Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, gazeteciler Erdem Gül ve Can Dündar’ın haklarında verilen karar sonrası tahliye edilmesine ilişkin, "Batılı ülkeler bu tür tedbirler aldığında bu hukukun üstünlüğü, terörle mücadele ve devletin güvenliği noktasında alınan tedbirler olarak tarif edilirken, Türkiye’deki yapılan muamelenin başka yerlere çekilmesi elbette kabul edilemez. Burada devletin güvenliğine tehdit teşkil eden bu tür olaylarda, hukuki sürecin, hukuka uygun devam etmesi esastır" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde basın toplantısı düzenledi. Kalın, yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Somali’ye yaptığı yardımları hatırlatarak, bu yıl da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Somali ziyaretinin planlandığını ifade etti. Somali’de yapılması gereken çok şey olduğunu anlatan Kalın, uluslararası toplumun burada inisiyatif alması ve Somali halkının açlığa terk edilmemesi gerektiğini vurguladı. Kalın, 29 Şubat-4 Mart tarihleri arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gana, Fildişi’ni kapsayan bir ziyaretinin olacağını belirterek, Türkiye-Afrika ilişkilerinin geliştirilmesi yönünde gayretlerinin olacağını dile getirdi. Kalın, 16 Şubat’ta Yemen Cumhurbaşkanının Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirdiğini ve 6 bin tonluk insani yardımın Yemen’e ulaştığını söyledi. Hocalı Katliamı’nın yıldönümünün bugün olduğunu anımsatan Kalın, "Bu saldırı sırasında 987 kişi yaralanmıştı. O olaylar sırasında 150 kişinin akıbeti meçhul. Bu saldırıyı bir kez daha kınıyor, Azerbaycan halkının yanında olduğumuzu ifade ediyoruz. Misk sürecinin bir an önce başlatılması çağrımızı da yineliyoruz. Bu süreçte de hakkaniyetli ve kalıcı bir çözümden yana olduğumuzu ifade ediyoruz. Hocalı Katliamı’nda hayatını kaybeden Azerbaycanlı kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum" dedi.
Suriye ateşkesin ilan edilmesine ilişkin değerlendirmede bulunan Kalın, "Geldiğimiz noktada Münih’te yapılan görüşmeler neticesinde kısmi dediğimiz ateşkeste mutabık kalındı. Prensip olarak bu ateşkesi destekliyoruz. Şu ana kadar yaşananları dikkate aldığımızda, bu gece itibarıyla dahi Rus uçaklarının bombandırmanları bizi ciddi endişeye sevkediyor. Biz, somut olarak sahada ne yapıldığını görmek istiyoruz. Umarız bu ateşkes hem çatışmaları durdurur hem sivil ölümleri engeller hem de insani yardımların ulaştırılmasına imkan sağlar. Şu an itibarıyla dahi saldırıların devam ettiği haberleri gelmektedir. Rejim, Viyana ve Cenevre görüşmelerini daha fazla mevzi kazanmak için kullandı. Sahada kötüye giden gidişat bu konuda umutlu olmamızı sağlamıyor" diye konuştu.
PYD’nin açıkça rejim saflarına geçmesinin ayrı bir endişe kaynağı olduğuna dikkati çeken Kalın, "Türkiye, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanır, angajman kurallarını uygular. Biz, müttefiklerimizle her konuyu istişare ederiz ama Türkiye’nin ulusal güvenliği pazarlık konusu değildir" şeklinde konuştu.
"BİZİM MÜCADELEMİZ, PKK’NIN GÜDÜMÜNDE BİR DEVLET OLUŞUMUNA GİDEN SÜREÇLE İLGİLİDİR"
Kalın, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sahadaki birtakım fırsatları değerlendirmek adına, DAİŞ’le mücadele bahanesiyle bu ilişkinin yok sayılması bizim için yok hükmündedir. Zaman zaman uluslararası basında asılsız hiçbir akıl mantık ölçüsüyle bağdaşmayan yorumlar yapılıyor. Bizim Suriye Kürtleriyle sorunumuz yok, bizim sorunumuz Suriye’deki terör örgütleriyledir. Bizim mücadelemiz, PKK’nın güdümünde bir devlet oluşumuna giden süreçle ilgilidir. Türkiye, PKK güdümlü bir devlet yapısına izin vermez."
