Tüm dünyada 10 milyonu aşkın kişiyi etkilediği tahmin edilen Parkinson hastalığı hakkında farkındalık oluşturmak ve toplumun bilinçlenmesini sağlamak amacı ile 11 Nisan ‘Dünya Parkinson Günü’ olarak anılmakta.
“PARKİNSON, İLERLEYEN YAŞLA BİRLİKTE ORTAYA ÇIKAN VE YAVAŞ İLERLEYEN BİR HASTALIKTIR”
“İlerleyen yaşla birlikte ortaya çıkan Parkinson hastalığının en iyi bilinen belirtileri, hareketlerde yavaşlama ve titremedir” diyen Dr. Sevda Diker, “Daha çok 50 – 75 yaş arası kişilerde gözlenirken, 65 yaş sonrası her 100 kişiden birinde, 85 yaş sonrası ise her 20 kişiden birinde görülmektedir. Ancak hastalığın sadece yaşlıları etkilediği düşünülmemelidir.
Hastaların yüzde onluk bir kısmında hastalık belirtileri 40 yaşından önce ortaya çıkabilmekte, bazı özel ailevi formlarda ise başlangıç yaşı 20 yaş öncesinde olabilmektedir. Beynin belli bölgelerinde hücre kaybı ile seyreden hastalık sonucu, vücut hareketlerinin ahengini sağlayan ve ‘dopamin’ adı verilen kimyasalın beyin dokusundaki miktarı giderek azalmakta, böylece hastalarda hareket sistemine ait bozukluklar ortaya çıkmaktadır” dedi.
HASTALIĞIN EN ÇOK BİLİNEN BELİRTİSİ TİTREME
Parkinsonun en çok bilinen belirtisinin titreme olduğunu ifade eden Diker, “Sıklıkla tek taraflı olarak elde başlamakta, zamanla bacağa ya da diğer ele yayılabilmektedir. İnce beceri isteyen işlerden ziyade istirahat sırasında belirginleşmekte, ilk zamanlar heyecanla ortaya çıkarken, zamanla daha kalıcı hale gelmektedir. Titreme daha çarpıcı bir belirti olduğu için hastalar doktora daha erken başvurmaktadır. Yavaşlamanın hasta tarafından fark edilmesi ise biraz daha geç olmaktadır.
Hastaların yaklaşık üçte birinde hastalık vücudun tek tarafında yavaşlık, harekete başlamakta zorluk, tekrarlayıcı hareketleri yapmakta güçlük, el yazısının küçülmesi, yürümenin yavaşlaması, adım mesafelerinin kısalması, mimiklerin azalıp yüzün donuklaşması gibi belirtileri ile ortaya çıkar. Bu belirtiler yaşlılığın bir getirisi olarak yanlış değerlendirilip doktora başvuruyu geciktirebilmektedir” şeklinde konuştu.
HASTALIĞIN HABERCİSİ DİĞER BELİRTİLER
Hastalığın diğer belirtileri için de bilgiler veren Diker, “Beyindeki hücre kaybı ve dopaminin azalma süreci, aslında hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasından 6-8 yıl önce başlamaktadır. Buna bağlı olarak bazı hastalarda daha önceye ait bulgular olabilir. İlaca dirençli depresyon, kabızlık, koku duyusunda azalma, uykuda rüyalar sırasında bağırma ve hareketlilik gibi belirtiler, Parkinson hastalığının habercisi olabilir.”
“ERKEN TEŞHİS VE DOĞRU TEDAVİ YÖNTEMİ İLE HASTALIĞIN GİDİŞATINI YAVAŞLATMAK MÜMKÜN”
Hastalığın henüz daha önleyici bir tedavisi olmadığını da söyleyen Diker, “Ancak erken teşhis ve doğru tedavi yöntemleri ile hastalığın gidişatını yavaşlatmak ve yaşam kalitesini yükseltmek mümkündür. Tedavide birinci seçenek ilaçlar ile beyinde azalan dopaminin yerine konması, etkisinin arttırılması ya da onun yerine geçecek başka ajanların takviyesi amaçlanır.
Hastanın yaşına, belirtilerine ve eşlik eden hastalıkların varlığına göre uygun ilaç tedavisi seçilmektedir. İlaç tedavisinde hasta ve yakınlarının doktor ile işbirliği içinde olmaları ve tedavi uyumları çok önemlidir. Uzun soluklu bu hastalıkta, hasta yakından takip edilir, ilaç tedavisi hem etkinlik hem de yan etkiler dikkate alınarak dinamik bir şekilde düzenlenir. İlaç tedavisinin yeterli olmadığı ve hastanın işlevselliğinin çok aksadığı durumlarda, beyin pili takılması ya da yakma gibi cerrahi müdahaleler yapılabilir” dedi.
“HAREKETTEN VAZGEÇİLMEMELİ”
Son olarak Diken, “Unutulmaması gereken bir diğer nokta ise hareketlilikten vazgeçmemenin ilaç tedavileri kadar etkin olduğudur. Düzenli yapılan egzersizler, yoga ve dans gibi ritim duygusunu pekiştiren aktiviteler ile fiziksel hareketliliğin devamının sağlanması hastalığın ilerlemesini yavaşlatan en önemli unsurlardır” diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak: IHA
dikgazete.com