Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ATV-A Haber televizyon kanalında yayınlanan Gündem Özel programında gündeme ilişkin soruları değerlendirdi. Sunucunun; muhalefetin terör olaylarındaki artışta Erdoğan’ın seçim öncesi sarf ettiği ‘400 vekil istiyorum’ sözünün etkili olduğu eleştirilerine karşı Erdoğan, “Bunu anlamak mümkün değil. Yani ben 400 hedefini gösterme aslında yeni bir Anayasa’nın inşası noktasında, yani böyle bir muhalefeti hangi parti alırsa alsın bu yeni Anayasayı inşa etsin, kurabilsin ve bu yeni Anayasa ile birlikte de Türkiye’de atmak istediğimiz Yeni Türkiye adımını rahatlıkla atabilelim. Buna yönelik bir hedefti bu. Tabi şunu da görmek lazım, parlamentoya girmek gayreti içerisinde olanların parlamentoya 80 milletvekili ile girdikleri halde düşünün parlamentoda daha zayıf oldukları dönemlerde de olmayacak kadar bu dönem içerisinde yaptıkları tahribatı neyle izah edeceğiz. Biliyorsunuz bir 6-7-8 Ekim olaylarını yaşadık. Ardından bir Suruç olayını yaşadık. Ardından Diyarbakır olayını yaşadık. Burada başka yerlere fatura kesmenin anlamı yok. Bunların hep bir dayanışmanın neticesinde en azından ülkemizde terör belasının kestirilmesinden başka bir şey değildir. Bu terörü estirmek gayretiyle buradan rant elde ediyorlar” dedi.
Erdoğan, açıklamalarına şöyle devam etti: “Eğer 400 milletvekilini alabilecek veya bir Anayasayı inşa edebilecek bir sayıyı bir siyasi parti yakalamış olsaydı durum bugün çok daha farklı olurdu. Bir yeni Türkiye hareketini adımını atabilmek için bu çok çok önemliydi. Bakınız mesela ben Başbakanımıza hükümeti kurmakla ilgili bir görev verdim. Ve CHP ile görüşmeler yapıldı ki mutabık kalınabilseydi iki partinin sayısı Yeni Anayasayı inşa etme noktasında yeterli bir sayıydı. Ama maalesef belli yerlere takılmak suretiyle bu olmadı. Daha sonra MHP ile görüşmeler oldu. O tabi Anayasayı kurmaya yeterli olmasa da en azından millete gitme noktasında bir referandum noktasında bir imkan sağlayabilirdi. Fakat böyle bir anlayış maalesef görülemedi.”
Terör saldırılarının artış göstermesini nasıl değerlendirdiği sorulan Erdoğan, “Çözüm süreci bunlar tarafından ihanetle değerlendirildi. Çözüm sürecini bunlar adeta Günaydoğu’da kısmen Doğu’da kendileri için silah stoklama süreci olarak değerlendirdiler. Ve çok ciddi bir silah stoklaması var. Ve burada bu süreç içerisinde güvenlik güçlerimiz herhangi bir çatışmaya girmeyelim dediler ama daha sonra anladık ki bu süreçte bunlar bunu yaptılar. Şimdi valilikler vasıtasıyla diyelim herhangi bir ilde veya ilçede 15 gün sokağa çıkma yasağını ilan ederken niye ilan ediyor? Evlerde durum nedir bunu görecek. Kimler var kimler yok onu görecek. Bunları yapmaya mecburuz ve yapacağız. Ve şu anda bunlar da devam ediyor” şeklinde konuştu.
