Ankara
Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, video konferans yöntemiyle düzenlenen 4'üncü Brüksel Konferansı kapsamında, "Suriye'de Yerinden Edilmiş Kişileri Korumak ve Desteklemek" başlıklı webinarda konuştu.
Etkinliği düzenleyen Avrupa Birliği'ne (AB) ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine (BMMYK) teşekkür eden Kıran, "Bugün dünya çapında yerinden edilmiş kişi sayısı seksen milyona ulaşarak yeni bir rekor kırmıştır. Nerede ve kim olurlarsa olsun bu insanların esenliğine destek olmalıyız." dedi.
Kıran, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, bu konuya "insani ve ahlaki sorumluluğumuz" olarak atıfta bulunduğunu hatırlatarak, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının yerinden edilmiş kişilerin içinde bulunduğu insani trajediye yeni bir boyut getirdiğini kaydetti.
Salgın nedeniyle sınırların kapandığını ve bunun da yardım akışlarını kesintiye uğrattığını anlatan Kıran, bu süreçte sağlık hizmetlerine erişimin daha da zorlaştığını, ekonomik sıkıntıların katlanarak arttığını ve mültecilerin eskisinden de kırılgan hale geldiğini vurguladı.
Kıran, Türkiye'nin, bu çok boyutlu sınamanın üstesinden gelmek için kapsayıcı ve sürdürülebilir politikalar benimsediğini belirterek, "Bu bağlamda, milyonlarca Suriyelinin sağlık, eğitim ve istihdama erişimleri bulunmaktadır." dedi.
Son 18 yıldaki vizyoner reformlar sayesinde Türkiye'nin güçlü bir sağlık altyapısına sahip olduğunu vurgulayan Kıran, şöyle devam etti:
"Sistemimiz kapsayıcıdır ve mültecilerin ücretsiz hizmet almasını sağlamaktadır. Şu ana dek, yaklaşık iki buçuk milyon Suriyeliye tedavi verilmiştir. Suriyelilerin polikliniklere başvuru sayısı ise yetmiş iki milyondan fazladır. Suriye krizinin başlangıcından bu yana, Türkiye'de 570 bin Suriyeli bebek dünyaya gelmiştir. Suriyeli nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde özel göçmen sağlığı merkezleri açtık. Ayrıca Suriyeli doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarının Türkiye'de çalışmaları için yasal altyapıyı hazırladık."
"Dayanışmaya ihtiyacımız var, 'donör yorgunluğuna' izin verilmemeli"
Kıran, eğitimin önemli sonuçlar elde edilen kilit bir alan olduğunu vurgulayarak, "Dünya genelinde yalnızca 50 bin mültecinin üniversite eğitimine erişimi bulunmaktadır. Bu rakamın yarısından fazlasını oluşturan 27 bin Suriyeli öğrenci halihazırda desteğimizle Türk üniversitelerinde öğrenim görmektedir. BMMYK ile birlikte Suriyelilere şimdiye kadar 21 bin eğitim bursu sağladık." diye konuştu.
Hükümetin, Suriyelilerin kendi ayakları üzerinde durmasını desteklemeye odaklandığını söyleyen Kıran, "Suriyelilerin Türkiye'de yasal olarak çalışabilmeleri için gerekli mevzuatı yürürlüğe koyduk. Suriyelileri ayrıca Kovid-19'un olumsuz etkilerini telafi etmeyi amaçlayan sosyal koruma programlarımıza dahil ettik." ifadelerini kullandı.
Kıran, Türkiye'nin, onurlu bir yaşam sürdürebilmeleri için Suriyelilerin tüm ihtiyaçlarını gidermeye çalıştığının altını çizerek, "Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da vurguladığı gibi, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın'. Ancak bu yükü tek başına taşımamız mümkün değil. Dayanışmaya ihtiyacımız var. Etkin uluslararası iş birliği her zamankinden daha elzem. Bu bağlamda, bağışçı yardımlarının devamlılığı hayati önemde. 'Donör yorgunluğuna' izin verilmemeli." değerlendirmesinde bulundu.
