ÇANAKKALE
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Bugün kriz olmuyorsa bu sistemden dolayı değil, AK Parti içindeki kardeşlik hukukundan dolayı olmuyor. Bugün Cumhurbaşkanı ile Başbakan abi kardeş gibi yıllardır birlikte çalıştıkları için kriz olmuyor. Sezer ile bile kriz olmadıysa 'ya sabır' dediğimizdendir." dedi.
Bakan Çavuşoğlu, bir dizi ziyaret için geldiği Çanakkale'nin Gelibolu ilçesindeki öğretmenevinde, iş adamları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve muhtarlarla bir araya geldi.
Çavuşoğlu, burada yaptığı konuşmada, AK Parti içinde kardeşlik hukuku bulunduğunu söyledi.
Bunun yıllardır yaşanmayan krizlerle net bir şekilde anlaşılabileceğine işaret eden Çavuşoğlu, "Bugün kriz olmuyorsa bu sistemden dolayı değil, AK Parti içindeki kardeşlik hukukundan dolayı olmuyor. Bugün Cumhurbaşkanı ile Başbakan abi kardeş gibi yıllardır birlikte çalıştıkları için kriz olmuyor. Sezer ile bile kriz olmadıysa 'ya sabır' dediğimizdendir. Çok şeyi engellediler. Kriz çıkarmak isteseydik çok kriz olurdu. Ama geçmişteki krizlerde Türkiye çok bedeller ödediği için sabırlı davrandık. Sayın Gül Cumhurbaşkanımız oldu, Sayın Davutoğlu Başbakanımız oldu, şimdi Binali Yıldırım Başbakanımız. Kendi aramızda problem olmadıysa bu hukuktandır. Olup da dışarı çıkmadıysa, 'kol kırılır yen içinde kalır' deyip yine bu hukuktan kaynaklanmıştır." diye konuştu.
Kriz çıkarmanın çok kolay bir iş olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Geçmişte krizler olmadı mı? Ecevit ile o dönemdeki hükümet arasında kriz olmadı mı? Peki neden oldu kriz? Hep diyoruz ya 'anayasa kitapçığı gitti geldi'. Anayasa kitapçığını Sezer, rahmetli Ecevit'in önüne niye attı? Dedi ki 'Anayasaya bak benim yetkim var'. Onlarda dedi ki 'sizi biz getirdik'. Ama oda diyor ki 'sizin seçtiğiniz parlamentoda Anayasa diyor ki benim yetkim var kardeşim.' Bu sadece basit bir anayasa kitapçığının gidip gelmesi değildi."
Çavuşoğlu, yaşanan bu olayın ardından gecelik faizin 7 bin 500'e çıktığını, doların yüzde 100 değer kazandığını ve devalüasyon olduğunu aktardı.
Türkiye'nin 1 günde yüzde 50 fakirleştiğini dile getiren Bakan Çavuşoğlu, "Bir kavgadan dolayı. Biz bunu hak ediyor muyuz? Hak ettik mi biz bunu?Sadece Sezer ile Ecevit arasında mı oldu kavga? 2001 krizi, daha 1 sene içinde seçildikten sonra oldu. 1994 krizi hatırlar mısınız? 5 Nisan krizini hatırlar mısınız? Ben çok iyi hatırlarım, Londra'da öğrenciydim, gözlerim karardı televizyonda izlerken. Çiller ve Demirel kavgası, bir kriz. Yüzde 100 devalüasyon. Ülke yüzde 50 daha fakirleşti. Peki bu kavga sadece Demirel ve Çiller arasında mıydı? E Demirel ve Çiller baba kız gibiydi. Demekki sadece kardeşi kardeşe değil, babayı kıza da kırdırır bu sistem." ifadelerini kullandı.
Referandum süreci
Çavuşoğlu, 16 Nisan'da bir referandumun yapılacağını hatırlattı.
Bunun yerel ya da genel bir seçim olmadığını, bir partiye ya da kuruma yönelik oy kullanılmayacağına işaret eden Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bu bir seçim mi? Bir partiye mi oy veriyoruz? Hayır. Yerel seçim mi ? O da değil. Türkiye için hayati derecede önemli bir referanduma gidiyoruz. Bir sistem değişikliğine gidiyoruz. Yani cumhurbaşkanlığı sistemine gidiyoruz. Peki neden biz bu sistem değişikliğine gitmek durumundaydık? Esasen iki tercihten birini yapmak durumundaydık. Şu an ki sistem Türkiye için en riskli sistem. Niye? İki başlılık var. Herkeste yani mecliste de hükümette de cumhurbaşkanında da aynı yetkiler var. Ama demokrasi öyle demiyor. Demokrasi 'güçler ayrılığı' diyor. Demokrasi, 'denge kuracaksın' diyor. Şimdi hem cumhurbaşkanı hem de başbakan da aynı güç olduktan sonra, ikisi de halk tarafından seçildikten sonra bu sistem kardeşi kardeşe kırdırır. Kesin kırdırır.''
Çavuşoğlu burada bir karar verilmesi gerektiğinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yapmamız gereken iki şey. Hangisini istiyorsanız onu yapalım. Bir tanesi mevcut sistemi sürdürmek. Ama şu anda ki sistemi sürdüreceksek, yani başbakanlık müessesesi sistemini sürdüreceksek bir şey yapmamız lazım. Şu andaki cumhurbaşkanının yetkilerinin hepsini almamız lazım. 'Cumhurbaşkanının şu anki Anayasaya göre yetkisi mi var?' diye sorabilirsiniz. Oysa muhalefet diyor ki 'Cumhurbaşkanı daha fazla güç istiyor.' Evet, şu anki anayasaya göre cumhurbaşkanındaki yetki gani. Var da var. Neden? Çünkü Kenan Evren cumhurbaşkanı olmak istiyordu, 12 Eylül Anayasası yazıldıktan sonra ne kadar yetki varsa koydu. Karşısında sorumluluk var mı sıfır. Cezai müeyyide var mı? O da yok. Öyle bir kriter koymuş ki meclisin dörtte üçü eğer birşey bulursa dörtte üçü ile gönderebilir. Şimdi hiç bir sorumluluk yok, yetki var. İşte bu yetkilerin hepsini almak lazım."
''Bu getirdiğimiz anayasa asıl Tayyip Erdoğan sonrasında lazım bize"
Bakan Çavuşoğlu, tek partili dönemlerde de cumhurbaşkanı ile başbakan arasında ciddi krizler olduğunu anlatarak, şunları kaydetti:
"Hatta Atatürk zamanında da olmuştur. Atatürk Cumhurbaşkanı olduğu zaman Çankaya'da o günkü Başbakan tarafından izole edilmiş ve Atatürk kahretmiştir buna. Tarihi bize doğru okutmuyorlar ki hep ideoloji, örtbas. 15 yılda istikrar sürdüyse bu bizim tek başına iktidar olmamızdan ve Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü bir liderimiz olmasındandır, sistemden değil. Bunun sistemle ilgisi yoktur. Ama biz, Tayyip Erdoğan sonrasını da düşünmemiz lazım. Sistemi sigorta etmemiz lazım. Bu getirdiğimiz anayasa asıl Tayyip Erdoğan sonrasında lazım bize. Getireceğimiz sistemde keyfilik yok. 'Efendim Cumhurbaşkanı istediğini bakan yapacakmış, başkan yardımcı yapacakmış.' Yapar, çünkü seçilecek cumhurbaşkanı halk tarafından yetkilendiriliyor başkası tarafından değil. Ama onun hesabını da halka verecek."
Muhabirler: Burak Akay, Sinan Balcıkoca
dikGAZETE.com