"GEREK DEAŞ ÖRGÜTÜNE YÖNELİK, GEREK İÇERİDEKİ BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ PKK’YA YÖNELİK, GEREK DHKP-C’YE YÖNELİK ŞU ANDA EMNİYET GÜÇLERİMİZİN YOĞUN BİR ÇALIŞMASI VAR"
Terör örgütünün seçim öncesi yapılan ve yoğunlaştırılan bu saldırılarla neyi hedeflediği sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gidilecek seçimde yine bölge halkını tehdit altında tutmak suretiyle buralardaki oy potansiyelini korumaya yönelik atılan adımlardır bunlar. Şimdi örneğin; vatandaşlar ne yaptılar? Yürüdüler. Artık elinizi yakamızdan çekin dediler. Şimdi mesele benim Güneydoğu’da Kürt vatandaşım bunu genişletmesi lazım. ‘Çekin yakamızdan elinizi, biz sizi tanımıyoruz. Çünkü siz bizim haklarımızı korumadınız, tam aksine bizim evlatlarımızı siz sürekli olarak ölüme götürdünüz. Dağa kaçırdınız.’ Bunlar hep Kürt vatandaşlarımızın çocukları. Diyarbakır’da analar ağladı niye çocukları kaçırıldığı için, kızları kaçırıldığı için. Ve bu ağlama hala devam ediyor. Tüm bu gerçekleri görmemiz lazım. bölücü terör örgütü kendine böyle bir yöntem seçmişse bunu diğer vatandaşlara bu korkuyu salmak için bunu yapıyor. Ve bununla birlikte de öyle bir yöntem kendine belirliyor ki ‘ben burada halk desteğini kaybettiğim anda benim halim nice olur’. Temenni ederim ki halkımız onun bu durumunu görmek suretiyle karanını verir ve iradesini sandığa yansıtır” dedi.
Kandil’e yönelik yapılan son operasyonların önceki yıllarda yapılan operasyonlara karşın daha etkili olduğu ve bunun nedenini neye bağladığı sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir defa bu çok çok farklı. Burada gerek DEAŞ örgütüne yönelik, gerek içerideki bölücü terör örgütü PKK’ya yönelik, gerek DHKP-C’ye yönelik şu anda emniyet güçlerimizin yoğun bir çalışması var. Ve bunları yoğun bir şekilde yaptıkları gibi biliyorsunuz şu ana kadar yani teröristlerin özellikle ölüsü noktasında çok ciddi rakamlara ulaşıldı. Bu sayı binlerle ifade ediliyor. Ve öyle zannediyorum ki artarak devam edecektir. Aynı DEAŞ ile ilgili orada tabi belli bir merkezden verilen koordinatlar çerçevesinde DEAŞ’a yapılan müdahaleler vardır ve o koordinatlarda bizim de hava kuvvetlerimiz gereği neyse yapmaktadır. Yani olay bizim sınırlarımızda tehdit unsuru ne ise bu tehdit unsurlarına karşı kararlı şekilde yapılan bir harekattır. Öbür tarafta da yine PKK’ya karşı bunlar sadece hava olmayacak. Hem hava, hem kara aynı kararlılıkla devam edecek. Tabi sıkıntılarımız olmayacak değil, olacak. Ama bu sıkıntılara rağmen bu süreci kararlı bir şekilde devam edecektir" diye konuştu.
Terör örgütüne yönelik sınır içerisinde yapılan operasyonlarda asker ve polisin pasif kaldığı eleştirilerine de yanıt veren Erdoğan, “Bu iddiaların hepsi aslı astarı olmayan doğru olmayan ifadelerdir. Bir kere polisin de askerin de vurma yetkisi vardır. Hele hele silahlı bir terör örgütü mensubunu gördü mü indirir. Tunceli hadisesi bunun en güzel örneğidir. Orada silahlı gördü ne yaptı hemen onu indirdi. Nusaybin’de ne oldu? Gördü ve indirdi. Bu yetki var. ’Yok’ ifadesi kesinlikle yalandır. Bu konuda askerimizin de polisimizin de yetkisi var. Böyle bir şey olduğunda bu yetkisini de kolaylıkla kullanabilir. Artık bu süreç farklı bir süreçtir hele hele son iç güvenlik kanununda da çok daha farklı bazı yetkilerle donatıldı. Maskeliler, molotoflular bunların hepsi görüldüğü yerde hemen anında gereği yapılır” şeklinde konuştu.
