USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Genel

Erdoğan muhalefete yüklendi: "O halde doğru yoldayız"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, muhalefetin, konuşmasından, sözlerinden rahatsız olduğunu belirterek, " O halde doğru yoldayız" dedi. Toplu açılış töreninde konuşan Erdoğan, Gaziantepliler’e seslenerek, "Muhacirlere sahip çıkarak siz gönüllerde taht k

Erdoğan muhalefete yüklendi: "O halde doğru yoldayız"
07-03-2015 17:21
Google News

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, muhalefetin, konuşmasından, sözlerinden rahatsız olduğunu belirterek, " O halde doğru yoldayız" dedi.
Toplu açılış töreninde konuşan Erdoğan, Gaziantepliler’e seslenerek, "Muhacirlere sahip çıkarak siz gönüllerde taht kurdunuz. Türkiye’de bazı siyasiler utanmadan bir katili Esed’i ziyaret edebiliyorsa, ülkemizde hala nelerin olduğunu iyi düşünmemiz lazım. Kimlerin olduğunu düşünmemiz lazım. Zulme rıza zulümdür. Zalimlerin yanında yer alanlar da zalimdir. Bir gün şartlar değişecek. Bağrınıza bastığınız o kardeşler Suriye’de size sevgilerini gönderecekler, bizi yalnız koymadılar diyecekler" dedi.
Konuşmasında, muhalefeti de eleştiren Erdoğan, "Muhalefet çıkmış Cumhurbaşkanının meydanlarda ne işi var diyorlar. Bunlar Çankaya’da oturup imza atan Cumhurbaşkanlarına alışmışlar, öyle devam etsin istiyorlar. Kusura bakmasınlar, Sayın Gül’ü tenzih ederim, ’Biz yan gelip yatan bir cumhurbaşkanı olmayacağız’ dedik. Bizi bu makama millet gönderdi. ’Dünya kazan biz kepçe olacağız’ dedik ve böyle yürüyoruz. Böyle konuşmamızdan rahatsız oluyorlar. Eğer bu muhalefet benim sözlerimden rahatsız oluyorsa doğru yoldayız demektir. Onların alkışladığı gün benim kendimi kontrol etmem lazım, bir yanlışlık var demektir. Davet edersiniz davete gelmezler, milletimin makamına gelmezler. Milletin evini kaçak saray diye tanımlamaya kalkarlar. Onlar öyle tanımlaya dursun. Cumhurbaşkanlığı Sarayını milletin evi olarak tanımladık. Bir iki sene sonra artık orası Cumhurbaşkanlığı sarayı değil Cumhurbaşkanlığı külliyesi olarak hizmet verecek. Orada Cumhurbaşkanılğı makamı onun yanında kongre merkezi, büyük bir cami, çok amaçlı toplantı salonu sergi salonlarıyla beraber. Türkiye’nin en büyük kütüphanesini kuruyoruz. Cumhurbaşkanlığı kütüphanesi. 24 saat halkımıza buralar açık olacak. Niye çünkü buralar milletin evi ve Cumhurbaşkanlığı külliyesi. Bizi siz zaten bununla görevlendirdiniz" dedi.
Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ne zaman önümüz kesilmek istendiyse yanımızda siz vardınız. Kardeşlerim ne zaman bize haksızlık yapıldıysa yanımızda siz vardınız. Onca badireye, oyuna rağmen hamdolsun bu yolculuk devam etti. Bugün burada dimdik ayaktaysak sözlerin sayesindedir. Milletin sayesindedir. Toplu açılış ve temel atma töreni vesilesiyle sizle birlikteysek bu birbirimize olan muhabbetimizdendir".
