Koronavirüs tedbirleri kapsamında faaliyetleri durdurulan düğün salonlarının, normalleşme takviminde yer almayarak bir süre daha hizmet veremeyecek olması, gelin ve damat adayları kadar salon işletmecilerini de düşündürüyor.
Aylar öncesinden rezervasyon sistemiyle çalışan düğün salonu işletmecileri, mart ayından itibaren tarihleri belirlenen düğünleri yaza erteledi. İşletmeciler, yetkililerden yaz mevsimine girilmesi nedeniyle faaliyete geçecekleri günün belirlenmesini talep ediyor.
AA muhabirine açıklama yapan İstanbul Toplantı ve Düğün Salonu İşletmeleri Esnaf Odası (İSTDO) Başkanı Adem Sönmez, 1100 üyeyle birlikte 1 yıl boyunca bekledikleri düğün sezonunun geldiğini ancak belirsizlik içinde olduklarını söyledi.
Sönmez, en büyük beklentilerinin düğün salonlarının açılış tarihlerinin belirlenmesi olduğunu belirterek, "Bizi diğer sektörlerden ayıran bir özelliğimiz var. Biz ön rezervasyonla çalışıyoruz. Haziran itibarıyla söylenecek olan tarihi, biz ancak temmuz ayında uygulayabiliriz. Açılabileceğimiz tarihin ön tarihini bizimle paylaşabilirlerse hem düğün yapacak olan gelin ve damatlarımız ön hazırlıklarını yapar hem de sektördeki arkadaşlarımız Kovid-19 ile ilgili salonlarını hazırlayabilir." dedi.
Adem Sönmez, düğünlerin Türk örf ve adetlerine özgü bir merasim olduğunu dile getirerek, bu merasimlerin aile yapısının dejenere olmaması ve milletin değer yargılarının korunması için önemli olduğunu anlattı.
Evlenecek çiftlerin de bu durumdan olumsuz etkilendiğini aktaran Sönmez, "Çiftlerimiz daha önceden bizden almış oldukları rezervasyonlardan dolayı gelinlik hizmetini, organizasyon firmalarını bu tarihlere göre ayarladılar. Bazıları nikahlarını dahi yapıp evlerini kiraladılar. Şu anda boşu boşuna kira ödüyorlar. Onların da ekonomik kayıplarının önlemesi adına belirsizliğin ortadan kalkması için tarihler bir an önce belirlenmeli." diye konuştu.
"Salonlarda kontrol bizde"Sönmez, insanların düğün salonlarına giderken hijyen konusunda kaygılanmamasını istediklerini belirterek, şöyle devam etti:
"Biz gereken bütün tedbirleri alarak, salonları önceden dezenfekte edeceğiz. Salona giren misafirlerimiz için kapıda ateş ölçer, el dezenfektanı bulunduracağız. Salon içindeki masa ve sandalyeleri fiziki mesafeye göre ayarlayacağız. Salonlarda otokontrol bizde. Biz bir halk pazarı ya da AVM gibi değiliz. Misafirlerimizin sayılarına göre belirli sayıda arkadaşımızı görevlendirip salonda hijyen ortamını sağlamayı düşünüyoruz. İkramlar konusunda devletimiz de müsterih olsun. Kullan at tabaklar kullanılacaktır."
Düğünleri hazirana ertelenenlerin endişeli olduğunu dile getiren Sönmez, "Tarihin belirsizliği endişelerini arttırıyor. Biz düğün yapacak insanları mağdur etmedik. Elimizden geldiği kadar erteledik. Onlar da mağdur biz de mağduruz." ifadelerini kullandı.
Düğünün bir aşurenin ateşi olduğunu söyleyen Sönmez, "Aşurenin içine bir sürü şey konur. Bunu sektöre açtığınız zaman, mobilyacı, beyaz eşyacı, kuyumcu, gelinlikçi, kuaför, fotoğrafçı gibi düşünün. Bunların harmanlanması için altında yakacak olan ateşimiz düğündür. Düğünü yapmadıkça bu sektörü ayağa kaldırma şansınız yok." değerlendirmesini yaptı.
Adem Sönmez, 1 Haziran'da Kapalıçarşı'nın açılacağını kaydederek, "Kuyumculuk sektörünü ayağa kaldıracak olan düğün sektörü." dedi.
Sönmez, ellerde sopalarla halay çekilmesi önerisine katılmadığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz aynı zamanda bir anne babayız, empati kurmalıyız. Benim içim kızımın o şekilde düğün yapmasına el vermiyorsa herhangi bir insanın da o şekilde düğün yapmasına içim elvermez. Düğünlerde illa halay çekilecek diye bir kural yok. Çok güzel oyun havalarımız var, Ankara misketlerimiz, erik dallarımız, zeybeklerimiz var. Düğünleri yine eğlenecek şekilde organize edebiliriz. İlla halay olacaksa da el ele tutuşmadan da çekilebilir. O teması önleriz bundan yana kimsenin bir sıkıntısı olmasın."
Kapalı tavanlı olanlar ile kır düğünü ya da havuz başı organizasyonların yapıldığı salonların yeni düzenlemeyle birbirinden ayrılmaması gerektiğini dile getiren Sönmez, "Açık alanlarla kapalı alanlar arasındaki fiyat farkı, üçte bir ile dörtte bir oranında. Böyle bir karar ekonomik durumu iyi olanlar düğününü yapabilir, durumu iyi olmayan biraz daha beklesin anlamına gelir." şeklinde konuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com