Terörle mücadele konusuna değinen Kalın, "Türkiye’nin ulusal çıkarları söz konusu olduğunda geri adım atmamız mümkün değildir. Bugün terör örgütleriyle iş tutanlar yarın bu terör örgütlerinin kendilerine silah doğrultacağından emin olabilirler. Bu oyuna gelmemek gerekir. Türkiye’nin, PKK ve onun Suriye uzantısı olan terör örgütleriyle olan mücadelesi de meşrudur, haklıdır" diye konuştu.
Kalın, mülteciler konusuna ilişkin değerlendirmede bulunarak, açık kapı politikasının devam ettirildiğini, milyonlarca Suriyelinin hayatının kurtarıldığını ve şu anda 2.7 milyonu aşan mültecilerin kamplarda, şehirlerde kaldığını ifade etti. AB ile yürütülen müzakereler neticesinde AB Eylem Planı’nın hayata geçirildiğini anlatan Kalın, projelerin AB tarafına iletildiğini bildirdi.
"ÇÖZÜM SÜRECİNİ KİMİN SABOTE ETTİĞİ BELLİDİR"
Kalın, terörle mücadeleye ilişkin, "Çözüm sürecini kimin sabote ettiği ve silah bırakma çağrılarına rağmen terörü azdıran tarafın kim olduğu bellidir. PKK terör örgütü, çözüm sürecini de sabote, istismar ederek, silah bırakmayacağını açık bir şekilde ortaya koymuştur. Buna karşı Türkiye, kamu düzenini korumak için terörle mücadele etmektedir. Operasyonlar bu bağlamda devam edecektir. İlave tedbirler, olabilecek saldırılar karşısında alınmıştır. 17 Şubat Ankara saldırısı terörün vahşi ve çirkin yüzünü göstermiştir. Saldırıdan sonra bu terör eylemini savunanlar, onların taziyelerini gidenler, o teröristten bir kahraman çıkartmaya çalışanlar, aynı şekilde kendi hain, çirkin ve alçak yüzlerini göstermişlerdir. Hele hele siyaseti buna alet ederek ya da benzer kavramların arkasına sığınarak terörü estetize etmek dünyanın hiçbir ülkesinde kabul edilebilir birşey değildir" diye konuştu.
Kalın, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Siyaseti, medyayı ve benzer kavramları terörü meşrulaştırmak için kullananlar bu vatana, evrensel değerlere bağlı olmadıklarını ifade etmektedirler. Terörle mücadele noktasında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, Sayın Cumhurbaşkanımıza saldıranlar, ister siyasetçi ister gazete yorumcusu olsun, raportör olsun ister falanca gazetenin başyazarı olsun, neticeyi değiştirmez, bunlar açıkça terör örgütünün propagandasını yapmaktadırlar. Bu noktada, terörle mücadelenin öncelikli amacı, kamu düzenini korumaktır. Birileri Türk hükümetini, Cumhurbaşkanımızı beğenmeyebilir ama bu terör örgütlerine arka çıkmayı meşrulaştırmaz. Türkiye, bir hukuk devletidir. Terörle mücadelede özgürlük dengesini iyi kurmanın gayreti içindedir. Bunun dışındaki teşebbüslere müsaade etmeyecektir."
