Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Mevcut hastanelerimizi baştan aşağı yeniledik. 2 bin 500 yeni sağlık tesisini ülkemize kazandırdık. Sağlık çalışanlarının sayısını 178 binden 780 bine çıkartarak bu alandaki eksikleri de büyük ölçüde telafi ettik' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Güven Sağlık Kampüsü ve 'Göğüs Göğüse Kalp Kalbe Çanakkale Sergisi'nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, 'Bu sağlık kampüsü tam teşekküllü bir hastanede bulunması gereken tüm bölümleri en modren donanımları bünyesinde barındırarak bizim arzu ettiğimiz hastane modeliyle uygun bir yapı adeta arzediyor. Güven Çayyolu Sağlık Kampüsü'nün ülkemize kazandırılmasında emeği geçen tüm aile mensuplarını huzurlarınızda kutluyorum. Bu vesileyle Güven Hastanesinin kurucuları Doktor Ahmet Küçükel ve Doktor Aysun Küçükel'i rahmetle anıyorum. Ahmet ve Aysun Küçükel çifti tüm hayatları boyunca ülkemizde sağlık hizmetlerinin standartlarının yükseltilmesi için çalışmış örnek şahsiyetler. Güven Hastanesi gibi bir sağlık markasını ülkemize kazandıran Küçükel çiftinin vermiş olduğu emekleri bugün bir kez daha karşılığıı bulduğuna inayorum. Rabbim mekanlarını cennet eylesin. Buradaki törenin ardından yine Güvenlik Sağlık Grubu tarafından hazırlanan 'Göğüs Göğüsü Kalp Kalbe Çanakkale Sergisi'nin açılışını gerçekleştireceğiz. Çanakkkale Zaferi'nin yüzüncü yıldönümü vesilesiyle açılan bu serginin Çanakkale şehitlerimize, orada hizmet veren doktorlarımıza, hemşirelerimize diğer sağlık personelimize, gönüllülerimize, gösterdikleri vefa için ve gösterdikleri vefa için Güven Eğitim ve Sağlık Vakfımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Sıhhıyecilerimiz Çanakkale savaşının görünmeyen kahramanlarıdır. Çanakkale, kendi öz oğlu yaralı olarak önüne getirildiğinde dahi durumu çok ağır olduğu için onu bir kenara bırakıp kurtarılma ihtimali daha yüksek olan diğer askerle ilgilenen Doktor Tarık Nusret'lerin destanıdır. Bu doktorumuz bir süre sonra hayatını gözlerini yumarak şehit olan oğlunun cenazesini ancak ilerleyen saatlerde yaralıların arkası kesilince kucağına alıp acısını yaşayabilmiştir. Biz, böyle bir ecdadın torunlarıyız. Çanakkale Zaferi, gözlerinin nuru evlatlarını gerektiğinde vatan uğrunda şehit olsunlar diye kafalarına kına yakarak askere gönderen, Yozgat Sorgunlu Hatice anaların, onları kendi öz evladından kurtarmak için canını dişine takan Tarık Nusret'lerin sayesinde kazanılmıştır. Çanakkale Zaferi, işte bu ruhun, fedakarlığın, serdengeçtiliğin ifadesidir. Bugün açılışını yapacağımız sergiyi Çanakkale'deki sağlık personelimize şükranımızın, minnetimizin, teşekkürümüzün bir ifadesi olarak görüyorum. Serginin hazırlanmasında emeği geçenleri de ayrıca kutluyorum' ifadelerini kullandı.
'2002 yılında ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimizde Türkiye'yi dört temel taş üzerinde yükseltme sözü vermiştik' diyen Erdoğan, 'Bunları da sağlık, eğitim, adalet ve emniyet diye ifade etmiştik. Geriye dönüp baktığımda sağlığın en büyük başarıları elde ettiğimiz alanların başında geldiğini görüyorum. Hatırlarsanız Türkiye'de sağlık hizmetleri çok dağınıktı. Hatta hatta devletin kendi kurumlarının bile kendine ait hastanelerinin olduğu dönemdi bu. Denizyollarının, PTT'nin kendisine ait hastaneleri vardı, değişik kurumların kendilerine ait hastaneleri vardı ve biz ortaya çıktık dedik ki 'Bunların hepsini bütünleştireceğiz' ve tek çatı altında toplamak suretiyle bu vatanın evlatları istediği hastaneden gidip hizmeti alabilecek. Bunu bu hale getirdik, artık köylüsü, şehirlisi, memuru, artık hiçbir ayrım olmadan istediği hastaneden gidip bu hizmetleri alabiliyor yani ayrımcılığın bu alanda sona erdiği dönemi yaşıyoruz. Sadece kamuda değil, özel sektörde de aynı şekilde sağlık alanında bu ön açılması olduktan sınıra çok büyük ilerlemeler yaşandığına şahit oluyoruz. Dünkü Türkiye'de hastaneler bu noktada o bölünmüşlüğün acısını yaşarken şimdi artık dünyaya hizmet verir hale geldi. Artık Avrupa'dan buraya