Elginkan Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Gaye Akçen, Elginkan Vakfı bünyesindeki 20 fabrikadan biri olan Valfsel Armatür A.Ş.’de çalışan ve işten çıkarılan 48 yaşındaki sekreter Z.G.’nin, Genel Müdür H.O. tarafından tacize uğradığını iddia etmesi üzerine bir basın toplantısı düzenledi.
Elginkan Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Gaye Akçen, dedikodu üzerine hareket etmediklerini belirterek "Çünkü o kişinin daha önce işten çıkardığımız insanlarla ilişkileri olduğu ve bunun bir organizeye girdiği görülüyor. Hukukçumuz takip ediyor. Böyle bir iftiranın yapılmasını topluluk olarak kabul edemeyiz. Böyle bir şey yoktur. Ben altına imza atarım” diye konuştu.
Elginkan Vakfına bağlı Manisa’daki fabrikalardan biri olan Valfsel Armatür A.Ş.’de yaşandığı öne sürülen taciz skandalı üzerine Elginkan Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Gaye Akçen ve vakfa bağlı fabrikaların genel müdürleri Manisa’da faaliyette bulunan Elba Basınçlı Döküm fabrikasında basın mensuplarıyla bir araya geldi, taciz iddiasının asılsız ve tamamen ECA markasının karalanmasına yönelik olduğunu söyledi.
Gaye Akçen, söz konusu sekreterin şirkete ait evrakları dışarıya sızdırdığının tespitinin ardından vakfa bağlı bir fabrikaya gönderildiği ancak burada da çalışmak yerine eski işine dönmek istediğini kaydetti. Vakıf olarak bazı kuralları olduğunu anlatan Akçen, “Bir firmadan çıkarılan kişi bir daha geri alınmaz. Biz iyi niyet gösterip 25 yıllık emeğini göz önüne alarak başka bir fabrikamız da görevlendirdik ancak kendisi eski işinde çalışmak istedi ve işini yapmadı. İşten çıkarıldıktan sonra da bu asılsız taciz iddialarını ortaya attı” dedi.
TALİHSİZ BİR ŞEY
Elginkan Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Gaye Akçen, talihsiz bir olay yaşadıklarını anlatarak şunları söyledi: “Talihsiz bir şey yaşıyoruz. Şirketimizde sekreter olarak çalışan birisinin çıkarılmasının nedenlerini bilmek lazım. Basında ya da herhangi bir yerde yazılan yazıların aslı yoktur. Burası 65 yıllık bir kuruluştur.
Bu kuruluşta bugüne kadar böyle bir olay olmamıştır, olmadı olmayacak da. Çünkü biz merhum kurucu başkanımız Ekrem Elginkan ve kurucu annemiz Ümmühan Elginkan’ın terbiyesiyle, üslubuyla işimize devam ediyoruz. Burada gerçekte böyle bir şey yaşanmış olsa buna önce ben müsaade etmezdim. Biz de topluluk başkanımızın muhterem validelerinin ne kadar öğreti varsa örf, adet, kurallarımız, namus, şeref, haysiyet hepsi burada üzerinde hassasiyetle üzerinde durulacak konulardır. Hepimiz aynı karakter ve yapıda insanlarız. Öyle olmasaydık sayın başkanımız merhum Ekrem Elginkan bizi burada oturtmazdı.”
ECA BİR MARKADIR
“ECA ismine asla başkalarının kendi menfaatleri için kullanmasına asla izin vermem ve arkadaşlarımız da vermez” diyen Akçen, çıkan haberlerde ECA isminin kullanılmasına tepki gösterdi.ECA'nın bir marka olduğunu belirten Akçen, sözlerine şöyle devam etti: "Ama içeriğinde kurucularımızın isimlerinin baş harfleri var, Ekrem, Cahit, Ahmet yani ECA. Bunu herkes kendi çıkarlarına göre kullanamaz. Böyle bir hakkı da yoktur.
Bu 65 yıllık bir markadır. Markayı karalamak o kişilerin eline hiçbir şey vermez. İnsan bence buradan madem 25 yıl ekmek yiyorsa önce düşünmesi lazım o kişinin. Ben burada 25 sene ekmek yedim. Bu markaya bu dedikodu üzerinden yapılmış bir şeyi nasıl yaparım diye insanın önce kendi vicdanında irdelemesi lazım. Benim hayatımda iki adalet vardır. Önce Allah’ın adaleti ki tartışılmaz. İkincisi ise devletimin adaletidir. İkisi de tecelli eder."
Dedikodu üzerine hareket etmediklerini belirten Akçen, şunları söyledi: "Çünkü o kişinin daha önceden işten çıkardığımız insanlarla ilişkileri olduğu ve bunun bir organizeye girdiği de görülüyor. Hukukçumuz da onu takip ediyor. Bunlar yanlış şeylerdir. İnsan ekmek yediği yere karalama yapmaz. Biz hiç yapmayız. Bizim hiçbir açığımız yok çok şükür."
Taciz olayının olmadığını belirten Akçen, sözlerini şöyle tamamladı: "8 senedir aynı müdürle çalışan insan, 8 sene olmadı da son dakikada mı oldu? Adama bir sorulur yani. Veyahut bunun bir belirtisi olur. Bana birisi öyle bir şey yapsa yüzünü gözünü tırmalarım, döverim. Kimse kimseyi kukla gibi bağlayıp bir şey yapmış değil. Burada öyle bir şey olamaz. Genel müdürümüz iki çocuk babasıdır. Gayet efendi, örf ve adetlerine uyan bir beyefendidir.
Rahmetli başkanım kendisine sağlığında çok önem verirdi. Her hafta yeni çıkan musluklar gelirken başkanımla beraber oturur birlikte kontrol ederlerdi ve 30 senenin üzerinde bir mensubumuzdur. Böyle bir iftiranın yapılmasını topluluk olarak kabul edemeyiz. Böyle bir şey yoktur. Ben altına imza atarım. Biz içimizde çalışan insanın ne ahlakta olduğunu biliriz. Zaten ahlaki değerleri bize uymuyorsa hiç tutmayız aramızda.
Daha önce işten çıkarılan çalışanlarımız oldu. Kimisinin kendisine göre hataları vardı, işe uyum sağlamamaları vardı. Şirketi kendi çıkarlarına kullananlar vardı. Bu benim doğal hakkım, topluluğumuzun doğal hakkıdır. Ben buraya zarar veren bir insanı oturtamam. Nasıl ebedi müessese olacağım, nasıl topluluğu koruyacağım. Siz bana söyleyin.”
Avukat Ümit Rona ise, taciz iddiasını ortaya atan kişi hakkında savcılığa intikal etmiş olan şirkete ait evrakların dışarıya sızdırılmasıyla ilgili konunun olduğunu kaydederek, “Hadisenin de bu olayın devamıyla ilgili olarak yönetimin şüpheleri var. Bunun üzerine de bu olay gündeme geldi” dedi.
dikGAZETE.com