Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu, “AB’nin külfet paylaşımında ‘Biz elimizi taşın altına koyduk’ diyebilmesi için gereken bir miktarda bir tutar tahsisi edileceği söylendi. 3 milyar Euro’da bu rakam” dedi.
Dışişleri Bakanı Sinirlioğlu, gazetecileri bilgilendirme toplantısı düzenledi. Sinirlioğlu, son aylarda Avrupa birliği ile temaslarından bahsederek, Avrupa Birliği ile temasların hareketlendiğini kaydetti.
Yasadışı göçün engellenmesi için elinden geleni yaptığını söyleyen Sinirlioğlu, “Türkiye, 4,5 yıldır devam eden Suriye iç insani, vicdani ve hukuki sorumluluğu gereği savaşında açık kapı politikası uygulayıp, ölüm tehlikesi ile karşı karşıya kalan insanların çaresizliğine cevap vermekte tereddüt göstermediyse, yine aynı şekilde hayatını kurtarmak, hayatta kalmak, çaresizliğinin sonucu olarak büyük risk atarak kendilerinin daha iyi yaşamak izin umut yolculuğuna çıkan insanların, insan kaçakçılarının elinde perişan olma, derme çatma vasıtalarla hayatlarını tehlikeye atmalarını önlemek için elinden geleni yapmaktadır ve yapacaktır. Bunu içinde Türk Sahil Güvenlik botları 65 bin insanın hayatını kurtardı. Aylan Kurdi’nin Bodrum’da sahile vuran cansız bedeni Türkiye’nin çabalarının tek başına yeterli olmadığını, bu büyük sorunun çözümü için uluslararası platformun birlikte hareket etmesi gerektiği herkesin zihnine kazınan acı bir olay olarak karşımıza çıktı, Uluslararası toplumda daha canlı bir biçimde tartışılmaya başladı. Bu sorunun çözümü için herkesin elinin taşın altına koyması gerektiğini öteden beri söyleye geliyoruz. Göç olgusu büyük boyutlara ulaştı. 230 milyon insan göçmen durumunda.70 milyon mülteci statüsünde elde etmiş vaziyette” ifadelerini kullandı.
İnsanların ölüm tehlikesi yaşamasına engel olunmadığı takdirde göç sorunun devam ettiğini belirten Sinirlioğlu, göç olgusunu yaratan nedenlerin ortadan kaldırılması için birlikte çalışmanın önemine değindi.
Sinirlioğlu, “Eğer devam eden iç savaşlara, insanların her gün ölüm tehlikesi altında yaşamaya önlem alamazsak en üst sıralarda yer almaya devam edecek. Türkiye’de göçmen sığınmacı sayısı 2 milyon Suriyeli, 300 bin Iraklı ve 50 bin Afganistanlı. Sadece kamplarda yaşayan 266 bin civarındaki sığınmacının ihtiyaçlarının giderilmesi için 8 milyar dolara yakın para harcadık. Burada 417 milyon dolar uluslararası katkı söz konusu oldu. Bunun 160 milyon doları AB kaynaklı” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden belirli bir para istediği ve bu insanların Türkiye’de tutulacağına ilişkin iddiaların kesinlikle doğru olmadığını söyleyen Sinirlioğlu, “Yapılacak yardım Türkiye’ye yapılacak yardım değildir. Yapılacak yardım çaresizlik, umutsuzluk içindeki Suriyelilere destek olarak için yapılması gerekiyor. Külfet paylaşımı derken bunu kastediyoruz. AB ile temaslarda bize bir taslak eylem planı sunuldu. Bu taslak eylem planı alınacak polisiye tedbirler, yasa dışı göçün önlemesi için neler yapılabileceği ile ilgiliydi. Bu yaklaşımın doğru bir yaklaşımın doğru olmadığını muhataplarımla paylaştım” diye konuştu.
8-9 milyon insanın mülteci durumuna geçebileceğini söyleyen Sinirlioğlu, “Biz bunun için güvenli bölge önerisini dile getirdik. Güvenli bölge bir insani bir ihtiyaçtır. İnsan gönüllü olarak ülkelerini terk etmiyorlar” ifadelerini kullandı.
Suriye’de çözümün yönetimin değişmesinden geçtiğini belirten Sinirlioğlu, Rusya’nın çözüme karşı olmadığını aktardı. Sinirlioğlu, “Suriye’nin içinde bulunduğu kaos Türkiye için ulusal güvenlik sorunudur. Sadece ve sadece Türkiye’ye dönük güvenlik tehdidi vardır. Bizim için Suriye’nin bölünmesi de güvenlik sorunudur. Suriye’nin etnik faylar boyunca etnik çatışmalara yuvarlanması sadece teröristlere yardım etmektedir” diye konuştu.
Sinirlioğlu şunları kaydetti:
“Bugün Suriye’yi bir arada tutmanın, istikrarı sağlamanın, kamu düzenine sahip ülke haline gelmesinin mezhepçi olmayan, çok kültürlü seküler demokratik bir yönetimden geçmektedir. Bu görüşümüzü Rusya ile paylaştık. Son dönemde hava harekatına baktığımızda gördüğümüz manzara DEAŞ’la hiçbir alakası olmadığı yönünde. Ruslar daha çok Esad’ın bugün kontrol ettiği yüzde 14’lük alanın dış sınırlarında harekat düzenliyorlar. Suriye’nin bütünlüğü, birliğini sağlayacak bir yol değildir. Burada bir çözüm çıkmaz.”
