Ulusoy, “Revizyon gerektirecek hastaların başarısızlık sebeplerinden başlıcalarını hastanın kıkırdak, kemik ve cilt yapısına uygun tekniğin seçilmemesi, bu yapıların gereğinden fazla alınarak küçültülmesi, burun çökmesi veya burun ucunun sonradan düşmesi, eski standart ameliyat yöntemleriyle burun iskeletini oluşturan kemik ve kıkırdak yapıların birbiri ile olan uyumunun bozulması ve burun tıkanıklığı oluşturuyor" dedi.
Revizyon ameliyatının 6 ay - 1 yıl sonra yapılması gerektiğini kaydeden Ulusoy, "Bir rinoplasti sonrasında burnun mimarisini tamamen değiştirecek bir ameliyat planlanmasına revizyon, bazende çok küçük bir takım basit müdaheleler yapılmasına ise rötuş demek daha doğru. Eğer hasta çok küçük bir estetik veya fonksiyonel bir sorunla başvurduysa bu kısa süren ve bazen lokal anestezi ile bile yapılan işlemler ile düzeltilebiliyor. Burada önemli bir diğer konu da revizyon ameliyatına bir önceki ameliyattan ne kadar süre sonar yapılacağına karar vermek oluyor. Bu tarih hastanın burun üstünü kaplayan derinin ve burnun kıkırdak ve kemik yapılarının iyileşme durumuna göre doktor tarafından verilmeli. Benim de hemfikir olduğum bu konudaki bu süre bir evvelki ameliyat sonrasındaki asgari 6 ay mümkünse 1 yıl sonrası önerilmeli . Eğer hasta daha evvel bir revizyon olduysa bu tarih en az 1 yıl olmalı. Bu tarihler konusunda da acele etmemek ve hekimin öngörülerine göre davranmak başarıyı artıracak" dedi.
Burun estetiğinin, kişileri psikolojik olarak etkileyebileceğini belirten Ulusoy, "Burun estetiği ameliyatları, kişileri psikolojik olarak en çok etkileyen ameliyatların başında geliyor diyen Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, burun görünüşüne göre yüz ifadesi ve karekterin değiştiğine dikkat çekerek şu değerlendirmede bulundu: “Burun yüzün ortasında ve kusurları kapatılamayacak bir organ ve insanların en fazla ilgilendikleri vücüt bölgelerinden biri. Bu yüzden bazı hastalarda burundaki görüntü önemli bir takıntı haline gelebiliyor, uygulanan ilk ameliyatı başarılı bile olsa hasta tekrar tekrar ameliyat olmak isteyebiliyor. Rinoplasti ameliyatları sonrası etraftaki birçok kişi sürekli bazı yorumlar yapıp kişiyi gereksiz yere üzebiliyor. Bu durum vücut algısının bozulduğu “dismorfik sendrom” denilen kişilik bozukluğu sendromlarına neden olabiliyor ya da tetikleyici olabiliyor. Hastalar burunlarını olduğundan daha büyük ve şekil bozukluğu var gibi algılayabiliyorlar. Bu gibi durumlarda hekime düşen görev revizyon randevusu yerine sağduyulu yaklaşıp psikolojik yardım için doğru yönlendirme olmalı. Hekimin hastaya yarar sağlama olasılığı azalmışssa, hastanın zarar görme ihtimalleri artıyorsa, dokuları yeni bir burun ameliyatını kaldıramayacak durumda ise cilt veya kıkırdak kaybı dediğimiz durumların riskleri artıyorsa mevcut durumu kabullenmek daha doğru bir karar olacak” dedi.
dikGAZETE.com