı.
Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen törene; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Yeşilay Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk olmak üzere sanat ve siyaset dünyasından çok sayıda davetli katıldı.
Yeşilay Başkanı Mücahit Öztürk’ün yaptığı açılış konuşmasının ardından kürsüye davet edilen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeşilay’ımızın değerli başkan ve yöneticileri, çok kıymetli Yeşilay gönüllüleri, değerli misafirler. Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle, hürmetle selamlıyorum. 1-7 Mart tarihleri arasında kutladığımız Yeşilay haftamızın ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu yıl Zümrüdüanka ödüllerinin 3’üncüsünü tevdi ediyoruz. Ödüle layık görülen sporcularımızı, sanatçılarımızı medya mensuplarımızı, akademisyenlerimizi, siyasetçilerimizi, kurum ve firmalarımızı cani gönülden tebrik ediyorum. Yeşilay’ın görev alanına giren konular sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın, tüm insanlığın mücadele ettiği sorunlardır. Bu konuda uluslararası dayanışma ve işbirliği olmazsa başarı da sağlanamaz. Bu sebeple ödüller ülke sınırlarımızı aşarak uluslararası bir boyut kazanmasını son derece anlamlı ve değerli buluyorum. Geçen yıl ödül tevdi edilmiş birisi olarak şunu samimiyetimle ifade etmek istiyorum. Yeşilay ödülleri bir şahsın veya kurumun alabileceği en müstesna en anlamlı ödüllerdendir. Bu ödüller hem özveri hem hassasiyetin, hem de ağır bir sorumluluğun sembolüdür. Ödülü almak kadar alınan ödülün üzerimize yüklediği mananın bilincinde olmak da önemlidir” dedi.
Erdoğan, “Toplumu bilinçlendirme, farkındalık oluşturma ve bağımlılığı önleme mücadelesine daime güçlü destek verdim ve bundan sonra da vermeye devam edeceğim. Türkiye’nin son 14 yılı her alanda ihmallerin ortadan kaldırıldığı, yıllarca ikinci plana itilen, halının altına süpürülen konuların tekrar gündeme alındığı bir dönem olmuştur. Yeşilay gönüllüleri ve mensupları olarak sizler bu sürecin en yakın şahidisiniz. Daha önce imkansızlıklarla boğuşan bir Yeşilay vardı. Bugün Avrupalı kuruluşların mükemmeliyet belgesi verdiği bir Yeşilay var. Ondan dolayı Yeşilay’ı kutluyor ve tebrik ediyorum. Neden böyleydi? Mücadelesinde yalnız bırakılmış bir Yeşilay’dan çalışmaları en üst düzeyde himaye edilen, desteklenen bir Yeşilay’a kavuştu. Biraz destek ve biraz cesaret ile teşvikle kurumlarımızın neler başarabileceklerini Yeşilay’a bakınca bunu görebiliyoruz” diye konuştu.
Batı Afrika izlenimlerini burada da aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son 5 gündür Batı Afrika bölgelerinden Fildişi Sahili, Gana, Nijerya ve Gine’deydik. Yanımda 150’yi aşkın işadamımız vardı. Bu işadamlarımızla birlikte bu dört ülkeyi dolaştık. Bu ülkelerin durumu, bunlar emperyalist batının geçmişte sömürdüğü ülkeler. Aslında bunlar fakir, fukara, garip filan değil, bunlarda o madenler, petrol vesaire korkunç. Ama bunları kendileri alamamış ki. Bunları hep onlar almışlar. Gelmişler elmasları, altınları götürmüşler. O garipler bunların ne olduğunu bilmiyorlar. Sanıyorlar ki taşları alıp götürüyorlar. Fakat bu gidişle hele hele o Gine'yi görünce bizim 50-60 yıl önceki Türkiye’yi yansıtıyor. Fakat öyle bir coşku öyle bir heyecanla havalimanında bizi karşıladılar. Tabi bu tabloyu görünce arkadaşlarıma söyledim; sorumluluğumuza bakın burayı gördük ya bugün çok daha fazlasıyla arttı dedim. Bizim dedelerimiz buralara geldi ama bizim dedelerimiz emperyalist Batı gibi gelmedi. Bizim dedelerimiz o şefkat kollarını açarak kucaklamaya geldiler. Ama bunlar onu yapmadı. Hala da yapmadılar. Ve kendilerine birçok şeyleri söyledik, bazı adımları atacağımızı söyledik. Zaten kanal ve kanalizasyon diye bir şey yok. Her şey akıyor. Çöpler aynen ben İstanbul’u devraldığım zamanki gibiydi. Ve o çocuklar çöp dağlarıyla haşır neşir oluyorlar. İki tane Batılı ülkeyle anlaşmışlar ama yapamamışlar. Ama biz bu adımları atarız, yaparız, yeter ki siz yetkiyi verin dedik. Sağolsun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızla da yola çıkarken anlaşmıştık. Bazı hizmetten çıkaracakları otobüsler onları o ülkelere söz verdik ve son bakımlarını yaptırıp boyayıp sizden de bir ekibi alıp İstanbul’da onları yetiştirip, ondan sonra da onları yedek parçalarıyla beraber bu otobüslerden bu 4 tane ülkeye verelim diye söz verdik. İnanın bu kararımız üzerine o parlamentodakiler ayağa kalkarak alkışladılar. Çünkü toplu taşıma araçları yok. Bu noktadalar” diye konuştu.