Rusya’ya uyarılar yaptıklarını dile getiren Sinirlioğlu, “"Harekatların Türkiye sınırına yakın yerlerde yapılması tehlikeli durumları karşımıza çıkarabilir. Türkiye sınırında yapılacak harekatlar, kazalara sebebiyet verecek kadar ciddi bir durumdur. Eğer Rusya dahil ilgili tüm ülkeler masa etrafına oturur, Suriye’de kalıcı çözümü sağlayacak şartların ortayla çıkması için çalışma yapmazlarsa kaza ihtimali, kargaşa büyüyebilir. Esad’ın yönetimden ayrılmasıyla sonuçlanacak bir geçiş döneminin süratle başlatılması için siyasi görüşmelerin yapılmasını ısrarla talep ettik" ifadelerini kullandı.
Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye finansman paketi olduğunu ifade eden Sinirlioğlu, “Bunun Türkiye’ye tahsis edilmiş fonlardan bahsediyorlardı. Bunu kabul etmemizin imkanı olmadığın söyledik Söz konusu olan Türkiye’ye yardım edilmesi değil, Suriyeli göçmenlerin durumunu iyileştirecek tedbirlerin alınması bakımından külfet paylaşımıdır. Bu sorun bizim sorunumuz değil. Suriye’nin Türkiye’nin komşusu olması sebebiyle Türkiye için öncelikli olarak adledilebilir” şeklinde konuştu.
3 milyar euroluk yardımdan bahsedildiğine ilişkin olarak Sinirlioğlu,”AB külfet paylaşımına karar verirse, burada Suriyelilere sağlanacak fonlar, Türkiye’ye tahsis edilen fonlardan olmayacak. Daha önce verdikleri önemsiz ve tutarsız bir meblağ olmayacak. AB’nin külfet paylaşımında ‘Biz elimizi taşın altına koyduk’ diyebilmesi için gereken bir miktarda bir tutar tahsisi edileceği söylendi. Bu 3 milyar Euro’da bu rakam” dedi.
Rus uçaklarının Türk hava sahasının ihlal etmesine ilişkin olarak Sinirlioğlu, “Ruslar, birkaç kez özür dilediler. istemeden olduğunu söylediler. Bir daha olmaması için gerekli tedbirleri aldıklarını söylediler” ifadeleri kullandı.
(İHA)
Dışişleri Bakanı Sinirlioğlu, gazetecileri bilgilendirme toplantısı düzenledi. Sinirlioğlu, son aylarda Avrupa birliği ile temaslarından bahsederek, Avrupa Birliği ile temasların hareketlendiğini kaydetti.
Yasadışı göçün engellenmesi için elinden geleni yaptığını söyleyen Sinirlioğlu, “Türkiye, 4,5 yıldır devam eden Suriye iç insani, vicdani ve hukuki sorumluluğu gereği savaşında açık kapı politikası uygulayıp, ölüm tehlikesi ile karşı karşıya kalan insanların çaresizliğine cevap vermekte tereddüt göstermediyse, yine aynı şekilde hayatını kurtarmak, hayatta kalmak, çaresizliğinin sonucu olarak büyük risk atarak kendilerinin daha iyi yaşamak izin umut yolculuğuna çıkan insanların, insan kaçakçılarının elinde perişan olma, derme çatma vasıtalarla hayatlarını tehlikeye atmalarını önlemek için elinden geleni yapmaktadır ve yapacaktır. Bunu içinde Türk Sahil Güvenlik botları 65 bin insanın hayatını kurtardı. Aylan Kurdi’nin Bodrum’da sahile vuran cansız bedeni Türkiye’nin çabalarının tek başına yeterli olmadığını, bu büyük sorunun çözümü için uluslararası platformun birlikte hareket etmesi gerektiği herkesin zihnine kazınan acı bir olay olarak karşımıza çıktı, Uluslararası toplumda daha canlı bir biçimde tartışılmaya başladı. Bu sorunun çözümü için herkesin elinin taşın altına koyması gerektiğini öteden beri söyleye geliyoruz. Göç olgusu büyük boyutlara ulaştı. 230 milyon insan göçmen durumunda.70 milyon mülteci statüsünde elde etmiş vaziyette” ifadelerini kullandı.
İnsanların ölüm tehlikesi yaşamasına engel olunmadığı takdirde göç sorunun devam ettiğini belirten Sinirlioğlu, göç olgusunu yaratan nedenlerin ortadan kaldırılması için birlikte çalışmanın önemine değindi.
