USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Politika

"Dünyanın 65 ülkesi DAEŞ karşısında..."

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, dünyanın en etkin 65 ülkesinin DAEŞ karşısında aciz kalmaması gerektiğini dile getirerek, koalisyon güçlerinin bölük pörçük stratejilerinin çoğunun işlemediğini söyledi.Dünyada şiddete varan...

"Dünyanın 65 ülkesi DAEŞ karşısında..."
11-05-2016 15:57
Google News
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, dünyanın en etkin 65 ülkesinin DAEŞ karşısında aciz kalmaması gerektiğini dile getirerek, koalisyon güçlerinin bölük pörçük stratejilerinin çoğunun işlemediğini söyledi.
Dünyada şiddete varan aşırılığın önlenmesi amacıyla yerel yönetimler arasında Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde kurulan Güçlü Şehirler Ağı 1. Küresel Zirvesi’nin birincisi, 18 ülkeden 22 şehrin katılımıyla Antalya’da başladı. ABD Başkanı Barack Obama’nın inisiyatifinde, Birleşmiş Milletler himayesinde başta DAEŞ olmak üzere farklı biçimlerde şiddete varan aşırılığa karşı dayanıklılık ve sosyal dayanışmayı inşa etmek amacıyla belediye liderlerinin ve yerel yönetim uygulayıcılarının ilk küresel ağı olarak ortaya çıkan küresel bir oluşum olan Güçlü Şehirler Ağı Zirvesi Antalya Akra Barut Otel’de gerçekleştiriliyor. Zirveye, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, 18 ülkeden 22 şehrin belediye başkanı ve yöneticileri katıldı.
Toplantının açılışında konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya’nın Türkiye’nin en güzel ikinci şehri olduğunu belirterek, Güçlü Şehirler Zirvesine ev sahipliği yapan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’e teşekkür etti.
Çavuşoğlu, Jonhn Kerry’nin davet edildiğini ama yazılı mesajla katıldığını aktardı.

"DAEŞ’E 120 ÜLKEDEN SAVAŞÇI GELİYOR"
Şehirler ve küreselleşmenin insanlığa önemli fırsatlar sunduğunu dile getiren Bakan Çavuşoğlu, "Ekonomik gelişme, kalkınma, iletişim, bilişim. Aynı zamanda halklarımızın karşı karşıya kaldığı sınamalarla da yüz yüze geliyoruz. Yerel yöneticiler, hükümet olsun, uluslararası örgütler olsun bizlerin görevi dünyanın ortak değerleri daha iyi savunmak, halkların karşı karşıya kaldığı sınamalara karşı çözümle üretmek ve bu sorunları minimize etmektir. Bu hepimizin ortak sorumluluğudur. Bazen şehirlerin, belediye başkanı, vali ve yerel yöneticilerin sorumluluğu hükmet görevlilerinden daha fazla oluyor. Ürettikleri çözümler daha etkili oluyor. Bugün halklarımız ciddi sınamalarla karşı karşıya. Suriye’deki sorun tüm dünyayı doğrudan etkiliyor. Bugün Suriye’deki terör örgütlerine katılmak için gelen yabancı terörist savaşçılar dünyanın 120 ülkesinden geliyor. Dünyanın her kıtasından geliyor. Demek ki bir yerde bir radikalleşme bir sorun varsa bu sorunun uzandığı alanlar sadece kendi coğrafyası ile sınırlı değil. O nedenle bu sorumu çözmek hepimizin sorumluluğudur" diye konuştu.
Bugün yaşanan bir çevre sorununun sadece bulunduğu alanı etkilemediğini kaydeden Çavuşoğlu, "Bir yerdeki çevre, terör, yönetilemeyen bir ülke bunun yansımaları okyanus ötesine de geçebiliyor. İşte göç akımı, mülteci sorunu,uluslar arası terörizm, insan kaçakçılığı, uluslararası organize suç. Bunların ağına baktığımız zaman tüm dünyaya yayıldığını görüyoruz. Ekonomik krizler, nerede olursa Japonya’yı da Arjantin’i de Batı Afrika’yı da etkiliyor. Bunlara nasıl çözümler bulabiliriz, sorunu kökünde nasıl çözebiliriz, bu sorunu ortaya çıkaran sebepleri nasıl tespit edebiliriz, nasıl üstesinden gelebiliriz" dedi.