(İHA)
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ATV-A Haber televizyon kanalında yayınlanan Gündem Özel programında gündeme ilişkin soruları değerlendirdi. Sunucunun; muhalefetin terör olaylarındaki artışta Erdoğan’ın seçim öncesi sarf ettiği ‘400 vekil istiyorum’ sözünün etkili olduğu eleştirilerine karşı Erdoğan, “Bunu anlamak mümkün değil. Yani ben 400 hedefini gösterme aslında yeni bir Anayasa’nın inşası noktasında, yani böyle bir muhalefeti hangi parti alırsa alsın bu yeni Anayasayı inşa etsin, kurabilsin ve bu yeni Anayasa ile birlikte de Türkiye’de atmak istediğimiz Yeni Türkiye adımını rahatlıkla atabilelim. Buna yönelik bir hedefti bu. Tabi şunu da görmek lazım, parlamentoya girmek gayreti içerisinde olanların parlamentoya 80 milletvekili ile girdikleri halde düşünün parlamentoda daha zayıf oldukları dönemlerde de olmayacak kadar bu dönem içerisinde yaptıkları tahribatı neyle izah edeceğiz. Biliyorsunuz bir 6-7-8 Ekim olaylarını yaşadık. Ardından bir Suruç olayını yaşadık. Ardından Diyarbakır olayını yaşadık. Burada başka yerlere fatura kesmenin anlamı yok. Bunların hep bir dayanışmanın neticesinde en azından ülkemizde terör belasının kestirilmesinden başka bir şey değildir. Bu terörü estirmek gayretiyle buradan rant elde ediyorlar” dedi.
Erdoğan, açıklamalarına şöyle devam etti: “Eğer 400 milletvekilini alabilecek veya bir Anayasayı inşa edebilecek bir sayıyı bir siyasi parti yakalamış olsaydı durum bugün çok daha farklı olurdu. Bir yeni Türkiye hareketini adımını atabilmek için bu çok çok önemliydi. Bakınız mesela ben Başbakanımıza hükümeti kurmakla ilgili bir görev verdim. Ve CHP ile görüşmeler yapıldı ki mutabık kalınabilseydi iki partinin sayısı Yeni Anayasayı inşa etme noktasında yeterli bir sayıydı. Ama maalesef belli yerlere takılmak suretiyle bu olmadı. Daha sonra MHP ile görüşmeler oldu. O tabi Anayasayı kurmaya yeterli olmasa da en azından millete gitme noktasında bir referandum noktasında bir imkan sağlayabilirdi. Fakat böyle bir anlayış maalesef görülemedi.”
Terör saldırılarının artış göstermesini nasıl değerlendirdiği sorulan Erdoğan, “Çözüm süreci bunlar tarafından ihanetle değerlendirildi. Çözüm sürecini bunlar adeta Günaydoğu’da kısmen Doğu’da kendileri için silah stoklama süreci olarak değerlendirdiler. Ve çok ciddi bir silah stoklaması var. Ve burada bu süreç içerisinde güvenlik güçlerimiz herhangi bir çatışmaya girmeyelim dediler ama daha sonra anladık ki bu süreçte bunlar bunu yaptılar. Şimdi valilikler vasıtasıyla diyelim herhangi bir ilde veya ilçede 15 gün sokağa çıkma yasağını ilan ederken niye ilan ediyor? Evlerde durum nedir bunu görecek. Kimler var kimler yok onu görecek. Bunları yapmaya mecburuz ve yapacağız. Ve şu anda bunlar da devam ediyor” şeklinde konuştu.