CAN DÜNDAR VE ERDEM GÜL’ÜN TAHLİYESİ
Kalın, açıklamaları sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ün tahliye edilmesine ilişkin soruya Kalın, "Bu, bir beraat kararı değil, tahliye kararı. Dava, devam ediyor. Dünyanın başka ülkelerinde de bu tür casusluk davaları, devletin gizli belgelerini sızdırma davaları yapıldı. Wikileaks belgelerini sızdıran isimler... Bu tür benzer davalarda, Batılı ülkeler bu tür tedbirler aldığında bu hukukun üstünlüğü, terörle mücadele ve devletin güvenliği noktasında alınan tedbirler olarak tarif edilirken, Türkiye’deki yapılan muamelenin başka yerlere çekilmesi elbette kabul edilemez. Burada devletin güvenliğine tehdit teşkil eden bu tür olaylarda, hukuki sürecin, hukuka uygun devam etmesi esastır. Dava devam edecek. Biz de hukuki bir süreç olduğu için yakından takip edeceğiz" karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanlığı için oluşturulacak yeni konseylerin detaylarına ilişkin soruya Kalın, "Sayın Cumhurbaşkanımız, eğitim, kültür, sağlık konularında toplumun farklı kesimleriyle yoğun istişareler yapmaktadır. Bu bahsettiğiniz konu ile ilgili henüz kesinleşmiş bir yapı söz konusu değildir. Yürütülen istişareler çerçevesinde karar verildiği zaman paylaşacağız. Öncelikli amacımız, bu tür istişareleri sürdürmek olacaktır" karşılığını verdi.
MİLETVEKİLLİĞİ DOKUNULMAZLIKLARI
Milletvekilliği dokunulmazlığına ilişkin soru üzerine Kalın, "Siyaset çatısı ve siyasetçi kivsesi altında teröre verilen destek konusu, daha önce de gündeme geldi. Hiçbir demokratik ülkede böyle bir şeyin kabul edilmesi hatta düşünülmesi dahi kabul edilir değildir. Kimliği ne olursa olsun siyasetçi, gazeteci vesaire dünyada ne tür tedbirler alındığını biliyoruz. Meclis çatısı altında, sorunların çözümü konuşulurken orada siyasetin alanını değil terör örgütünün alanını yaymaya çalışan bir yaklaşım var. Bunun kabul edilmesi elbette mümkün değil. Nihai karar Meclisindir. Bununla ilgili Meclis’te yürütülen müzakere var. Biz de onların neticesini görmek isteriz" dedi.
KILIÇDAROĞLU İLE İLGİLİ FEZLEKE
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında partisinin 35. Olağan Kurultayı ve 19 Ocak’taki TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmalar ile Twitter hesabındaki paylaşımlarla "Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği" gerekçesiyle fezleke hazırlamasına ilişkin soruya Kalın, "Bu tabii yine Meclis’in takdirinde bir konudur. Yalan, iftira hareketi basın özgürlüğü diye takdim etmek kabul edilebilir değildir. Eleştiriye açığız, yapısal olabilir, daha sert eleştiriler olabilir. Bunları etkin bir şekilde kullanmak da isteriz, eleştiriden hiçbir zaman kaçmadık ama siz kalkıp her gün Cumhurbaşkanına hakareti siyaset yapmak diye takdim ederseniz, Cumhurbaşkanına yalan, yanlış haberlerle küçük düşürmeye kalkmayı gazetecilik diye takdim etmeye kalkarsanız, buna elbette itiraz ederiz. Burası Cumhurbaşkanlığı makamadır, karşılıklı saygı içinde her şeyi müzakere ederiz ama iş yalan iftira hakarete döndüğü zaman bununla ilgili net tavrımızı alırız" cevabını verdi.