Türkiye’nin çok önemli bir dönemden geçtiğinin altını çizen Erdoğan, "Suriye’de kendi halkına zulmeden bir zalim, yüz binlerce insanın ölümü, milyonlarca insanın perişanlığı pahasına koltuğunda oturmaya devam ediyor. Irak’ta etnik hırslar, IŞİD tehdidi. Karadeniz’in üst tarafından başka kavgalar var. Biz kendi çevremizde böyle bir tabloyu asla istemedik istemiyoruz. Tarihi, kültürel, sosyal olarak çok güçlü bağlarımız olan ülkelerle kardeşlerimizle güven içinde bir gelecek arzu ediyoruz. Komşularımız bu haldeyken bize rahat içinde yaşamak yakışmaz. Elimizi uzatmak zorundayız. Gerekirse ekmeğimizi paylaşacağız. Kardeşlerimizin dostlarımızın yanında olacağız. Bu ateşin içine çekmek isteyenlere kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Hiç bir kardeşimizi de bu ateşin içerisine terkedemeyiz. Her ikisini birada yapabildiğimiz için büyük devletiz. Batılı ülkelerde bölgedeki savaşlardan huzursuzluklardan kaçan mültecileri deniz ortasında ölüme terkediyorlar. Biz bugüne kadar ölümden kaçan, perişanlıktan kaçan hiç kimseye kapımızı kapatmadık. Avrupa’nın tamamında 200 bin, biz de 2 milyon mülteci var. 10 katı. Hani bunlar çok zengindi, çok paraları vardı. Mesele ne biliyor musunuz insanlık insanlık. Biz 2 milyona hizmete devam ediyoruz. Daha yeni Suruç’ta büyük bir kamp açtık. Bu kardeşlerimiz için. Bunlar Kürt demedik, Araptır demedik. Gönlümüzü açtık. Bundan sonra gelenlere kapımızı yine asla kapamayacağız. Bunu daha çok paramız olduğu için değil; vicdanımız, tarihimiz, inancımız gerektirdiği için yaptık. Bugün kucak açtığımız tüm kardeşlerimiz Çanakkale’de bizimle birlikteydi. Kurtuluş Savaşı’na varının yoğunu satarak katkıda bulunan yine onlardı. Bu insanlar asla el değil, öteki değil, asla yabancı değil, Bu insanlar biziz biz. Biz neysek onlar da o. Mesel sayı değildir. Mesele irfana sahip olmaktır" dedi.
Gaziantep’in kendi tarihine kendi medeniyetine sahip çıkma konusunda daima örnek olduğunu belirten Erdoğan, "Bugün de örnek olacaktır. Çevremizde bu olaylar olurken ülkemizde de çok ciddi bir meselemizi ciddi bir sıkıntımızı çözme yolunda önemli bir mesafe kat ettik. Demokratik açılım diye başlattık. Son olarak da çözüm süreci adıyla nihai aşamasına getirdik. Önemli bir dönüm noktasına ulaştık. Sadece milletimiz için milletimizin kardeşliği, geleceği için bu süreci başlattık. Sabırla bugüne kadar büyüttük. 6-7 Ekim’de vatandaşı sokağa döktüler, vatandaşımızın dükkanlarını, araçlarını yaktılar. Kamunun araçlarını yaktılar. Belediyenin araçlarıyla kanallar açtılar, tahrik ettiler, tahkir ettiler. İnanın bütün bunlara hep sabrettik. Bunu da atlatacağız dedik. Bunlara farklı muamele de yapılabilirdi ama yapmadık. Bizim derdimiz bu ülkede huzuru refahı getirmek. Bunu başarabilmekti. Biz yeri geldik kan kustuk kızılcık şerbeti içtik. Yola böyle devam ettik. Boğazımıza düğümlenenleri yuttuk. Kanın sel olup aktığı meseleyi demokrasi içinde çözme imkanı yakalamıştık. Bütün insanımız bize inandı bizi desteklerdi. Süreç bugüne kadar sağ salim geldiyse sağduyusunu vakarını irfanını kaybetmeyen milletimize aittir. Sürecin yeni bir aşamasına geldik. Gaziantep bu noktada dik durdu. Oyunlara gelmedi. Gaziantep oyun bozdu. Biz yine sabrediyoruz. Bekliyoruz takip ediyoruz. Bugüne kadar onlara rağmen bu süreç ilerlediyse onlara rağmen nihai hedefine ulaşacağına inanıyorum. Onlara kalsa Türkiye kanın, gözyaşının hakim olduğu yere dönüşecekti. Milletim buna izin vermedi. Yine milletimiz bölge halkı meseleye sahip çıkacak gereğinin yapılması sağlayacaktır. Annelere büyük görev düşüyor. Bunun için babalara büyük görev düşüyor. Kardeşlere abilere, ablalara büyük görev düşüyor. Bugüne kadar canı yanan onlar oldu. Bundan sonra bu can yanmasın. Gençlerimize büyük görevler düşüyor. Çünkü onların hayalleri var" dedi.