tedavi, ameliyat için gelen hastalar var. Avusturya'dan, Hollanda'dan, İskandinav ülkelerinden yoğun bir şekilde ülkemize yoğun bir şekilde hastalar gelmeye başladı. İnanıyorum bu çok kısa bir süre sonra bu çok daha ileri bir noktaya gelecek. Ülkemizde tedavi parasını ödemeyemediği için hastanelerde rehin kalan, eşin dostun senet imzalamasıyla ancak evine dönebilen vatandaşlarımızı biliyoruz. Birilerinin rehin kaldığı dönemi biliyoruz. Bir memurun, bir işçinin, bir emeklinin hastaneye gidebilmesi hayal bile edilemeyecek kadar uzak bir ihtimaldi. Biz, bu köhne sistemi baştan sona değiştirdik. Vatandaşlarımız bakımından kamu ve özel hastane ayrımını kaldırdık. Dileyenin dilediği hastaneye gideceği bir sistemi kurduk' şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Mevcut hastanelerimizi baştan aşağı yeniledik. 2 bin 500 yeni sağlık tesisini ülkemize kazandırdık. Sağlık çalışanlarının sayısını 178 binden 780 bine çıkartarak bu alandaki eksikleri de büyük ölçüde telafi ettik. Aile hekimliği uygulamasını başlattık. 21 bin hekimimizi bu sisteme dahil ettik. Şimdi toplum sağlığı merkeziyle neredeyse mahalle düzeyinde hastalarımızın takibini yapacak bir sistem kuruyoruz. Evde sağlık hizmeti yaygınlaşarak devam ediyor, olur ya hastaneye gelemeyebilir. İşte, doktor onun evine gitmek suretiyle evinde ona gerekli olan hizmeti veriyor. Avrupa'nın en büyük medikal kurtarma ekibini oluşturduk. Ülkemizin her köşesinde hizmet veren ve sayıları 2 bin 155'e ulaşan 112 acil sağlık istasyonumuzla, ambulanslarımızla, uçak ve helikopter ambulanslarımızla bu alanda çok önemli bir yere geldik. Denizde ambulanslarımızla çok önemli bir yere geldik. Şimdi iki tanesi de Ankara'da olmak üzere ülkemizin büyük şehirlerinin bir kısmında şehir hastaneleri kuruyoruz. Gerek Etlik gerekse Bilkent'te kurmakta olduğumuz şehir hastaneleri Başkentimizin çok önemli sıkıntısını gidermiş olacak, çok modern ve içine girildiğinde caddede veya sokakta sedyeyle dolaşan hasta görmeyeceğiz. O dönemler tarih olacak. Bilirim, çocukluğumda Çapa Tıp Fakültesi'nde bir bloktan diğer bloğa dışarıda sedyeler üzerinde taşınan hastalar bilirim. Bugünleri hep yaşadık. Sabahın erken saatinde sadece bir numara alabilmek için Okmeydanı SSK Hastanesi'nden kuyruğa girdiğim günleri hatırlıyorum. Aynı şekilde babam denizci olduğu için Tophane'de yine hastanede sabah erken saatte gidip numara aldığımız günleri hatırlıyorum. Biz buralardan şimdi buralara geldik. Şimdi, numarayı bizzat elektronik noktada veren ve bu şekilde hastasını tedaviye alan bir sisteme geçmiş bulunuyoruz.'
Sağlık eğitiminde uzmanlaşmayı teşvik ederek artık daha derinlemesine bir hizmet standardının hedeflendiğine dikkati çeken Erdoğan, 'Genel sağlık sigortası ile ağlık hizmetlerinin finansmanı konusunda adeta bir devrim yaptık. Her vatandaşımız ya ailesi ya kendisi doğrudan genel sağlık sigortası sistemine dahil oluyor. Primini kendi ödeyebiliyorsa kendi ödüyor, ödeyemiyorsa devlet onun adına kademeli olarak bu primi yatırıyor ama hiçkimse sistemin dışında kalmıyor. Amerika'da Başkan Obama buna benzer sistemi getirmek için çok uğraştı ama ancak kısmen başarabildi. Bir cuma namazına Sultanahmet'te kıldım, namazdan çıkıyoruz, turistler beni görünce el kol hareketi yaptılar ben de yaklaştım yanlarına meğerse benim o hafta Amerika'ya gideceğimi biliyorlar. Bana dediler ki 'Siz bu sağlık reformunu nasıl yaptınız?', ben kendilerine anlattım falan, 'Bunu Sayın Obama'ya da anlatın' dediler. Obama ile görüşmemizde bunları da görüştük. Oradaki olumsuz refleks Sayın Obama'nın işini çok zorlaştırdı ve kısmen halledebildi, tamamıyla halledemedi. Şimdi Avrupa'dan ve dünyanın pek çok yerinden sağlık sistemi, sağlık hizmetlerimizi incelemek için ülkemizi ziyaret ediyorlar. Bizi örnek alarak kendi ülkelerinde benzer sistemi kurmaya çalışıyorlar. Eksikliklerimiz yok mu, var ama bu eksikler de değişmesi kolay bir zemine oturdu. Artık iyi gidiyoruz, zemini bulduk, yakaladık ve bu işi başaracağız' şeklinde konuştu.
dikGAZETE-