"GÖÇ ÖNCE TÜRKİYE’YE SONRA AVRUPAYA GEÇİYOR"
Suriye’deki sorunun çözülmemesi halinde DAEŞ gibi El Nusra gibi terör örgütlerinin yenilemeyeceğinin altını çizen Çavuşoğlu, "Onları yensek bile yenileri ortaya çıkacaktır. 4 sene önce DAEŞ diye terör örgütü yoktu. El Kaide vardı. EL Şavab diye de terör örgütü yoktu. Bugün hepsi birbirine bağlı kedi aralarında netvork oluşturmuşlar, yıllardır çözemediğimiz Afganistan’daki Taliban ve benzeri terör örgütleri ile de işbirliği yapmaya başlamışlardır. Terörü ve bölgedeki sorunu çözemezsek o sorun yavaş yavaş bize geliyor. Önce Türkiye’ye geliyor ardından Avrupa’ya geçiyor. Bunun sadece göç akımı olarak söylemiyorum. Biz 3 milyon Iraklı ve Suriyeliyi ülkemizde barındırmaktan rahatsız değiliz. Bugüne kadar 10 milyar dolar harcadık bunu yük olarak görmedik. Bize uluslararası camiadan gelen rakam ise 472 milyon dolar. Biz tek başımıza 10 milyar dolar harcamışız. Bu da problem değil. Bu insanlar geleceğe dönük umutlarını kaybettikleri zaman kendilerine yeni destinasyonlar aramaya başlıyor. Bir baba bir anne kendisi için risk alabilir ama çocuğu için alıyorsa bunun sebebini çok iyi incelememiz gerekiyor. Bu insanları yaşadığı yerde mutlu edemezsek o insanlar gelir. Bunu da hep birlikte yönetebiliriz" ifadelerine yer verdi.

"TERÖRÜN HER TÜRLÜSÜNE KARŞI ÇIKMALIYIZ"
Suriye’deki sorunun en önemli yansımalarından birinin terör olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Suriye’deki terör, ’Banane’ derseniz, geliyor Ankara’yı, İstanbul’u vuruyor. Pakistan’dakine banane derseniz gelir sizi vurur. Başka yere dağılır. Pakistan’daki soruna göz yumamayız. Bir de çifte standarttan uzak durmamız gerekiyor. Sonra bu terör örgütü geliyor, Paris’i, Bürüksel’i vuruyor. Paris’i vurduğu zaman hepimiz tepki gösteriyor yürüyoruz. Türkiye’de olduğu zaman bazı açıklamalar oluyor. Nijerya’da bin kişi terörden öldüğü zaman kimsenin sesi çıkmıyor. Afrika’daki insan değil mi? Terörün her türlüsüne karşı çıkmalıyız. Hedef alınan her ülkeye aynı duyarlılığı göstermeliyiz. Aksi takdirde terörle mücadele etmek çok zordur" ifadelerine yer verdi.

"İNSANLAR KATEGORİZE VE İZOLE EDİLMEMELİ"
Çavuşoğlu şöyle konuştu: "Yaşadığımız şehirlerde terörle ve şiddete varan aşırılıklarla nasıl mücadele edeceğiz. Dışarıdan değil birde kendi şehirlerimizde bu akımları görüyoruz. Bu akımlar olmasa 120 ülkeden DAEŞ’e, El Nusra’ya veya rejime ya da Şii gruplara katılmak üzere yabancı savaşçılar gelir mi? Bunun sebebi ne, birbirlerini nasıl tetikliyor, ırkçılık antisemitizm, İslam karşıtlığı, Hristiyan karşıtlığı hepsi, her türlü aşırıcılığa, ayrımcılığa karşı çıkabiliyor muyuz. Bunu birbirini tetikleyen bir de terör var. Radikalizm, ikisi birbirinden besleniyor. Buna kim dur diyecek. Bu konuda en büyük rol kime ait. Burada en büyük görev yerel yönetimlere düşüyor. Bu akımlara karşı güçlü durmayı başarmalıyız. Bu akımlara karşı güçlü duruşu bizim gibi siyasetçilerden bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü bizim gibi siyasetçiler, bugün merkezdeki partiler sağ olsun sol olsun fark etmez, zemin kaybediyor. Kime karşı ırkçı partilere karşı. Irkçı partiler kullandığı söylemlerle, uyguladığı politikalarla, şiddete varan tavırlarıyla daha fazla destek görüyor. Irkçı partilerin artan desteğini gören merkez partileri bizi birleştiren değerleri daha fazla savunmak yerine o ırkçı partilerin söylemlerini kullanmaya başlıyor. Aynı eylemlerde bulunuyor. Taklitçi oluyor. Bir şehirde yaşayan insanları kategorize ederseniz, izole ederseniz, dışlarsanız, radikalizminde ırkçılığında ve şiddete varan aşırıcılığında terörizmin önüne geçmek mümkün değil. Hepimiz farklıyız, hepimiz anlayışıyla hareket etmeliyiz" diye konuştu.

