İstanbul Aydın Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen konferansta konuşan Dünya Bankası Türkiye Ülke Ofisi ekonomisti Facunda Cuevas, sosyal adalet, yoksulluğun azaltılması, refahın paylaşımı, bölgesel eşitsizlikler, kadınların ekonomik fırsatlarının güçlendirilmesi konularında bilgiler verdi.
‘’YOKSUL KESİMİN GELİRİ ARTIYORSA REFAH DA ARTIYORDUR’’
Türkiye’nin, refahın paylaşımı konusunda iyi bir geçmişe sahip olduğunu vurgulayan Cuevas, “Paylaşılan refahı tanımlamanın birçok yolu var. Biz şu yaklaşımı kullandık. Nüfusun en yoksul kesiminin geliri artıyorsa, yani ekonomiye katkıda bulunuyorlarsa, istihdama erişiyorlarsa paylaşılan refah da artıyordur. Genel anlamda baktığımızda Türkiye’nin çok pozitif bir geçmişi var. Son 10 yılı refahın paylaşımı anlamında çok iyi geçti” dedi.
‘’AVRUPA VE ORTA ASYA’DAKI ÜLKELERDE GÖRÜLEN SONUÇLAR BİRBİRİNE ZIT’’
Avrupa ülkelerinin refah paylaşımında iyi bir durumda olduğunun altını çizen ekonomist Cuevas, “Orta Asya ise başarılı olmuş ülkelere de sahip, başarısız olmuş ülkelere de sahip. Yüksek gelirli Avrupa ülkeleri ile kıyaslarsak; Türkiye’nin bu ülkelerin hepsinden daha iyi bir performans gösterdiğini görüyoruz. Özetle şunların altını çizmek istiyorum: Avrupa ve Orta Asya’daki ülkelerde görülen sonuçlar birbirinin zıttı sonuçlar. Bu ülkelerin yarısı ilerleme kaydetmiş, yarısı ise kaydetmemiş. Türkiye bölgede en iyi performansa sahip ülkedir. Bir de en yoksul kesimdeki gelir artışını ve bütün ekonomideki gelir artışıyla kıyasladığımızda çok benzer bir eğilim gösteriyorsunuz. Yani yoksullar bütün nüfusla aynı derecede ekonomiye katkıda bulunmuş. Bu çok kapsayıcı bir gelişme” şeklinde konuştu.
‘’TÜRKİYE’DEKİ YOKSULLUK DÜZEYİ ORTALAMANIN ÜZERİNDE’’
Yaşanan ilerlemeye rağmen Türkiye’nin yoksulluk düzeyinin hala yüksek olduğuna dikkati çeken Cuevas şunları söyledi: “Türkiye’nin yoksulluğun azaltılması için ciddi kazanımları olmuş. İlerlemeyle ilgili pozitif gelişmeler var ama hala yoksulluk düzeyleri yüksek kalmaya devam ediyor. Türkiye’deki yoksulluk düzeyi ortalamanın üzerinde. Doğu Avrupa ve Orta Asya ülkelerinin üzerindedir. Bu da önemli bir zorluk. İnsanlar yoksullukla ilgili konuşurken, yoksulluğun sadece düşük gelirli ülkelerde bir sorun olduğunu zannederler ama bu kesinlikle doğru değil. Çünkü, bölgenin tamamına bakarsanız eğer Doğu Avrupa, Avrupa ve Orta Asya bölgelerindeki yoksulluğu azaltmak istiyorsak hangi ülkenin en fazla yoksul sayısına sahip olduğuna bakmamız gerekiyor.” Türkiye'deki gelir dağılımındaki eşitsizliğe de değinen Cuevas, “10 yıl zarfında kentsel ve kırsal alanlarda düşüşte olduğunu görüyoruz ama kriz sonrasında ekonomi öyle değişti ki, eşitsizlik artışa geçti. Çok bir artış değil ama eğilimde bir düşüş görüyoruz,” dedi.
Dünya Bankası olarak yaptıkları ‘Değişikliklerin İtici Güçleri Nelerdir?’ başlıklı analizin sonuçlarını da aktaran Cuevas, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye’de yoksulluğun azaltılmasında temel itici gücün iş gücü geliri olduğunu görüyoruz. İş gücü daha çok çalışıp daha fazla gelir edinmenin sonucu. Daha fazla saat çalıştığınız için ya da saat başına daha fazla ücret aldığınız için bu artabilir. Türkiye’de daha çok çalışılıyor. Ekonomide iş üretici var. Bunlarda nüfusun en yoksul kesimin erişebildiği işler. Ekonomi iş üretimi üzerine ve çalışanların ücretlerinin artırılması üzerine büyüyor.”
İŞ HAYATINDA KADINLARIN ÖNEMİ
Son olarak kadınların iş gücü üretimine katılmalarından söz eden Facunda Cuevas, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Kadınların iş gücü piyasasına katılımına baktığımız zaman bu katılımın eğitimle birlikte ciddi biçimde artığını görüyoruz. Yüksek düzeyde eğitim görmüş kadınlara ve düşük düzeyde eğitim görmüş kadınlara baktığımız zaman yaşları ne olursa olsun, eğitim durumları arttıkça seçimleri ve fırsatları daha özgür bir hale geliyor. Kadınların iş gücüne katılımını arttırmak istiyorsak eğitim çok önemli bir konu. Türkiye’de eğitimin iyileştirilmesi hem bir zorluk hem de bir fırsat teşkil ediyor. Yoksulluğun azaltılması ve orta sınıfın yükseltilmesi refahın paylaşımı açısından çok önemlidir. Türkiye’de nüfusun sadece yüzde 14’ü üçüncü düzey eğitime devam edebiliyor. Yoksul kesimin ise sadece yüzde 1’i yüksek öğretime gidiyor. Önümüzdeki nesilde de bu eşitsizliklerin kapanmayacağını görüyoruz. Eğitim bu açıdan çok önemli bir alan. Bugün tartıştığımız her şey burada kesişiyor. Şuandaki yoksulluk, gelecekteki yoksulluk, kadınların iş gücüne katılımı hep eğitimle ilgili.”
dikGAZETE.com