"PYD VE YPG’NİN TÜZÜĞÜNÜ BAKTIĞIMIZ ZAMAN BUNLARIN PKK VE ŞUAN DA KANDİL ÜZERİNDEN KOORDİNE EDİLDİĞİNİ HERKES BİLMEKTEDİR"
Kılıçdaroğlu’nun PYD açıklamasının hatırlatılması üzerine Kalın, "Terör, konusunda terör örgütlerinin beyanlarını ele alacaksınız, bu biziabsürt bir yere götürür. DAİŞ biz terör örgütü değiliz dese, DAİŞ terör örgütü değil mi diyeceğiz. PYD ve YPG’nin 2003 yılında doğrudan PKK’nın Lideri Abdullah Öcalan’ın talimatıyla kurulduğunu herkes bilmektedir. PYD ve YPG’nin tüzüğüne baktığınız zaman bütün bunların PKK ve şuanda da Kandil üzerinden koordine edildiğini herkes bilmektedir. Bütün bunlar ortadayken, hala YPG bir terör örgütü mü değil mi bir de onların beyanını esas alalım derseniz, burada terörle mücadelede kendinizi zaafa düşürürsünüz" şeklinde konuştu.
DAİŞ’le mücadele konusuna ilişkin soruya Kalın, İncirlik Üssü’nün koalisyon devletlerine açıldığını hatırlatarak, "Suudi Arabistan uçakları da dün itibarıyla da İncirlik Üssü’ne gelmeye başladılar. Bu bizim oradaki konumumuzun somut ifadelerinden biridir" diye konuştu.
ABD TEMSİLCİLER MECLİSİ’NİN MÜSLÜMAN KARDEŞLERİ TERÖR ÖRGÜTÜ İLAN ETMESİ
ABD Temsilciler Meclisi’nin Müslüman Kardeşleri terör örgütü ilan etmesine ilişkin soruyu Kalın, "Bu, yasa tasarı Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. Bunun ABD nezdinde yasalaşması için 3-4 kademeden geçmesi gerekiyor. O komisyonda kabul edilebilir olması oldukça düşündürücü. Böyle bir tasarının gündeme getirilmesi başka gündemlerin izlendiğini tespit ettiriyor. bizim açımızdan süreci takip edeceğiz, daha henüz birkaç aşamadan geçmesi gerekiyor. Bu vesileyle, İslam ülkelerinde Batılı ülkelerinde verdiği son derece kötü sınavı tartışma imkanı doğar diye düşünüyorum" şeklinde cevapladı.
Türkiye’nin Suriye’deki krizin çözümü için kara operasyonu yapacağı iddialarını cevaplayan Kalın, "Biz, Suriye’ye bir kara operasyonu konusunda bağlayıcı bir açıklama yapmadık, böyle bir hazırlığımız da söz konusu değil. Üzerinde durduğumuz konu uluslararası koalisyonla hareket edeceğimizdir. Böyle bir planımız söz konusu değil. Bizim mücadelemiz, sahada bulunan muhaliflerin desteklenmesi konusudur" dedi.
ERDOĞAN’IN DEVLET DENETLEME KURULU’NA ANKARA GARI SALDIRISINDAN SONRA VERDİĞİ TALİMAT
Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ankara Garı saldırısından sonra Devlet Denetleme Kurulu’na verdiği talimata ilişkin, "DDK o çalışmasını devam ettiriyor. DDK’nın görevi, kamu kurumlarının raporlarını incelemek. Güvenlik konseptimizle ilgili ilave tedbirler getirildi. Bunların neticelerini de en kısa sürede göreceğiz. Bu tür olaylar yaşandıktan sonra bunları tekrar gözden geçiriyoruz, zaaf var mı? Bunun yanında engellenen birçok saldırı hazırlıkları var. Bunların hepsi basına yansımıyor. Bu konuda Türkiye’nin güvenliği noktasında, güvenlik birimlerimizin, ilgili bütün birimlerin yoğun bir şekilde çalıştığını ifade etmek isterim" diye konuştu.
YENİ GÜVENLİK KONSEPTİ
Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı güvenlik konsepti çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yeni güvenlik önlemlerinin alınıp alınmadığına ilişkin soruya Kalın, "Yeni güvenlik tedbirleri gündeme gelmedi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile ilgili etkili bir protokol var. bu güvenlik tedbirleri uygulanmaya devam edecek. Bizim arzumuz bu tür sıkıntıların hiçbir yerde yaşanmamasıdır. Terör, küresel bir sorun. Onunla mücadele küresel işbirliğini gerektiriyor" karşılığını verdi.