Sinirlioğlu, “Eğer devam eden iç savaşlara, insanların her gün ölüm tehlikesi altında yaşamaya önlem alamazsak en üst sıralarda yer almaya devam edecek. Türkiye’de göçmen sığınmacı sayısı 2 milyon Suriyeli, 300 bin Iraklı ve 50 bin Afganistanlı. Sadece kamplarda yaşayan 266 bin civarındaki sığınmacının ihtiyaçlarının giderilmesi için 8 milyar dolara yakın para harcadık. Burada 417 milyon dolar uluslararası katkı söz konusu oldu. Bunun 160 milyon doları AB kaynaklı” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden belirli bir para istediği ve bu insanların Türkiye’de tutulacağına ilişkin iddiaların kesinlikle doğru olmadığını söyleyen Sinirlioğlu, “Yapılacak yardım Türkiye’ye yapılacak yardım değildir. Yapılacak yardım çaresizlik, umutsuzluk içindeki Suriyelilere destek olarak için yapılması gerekiyor. Külfet paylaşımı derken bunu kastediyoruz. AB ile temaslarda bize bir taslak eylem planı sunuldu. Bu taslak eylem planı alınacak polisiye tedbirler, yasa dışı göçün önlemesi için neler yapılabileceği ile ilgiliydi. Bu yaklaşımın doğru bir yaklaşımın doğru olmadığını muhataplarımla paylaştım” diye konuştu.
8-9 milyon insanın mülteci durumuna geçebileceğini söyleyen Sinirlioğlu, “Biz bunun için güvenli bölge önerisini dile getirdik. Güvenli bölge bir insani bir ihtiyaçtır. İnsan gönüllü olarak ülkelerini terk etmiyorlar” ifadelerini kullandı.
Suriye’de çözümün yönetimin değişmesinden geçtiğini belirten Sinirlioğlu, Rusya’nın çözüme karşı olmadığını aktardı. Sinirlioğlu, “Suriye’nin içinde bulunduğu kaos Türkiye için ulusal güvenlik sorunudur. Sadece ve sadece Türkiye’ye dönük güvenlik tehdidi vardır. Bizim için Suriye’nin bölünmesi de güvenlik sorunudur. Suriye’nin etnik faylar boyunca etnik çatışmalara yuvarlanması sadece teröristlere yardım etmektedir” diye konuştu.
Sinirlioğlu şunları kaydetti:
“Bugün Suriye’yi bir arada tutmanın, istikrarı sağlamanın, kamu düzenine sahip ülke haline gelmesinin mezhepçi olmayan, çok kültürlü seküler demokratik bir yönetimden geçmektedir. Bu görüşümüzü Rusya ile paylaştık. Son dönemde hava harekatına baktığımızda gördüğümüz manzara DEAŞ’la hiçbir alakası olmadığı yönünde. Ruslar daha çok Esad’ın bugün kontrol ettiği yüzde 14’lük alanın dış sınırlarında harekat düzenliyorlar. Suriye’nin bütünlüğü, birliğini sağlayacak bir yol değildir. Burada bir çözüm çıkmaz.”
Rusya’ya uyarılar yaptıklarını dile getiren Sinirlioğlu, “"Harekatların Türkiye sınırına yakın yerlerde yapılması tehlikeli durumları karşımıza çıkarabilir. Türkiye sınırında yapılacak harekatlar, kazalara sebebiyet verecek kadar ciddi bir durumdur. Eğer Rusya dahil ilgili tüm ülkeler masa etrafına oturur, Suriye’de kalıcı çözümü sağlayacak şartların ortayla çıkması için çalışma yapmazlarsa kaza ihtimali, kargaşa büyüyebilir. Esad’ın yönetimden ayrılmasıyla sonuçlanacak bir geçiş döneminin süratle başlatılması için siyasi görüşmelerin yapılmasını ısrarla talep ettik" ifadelerini kullandı.
Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye finansman paketi olduğunu ifade eden Sinirlioğlu, “Bunun Türkiye’ye tahsis edilmiş fonlardan bahsediyorlardı. Bunu kabul etmemizin imkanı olmadığın söyledik Söz konusu olan Türkiye’ye yardım edilmesi değil, Suriyeli göçmenlerin durumunu iyileştirecek tedbirlerin alınması bakımından külfet paylaşımıdır. Bu sorun bizim sorunumuz değil. Suriye’nin Türkiye’nin komşusu olması sebebiyle Türkiye için öncelikli olarak adledilebilir” şeklinde konuştu.
3 milyar euroluk yardımdan bahsedildiğine ilişkin olarak Sinirlioğlu,”AB külfet paylaşımına karar verirse, burada Suriyelilere sağlanacak fonlar, Türkiye’ye tahsis edilen fonlardan olmayacak. Daha önce verdikleri önemsiz ve tutarsız bir meblağ olmayacak. AB’nin külfet paylaşımında ‘Biz elimizi taşın altına koyduk’ diyebilmesi için gereken bir miktarda bir tutar tahsisi edileceği söylendi. Bu 3 milyar Euro’da bu rakam” dedi.
Rus uçaklarının Türk hava sahasının ihlal etmesine ilişkin olarak Sinirlioğlu, “Ruslar, birkaç kez özür dilediler. istemeden olduğunu söylediler. Bir daha olmaması için gerekli tedbirleri aldıklarını söylediler” ifadeleri kullandı.
(İHA)