Edirne Kalesi'ne ilişkin açıklama yapan Trakya Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, “Bu bölgenin önce devletleştirilmesi lazım. Devletleştirildikten sonra işe yaramaz binaların temizlenerek, bu bölgenin park haline getirilmesi lazım. Arkeo Park haline getirilmesi lazım” dedi.
Prof. Dr. Beksaç, Dilaverbey Mahallesi'nde yapılan kazılar sayesinde tarihi Edirne Kalesi’nin bazı surlarının ortaya çıktığını söyledi. Edirne Kalesi’nin dünya kaleleri üzerinde çok önemli bir yere sahip olduğunu kaydeden Prof. Dr. Beksaç, “Çok güçlü savunma sistemine sahip bu kale, kimse tarafından düşürülmediği biliniyor. Kale belli zamanlarda el değiştirmiştir. El değiştirmeler zamanında büyük yıkıma uğrasa da tekrar yapılan onarımlarla uzun süre ayakta kalmayı başarmıştır” dedi.
Kale çevresinde yapılan kazılarda birçok mezara rastlandığını belirten Beksaç, “Bu mezarlar rastlantısal mezarlar değil. Makedonya Kulesi yakınlarında yapılan kazılarda da mezarlara rastlandı. Bunlar Edirne çevresinde yapılan savaşların kazılarıdır. 9 Ağustos 378 tarihinde Edirne’nin kuzeyinde Vukuu Savaşı, Roma ordusunun zaferiyle sonuçlandı. Romalı askerler sur önlerinde öldürüldü ve buralarda gömüldü” şeklinde konuştu.
Kalenin inşa sürecinin M.S. 121’de başladığını açıklayan Beksaç, “Kalenin uzun bir iskan süreci var. O kale değişik süreçlerde yenileniyor. Ondan sonraki aşamalarda kalenin takviye edildiği, elden geçirildiği biliniyor. Bizans döneminde kale çok defa elden geçirilmiş, takviye yapılmış” dedi.
Sur duvarlarının öneminin çok büyük olduğunu belirten Prof. Dr. Beksaç, “Turizm açısından çok büyük önemi var surun. Mutlaka korunması lazım. Sur 9’ncu yüzyılda büyük bir tamirden geçiyor. İmparatorun adını verdiği Adriana Polis ve şehrin adını da verdiği kalenin ismi buradan geliyor. İlk teşekkülün Adrian tarafından yapıldığını, askeri üst olarak yapıldığını biliyoruz” dedi.
Kalenin 19’ncu yüzyılın sonuna kadar ayakta kaldığını kaydeden Beksaç, “Bu süreçte Edirne’de uygulanan yanlış iskan politikaları yüzünden sur duvarları yıkılarak satılmış. Taşların tane tane satıldığını biliyoruz. Havsa ilçesinin Tahal köyünde Roma döneminden kalma taşlara rastladık. Kalenin taşlarının bir kısmı köy meydanında durmakta. O dönemde devletin açmış olduğu ilanla bu taşlar satılmış” diye konuştu.
Ergin Yıldız - Tamer Yavuz
dikGAZETE.com