"GEREK DEAŞ ÖRGÜTÜNE YÖNELİK, GEREK İÇERİDEKİ BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ PKK’YA YÖNELİK, GEREK DHKP-C’YE YÖNELİK ŞU ANDA EMNİYET GÜÇLERİMİZİN YOĞUN BİR ÇALIŞMASI VAR"
Terör örgütünün seçim öncesi yapılan ve yoğunlaştırılan bu saldırılarla neyi hedeflediği sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gidilecek seçimde yine bölge halkını tehdit altında tutmak suretiyle buralardaki oy potansiyelini korumaya yönelik atılan adımlardır bunlar. Şimdi örneğin; vatandaşlar ne yaptılar? Yürüdüler. Artık elinizi yakamızdan çekin dediler. Şimdi mesele benim Güneydoğu’da Kürt vatandaşım bunu genişletmesi lazım. ‘Çekin yakamızdan elinizi, biz sizi tanımıyoruz. Çünkü siz bizim haklarımızı korumadınız, tam aksine bizim evlatlarımızı siz sürekli olarak ölüme götürdünüz. Dağa kaçırdınız.’ Bunlar hep Kürt vatandaşlarımızın çocukları. Diyarbakır’da analar ağladı niye çocukları kaçırıldığı için, kızları kaçırıldığı için. Ve bu ağlama hala devam ediyor. Tüm bu gerçekleri görmemiz lazım. bölücü terör örgütü kendine böyle bir yöntem seçmişse bunu diğer vatandaşlara bu korkuyu salmak için bunu yapıyor. Ve bununla birlikte de öyle bir yöntem kendine belirliyor ki ‘ben burada halk desteğini kaybettiğim anda benim halim nice olur’. Temenni ederim ki halkımız onun bu durumunu görmek suretiyle karanını verir ve iradesini sandığa yansıtır” dedi.
Kandil’e yönelik yapılan son operasyonların önceki yıllarda yapılan operasyonlara karşın daha etkili olduğu ve bunun nedenini neye bağladığı sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir defa bu çok çok farklı. Burada gerek DEAŞ örgütüne yönelik, gerek içerideki bölücü terör örgütü PKK’ya yönelik, gerek DHKP-C’ye yönelik şu anda emniyet güçlerimizin yoğun bir çalışması var. Ve bunları yoğun bir şekilde yaptıkları gibi biliyorsunuz şu ana kadar yani teröristlerin özellikle ölüsü noktasında çok ciddi rakamlara ulaşıldı. Bu sayı binlerle ifade ediliyor. Ve öyle zannediyorum ki artarak devam edecektir. Aynı DEAŞ ile ilgili orada tabi belli bir merkezden verilen koordinatlar çerçevesinde DEAŞ’a yapılan müdahaleler vardır ve o koordinatlarda bizim de hava kuvvetlerimiz gereği neyse yapmaktadır. Yani olay bizim sınırlarımızda tehdit unsuru ne ise bu tehdit unsurlarına karşı kararlı şekilde yapılan bir harekattır. Öbür tarafta da yine PKK’ya karşı bunlar sadece hava olmayacak. Hem hava, hem kara aynı kararlılıkla devam edecek. Tabi sıkıntılarımız olmayacak değil, olacak. Ama bu sıkıntılara rağmen bu süreci kararlı bir şekilde devam edecektir" diye konuştu.
Terör örgütüne yönelik sınır içerisinde yapılan operasyonlarda asker ve polisin pasif kaldığı eleştirilerine de yanıt veren Erdoğan, “Bu iddiaların hepsi aslı astarı olmayan doğru olmayan ifadelerdir. Bir kere polisin de askerin de vurma yetkisi vardır. Hele hele silahlı bir terör örgütü mensubunu gördü mü indirir. Tunceli hadisesi bunun en güzel örneğidir. Orada silahlı gördü ne yaptı hemen onu indirdi. Nusaybin’de ne oldu? Gördü ve indirdi. Bu yetki var. ’Yok’ ifadesi kesinlikle yalandır. Bu konuda askerimizin de polisimizin de yetkisi var. Böyle bir şey olduğunda bu yetkisini de kolaylıkla kullanabilir. Artık bu süreç farklı bir süreçtir hele hele son iç güvenlik kanununda da çok daha farklı bazı yetkilerle donatıldı. Maskeliler, molotoflular bunların hepsi görüldüğü yerde hemen anında gereği yapılır” şeklinde konuştu.
(İHA)