(İHA)
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde basın toplantısı düzenledi. Kalın, yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Somali’ye yaptığı yardımları hatırlatarak, bu yıl da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Somali ziyaretinin planlandığını ifade etti. Somali’de yapılması gereken çok şey olduğunu anlatan Kalın, uluslararası toplumun burada inisiyatif alması ve Somali halkının açlığa terk edilmemesi gerektiğini vurguladı. Kalın, 29 Şubat-4 Mart tarihleri arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gana, Fildişi’ni kapsayan bir ziyaretinin olacağını belirterek, Türkiye-Afrika ilişkilerinin geliştirilmesi yönünde gayretlerinin olacağını dile getirdi. Kalın, 16 Şubat’ta Yemen Cumhurbaşkanının Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirdiğini ve 6 bin tonluk insani yardımın Yemen’e ulaştığını söyledi. Hocalı Katliamı’nın yıldönümünün bugün olduğunu anımsatan Kalın, "Bu saldırı sırasında 987 kişi yaralanmıştı. O olaylar sırasında 150 kişinin akıbeti meçhul. Bu saldırıyı bir kez daha kınıyor, Azerbaycan halkının yanında olduğumuzu ifade ediyoruz. Misk sürecinin bir an önce başlatılması çağrımızı da yineliyoruz. Bu süreçte de hakkaniyetli ve kalıcı bir çözümden yana olduğumuzu ifade ediyoruz. Hocalı Katliamı’nda hayatını kaybeden Azerbaycanlı kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum" dedi.
Suriye ateşkesin ilan edilmesine ilişkin değerlendirmede bulunan Kalın, "Geldiğimiz noktada Münih’te yapılan görüşmeler neticesinde kısmi dediğimiz ateşkeste mutabık kalındı. Prensip olarak bu ateşkesi destekliyoruz. Şu ana kadar yaşananları dikkate aldığımızda, bu gece itibarıyla dahi Rus uçaklarının bombandırmanları bizi ciddi endişeye sevkediyor. Biz, somut olarak sahada ne yapıldığını görmek istiyoruz. Umarız bu ateşkes hem çatışmaları durdurur hem sivil ölümleri engeller hem de insani yardımların ulaştırılmasına imkan sağlar. Şu an itibarıyla dahi saldırıların devam ettiği haberleri gelmektedir. Rejim, Viyana ve Cenevre görüşmelerini daha fazla mevzi kazanmak için kullandı. Sahada kötüye giden gidişat bu konuda umutlu olmamızı sağlamıyor" diye konuştu.
PYD’nin açıkça rejim saflarına geçmesinin ayrı bir endişe kaynağı olduğuna dikkati çeken Kalın, "Türkiye, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanır, angajman kurallarını uygular. Biz, müttefiklerimizle her konuyu istişare ederiz ama Türkiye’nin ulusal güvenliği pazarlık konusu değildir" şeklinde konuştu.
"BİZİM MÜCADELEMİZ, PKK’NIN GÜDÜMÜNDE BİR DEVLET OLUŞUMUNA GİDEN SÜREÇLE İLGİLİDİR"
Kalın, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sahadaki birtakım fırsatları değerlendirmek adına, DAİŞ’le mücadele bahanesiyle bu ilişkinin yok sayılması bizim için yok hükmündedir. Zaman zaman uluslararası basında asılsız hiçbir akıl mantık ölçüsüyle bağdaşmayan yorumlar yapılıyor. Bizim Suriye Kürtleriyle sorunumuz yok, bizim sorunumuz Suriye’deki terör örgütleriyledir. Bizim mücadelemiz, PKK’nın güdümünde bir devlet oluşumuna giden süreçle ilgilidir. Türkiye, PKK güdümlü bir devlet yapısına izin vermez."