"Güvenli bir şekilde geri döndüklerinde Suriyeliler ülkelerini yeniden inşa edebilirler"
Suriyeli mülteciler için daha kalıcı çözümler ile yük paylaşımını görüşmenin tam zamanı olduğunu vurgulayan Kıran, "Yeniden yerleştirme bunlardan biridir. Günümüzde dünyadaki mültecilere sunulan yeniden yerleşim yerleri ihtiyaç duyulanın sadece yüzde biri. Suriyelilerin yeniden yerleştirilme oranı hala çok düşük ve prosedürler fazla zaman alıyor. Şimdiye kadar, 18 Mart Mutabakatı'nın 'bire bir' mekanizması kapsamında yaklaşık 26 bin Suriyeli, Türkiye'den AB üyesi devletlere yerleştirildi." dedi.
Kıran, bazı AB üyelerinin yeniden yerleştirme programlarını uygulamamasının bir talihsizlik oluşturduğunu belirterek, "Bunu birlikte değiştirmemiz gerekiyor. AB'nin Küresel Mülteci Forumu sırasında 30 bin yeniden yerleşim yeri sözü vermesi umut vericiydi. Bu vaadin yerine getirilmesini umuyoruz." ifadesini kullandı.
Suriye mülteci krizi için en kalıcı çözümün Suriyelilerin güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde geri dönüşü olduğunun altını çizen Kıran, "Temel ihtiyaçları karşılanmadıkça kimse geri dönmeye razı olmayacaktır. Güvenli bir şekilde geri döndüklerinde Suriyeliler kendi ülkelerini yeniden inşa edebilirler." dedi.
Kıran, tüm bunları mümkün kılmak için bağışçı desteğinin kritik önem taşıdığını belirterek, Suriye'de gerekli insani, güvenlik ve fiziksel koşulları hazırlamak için birlikte çalışılması gerektiğini ve bu süreçte BMMYK'nin yönlendirmesinin hayati önem taşıdığını vurguladı.
Suriyelilerin geri dönüşünü kolaylaştırma konunusunda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Lübnan, Ürdün ve Irak ile iş birliği başlattığına dikkati çeken Kıran, bakanların şimdiye kadar iki kez toplandığını ve bu iş birliğini sürdürmeyi umduklarını belirtti.
"AB'nin verdiği sözleri tutmasını bekliyoruz"
Kıran, İdlib'teki duruma özel ilgi gösterilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Artan ihlallere rağmen ateşkesin korunması önemlidir. Bugüne kadar 300 binden fazla yerinden edilmiş kişi İdlib'te evlerine dönmüştür." dedi.
Türkiye'nin, AB ile arasındaki göç iş birliğinin ayrılmaz bir parçası olan 18 Mart Mutabakatı'na uyduğunu söyleyen Kıran, şunları kaydetti:
"AB'nin de verdiği sözleri tutmasını bekliyoruz. AB'den beklentilerimiz şunlardır: Vatandaşlarımıza vize serbestisi sağlanması, Gönüllü İnsani Kabul Programı'nın aktif hale getirilmesi, Türkiye'deki Suriyeliler için kullanılmak üzere 3+3 milyar avronun ivedilikle teslim edilmesi, Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesi, yeni fasılların açılması, mültecilerin geri dönüşünün sağlanması amacıyla Suriye içindeki insani koşulların iyileştirilmesi için Türkiye'yle iş birliği yapılması. Bu alanlarda daha güçlü bir AB taahhüdü görmek istiyoruz."
Kıran, mültecilerin sadece desteğe ihtiyaç duymadığını, onların uluslararası hukuk kapsamındaki haklarına da riayet edilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Hakların kriz zamanlarında kolaylıkla ihlal edildiğini görmek rahatsız edicidir." dedi.
Bakan Yardımcısı Kıran, sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Yunanistan'la kara sınırımızda zorla geri itmeler yapıldığını ve kara sınırımızda tel örgü çekildiğini görüyoruz. Yunan Sahil Güvenliği göçmenlerin bulunduğu tekneleri uzaklaştırıyor ve onlara hakiki mermilerle ateş açıyor. Bu kabul edilemez. Mülteciler insanlık dışı muameleye maruz bırakılmamalı veya zorla geri gönderilmemelidir. Hepimiz uluslararası yükümlülüklerimize uymak zorundayız."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com