"GÖÇMENLER ENTEGRE EDİLMELİ"
Göç akımının durdurulamadığını ifade eden Çavuşoğlu, “İnsanları bulunduğu yerde" tutamıyorsanız, çünkü orada sorun yaşarken duyarlı olmamışsınız ve size geliyor. Bu sefer oturup, ağlayıp, tepki göstermeye gerek yok. Çözümler üretmek gerekir. Bu insanları nasıl entegre ederiz. Entegre etmek asimile etmek değildir. Onarın kültür ve dinini koruyarak öğrenmesinin önünü açarak yaşadıkları ülkeye nasıl entegre edebiliriz. Eğer bir şehirde yaşayan insanlar uyum içinde farklılıkları zenginlik olarak görerek yaşamıyorlarsa sorunlar oradan başlıyor" dedi.

"GÖÇMENLERE EĞİTİM"
Mültecilerde eğitimin önemli olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, "Dini eğitim de çok önemlidir. İslam’ı kullanarak, İslam adına hareket ettiğini söyleyen bu radikal gruplar, terörist gruplar İslam’ı temsil etmiyor. Bunlar teröristtir. Barış dini İslam’ı kullanarak, Allahu Ekber diyerek insanları öldürenler ne İslam’ı temsil edebilir, ne de insanlığı temsil edebilir. İslam dinini göçmenlere yaşadıkları şehirlerde iyi öğretmek gerekiyor. Bunu öğretirken de geldikleri ülkelerdeki resmi otoriteyle işbirliği yapmak gerekir. Dini doğru öğretmek lazım, bizim dinimiz aşırıcılığa karşıdır. Bu noktada yerel yöneticilere önemli görevler düşüyor" dedi.

"ANKARA GÜVENLİ DEĞİLSE LONDRA DA DEĞİL"
"Kalkınma konusunda duyarlı olmamız lazım" diyen Bakan Çavuşoğlu, konuşmasında şu ifadelee yer verdi:." Türkiye olarak son 15 yılda çok yönlü bir dış politika izliyoruz. 39 Afrika ülkesinin başkentinde büyükelçiliğimiz var. THY 48 şehrine uçuyor. TİKA 14 ülkede ofis açtı. AFAD, Kızılay Afrika ülkelerinde aynı açılımı Latin Amerika’ya Asya Pasifik adalarına yapıyoruz. Sadece Türkiye’nin çıkarı için değil, bu ülkelerin çıkarı şehirlerin kalkınması için yapıyoruz. Bugün Türkiye Cumhuriyeti insani yardımda, ABD ve İngiltere’den sonra dünyada 3. Sırada. Milli gelirimize oranla Türkiye dünyada birinci sırada, yılda 1.7 milyar dolar insani yardım yapıyoruz. Kalkınma yardımlarımızın yıllık miktarı 3.4 milyar dolara ulaştı. Nerde doğal afet varsa yardıma koşuyoruz. TİKA Meksika’ya ofis açtı. Asya pasifik adalarına götürüyoruz. Dünyanın her yerinde bir şehir bir sorun yaşıyorsa biz de o sorunu yaşayacağız anlayışıyla hareket ediyoruz. Eğer dünyanın herhangi bir şehri bugün güvenli değilse, Ankara bugün güvenli değilse, Londra da güvenli değil. New York güvenli değilse Washington da güvenli değil. Tokyo güvenli değilse Lahor’da güvenli değil. Veya tersini de söyleyebiliriz. Artık dünya küreselleşti."

"BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN MANTIĞI YANLIŞ"
"Benim teröristim iyi seninki kötü" anlayışını eleştiren Çavuşoğlu, "Onun ideolojisi bana yakın, terör örgütünden zarar gelmez anlayışı tehlikelidir. Bana dokunmayan yılan bir yaşasın, nasıl olsa beni hedef almıyor diye eğer kendimizi kandırıyorsak, yaşadığımız şehirdeki insanları kandırıyoruz demektir. O terör örgütü gelir sizi de vurur bizi de vurur. Terör örgütleri arasında ayrımcılık yapmamak gerekir. Bir terör örgütü ile mücadele için başka terör örgütlerine bel bağlamak ona güvenmek suya düşenin yılana sarılması gibidir. Biz bugün DAEŞ’e karşı 65 ülkeyiz. DAEŞ’i yok edecek bir stratejimiz bile yok. Bölük börçük bazı stratejilerimiz var, bir çoğu da işlemedi. Ve arazideki başka radikal gruplardan medet umar hale geldik. NATO üyesi bir çok ülke bu koalisyonun içinde. Dünyanın en etkin 65 ülkesinin DAEŞ karsında aciz kalmaması gerekir" ifadelerini kaydetti.
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