Terörle mücadele konusuna değinen Kalın, "Türkiye’nin ulusal çıkarları söz konusu olduğunda geri adım atmamız mümkün değildir. Bugün terör örgütleriyle iş tutanlar yarın bu terör örgütlerinin kendilerine silah doğrultacağından emin olabilirler. Bu oyuna gelmemek gerekir. Türkiye’nin, PKK ve onun Suriye uzantısı olan terör örgütleriyle olan mücadelesi de meşrudur, haklıdır" diye konuştu.
Kalın, mülteciler konusuna ilişkin değerlendirmede bulunarak, açık kapı politikasının devam ettirildiğini, milyonlarca Suriyelinin hayatının kurtarıldığını ve şu anda 2.7 milyonu aşan mültecilerin kamplarda, şehirlerde kaldığını ifade etti. AB ile yürütülen müzakereler neticesinde AB Eylem Planı’nın hayata geçirildiğini anlatan Kalın, projelerin AB tarafına iletildiğini bildirdi.
"ÇÖZÜM SÜRECİNİ KİMİN SABOTE ETTİĞİ BELLİDİR"
Kalın, terörle mücadeleye ilişkin, "Çözüm sürecini kimin sabote ettiği ve silah bırakma çağrılarına rağmen terörü azdıran tarafın kim olduğu bellidir. PKK terör örgütü, çözüm sürecini de sabote, istismar ederek, silah bırakmayacağını açık bir şekilde ortaya koymuştur. Buna karşı Türkiye, kamu düzenini korumak için terörle mücadele etmektedir. Operasyonlar bu bağlamda devam edecektir. İlave tedbirler, olabilecek saldırılar karşısında alınmıştır. 17 Şubat Ankara saldırısı terörün vahşi ve çirkin yüzünü göstermiştir. Saldırıdan sonra bu terör eylemini savunanlar, onların taziyelerini gidenler, o teröristten bir kahraman çıkartmaya çalışanlar, aynı şekilde kendi hain, çirkin ve alçak yüzlerini göstermişlerdir. Hele hele siyaseti buna alet ederek ya da benzer kavramların arkasına sığınarak terörü estetize etmek dünyanın hiçbir ülkesinde kabul edilebilir birşey değildir" diye konuştu.
Kalın, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Siyaseti, medyayı ve benzer kavramları terörü meşrulaştırmak için kullananlar bu vatana, evrensel değerlere bağlı olmadıklarını ifade etmektedirler. Terörle mücadele noktasında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, Sayın Cumhurbaşkanımıza saldıranlar, ister siyasetçi ister gazete yorumcusu olsun, raportör olsun ister falanca gazetenin başyazarı olsun, neticeyi değiştirmez, bunlar açıkça terör örgütünün propagandasını yapmaktadırlar. Bu noktada, terörle mücadelenin öncelikli amacı, kamu düzenini korumaktır. Birileri Türk hükümetini, Cumhurbaşkanımızı beğenmeyebilir ama bu terör örgütlerine arka çıkmayı meşrulaştırmaz. Türkiye, bir hukuk devletidir. Terörle mücadelede özgürlük dengesini iyi kurmanın gayreti içindedir. Bunun dışındaki teşebbüslere müsaade etmeyecektir."