ERDOĞAN’DAN FİLDİŞİ VE GANA’YA CAMİ SÖZÜ
Batı Afrika kıtasındaki gezinin ardından Fildişi ve Gana’ya cami yapımı sözü veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuyla ilgili Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’e bu konuyla ilgili çalışma için sinyal verdi.
Erdoğan, "Bize Batı ne diyor; size yılda 3 milyar dolar Avro vereceğiz. Bakınız bu sözü vereli 4 ay oldu. Hala verecekler. Bugün Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk bugün ziyaretimdeydi. Bakın dedim verseniz de vermeseniz de biz sizin gibi gelen mültecilere kapılarımızı kapatmadık Batı gibi. Açık tuttuk, gene açık tutacağız ama biraz da vicdan dedik. Bunu beraber paylaşalım istiyoruz sizinle ama siz Türkiye kapıları Batıya açıyor oraya yönlendiriyor gibi bir yanlışın içerisindesiniz. Bakın bunu bırakın, ben size bir şey söylüyorum; formül nedir? Suriye’nin kuzeyine biz bir şehir kuralım. Yaklaşık bir 4 bin 500 kilometrekarelik bir şehir kuralım. Ve biz bu şehirde alt yapısıyla üst yapısıyla her şeyi ile yerel mimariyle Türkiye’ye yakın bir bölgede bu şehri kuralım. Dolayısıyla Suriye’den çıkacak olanları orada iskan edebiliriz. Türkiye’dekileri yine aynı şekilde orada iskan etme imkanımız olabilir. Bunu karşılıklı konuştuğumuz zaman haklısın diyorlar. Bunu sayın Obama ile konuştuk. Hatta koordinatlarını dahi belirledik. Ama uygulamaya gelince hala ses yok. Mesele karar meselesidir. Karar verici olmak bu, irade koymak bu. Maalesef tabi bunu da ortaya koymayınca iş geçiyor. Ama iş kapıya dayanınca da feryat başlıyor" şeklinde konuştu.
Erdoğan, açıklamalarına şöyle devam etti: "Bizler bu tarihi adımları atarken muhalefet başta olmak üzere Türkiye’deki belli çevreler, tüm enerjilerini bizi engellemek için harcıyor. Hayatlarını parti genel merkezleri, meclis ve evleri arasında geçirenler bizim kıta kıta dolaşıp yatırımcılarımızın işadamlarımızın önünü açtığımızı idrak edemiyorlar. Gazetelerdeki köşelerini, ekranlardaki söz haklarını daha da ötesi zihinlerini yabancı başkentlerin Türkiye karşıtı lobilerin emrine verenler Ankara’nın bağımsız ve özgüven sahibi dış politika iddiasından çok ciddi rahatsız oluyorlar. Zira bunlar için Afrika köklü ilişkilerimizin olduğu, fırsatları bünyesinde barındıran bir yer değil, sadece açlık, sefalet, iç savaşlarla dolu kriz ve kaos bölgesi. Onlar Türkiye’nin güneyine bakınca bataklık, doğusuna bakınca sorunlar yumağıdır. Yine bunlar Türkiye’nin ekseni kayıyor, Türkiye yönünü Doğu’ya çeviriyor diye feveran etmeyi dış politika yorumculuğu zannediyor. Ama şundan eminiz olunuz Türkiye hangi hayırlı işe imza atmışsa, hangi açılımı gerçekleştirmişse bunlara rağmen yapmıştır. Bunların amacı yol açmak değil, tıkamak, engellemek, yola mayın döşemektir."
Alkol yasakları ve alkollü araç kullanan sürücülere verilecek para cezalarına yönelik eleştirilere de yanıt veren Erdoğan, yapılan eleştirilerin yersiz olduğunu belirterek, “Bunlar insanımızı sevmiyorlar. Bunların insanımızın rahatsızlığında, hastalığında, vücudundaki olumsuz gelişmelerde kendilerine hayat arıyorlar. Biz ise diyoruz ki biz insanımızı seviyoruz. Sağlıklı nesil için ne gerekiyor ise biz onu yapmaya çalışıyoruz. Trafik kazalarının, kadına şiddet olaylarının en önemli müsebbibi alkoldür. Hal böyle iken niçin bir siyasetçi 18 yaşından küçüklere alkol satışının kısıtlanmasından rahatsızlık duyuyor. Batıya bak oralarda böyle bir şey yok. Satamazsın onlara alkolü ve sigarayı. Milletin menfaatini düşünen bir milletvekili neden alkollü araç kullananlara verilecek idari cezanın arttırılmasından rahatsız olur. Evlatlarımızı alkol ve zararlı alışkanlıklardan korumanın özgürlükle, yaşam tarzına müdahale ile ne ilgisi olabilir” dedi.
Erdoğan'ın yaptığı konuşmanın ardından ödül törenine geçildi. Medya alanında Ayşenur Asuman Uğur, spor alanında Basketbolcu Semih Erden, Sosyal Sorumluluk Projesi alanında Ebebek Firması, Sanat alanında Son Çıkış Dizisi, Akademi alanında Prof. Dr. Recep Erol Sezer, Siyaset alanında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Uluslararası Dayanışma alanında Dr. Gülberto Gerra, iki özel ödülünden biri Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, bir diğeri ise Turkuaz Medya Grubu'na verildi.
dikGAZETE