Gaziantep’in çözüm sürecinin bir modeli olduğunu kaydeden Erdoğan, "Çözüm süreci derken istediğimiz bölgedeki insanımızın tüm çeşitliğiyle Gaziantep’te olduğu gibi yanyana barış içinde huzur içinde yaşamasını sağlamaktır. ’Bu işin sonu ne olacak’ diyenler varsa gelsinler Gaziantep’i görsünler. Bu süreçte milletimizi sevdiğimiz için ısrarlıyız. Kimsenin kimseye bir şey verdiği yok. 78 milyon insanımız her birine hangi hakkı veriyorsak bölge insanımıza da aynı şeyleri veriyoruz. Ne bir eksik ne bir fazla.. Gaziantep sağlam durursa bu meselenin çözümü iki kat kolaylaşır" diye konuştu.
Türkiye’nin her alanda hızlanmaya ihtiyacı olduğunu kaydeden Erdoğan, "Dünya değişiyor, Türkiye de onunla birlikte değişiyor. Bizi düşen Türkiye’yi daha ileriye götürmektir. Artık bu beden bu gömleği sığmıyor. Hızlı karar alacak. Hızlı uygulayacak, hızlı netice alacaksınız. Mevcut sistem buna imkan vermiyor. Ne yapmak lazım. İhtiyacımıza uygun yeni bir yönetim sistemini tartışmamız lazım. Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak olan sistem başkanlık sistemidir. Bunu anayasa hazırlıklarında biz o komisyona sunduk. Bu sistem hem bizim geleneklerimize uygundur, hem günümüz şartlarına uygundur. Davul sizin boynunuzda sorumluluk sizin üzerinizde tokmak başkasının elinde. 1960 anayasasıyla böyle bir sistem kurulmuş. 1980 anayasasıyla iyice yerleştirilmiş. Sistemin ruhundaki çarpıklığı düzeltemiyorsunuz. Bununla bir yere varamıyorsunuz. Adeta yamalı bohça bir yere varamıyorsunuz. Meclis’te milletvekili oranımız yüzde 60 olduğu halde kurulan komisyonda yüzde 25 ile temsil edildik. Komisyon samimi çalışmayınca netice çıkmadı. Anayasada bir çok değişiklik yaptık. Bir çok kurumun yapısını değiştirdik olmuyor. Başkanlık sistemi demek yeni anayasa demek. Yeni anayasa bizim millete sözümüzdür. Meclisteki şartlar bunun gerçekleşmesine izin vermedi. Yeni meclis bu anayasayı yapama sürecine nail olsun. Muhalefet yasa çıkarmak için yok, yasaların çıkmaması için var. Kefenin cebi olmadığı başkanlık sistemini alıp öteki tarafa götüreceğimiz de yok. Aslında bu konuda geç bile kalındı. Bugüne kadar Türkeş’ten Erbakan Hocaya, Özal’dan Demirel’e pek çok lider başkanlık sistemi hayallerini dile getirmiştir. Bu meseleyi bugüne kadar geciktirenler ülkemize ve milletimize karşı vebal içindeler. Kendi oylarıyla Türkiye’nin ilk cumhurbaşkanını seçen bu millet inanıyorum ki bu ülkenin ilk başkanını da seçme iradesini gösterecektir" dedi.
Erdoğan, "Yarın kadınlar günü. Yarın kadına şiddete karşı koymanın önemli bir sıçrama günü. İnşallah bu mücadeleyi de birlikte sürdüreceğiz. Kadına şiddet insanlığa ihanettir. Bu mücadeleyi tarih boyunca kadınlar verdi şimdi birlikte vereceğiz. Veda Hutbesinde Peygamberimiz kadından Allah’ın bir emanetin olarak bahsediliyor. İki kadın makamların en üstünde. Bak erkek, baba makamların en yükseğinde değil. Cennet annenin ayaklarının altında, babanın değil" dedi.
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