CAN DÜNDAR VE ERDEM GÜL’ÜN TAHLİYESİ
Kalın, açıklamaları sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ün tahliye edilmesine ilişkin soruya Kalın, "Bu, bir beraat kararı değil, tahliye kararı. Dava, devam ediyor. Dünyanın başka ülkelerinde de bu tür casusluk davaları, devletin gizli belgelerini sızdırma davaları yapıldı. Wikileaks belgelerini sızdıran isimler... Bu tür benzer davalarda, Batılı ülkeler bu tür tedbirler aldığında bu hukukun üstünlüğü, terörle mücadele ve devletin güvenliği noktasında alınan tedbirler olarak tarif edilirken, Türkiye’deki yapılan muamelenin başka yerlere çekilmesi elbette kabul edilemez. Burada devletin güvenliğine tehdit teşkil eden bu tür olaylarda, hukuki sürecin, hukuka uygun devam etmesi esastır. Dava devam edecek. Biz de hukuki bir süreç olduğu için yakından takip edeceğiz" karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanlığı için oluşturulacak yeni konseylerin detaylarına ilişkin soruya Kalın, "Sayın Cumhurbaşkanımız, eğitim, kültür, sağlık konularında toplumun farklı kesimleriyle yoğun istişareler yapmaktadır. Bu bahsettiğiniz konu ile ilgili henüz kesinleşmiş bir yapı söz konusu değildir. Yürütülen istişareler çerçevesinde karar verildiği zaman paylaşacağız. Öncelikli amacımız, bu tür istişareleri sürdürmek olacaktır" karşılığını verdi.
MİLETVEKİLLİĞİ DOKUNULMAZLIKLARI
Milletvekilliği dokunulmazlığına ilişkin soru üzerine Kalın, "Siyaset çatısı ve siyasetçi kivsesi altında teröre verilen destek konusu, daha önce de gündeme geldi. Hiçbir demokratik ülkede böyle bir şeyin kabul edilmesi hatta düşünülmesi dahi kabul edilir değildir. Kimliği ne olursa olsun siyasetçi, gazeteci vesaire dünyada ne tür tedbirler alındığını biliyoruz. Meclis çatısı altında, sorunların çözümü konuşulurken orada siyasetin alanını değil terör örgütünün alanını yaymaya çalışan bir yaklaşım var. Bunun kabul edilmesi elbette mümkün değil. Nihai karar Meclisindir. Bununla ilgili Meclis’te yürütülen müzakere var. Biz de onların neticesini görmek isteriz" dedi.
KILIÇDAROĞLU İLE İLGİLİ FEZLEKE
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında partisinin 35. Olağan Kurultayı ve 19 Ocak’taki TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmalar ile Twitter hesabındaki paylaşımlarla "Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği" gerekçesiyle fezleke hazırlamasına ilişkin soruya Kalın, "Bu tabii yine Meclis’in takdirinde bir konudur. Yalan, iftira hareketi basın özgürlüğü diye takdim etmek kabul edilebilir değildir. Eleştiriye açığız, yapısal olabilir, daha sert eleştiriler olabilir. Bunları etkin bir şekilde kullanmak da isteriz, eleştiriden hiçbir zaman kaçmadık ama siz kalkıp her gün Cumhurbaşkanına hakareti siyaset yapmak diye takdim ederseniz, Cumhurbaşkanına yalan, yanlış haberlerle küçük düşürmeye kalkmayı gazetecilik diye takdim etmeye kalkarsanız, buna elbette itiraz ederiz. Burası Cumhurbaşkanlığı makamadır, karşılıklı saygı içinde her şeyi müzakere ederiz ama iş yalan iftira hakarete döndüğü zaman bununla ilgili net tavrımızı alırız" cevabını verdi.
"PYD VE YPG’NİN TÜZÜĞÜNÜ BAKTIĞIMIZ ZAMAN BUNLARIN PKK VE ŞUAN DA KANDİL ÜZERİNDEN KOORDİNE EDİLDİĞİNİ HERKES BİLMEKTEDİR"
Kılıçdaroğlu’nun PYD açıklamasının hatırlatılması üzerine Kalın, "Terör, konusunda terör örgütlerinin beyanlarını ele alacaksınız, bu biziabsürt bir yere götürür. DAİŞ biz terör örgütü değiliz dese, DAİŞ terör örgütü değil mi diyeceğiz. PYD ve YPG’nin 2003 yılında doğrudan PKK’nın Lideri Abdullah Öcalan’ın talimatıyla kurulduğunu herkes bilmektedir. PYD ve YPG’nin tüzüğüne baktığınız zaman bütün bunların PKK ve şuanda da Kandil üzerinden koordine edildiğini herkes bilmektedir. Bütün bunlar ortadayken, hala YPG bir terör örgütü mü değil mi bir de onların beyanını esas alalım derseniz, burada terörle mücadelede kendinizi zaafa düşürürsünüz" şeklinde konuştu.
DAİŞ’le mücadele konusuna ilişkin soruya Kalın, İncirlik Üssü’nün koalisyon devletlerine açıldığını hatırlatarak, "Suudi Arabistan uçakları da dün itibarıyla da İncirlik Üssü’ne gelmeye başladılar. Bu bizim oradaki konumumuzun somut ifadelerinden biridir" diye konuştu.
ABD TEMSİLCİLER MECLİSİ’NİN MÜSLÜMAN KARDEŞLERİ TERÖR ÖRGÜTÜ İLAN ETMESİ
ABD Temsilciler Meclisi’nin Müslüman Kardeşleri terör örgütü ilan etmesine ilişkin soruyu Kalın, "Bu, yasa tasarı Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. Bunun ABD nezdinde yasalaşması için 3-4 kademeden geçmesi gerekiyor. O komisyonda kabul edilebilir olması oldukça düşündürücü. Böyle bir tasarının gündeme getirilmesi başka gündemlerin izlendiğini tespit ettiriyor. bizim açımızdan süreci takip edeceğiz, daha henüz birkaç aşamadan geçmesi gerekiyor. Bu vesileyle, İslam ülkelerinde Batılı ülkelerinde verdiği son derece kötü sınavı tartışma imkanı doğar diye düşünüyorum" şeklinde cevapladı.
Türkiye’nin Suriye’deki krizin çözümü için kara operasyonu yapacağı iddialarını cevaplayan Kalın, "Biz, Suriye’ye bir kara operasyonu konusunda bağlayıcı bir açıklama yapmadık, böyle bir hazırlığımız da söz konusu değil. Üzerinde durduğumuz konu uluslararası koalisyonla hareket edeceğimizdir. Böyle bir planımız söz konusu değil. Bizim mücadelemiz, sahada bulunan muhaliflerin desteklenmesi konusudur" dedi.
ERDOĞAN’IN DEVLET DENETLEME KURULU’NA ANKARA GARI SALDIRISINDAN SONRA VERDİĞİ TALİMAT
Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ankara Garı saldırısından sonra Devlet Denetleme Kurulu’na verdiği talimata ilişkin, "DDK o çalışmasını devam ettiriyor. DDK’nın görevi, kamu kurumlarının raporlarını incelemek. Güvenlik konseptimizle ilgili ilave tedbirler getirildi. Bunların neticelerini de en kısa sürede göreceğiz. Bu tür olaylar yaşandıktan sonra bunları tekrar gözden geçiriyoruz, zaaf var mı? Bunun yanında engellenen birçok saldırı hazırlıkları var. Bunların hepsi basına yansımıyor. Bu konuda Türkiye’nin güvenliği noktasında, güvenlik birimlerimizin, ilgili bütün birimlerin yoğun bir şekilde çalıştığını ifade etmek isterim" diye konuştu.
YENİ GÜVENLİK KONSEPTİ
Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı güvenlik konsepti çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yeni güvenlik önlemlerinin alınıp alınmadığına ilişkin soruya Kalın, "Yeni güvenlik tedbirleri gündeme gelmedi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile ilgili etkili bir protokol var. bu güvenlik tedbirleri uygulanmaya devam edecek. Bizim arzumuz bu tür sıkıntıların hiçbir yerde yaşanmamasıdır. Terör, küresel bir sorun. Onunla mücadele küresel işbirliğini gerektiriyor" karşılığını verdi.
(İHA)